YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/20971
KARAR NO : 2010/83
KARAR TARİHİ : 18.01.2010
MAHKEMESİ : ÖDEMİŞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2009
NUMARASI : 2008/406-2009/282
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm asıl ve birleşen davanın davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Asıl davada; mevcut yoksulluk ve müşterek çocuk küçük Koray’ın iştirak nafakasının zaman içerisinde ihtiyaçları karşılamadığı ileri sürülerek yoksulluk nafakasının 120 TL’den aylık 350 TL’ye, iştirak nafakasının 100 TL’den aylık 300 TL’ye çıkartılması talep ve dava edilmiştir.
Birleşen davada ise; müşterek çocuk davacı Halim’in aylık 100 TL iştirak nafakasının reşit olması nedeniyle son bulduğunu, ancak halen açıköğretim fakültesinde öğrenci olduğu ileri sürülerek iştirak nafakasının 100 TL’den aylık 450 TL’ye yükseltilmesi talep ve dava edilmiştir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının aylık 120 TL’den 150 TL’ye, müşterek küçük çocuk Koray’ın iştirak nafakasının ise aylık 100 TL’den 200 TL’ye çıkartılmasına, birleşen davanın ise; davacı müşterek çocuk Halim’in 1989 doğumlu olup açıköğretim fakültesinde öğrenci olduğu, dışardan eğitim gördüğü, sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre çalışmaya engel bir halinin bulunmadığı, bu nedenle nafaka ve nafaka artırım şartlarının ortadan kalktığı, yardım nafakası taleplerinin ise ayrı bir davada değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm her iki davanın davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki delillere ve kurulan hükme göre asıl dava olan yoksulluk ve iştirak nafakası artırımı davası yönünden kurulan hükümde bir isabetsizlik yoktur. Bu yönden temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına,
Birleşen yardım nafakası davası yönündün ise;
TMK. 328/2 ve 364/1. maddelerine göre, şayet çocuk reşit olduğu halde eğitimine devam ediyorsa eğitimi sona erinceye kadar ana ve babanın bakım borcu devam eder. Bu durumda çocuk ana ve babaya karşı yardım nafakası davası açabilir.
Dosyada ki delillere göre, davacı açıköğretim fakültesinde öğrenci olup, herhangi bir yerde çalışmamakta ve geliri bulunmamaktadır. Davalı babanın ise polis olduğu 1860 TL maaşının bulunduğu anlaşılmıştır.
Yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre açıköğretim fakültesinde eğitim görmek yardım nafakasına mani değildir. Davacı herhangi bir yerde çalışmamaktadır. Günün ekonomik koşulları ve ülkedeki ekonomik yapı da nazara alındığında iş bulmasıda çok zor olup, davacının eğitimini bir an önce tamamlaması kendi menfaatinedir. Ayrıca davacının çalışarak eğitim hayatını beraber götürmesini beklemek eğitim hayatını zora sokacaktır.
Olayları izah taraflara, hukuki niteleme hakime ait bir görevdir.
Somut olayda, davacının iştirak nafakasının artırımı yönündeki talebi TMK. 328/2 ve 364/1. maddesi kapsamında yardım nafakası talebini içermektedir.
Mahkemece; davacı yararına hakkaniyete uygun bir miktarda yardım nafakasına hükmolunması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.