Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2009/20740 E. 2010/63 K. 18.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/20740
KARAR NO : 2010/63
KARAR TARİHİ : 18.01.2010

MAHKEMESİ : HAVSA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/07/2009
NUMARASI : 2009/80-2009/87

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalının 1995 yılında boşandıklarını ve boşanma ile birlikte müşterek çocukları Canberk’in velayetinin davalı anneye verildiğini, müşterek çocuk lehine aylık 1000 TL iştirak nafakasına hükmolunduğunu, iştirak nafakasının en son olarak Havsa Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesince aylık 350 TL’ye çıkartıldığını, ancak müşterek çocuğun 05.05.1990 doğumlu olup dava tarihi olan 14.5.2009 tarihi itibariyle reşit olduğunu bu nedenle de iştirak nafakasının son bulduğunu ileri sürerek iştirak nafakasının kaldırılması talep ve dava edilmiştir.
Davalı cevabında; müşterek çocuklarının halen Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünde öğrenci olduğunu ileri sürerek açılan davayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
Mahkemece, müşterek çocuğun dava tarihi öncesinde 5.5.2008 tarihinde 18 yaşını doldurarak reşit olduğu, TMK 328.maddesine göre çocuğun reşit olmasıyla iştirak nafakasının sona ereceği, şayet çocuğun reşit olmasına rağmen eğitimine devam ediyorsa eğitimi sona erinceye kadar ana ve babanın bakım yükümlülüğünün devam edeceği, buna bağlı olarak da çocuğun ana ve babaya karşı ayrı bir dava açabileceği gerekçesiyle iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Öncelikle, müşterek çocuk dava tarihi itibariyle reşit olduğu için dava ve taraf ehliyetini kazanmış olup, davanın çocuğa karşı açılması gerektiği düşünülerek husumet yönünden davanın reddi gerekirken, davanın taraf sıfatı olmayan davalıya (anneye) karşı açılmış olması doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.