Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2009/19705 E. 2010/2470 K. 18.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/19705
KARAR NO : 2010/2470
KARAR TARİHİ : 18.02.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 60.000,00 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesi ile; … beldesindeki 759 nolu parselin 185/1280 hissesinin müvekkilince 26.07.2001 tarihinde satın alındığını, davalı şirketin de aynı taşınmazda 534/1280 hisse sahibi olduğunu ancak taşınmazın tümünü otel vs. tesisler yapmak suretiyle işgal ettiğini beyanla 26.07.2001 tarihinden itibaren tahakkuk eden 60.000,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taşınmazı 2004 yılından beri, kendi payı oranında, fiilen oluşan kullanma biçimine göre tasarruf ettiğini, intifadan men oluşmadığını, talebin fahiş olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; bilirkişi raporunda belirtilen 6482 m2’lik kısmın davacıya ayrıldığı, davalının, hissesinden 2306 m2 fazla yer kullandığının anlaşıldığı gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulü ile ürün esasına göre hesaplanan 3.809,84 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
TMK 693. md. göre, “paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir”. Bu yararlanma ancak, diğer paydaşların haklarına saygı gösterildiği oranda hukuksal himaye görür.
Paylı malı, diğer paydaşların hakları ile bağdaşmayan bir biçimde kullanan paydaş (davalı), diğer paydaşların haklarını rayiç kira üzerinden ve onun payı oranında ödemekle sorumludur.
Somut olayda, alınan bilirkişi raporundaki (… bilirkişisi) 6482 m2’lik kısmın davacıya ayrıldığına ilişkin görüşün hukuki dayanağı olmadığı gibi, bu rapora itiraz eden ve ayrıldığı belirtilen kısmın yüksek gerilim hattı altında kaldığını ileri süren davacının itirazları da alınan ek rapor ile karşılanmamış, yüksek gerilim hattı altında kalıp kalmadığı netleştirilmemiştir. Keşif mahallinde dinlenen tanık beyanları ile de; satın aldığı tarihten bu yana davacının … yapabileceği bir … kalmadığından ve fiilen kullanmasına olanak bulunmadığından tasarrufta bulunmadığı anlaşılmıştır.

Taraflar arasında fiili ve rızai bir taksim bulunmadığından ve kullanılamayan alanlar olduğu hususu ileri sürüldüğünden, bu hususlar yanıtlanmadan herhangi bir beyan, belge veya gözleme dayanmayan, 6470 m2’lik alanın davacıya ayrıldığı yolundaki bilirkişi kanaatine göre hüküm kurulamaz.
O halde, mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılmak suretiyle (farklı bilirkişisi heyeti ile) davacının itirazlarını karşılayan, taşınmazda kullanımı mümkün olmayan alanlar olup olmadığı hususunu netleştiren, denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurmak gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.