Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2009/19182 E. 2010/3223 K. 01.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/19182
KARAR NO : 2010/3223
KARAR TARİHİ : 01.03.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 2.484 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davacı ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davalı tarafın temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı dilekçesi ile; davalının bankadan 6.000 TL kredi alarak vermesi, kredinin geri ödemelerinin ise kendisi tarafından yapılması hususunda tarafların anlaştığını, aldığı krediyi veren davalının bunun karşılığında kendisinden ayrıca 6.000 TL tutarında teminat senedi aldığını, davalının maaşından kredi nedeniyle taksitler halinde kesilen 2.484 TL yi ödediğini, ancak yapılan bu ödemeye rağmen davalının teminat senedini icraya koymak suretiyle kaymakamlık nezdinde bulunan istihkaklarından 6.000 TL aldığını … sürerek mükerrer ödenen 2.484 TL nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı aleyhine başlatılan takip nedeniyle 5.448 TL tahsil edildiğini, bu miktardan vekalet ücreti ve masraflar düşüldüğünde davalının halen davacıdan alacaklı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; yemin teklifi üzerine davacının kendisine 2.325 TL ödediğini bildiren davalının, dolaylı olarak yeminden kaçındığı ve kendisine sorulan soruları ikrar etmiş sayılacağı, davacıdan 2.484 TL alan davalının bu miktarın yanında 6.000 TL yi de icra yolu ile tahsil ettiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm; taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Davacı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
HUMK. nun 433/2 maddesine uyarınca; hükmü süresinde temyiz etmemiş olan taraf, diğer tarafın temyiz dilekçesinin tebliğinden sonra 10 gün içerisinde vereceği cevap dilekçesi ile hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde (katılma yolu ile temyiz) bulunabilir.
Davacı taraf, 20.02.2009 tarihinde tebliğ edilen hükmü yasal süresi içerisinde temyiz etmemiştir. Diğer tarafın temyiz dilekçesi ise; davacıya 03.03.2009 tarihinde tebliğ edilmiş olup, bu temyize karşı cevap dilekçesi ve karşı temyiz istemi yasal 10 günlük süre geçtikten sonra 26.03.2009 tarihinde verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla davacı tarafın temyiz isteminin HUMK. nun 432/4 maddesi uyarınca reddine,
2- Davalı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davada, davalının bankadan aldığı 6.000 TL tutarında krediyi davacıya verdiği, bu kredi karşılığında davacının davalıya teminat senedi verdiği, davalının bu senedi icraya koyarak davacının istihkakından 6.000 TL yi haczettirdiği, bu miktardan icra harçları düşülerek davalı vekiline 5.448 TL ödendiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Davacı, davalıya fazladan 2.484 TL ödeme yaptığını, davalı ise … ettiği yemin ile davacıdan 2.325 TL aldığını ve halen alacaklı olduğunu … sürmektedir. Taraflar arasındaki anlaşma ile, alınan kredinin davalının maaşından taksitler halinde yapılan kesintiler ile bankaya ödenmesi, davacının ise davalıya maaşından kesilen tutarları ödemesi kararlaştırılmıştır. Şu halde, davacı kredi nedeniyle işleyecek faizden de sorumlu olacaktır. Bu nedenle mahkemece, öncelikle dava dışı bankaya yapılan ödemelerin tutarının belirlenmesi, daha sonra ise bu tutardan davacının gerek rızası ile gerekse … icra tehdidi altında yaptığı ödemeler mahsup edilmek suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davalı, davacı tarafça teklif edilen yemini kabul ve … eylemiştir. Bir davada, bir tarafın öbürüne yemin teklif etmesi demek, iddianın sonucunu yemin edecek kimsenin iradesine ve vicdanına bırakma yani onun söyleyeceklerinin gerçek olduğunu hâkimin kabul etmesine önceden rıza gösterme demektir. Bu durumda mahkemece, davalının yemin altında ve taraf sıfatıyla söylemiş olduğu sözlerin gerçeğe uygun olduğu kabul edilerek hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.