Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2009/17523 E. 2010/857 K. 26.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/17523
KARAR NO : 2010/857
KARAR TARİHİ : 26.01.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın açılmamış sayılması cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacılar vekili muris …’in düzenlediği vasiyetnamenin, imzanın murise ait olmaması ve baskı altında düzenlenmiş olması nedeniyle iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı, yetki itirazında bulunmuş, mahkemece davanın 3.kez takipsiz bırakılması ve dosyanın işlemden kaldırılmış olması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2007/10632 Esas 2008/9294 Karar … ilamı ile “davacı vekili 14.02.2007 tarihli celse için; 13,02,2007 tarihli pul ekli mazeret dilekçesi verdiği halde mazeret talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir” gerekçesi ile karar bozulmakla bozmaya uyulmuştur.
Ancak, daha önce de davacının mazeret bildirdiği, en son yüzüne karşı duruşma günü verildiği, bu nedenle rapor dışındaki başka mazeretin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle mazeretin reddi ile dosyanın 3.cü kez işlemden kaldırılmasına ve HUMK 409.maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, davalı vekilinin yetki itirazı üzerine murisin son ikametgahı araştırılmaya başlanmıştır. Davacı vekili, 13.2.2007 tarihli mazeret dilekçesi ile “Büyükçekmece 1. ve 2. Sulh Hukuk Mahkemesindeki numaraları bildirilen 65 dosyanın duruşmalarında bulunması gerektiğinden bahisle mesleki mazeretin kabulü, kabul edilmeyecekse dosyadaki delillere göre yetki itirazının reddine karar verilmesini” talep etmiştir.
Mahkemece izlenecek yolun, hakkaniyet ve adalet duygularının gereğine uygun olması gereklidir. Özellikle bu konuda hiçbir yükümlülüğü ve dahili bulunmayan taraflar yönünden hak kaybına yol açmamalıdır. Yasa hükmü yorumlanırken, Anayasanın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36. maddesine uygun yorumla, müvekkil yönünden Adalet bir olup bittiye getirilmemeli, davaların süratle ve ekonomik yollarla çabuk bitirilmesi kuralı yanında, davada esas olan adaletin gerçeğe en uygun sağlanması amacı hiç bir zaman ihmal ve gözardı edilmemeli, adaletin şekil hukukuna tercih edilmesi üstün görülmemelidir.
O nedenle, mazeret ileri sürülmesi halinde, makul ve ihtiyatlı bakmanın usul hükümlerinin özüne ve sözüne uygun düşeceğinde kuşku ve duraksamaya yer olmaması gerekirken, yazılı gerekçe ile mazeretin reddi, dosyanın işlemden kaldırılması ve sonuçta davanın açılmamış sayılması usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek. halinde temyiz edene iadesine, 26.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi .