Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2023/6494 E. 2023/2959 K. 09.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/6494
KARAR NO : 2023/2959
KARAR TARİHİ : 09.05.2023

İNCELENEN KARARIN;
İtiraz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma

İtiraz yazısı ile dava dosyası incelenip gereği düşünüldü:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 03.04.2023 tarihli KD-2023/7526 sayılı yazısında;
Temyiz incelemesi yapılan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 23.05.2018 tarih… sayılı Kararının Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından “sanığın, 14.07.2011 tarihinde özerklik ilan edilen DTK kongresine aktif olarak katılıp bu amacı benimseyen bir de konuşma yapması, 2011-2016 yılları arasında şiddet içeren ve terör örgütünün propagandasına dönüşen terör örgütü mensuplarının cenaze definlerine ve yasadışı gösteri yürüyüşlerine katılması,birçok kez 2911 sayılı Kanuna muhalefet ve terör örgütünün propagandasını yapma gibi süreklilik,çeşitlilik ve yoğunluk içeren eylemlerde bulunması ” gerekçeleri ile onanmasına karar verildiğini ancak ; ilk derece mahkemesi tarafından sanık hakkında devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan yapılan yargılamada DTK kongresine katılma eyleminin suç sayılmayarak sanık hakkında beraat kararı verilmesi, 2011-2016 arası şiddet içeren ve terör örgütünün propagandasına dönüşen terör örgütü mensuplarının cenaze definlerine katılma şeklindeki ve terör örgütünün propagandasına yönelik eylemlerin örgüt üyeliği suçunun unsuru olmaması ve kabule alınan 2911 sayılı kanuna muhalefet etme eylemlerine yönelik olarak verilen cezanın suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle dairemizin 27.09.2022 tarih ve 2021/1979E, 2022/4944K sayılı ilamı ile bozulması da gözetildiğinde gerekçesiz kaldığını bu nedenle sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan beraati gerektiğini belirterek itiraz ettiği anlaşılmakla;
İtiraz ve ekli dosya 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile değişik CMK’nın 308/2, 3. madde ve fıkralarınca dairemizce incelendiğinde; sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma, terör örgütünün propagandasını yapma ve 2911 sayılı kanuna muhalefet suçlarından açılan davada ilk derece mahkemesi tarafından tüm suçlar yönünden ayrı ayrı verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan istinaf talepleri neticesinde Bölge Adliye Mahkemesince terör örgütünün propagandasını yapma ve 2911 sayılı kanuna muhalefet suçlarından kesin, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan temyiz yolu kabil olmak üzere istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 16.Ceza Dairesinin 03.10.2018 tarih 2018/3187E, 2018/3052K sayılı ilamı ile terör örgütünün propagandasını yapma ve 2911 sayılı kanuna muhalefet suçları yönünden kurulan hükümler kesin nitelikte olduğundan bu suçlar yönünden temyiz itirazlarının CMK 298.maddesi uyarınca reddedildiği, silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden kurulan hükmün ise onanmasına karar verildiği görülmüştür. Hükümden sonra 7188 sayılı kanunla terör örgütü propagandası yapma ve 2911 sayılı kanuna muhalefet suçları bakımından temyiz yolunun açılması üzerine sanık müdafiileri tarafından temyiz yoluna başvurulduğu ve dairemizin 2021/1979E, 2022/4944K sayılı ilamı ile sanığın 27.08.2012 ve 21.03.2012 tarihli eylemleri nedeniyle silahlı terör örgütü propagandası yapma suçundan kurulan hükümlerin onandığı, 27.02.2016 ve 13/12/2015 tarihli eylemleri nedeniyle silahlı terör örgütü propagandası yapma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin “ her iki eylemin aynı saikle birbirine yakın tarihlerde bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleşmesi nedeniyle zincirleme şekilde propaganda suçundan bir kez cezalandırılması gerektiği” gerekçesi ile, 14.07.2012, 18.03.2012, 27.02.2016 ve 13.12.2015 tarihli eylemleri nedeniyle kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılarak ihtara rağmen dağılmamakta ısrar etme suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin ise “sanığın eylemler sırasında zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, mahkumiyete yeter kesin,inandırıcı nitelikte delil elde edilememesi nedeniyle bu suçtan beraati yönünden hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi” gerekçesi ile bozulduğu görülmüştür.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı öncelikle, 14.07.2011 tarihinde özerklik ilan edilen DTK kongresine katılarak bu amacı benimseyen bir de konuşma yapan sanığın bu eyleminin silahlı terör örgütü üyeliği suçuna esas alınamayacağını keza bu eylem nedeniyle sanık hakkında ilk derece mahkemesinde devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçu ile terör örgütü propagandası yapma suçlarından açılan davada beraat kararı verildiğini ileri sürmüşse de ; gerek sanığın beraat ettiği suçların unsurlarının farklı olması gerekse örgütün amaçlarından biri olan özerkliğin ilan edildiği kongreye sanığın katılarak örgütsel motivasyonla konuşma yapmış olması bir bütün halinde değerlendirildiğinde bu eylemin silahlı terör örgütü üyeliğini destekleyen bir eylem olduğu anlaşılmış olup bu eylem yönünden yapılan itirazlara itibar edilmemiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, sanığın 2011-2016 yılları arasında terör örgütü mensuplarının cenaze definlerine katılmasına yönelik eylemlerinin de örgüt üyeliği suçunun unsuru olarak kabul edilemeyeceğini, Yargıtay içtihatlarında da insani mülahazalarla gerçekleştirilen taziye ziyaretlerinin silahlı terör örgütü faaliyeti kapsamında değerlendirilemeyeceğinin vurgulandığını bildirerek itiraz etmişse de; sanığın 2011 -2016 yılları arasında katıldığı cenaze definlerinin şiddet içerdiği ve terör örgütünün propagandasına dönüştüğü bu şekliyle sanığın cenaze definlerine katılmasının değil şiddet içeren ve terör örgütünün propagandasına dönüşen eylemlerde yer almasının silahlı terör örgütü üyeliği suçuna esas kabul edildiği anlaşıldığından bu itiraz yerinde görülmemiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı son olarak silahlı terör örgütü üyeliği suçuna yönelik olarak yapılan temyiz incelemesinde onama gerekçesi olarak “sanığın yasadışı gösteri yürüyüşlerine katılarak bir çok kez 2911 sayılı Kanun’a muhalefet etme ve terör örgütünün propagandasını yapma suçlarını işlemesini” gerekçe gösterdiğini ancak bu suçlardan açılan dava neticesinde verilen hükmün dairemizce “suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle sanığın beraat etmesi gerektiği” gerekçesi ile bozulduğunu, bu şekliyle bu eylemlerin de silahlı terör örgütü üyeliği suçunun unsurlarından olamayacağını belirterek itiraz etmişse de; gerek 3. Ceza Dairesinin 27.09.2022 tarih 2021/1979 E, 2022/4944 K sayılı ilamı, gerek tüm dosya kapsamında yer alan olay görüntü CD’leri, olay tutanakları, görüntü inceleme ve fotoğraftan tespit tutanakları nazara alındığında; sanığın farklı tarihlerde kanuna aykırı düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katıldığı, bu toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin terör örgütünün propagandasına dönüştüğü ve şiddet içerdiği, bu şekliyle terör örgütünün propagandasına dönüşen ve şiddet içeren toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılan sanığın eylemi her ne kadar 2911 sayılı Kanun’a muhalefet suçunun unsurlarını taşımasa da şiddet içermesi ve terör örgütünün propagandasına dönüşen eylemler olması nedeniyle örgütsel faaliyet olarak kabul edilip silahlı terör örgütü üyeliği suçunun kabulünde yer aldığı anlaşılmıştır.
Tüm bu değerlendirmeler ışığında; sanık hakkında silahlı terör örgütü üyeliği suçu yönünden yapılan incelemede, sanığın tek bir eylemi üzerinden cezalandırma yoluna gidilmediği, yerleşmiş içtihatlarda yer aldığı üzere silahlı terör örgütü üyeliğinden bahsedebilmek için gerekli olan süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk içeren eylemlerin değerlendirildiği,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından suçun unsuru sayılamayacağı ayrı ayrı değerlendirilen eylemlerin dairemizce bir bütün halinde değerlendirilmesi neticesinde sanığın örgütsel saikle farklı tarihlerde farklı eylemlerde bulunarak sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu sağlayarak silahlı terör örgütü üyeliği suçunu işlediğinin tespit edildiği görülmüş olup itirazlara itibar edilmemiştir.
KARAR:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararına karşı yapılan itirazın, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un 99. maddesiyle 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar uyarınca bir bütün olarak incelenmesinde, itirazların yerinde olmadığı ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesi yerinde olacağı anlaşıldığından; dosyanın Yargıtay Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.05.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

… … … … …