Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2023/3089 E. 2023/3205 K. 17.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/3089
KARAR NO : 2023/3205
KARAR TARİHİ : 17.05.2023

İNCELENEN KARARIN;
TALEPTE BULUNAN :Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

I-İTİRAZ KONUSU :
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesi gereğince sanık lehine itirazını muhtevi, başlıkta bilgilerine yer verilen itiraznamesine göre; silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan sanık … hakkında İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde verilen 17.10.2017 tarih … sayılı, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı TMK’nın 5/1 ve yine TCK’nın 53, 63 ve 58/9 uncu maddeleri gereğince 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün İstinaf edilmesi üzerine tesis edilen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 03.07.2018 tarih …sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair verdiği kararın temyiz incelemesi neticesinde verilen Yargıtay 3. Ceza Dairesi 12.10.2022 tarih ve…sayılı onama ilamının “Kovuşturma aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı ve faaliyetleri ile birtakım örgüt mensupları hakkında bilgi veren sanığın, fiili duruma ilişkin hukuki vasıflandırılmaları kabul etmemesinin, anılan kurumun mahiyeti gereği uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği, verdiği bilgilerin konum ve faaliyetleri ile uyumlu olduğu gözetilerek, TCK’nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanun’un 5/1 inci maddeleri uyarınca tayin olunan cezada aynı Kanun’un üçte birden dörtte üçe kadar indirim öngören 221/4-2 nci cümlesi gereğince makul bir indirim uygulaması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması” hukuka aykırı görüldüğü gerekçesi ile kaldırılarak hükmün bozulması talebinden ibarettir.
II- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.01.2023 tarih, 2022/163037 sayılı yazısında;
“Kovuşturma aşamasında FETÖ/PDY yapılanmasında konumuna uygun bilgi veren ve süreçte yaptıkları eylem ve faaliyetleri anlatan, bu kapsamda örgütte irtibat kurduğu kişiler hakkında beyanda bulunan sanık hakkında TCK’nın 221/4-2 nci maddesi kapsamında cezalarında makul bir indirim indirim yapılıp yapılmayacağına ilişkindir.
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 12.05.2015 tarih, … Karar 26.10.2015 tarih, … sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; TCK’nın 221/4 üncü fıkrasının 2 nci cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır.
TCK’nın 221/4 üncü fıkrasının 2 nci cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunulduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3’ten 3/4’e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
Bu açıklamalar ışığında, somut olay değerlendirildiğinde;
İlk Derece Mahkemesinde toplam iki celse yapılmış, müdafi olmadan yapılan 2 nci duruşmada (17.10.2017) örgütsel eylemleri ile kendisine ByLock yükleyen şahsı belirtip örgüt ile irtibatlı kişiler hakkında bilgi veren sanık, Bölge Adliye Mahkemesinde müdafi huzurundaki savunmasında da İlk Derece Mahkemesindeki ifadesinde sebat etmiştir.
Bu savunmalarında özetle, “… 1 Haziran’daki ilk mahkememde bazı şeyleri eksik ve yanlış söylemek zorunda kalmıştım. Bunların sebebi hem hayatımdaki ilk mahkeme oluşu, bugüne kadar hiç mahkemeye çıkmamıştım hem bildiklerini anlatırsan daha çok ceza alırsın biz yarın öbür … çıkarız sen kalırsın, hem doğruları anlatsan da serbest kalmazsın dedikleri için. Üniversiteyi bitirdikten sonra iş aramaya başladım. O dönemde bu örgüt ile ilgili hiçbir bilgim yoktu. İş araştırmalarım sonucunda Ödemiş ilçesinde bulunan Özel Birgivi Kolejinde iş buldum. Ben muhasebe elemanı olarak çalışmaya başladım. İşe 2012 yılı Mart ayında girdim. Ancak Haziran ayına kadar deneme amaçlı çalıştım. 2012 yılı Haziran ayından itibaren bu okulun bağlı olduğu Özel Tulu Eğitim ve Öğretim AŞ de çalışmaya başladım. Çalıştığım işyeri Bank … ile anlaşıp maaş hesaplarını oraya aldığı için mecburen benim adıma da Bank Asyada hesap ve kredi kartı hesabı açıldı. Ben 2013 yılı Eylül ayında evlendim. Düğünümüzde takılan takıların muhafazasında sıkıntı yaşadığımız için 2014 yılı Ocak ayında bankada altın hesabı açtırarak yatırdık. 2014 yılı Ocak ayında altınımızı bozdurup bankadaki bu hesabımızı kapattık. Ben örgütün para yatırılması talimatından haberdar olmadığım gibi bu amaçla da yatırmadım. Eğer bu amaçla yatırsaydım herkesin para yatırdığı dönemde paramı çekmezdim. Yine ByLock kullanımı da çalıştığım iş vesilesiyle oldu. Örgütsel amaçla kullanımı söz konusu değildir. Çalıştığım şirket İzmir il merkezinde bulunan Özgüven Mali Müşavirlik şirketi ile çalışıyordu. Bu şirkette benim çalıştığım işyeri ile H. Ö. isimli kişi ilgileniyordu. Bu kişi şirketin parasal işleri ile ilgili benimle muhatap olduğundan bir haberleşme programı olduğunu söyleyerek ByLock programını telefonuma indirdi. İndirme sebebi olarak sizin gibi 10-15 şirketle çalışıyorum. Herkese tek tek ulaşmak zor oluyor bu nedenle bu haberleşme programı ile yazınca herkes aynı anda haberdar olur diyerek yükledi. ByLock kullanımı tamamen çalıştığım şirketin muhasebe faaliyeti nedeniyle kullanılmıştır. Bu programın telefonuma yüklendiği dönemde bahsi geçen program şimdiki gibi gizli bir program değildi. Örgütün gizli olarak kullandığından haberdar değildim. Ben sadece günde bir kez muhasebe ile ilgili bildirimlere bakmak için bu programa girmişimdir. Beyan ettiğim gibi örgütsel kullanımım söz konusu değildir. Bu program örgütsel amaçla kurulmuş olabilir. Ben daha önce ByLock’u kullananların örgüt üyesi olduğu yönünde genel kanaat olduğu için ben ByLock kullanımımı kabul etmedim. Ancak şu anda bu programı kullandığımı ancak örgütsel amaçla kullanmadığımı söylüyorum. Ben bildiğim herşeyi anlattım. Örgütsel faaliyetim olmadığı için bu amaçla anlatabileceğim bir şey yoktur. Ancak ben suçlamalarla ilgili bildiğim herşeyi anlattım. Ben sadece dini amaçlı 3 adet sohbet toplantısına katıldım. Beni sohbet toplantısına A. T. isimli bir öğrenci velisi çağırmıştı. Ancak onun çağırmasıyla gitmedim. Ancak E. K. isimli başka bir öğrenci velisinin kendi evine sohbete çağırması üzerine toplam 2 sefer bu kişinin evine 1 sefer de A. R. Ö. isimli kişinin evine gittim. Bu sohbet gurubunda benim dışımda A. T., A. R. Ö., A. K. ve birlikte çalıştığım S. K. ile birlikte gittik. S. K. sadece bir kez geldi. Sohbeti E. K. veriyordu. Ben 3 sefer dışında başka gitmedim. Zira eşim yalnız kaldığı için eşimi yalnız bırakmak istemedim. Benim çalıştığım dönemde benim ve aynı işyerinde çalışan halkla ilişkiler sorumlusu olarak gözüken … kod adlı L. A. isimli kişi örgütün Ödemiş ilçe imamı imiş. Ben bunu işyerimize zaman zaman gitmesinden ve tavırlarından ilçe imamı olduğunu öğrendim. Bunu bana A. T.’de söylemişti. Zaten gördüğü itibardan bu belli oluyordu. Zaten yetkisi olmamasına rağmen verdiği talimatlara yaklaşımlardan bu durum belli oluyordu. Ondan önceki ilçe imamı ise E. E. isimli kişidir. Bu kişinin herhangi bir kod adı yoktur. Çocuğu da … okulumuzda okuyordu. Her iki ilçe imamının çocuğu da Birgivi kolejinde okuyordu. Bahsettiğim ilçe imamları birbiri ile halef seleftir. Benim örgütle ilgili bildiklerim bundan ibarettir. İfademde bahsi geçen telefonuma ByLock yükleyen H. Ö. hakkında örgüt üyeliğinden işlem yapılıp yapılmadığını bilemiyorum. Ödemiş ilçesinde bu örgütle ilgili çok sayıda itirafçı ve tanık beyanı vardır. Bu tanık beyanlarında benimle ilgili sohbete katıldı ve Birgivi kolejinin muhasebecisi olduğum dışında başkaca beyan yoktur. Ben örgüt üyesi değilim. Eğer örgüt üyesi olsaydım tanık ve itirafçı beyanlarında adım geçerdi. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatime karar verilmesini talep ediyorum.” biçiminde beyanda bulunmuş, anılan örgüt ile ilgili ilk irtibat ve süreçte karşılaştıklarını aktarmıştır.
Mahkemesince hükme esas alınan aleyhe deliller ise; yukarıda belirtilen savunma içeriği, iki tanık anlatımları ve Banka … kayıtlarıdır.
Bu deliller kapsamında somut dosyada sanık savunmalarının aksine bilgi ve delil bulunmadığı, sanığın savunması ile tanık anlatımlarının uyuştuğu, Mahkemenin bilgisinin fazla olma biçimindeki gerekçe ile etkin pişmanlık hükümlerini uygulamama şeklindeki kabulünün tamamen soyut olup dosyada karşılığı olmayan bir durum olması karşısında;
Kovuşturma aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı ve faaliyetleri ile birtakım örgüt mensupları hakkında bilgi veren sanığın, fiili duruma ilişkin hukuki vasıflandırılmaları kabul etmemesinin, anılan kurumun mahiyeti gereği uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği, verdiği bilgilerin konum ve faaliyetleri ile uyumlu olduğu gözetilerek, TCK’nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanun’un 5/1 inci maddeleri uyarınca tayin olunan cezada aynı kanunun üçte birden dörtte üçe kadar indirim öngören 221/4-2 nci cümlesi gereğince makul bir indirim uygulaması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması karşısında, hükmün onanmasına ilişkin Yüksek Dairenizin kararı hukuka aykırı görülmekle sanık lehine 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesi uyarınca itiraz olağanüstü kanun yoluna başvurulmuştur.” denilmiştir.
III- İTİRAZ DEĞERLENDİRİLMESİ :
Ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı Kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadale bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
TCK’nın 221 inci maddesinin 4 üncü fıkrasının 2 nci cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi, maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih, 2015/1426 E. 2015/1292 K., 26.10.2015 tarih, 2015/1565 E. 3464 K. sayılı kararları).
TCK’nın 221 inci maddesinin 4 üncü fıkrasının 2 nci cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunulduğunun kabulü halinde, bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3’ten 3/4’e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre, belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Silahlı terör örgütüne üye olan, yakalandıktan sonra yargılama aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı ve faaliyetleri ile birtakım örgüt mensupları hakkında bilgi veren sanığın fiili statüsünü kabul ve beyan ile pişmanlığını ifade ettiğinde şüphe bulunmamakla, bu fiili durumlarına ilişkin hukuki vasıflandırılmaları kabul etmemesinin, anılan kurumun mahiyeti gereği uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği de gözetilerek, belirlenen cezadan TCK’nın 221/4-2 nci cümlesi gereğince adalet ve hakkaniyete uygun oranda adil bir indirim yapılması gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile hüküm kurulmasında hukuki isabet bulunmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmiştir.
IV-SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2-Dairenin 12.10.2022 tarih, 2021/7331 Esas ve 2022/5999 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA;
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle, temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, temyiz dilekçesinde ileri sürülen esasa müessir olabilecek savunmaların özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla, incelenen hükümde hukuka aykırılık saptanmadığından sair temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
Silahlı terör örgütüne üye olan, yakalandıktan sonra yargılama aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı ve faaliyetleri ile birtakım örgüt mensupları hakkında bilgi veren sanığın fiili statüsünü kabul ve beyan ile pişmanlığını ifade ettiğinde şüphe bulunmamakla, bu fiili durumlarına ilişkin hukuki vasıflandırılmaları kabul etmemesinin, anılan kurumun mahiyeti gereği uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği de gözetilerek, belirlenen cezadan TCK’nın 221/4-2 nci cümlesi gereğince adalet ve hakkaniyete uygun oranda adil bir indirim yapılması gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı CMK’nın 302/2 nci maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanığın tutuklulukta geçirdiği süre, atılı suçun niteliği, mevcut delil durumu ve bozma nedeni gözetilerek TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanun’un 8 inci maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 304/2-a. maddesi uyarınca dosyanın İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE
17.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

… … … … …