Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2022/974 E. 2023/570 K. 20.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/974
KARAR NO : 2023/570
KARAR TARİHİ : 20.02.2023

T. C.
Y A R G I T A Y
3. C E Z A D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
TUTUKLU
DURUŞMA TALEPLİ

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak mahkumiyet kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği süre yönünden reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.03.2018 tarihli ve 2017/683- 2018/151 sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5 inci maddesinin birici fıkrası ve Türk Ceza Kanunu’nun 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 9 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 22.01.2019 tarihli ve 2018/2632- 2019/47 sayılı Kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci maddesi uyarınca yeniden hüküm kurularak aynı sevk maddeleri uyarınca sonuç olarak 6 yıl 13 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
3.Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 24.11.2021 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemi, sanığın cezasının daha fazla olmasına ilişkindir.
2. Sanık müdafiinin temyiz istemi, sanığın terör örgütü üyeliğinin sabit olmadığı, Bank … hesap hareketlerinin rutin olduğu, ByLock kullanıcısının sanık olmadığına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanığın Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde komiser yardımcısı olarak görev yaptığı ve 15 Temmuz 2016 tarihinde Fetullahçı Silahlı Terör Örgütü tarafından yapılan ve devlet ile milletin bölünmez bütünlüğüne laik ve demokratik Cumhuriyetin varlığına yönelik hain darbe kalkışması neticesinde gözaltına alınarak tutuklandığı ve KHK ile ihraç edilmiş olduğu görülmüştür.
Sanığın İzmir İl Emniyet Müdürlüğünde 2012 yılından itibaren kriminal polis laboratuarı müdürlüğünde çalıştığı ardından. 2015 yılında da Torbalı ilçe emniyet müdürlüğüne atamasının yapıldığı anlaşılmıştır.
İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Şube Müdürlüğünün yazısında sanığın 11.08.2014 ilk tespit tarihli … IMEI numaralı telefon ile 0507 (…) (..) (..) numaralı GSM hattı üzerinden ByLock kullandığının, USER ID’sinin 55215 olduğunun bildirildiği, sanığın 0507 (…) (..) (..) numaralı GSM hattı ile ByLock server’ına ait … numaralı IP ile 443 numaralı PORT üzerinden 11.08.2014 – 18.04.2015 tarihleri arasında 3.447 defa bağlantı yaptığının, ilk bağlantının ALİAĞA İLÇESİ KÜLTÜR MAHALLESİ ORMAN ARAZİSİ ALİAĞA/İZMİR Adresindeki baz istasyonundan, son bağlantının AVEA CAT YOLU BEYAEVLER YANI FATİH SULTAN CADDESİ NO : 3 ERZURUM Adresindeki baz istasyonundan yapıldığının tespit edildiği,
ByLock yazışma içerikleri tespit ve değerlendirme tutanağı içerisinde, ID: …, Kullanıcı adı: murattekin, şifre : …. , adı: a. … tekin, son online tarihi: 11.05.2015 saat: 13.35:40, abone tespit numarasının … adına kayıtlı 0507 (…) (..) (..) numaralı GSM hattına ilişkin olduğu, alınan mesaj sayısı: 0, gönderilen mesaj sayısı: 0 , alınan mail sayısı: 0, gönderilen mail sayısı: 0 , giden arama sayısı: 4, gelen arama sayısı: 1, diğer kullanıcıların kendisine verdiği isimlerin: “murattekin ali” olduğu, ekinde yazışma içeriklerinin yer almadığı, arama kayıtlarının IP log tablosunun bulunduğunun tespit edildiği,
Sanığın Bank Asyada 25.07.2012 açılış tarihli hesabının bulunduğunun, 14.01.2016 Temmuz tarihleri arasında hesap bakiyesinin 0 (sıfır) olduğu, 23.01.2014 tarihli 2.567,70 TL karşılığı 28,53 GR. Altın alış işlemi yaptığı, katılım hesabının bulunmadığının, hesapta ödeme talimatlarının bulunduğu, ayrıca kredi kartları işlemlerinin bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Silahlı terör örgütü üyeliği suçu silahlı bir örgütün kuruluş amaçlarını faaliyet ve eylemlerini benimseyerek gönüllü olarak örgüt hiyerarşisine dahil olmayı tercih etmek suretiyle işlenmektedir. Bu bakımdan eylemin iradi olması ve örgüte iştirak bilinç ve iradesi ile hareket edilmiş olması gerekir. Suç, örgüte üye olma fiilinin gerçekleştiği anda tamamlanmakla birlikte, üyelik süresince eylem temadi etmektedir. Örgüte üye olma fiili bir katılma olup, örgüte üye olmak için örgüt yöneticilerinin rızasının varlığına gerek yoktur. Tek taraflı iradeyle örgüte katılmak mümkündür.
Sanık hakkında elde edilen bu bilgiler neticesinde mahkememizce yapılan değerlendirmede; örgüt üyeleri tarafından örgütsel iletişimi sağlamak amacıyla kullanılan ByLock isimli uygulamayı sanığın telefonuna indirip kurmuş olması, ByLock isimli uygulamanın örgüt üyeleri tarafından gizli haberleşme aracı olarak kullanılmaya başlanması, Devlet içerisinde yapılanarak güç kazanmayı ve nihayetinde devleti ele geçirmeyi hedefleyen örgüt üyelerinin bir kısmı kamu görevinde olmasına karşılık bir kısmının kamu görevi almaması karşısında kamu görevinde bulunan örgüt üyesinin operasyonel anlamda herhangi bir etkinlik yapabilecek görevde bulunmayan başkaca örgüt üyesiyle aynı seviye ve şartlarda değerlendirilmesinin adalete ve hakkaniyete aykırı olacağı göz önüne alınarak Sanık Suç tarihi itibariyle kamu görevlisidir. Emniyette polis olarak çalışmaktadır bir dönem polis kriminal laboratuvarında görev yapmıştır. Kamu görevlisinin devletin temel ilkeleri bakımından taşıması gereken sorumluluk ve anayasa ve kanunlara bağlılık ödevi vardır. Hukukumuzda kamu görevlilerinin sadakat yükümlülüğü Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 129. maddesi ve 657 sayılı DMK’nın 6/1. maddesinde “anayasaya ve kanunlara sadakat yükümlülüğü” olarak tanımlanmıştır. Sadakat anayasa ve kanunlara sadakat, bağlılık ise devlete bağlılıktır. Anayasaya sadakat her Türk vatandaşı için bir borç, kamu görevlisi için ise bir yükümlülüktür. Kamu görevlisi ile devlet arasında var olan bu sadakat ve güven ilişkisi Cumhuriyet kurumları açısından büyük önem taşır. Ayrıca devlet içerisinde yapılanarak güç kazanmayı ve nihayetinde devleti ele geçirmeyi hedefleyen örgüt üyelerinin bir kısmı kamu görevinde olmasına karşılık bir kısmının kamu görevi almaması karşısında kamu görevinde bulunan örgüt üyesinin operasyonel anlamda herhangi bir etkinlik yapabilecek görevde bulunmayan başkaca örgüt üyesiyle aynı seviye ve şartlarda değerlendirilmesi adalete ve hakkaniyete aykırı olacaktır. Bu nedenle suçun işleniş biçimi, sanığın devlet kademesinde, çalışan bir polis olmasına rağmen bu görevini de kötüye kullanmak ve devlete sadakat yükümlülüğünü ihlal etmek suretiyle yüklenen suçu işlemesi, örgütün haberleşme sistemi olan bylock isimli programı etkin kullanması nedeniyle tespit edilen kastının yoğunluğu ve eylemi nedeniyle meydana gelen tehlike ve zararın ağırlığı dikkate alınarak, sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince 5271 sayılı CMK.nın 280/2. maddesi gereğince incelemeye konu hükmün kaldırılarak duruşma açılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre sanığın örgütle iltisaklı Bank … nezdindeki rutin bankacılık işlemlerinin delil ya da örgütsel faaliyetler olarak değerlendirilemeyeceği kabul olunarak yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında; “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği;
Sanığın ByLock programını kullanmış olduğu 0507 (…) (..) (..) no’lu hattı ile … ID numarasıyla kullandığı, bu şekliyle sanığın örgütsel haberleşme amacıyla ByLock kullandığının sabit olduğu, bu yöne ilişkin temyiz sebeplerinin yerinde olmadığı,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun 18.04.2017 tarih ve 2017/68532 sayılı soruşturması kapsamında ele geçirilen FETÖ/PDY emniyet mahrem yapılanmasına ilişkin dijital verilerin incelenmesi sonucunda düzenlenen veri inceleme raporunda sanığın A5(A5 kodunun FETÖ mensubiyeti, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı tam olan kişileri ifade etmesi) olarak kodlandığı, verilen kararda bir isabetsizlik olmadığı,
Yukarıda açıklanan nedenlerle; yargılama sürecindeki usuli işlemlerin Kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafii ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısının temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş ve sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 22.01.2019 tarihli ve 2018/2632- 2019/47 sayılı Kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.02.2023 tarihinde karar verildi.