YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/6981
KARAR NO : 2023/574
KARAR TARİHİ : 20.02.2023
TUTUKLU
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/488 E., 2019/645 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Tekirdağ 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 28.12.2018 tarihli ve 2017/143 – 2018/202 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5 inci maddesinin birici fıkrası ve Türk Ceza Kanunu’nun 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesinin, 12.12.2019 tarihli ve 2019/488-2019/645 sayılı Kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3.Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 19.01.2022 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi, sanığın terör örgütü üyeliğinin sabit olmadığı, tanık beyanlarının doğru olmadığı, ByLock raporunu kabul etmediklerine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanığın FETÖ/PDY iltisaklı Malhun Hatun Kız Yurdunda yönetim memuru olarak 2013-2014 yılları arasında çalıştığı, buna istinaden Özel … Eğitim Hizm. Basın ve Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş. isimli şirkette SGK kaydının bulunduğu; yine örgüte ait olup 667 sayılı KHK ile kapatılan … Eğitim İş Sendikasına 16.12.2014 tarihinde üye olduğu; sanığın birden fazla defa örgüte ait … Termal isimli tatil köyünde ailesiyle kaldığı; yine sanığın örgütün gizli haberleşme amacıyla kullandığı ByLock isimli programı kendi adına kayıtlı 0539 (…) (..) 29 GSM ile eşi adına kayıtlı 0534 (…) (..) 16 GSM nolu hatlarda kullandığı bu hususun sanığın ikrarı ve Tekirdağ İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğü’nden gelen yazılar ile sabit olduğu, sanığın yoğun bir şekilde kullandığı anlaşılan 0534 (…) (..) 16 numaralı telefon hattına ait ByLock döküm tutanakları incelendiğinde, sanığın ID’sinin “354678”, kullanıcı adının ise “nur82” olduğu, bu ID ve kullanıcı adı ile diğer örgüt mensuplarıyla görüşmeler yaptığı, anılan program üzerinden 509 defa mesaj alıp 841 defa mesaj gönderdiği; yine tanıklar F. Y., N. C. ve N.Z.’nun aşamalardaki beyanlarına göre sanığın sohbet ablalığı yaptığı, sohbet içeriklerinde Fetullah Gülen’in kitaplarının da okutulup, videolarının da izletildiği, sohbet esnasında cep telefonlarının dışarıda bıraktırıldığı yine bu sohbetlerde öğrencilere yardım, zekat, kurban bağışı adı altında katılanlardan para taleplerinde bulunulduğu, bu suretle sanığın örgütün faaliyeti kapsamında aktif şekilde rol aldığı, ayrıca N.Z.’nun soruşturma aşamasındaki vermiş olduğu ifadede belirttiği “bu şekilde faaliyet gösterip burs, himmet, kurban gibi toplayan kişilere dernek bünyesinde ödül töreni gibi bir toplantı düzenleyerek kıtmir adı verilen kolye gibi hediye ablalar tarafından veriliyordu” hususunun sanığın ByLock yazışma içeriklerinde “abla” olarak hitap ettiği ve … ID numaralı ByLock kullanıcısı ile yapmış olduğu mesajlaşmada “kitmir takilmadi siz takarsinuz diye takmamustik” şeklindeki tespit ile de doğrulandığı anlaşılmakla; tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden sanığın FETÖ/PDY terör örgütü içerisinde aktif rol alarak sohbet ablası olarak görev yaptığı, bu kapsamda; sohbet adı altında örgütsel toplantılar düzenleyerek, toplantıya katılanların örgüte kazandırılmalarını sağlamaya, aynı zamanda örgüte bağlılıklarını artırmaya yönelik faaliyetler yürüttüğü, zekat, kurban, öğrencilere yardım adı altında toplantıya katılanlardan para talep ederek örgüte gelir sağladığı, sohbet adı verilen örgütsel toplantıda şahsından beklenildiği kadar veya üzerinde gelir getiren kişileri ödüllendirerek örgüte kazandırılan gelirin devamlılığını sağladığı, örgütle iltisaklı kurumda çalışıp yine örgüt bağlantılı sendikaya üye olduğu, ayrıca örgüt mensuplarının aralarında gizli haberleşmede kullandığı ByLock isimli programın kullanıcısı olduğu, böylelikle örgüt ile organik iradi bağını ve bu bağa ilişkin kastını ortaya koyduğu, her ne kadar sanık ilk duruşmadaki savunmasında etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini söyleyip bir kısım beyanlarda bulunmuş ise de sanığın örgüt içindeki konum ve süresi dikkate alındığında beyanlarının 5237 sayılı TCK’nın 221 inci maddesi kapsamındaki etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına yeter mahiyette olmadığı anlaşılmış, sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 314/2 nci maddesi uyarınca suçun işleniş şekli, sanığın suç kastının yoğunluğu, örgütün niteliği, sanığın örgütün gizli haberleşmesinde kullanılan ByLock isimli program üzerinde diğer örgüt ile bağlantılı kişilen ile yazışmalarının olması ile örgütteki konumu, sanığın güttüğü amaç ve saiki, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı göz önünde bulundurularak takdiren ve teşdiden alt sınırdan uzaklaşarak cezalandırılmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçunun sübutunun kabulünde, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç vasfının tayininde, cezanın belirlenmesinde, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesinin takdirinde, savunmasının inandırıcı gerekçelerle red edilmesinde ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, sanık müdafiinin istinaf talebi yerinde görülmemiş olmakla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 280/1-a maddesinin ilk cümlesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı Kararında; “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği;
Sanığın ByLock programını kullanmış olduğu 0539 (…) (..) 29 no’lu hattı ile 354678 ID numarasıyla kullandığı, İlk Derece Mahkemesi kabulünde olduğu üzere kullanıcı adı, yazışma içerikleri nazara alındığında ByLock kullanıcısının sanık olduğunun anlaşıldığı, bu şekliyle sanığın örgütsel haberleşme amacıyla ByLock kullandığının sabit olduğu, bu yöne ilişkin temyiz sebeplerinin yerinde olmadığı,
Yine tanıkların beyanlarında sanığın sohbet hocalığı yaptığını belirmeleri hususu da dikkate alındığında bu yöne ilişkin temyiz sebeplerinin de yerinde olmadığı,
Yukarıda açıklanan nedenlerle; yargılama sürecindeki usuli işlemlerin Kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş ve sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesinin, 12.12.2019 tarihli ve 2019/488-2019/645 sayılı Kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Tekirdağ 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.02.2023 tarihinde karar verildi.