Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2022/5927 E. 2023/577 K. 20.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/5927
KARAR NO : 2023/577
KARAR TARİHİ : 20.02.2023

TUTUKLU
DURUŞMA TALEPLİ

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/1249 E., 2021/1921 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.09.2021 tarihli ve 2021/20 -2021/125 sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5 inci maddesinin birici fıkrası ve Türk Ceza Kanunu’nun 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 15.12.2021 tarihli ve 2021/1249 – 2021/1921 sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 26.01.2022 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafiinin temyiz istemi, sanığın terör örgütü üyeliğinin sabit olmadığı, segbis yöntemiyle alınan savunması nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığı, tanık beyanlarının doğru olmadığı, Bank … hesap hareketlerinin rutin olduğu, sanığın ByLock kullanıcısı olmadığı ve delil olamayacağına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından getirtilen kayıtlarda, sanığın kullandığını beyan ettiği 0554 (…) (..) (..) numaralı hat ve … İMEİ numaralı Samsung Galaxy S4 ve … İMEİ numaralı Samsung Galaxy Note 4 model telefonlar ile 11.08.2014 ilk tespit tarihi olmak üzere ByLock kaydı bulunduğu bildirilmiştir.

İletişim kayıtları incelendiğinde, sanığın ByLock’un ilk tespit tarihi olan 11.08.2014 tarihinde Ankara ilinde yaşadığı anlaşılmıştır.

Sanık ByLock isimli programı kullandığını inkar etmiştir.

ByLock adlı programın kullanılmasını sağlayan (programın bağlantı kurduğu) sunucunun (server) 46.166.160.137, 46.166.164.178, 46.166.164.181, 46.166.164.176, 46.166.164.179, 46.166.164.182, 46.166.164.177, 46.166.164.180 ve 46.166.164.183 olmak üzere 9 adet İP adresi üzerinden hizmet verdiği;

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun mahkememize verdiği cevabi yazı ekinde CD ile gönderilen iletişimin tespiti bilgilerine göre; sanığın kullandığı 0554 (…) (..) (..) numaralı GSM hattı ile ByLock sunucusunun hizmet verdiği ip adreslerinden olan … (hedef İP) numaralı adresler ile 11.08.2014 tarihinden itibaren başlamak ve 05.12.2015 tarihinde son bulacak şekilde 1 yıl 3 ay 24 … süre ile toplam 99182 satır bağlandığının tespit edildiği,

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun cevabi yazısı ekinde gönderilen CD içeriğinde sanığın üzerine kayıtlı 0554 (…) (..) (..) nolu GSM hattını kullandığının bildirildiği ve IMEI numaralarının eşleşmiş (BTK açıklaması: IMEI görüşme sorgularında ilk 14 hane belirleyicidir, bu nedenle IMEI sorgularda ilk 14 basamağı uyuşan tüm sonuçlar listelenmektedir) olmaları ve bu cihazların sanığın kullanımında olduğunun anlaşıldığı,

Ayrıca yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından getirtilen kayıtlarda, sanığın kullandığını beyan ettiği 0545 (…) (..) (..) numaralı ve … İMEİ numaralı Apple İPAD, …. İMEİ numaralı Galaxy marka TAB 4 model ve …. İMEİ numaralı … Mobile Wifi R206 marka cihazlar ile 06/02/2015 ilk tespit tarihi olmak üzere ByLock kaydı bulunduğu bildirilmiştir.

İletişim kayıtları incelendiğinde, sanığın ByLock’un ilk tespit tarihi olan 06.02.2015 tarihinde Ankara ilinde yaşadığı anlaşılmıştır.

Sanık ByLock isimli programı kullandığını inkar etmiştir.

ByLock adlı programın kullanılmasını sağlayan (programın bağlantı kurduğu) sunucunun (server) 4… olmak üzere 9 adet İP adresi üzerinden hizmet verdiği;

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun mahkememize verdiği cevabi yazı ekinde CD ile gönderilen iletişimin tespiti bilgilerine göre; sanığın kullandığı 0545 (…) (..) (..) numaralı GSM hattı ile ByLock sunucusunun hizmet verdiği ip adreslerinden olan …(hedef İP) numaralı adresler ile 06.02.2015 tarihinden itibaren başlamak ve 14.02.2016 tarihinde son bulacak şekilde 1 yıl 8 … süre ile toplam 14732 satır bağlandığının tespit edildiği,

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun cevabi yazısı ekinde gönderilen CD içeriğinde sanığın üzerine kayıtlı 0545 (…) (..) (..) nolu GSM hattını kullandığının bildirildiği ve IMEI numaralarının eşleşmiş (BTK açıklaması: IMEI görüşme sorgularında ilk 14 hane belirleyicidir, bu nedenle IMEI sorgularda ilk 14 basamağı uyuşan tüm sonuçlar listelenmektedir) olmaları ve bu cihazların sanığın kullanımında olduğunun anlaşıldığı,

Sanığın 0554 (…) (..) (..) ve 0545 (…) (..) (..) numaralı hatları ile ByLock kullandığının açıkça görüldüğü,

Yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca gönderilen kayıtlarla ”90259” ID, ”…” kullanıcı adı, ”….aa” şifresi, ”…” adı ile ByLock kullandığının iddia edildiği, bu ID’ye ilişkin ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının dosya arasına girdiği, ByLock tespit ve değerlendirme tutanağında Ş. K. ve M. Y. isimli ByLock kullanıcılarının 90259 ID numaralı ByLock kullanıcısına ”…” adını, E. A. isimli ByLock kullanıcısının ”… baba” adını, H. G. isimli ByLock kullanıcısının ”… …” adını, F. D. isimli ByLock kullanıcısının ”fth irf” adını, … ID numaralı ByLock kullanıcısının ”… ser doc sincan durdu” adını, F. B. isimli ByLock kullanıcısının ”doc … ank” adını, … ID numaralı ByLock kullanıcısının ”SNC … d” adını, S. C. isimli ByLock kullanıcısının ”…>…” adını, A. K. isimli ByLock kullanıcısının ”snc sr dr …” adını verdiği, tanık beyanlarında da sanığın … kod adını kullandığının ve örgüt içerisinde doktorluk ile ser doktorluk görevlerini yaptığının ifade edildiği, ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı içeriğinin 90259 ID üzerinden sanığın ByLock programını kullandığını açıkça gösterdiği, sanık her ne kadar ByLock isimli programı kullanmadığını savunmuş ise de; dosya arasına giren ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı ile CGNAT kayıtları göz önüne alındığında ayrıntıları Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 14.07.2017 tarih ve 2017/1443 Esas, 2017/4758 sayılı kararında da açıklandığı üzere teknik özellikleri, indirilmesi, dahil olunması ve kullanılması itibariyle münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan kapalı devre kriptolu iletişim ve haberleşme programı olan ByLock adlı programı sanığın kullandığı ve bu programa giriş yaptığının belirlendiği, bu hususun yukarıda belirtilen BTİK kayıtları, ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı, Bilirkişi raporu ve KOM Daire Başkanlığından alınan ByLock kayıtları ve BAZ bilgilerinin de örtüşmesi karşısında sabit bulunmuştur.

Sanık hakkındaki tanık beyanları ayrı ayrı incelendiğinde;

Tanık N. K.’nin sanığı evine gelip gittiği cemaat abilerinin evinde gördüğünü, kendisiyle alakalı bir görevinin olmadığını, ihtiyacı olduğu zaman kendisine matematik dersinde yardımcı olduğunu ifade ettiği,

Tanık Ş. A.’nın sanığın Sincan yapılanmasında görevli olduğunu hatırladığını, bunun 2013-2015 yılları olduğunu, üniversite mezun biriminde görevli olduğunu, kendisinin takip ettiği kişilerle alakalı bilgileri düzenli toplantılarda sanıkla paylaştığını, kendisinin sanığa bağlı olduğunu, haftada bir toplantı yaptıklarını, sanığın üstünün Asım isimli kişi olduğunu, sanığın mezuncu olarak görev yaptığını bildiğini ifade ettiği,

Tanık S. G.’nin sanığı 2012-2015 yılları arasında Sincan’dan tanıdığını, sanıkla K. T. vasıtasıyla tanıştığını, sanığın Bölge Üniversite Mezun Mesulü olduğunu, üniversite mezunlarıyla görüşmeler yaptığını, ayrıca sanığın şehir dışında askeri öğrencilerle ilgilenen ve yine kendilerine doktor denilen kişilerden olduğunu bildiğini, bu hususu bu işlerle ilgilenen kişilerden duyduğunu, sanığı K. T.’nin yaptığı toplantılarda 1-2 defa gördüğünü, sanığın … kod adını kullandığını, sanığın K. T. isimli kişiye bağlı olarak görev aldığını ifade ettiği,

Tanık V. Ö.’nün 2004-2007 yılları arasında yapının evlerinde kaldığını, U. isminde bir öğrenciyi sanığın eve getirdiğini ve sanıkla bu şekilde tanıştıklarını, bu öğrenciye derslerinde yardım ettiğini, sanığın hafta sonları eve uğradığını, U. isimli çocuğun askeri okul sınavlarına da girdiğini, bu

çocuğun ailesini de ziyaret ettiklerini, sanığın da ailesini ziyaret ettiğini, U. sınavı kazandıktan sonra da evlerine gelip gittiğini ve mülakat aşamasında bu hususu kendisiyle konuştuklarını, sanığın da mülakat hususunda U. isimli çocuğu bilgilendirdiğini, U. isimli kişinin İzmir Maltepe’de okumaya başladığını ve kendisiyle görüştüğünü, sanığın bu kişiyle görüşmesini kendisine söylediğini, ayda bir bu kişiyle görüştüğünü, görüşmeden döndüğünde sanıkla görüştüğünü ve kendisine bilgi verdiğini ifade ettiği,

Tanık H. E. G.’nin sanıkla 2010 yılında yapının evinde kalırken tanıştığını, örgüt içerisinde çeşitli görevler aldığını, kaldığı eve öğrencilerin gelip gittiğini, sanığın altında görev alan talebe mesullerinin öğrencileri eve gönderdiğini ve kendilerinin öğrencilere ders anlattığını, sanığın evlerine gelen 9 ve 10 uncu sınıflarla ilgilenen abilerin abisi olduğunu, daha sonra okulu bitirdiğini, 2013 yada 2014’de Ankara’ya döndüğünü, 2014-2015 yılında askeri okula giden öğrencilerle ilgilendiğini, o dönemde sanığa bağlı olarak çalıştığını, sanığın toplantılarına katıldığını, bu dönem 3 tane askeri öğrenci ile ilgilendiğini, sanığı F. ismiyle de bildiğini, E. isimli kişinin abilerinin sanık olduğunu ifade ettiğini beyan ettiği,

Tanık B. B.’nin 2008 yılında Gazi Üniversitesini kazandığını ve yapıya ait evlerde kaldığını, 2008-2009’da talebe mesullüğü, 2009-2010’da ev mesullüğü yaptığını, sanıkla orada tanıştığını, sanığın Büyük Bölge Üniversite Mesulü olduğunu, arada sırada evlerine sohbete geldiğini, sanıkla haftada bir üniversite öğrencileriyle ilgili olarak toplantı yaptıklarını ifade ettiği,

Tanık M. T. E.’nin Ankara’da yaz tatilinde daha önceden gördüğü … kod adlı şahsın kendisini evine götürdüğünü, kendileriyle irtibat koparsa bu eve gelebileceğini söylediğini, daha sonra kendisini başka bir kişi ile tanıştırdığını, sanığın O. isimli kişinin alt pozisyonunda, E. isimli kişinin de üst pozisyonunda yer aldığını, sanık ile başka bir kişiden sonra 1.5 yıl civarı görüştüğünü ifade etmiştir.

Tanık H. Ç.’nin sanığın … Kod adını kullandığını, 2009 yada 2010 yılı içerisinde Başarı yurdunda tanıştıklarını, Sincan bölgesinde eyalet üniversite mezun mesulü olarak görev yaptığını ifade ettiği,

Tanıklar ….’nin yer, zaman, sebep-sonuç ilişkisi göstererek ayrıntılı somut bilgi ve görgülerine dayalı beyanlarda bulundukları, tanıkların beyanlarının somut veriler ile desteklendiği, beyanların dosya kapsamı ile örtüştüğü, yine tanıkların bu beyanları ile; sanığın örgüt içerisinde eyalet mezun mesullüğü, doktorluk ve ser doktorluk şeklinde görevler yaptığı, bu görevler kapsamında mezun olan üniversite öğrencilerinin kariyer planlaması ile ilgilendiği, askeri öğrencilerle görüştüğü, askeri öğrencilere abilik yapan kişilerle toplantılar yaptığı ve ilgilendiği kişiler hakkında bilgi aldığı, lise öğrencilerini askeri okulla yönlendirdiği ve aileleriyle bu kapsamda görüştüğü, … kod adını kullandığı, ByLock tespit ve değerlendirme tutanağındaki mesaj içerikleri incelendiğinde; konuşma içeriklerinde askeri öğrencilerle ilgilenmeye, kişilerin devredilmesine, dijital materyallerin temizlenmesine, örgütsel toplantıların yapılmasına ilişkin mesajlaşmalar olduğu, yine ByLock’da kayıtlı kişilerin sanığa doktor ve ser doktor anlamına gelecek isimler verdiğinin görüldüğü, ByLock tespit ve değerlendirme tutanağındaki bu hususların da tanıkların beyanlarıyla örtüştüğü, sanığın örgütün mahrem yapılanmasında görev aldığı, askeri öğrencilerle ilgilendiği, askeri öğrencilerle ilgilenen

öğretmenlerle toplantılar yaptığı, örgütün gizli haberleşme programı olan ByLock isimli programı kullandığı, tanıkların beyanlarının sanığın örgütsel faaliyetine ilişkin açıklayıcı, aynı zamanda yer, zaman, kişi bakımından ayrıntılı olduğu, ayrıca sanık ile tanıklar arasında bir husumetin bulunduğuna dair dosyada herhangi delilin bulunmadığı, tanıkların yalan söylemesini gerektiren veya iftira atması için bir sebebin bulunmadığı, mahkememizce yukarıda ismi geçen tanıkların beyanlarına üstünlük tanınıp itibar edilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

Terör örgütü ile ilgili açıklamalar bölümünde belirtildiği üzere, örgüt kendisine finans desteği sağlamak için Bank Asyayı kurmuştur. Bu bankanın gelişmesi için örgüt üyeleri bu bankaya para yatırmaya başlamış, kredi benzeri faaliyetlerini bu banka aracılığıyla yürütmeye terör örgütü liderince teşvik edilmiştir. 17/25 Aralık süreci sonrası ise halkın doğabilecek tepkilerinin önüne geçmek ve terör örgütünün finans kaynağı olan bankanın batmaması için örgüt üyelerine bizzat örgüt başı tarafından talimatlar verilmiş ve örgüte bağlı şahıslarca talimat sonrası bu bankaya para yatırılmıştır.

Dosya arasına giren masak raporu göz önüne alındığında, sanığın 31.08.2010 tarihinde Bank Asyada hesap açtırdığı, Aralık 2013 tarihinde hesabında ’29’ TL var iken; sanığın Ocak 2014 tarihinde hesabındaki bakiyenin ‘49.600’ TL’ye yükseldiği, Temmuz 2014 tarihinde bakiyenin ‘73,568’ TL’ye yükseltildiği, Aralık 2014 tarihinde bakiyenin ‘83.658’ TL’ye yükseltildiği, sanık savunmasında Bank Asyadaki altın bozdurma günlerinde daha iyi fiyat verdiği için altınını bozdurup bu hesaba yatırdığını ifade etmiş ise de; sanığın Bank … hesabında farklı tarihlerdeki hesap hareketleri ve örgüt liderinin talimatı sonrasında meydana gelen hesap hareketleri birlikte incelendiğinde bu savunmasının gerçeği yansıtmadığının görüldüğü,

FETÖ/PDY terör örgütünün ByLock haberleşme programını ancak sadakatinden emin olduğu üyelerine kurdurduğu bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla sanığa bu uygulamanın yüklenmiş olması, terör örgütünün sanıktan örgüt üyesi olarak emin olduğunu göstermektedir. Bu uygulamanın örgütsel amaçlarla oluşturulduğu, örgüt üyelerinin gizli bir şekilde haberleşebilmesi için yüklendiği ve bu amaçla kullanıldığı açıktır. Program kripto sistemi ile internet bağlantısı üzerinden iletişim sağlamak üzere, gönderilen her bir mesajın farklı bir kripto anahtarı ile şifrelenerek iletilmesine dayalı bir programdır. Gerçekleştirilen haberleşmenin cihaz üzerinden belirli bir süre geçtikten sonra manuel işleme gerek duyulmaksızın otomatik olarak silindiği, kullanıcılar haberleşme güvenliği bakımından silmeleri gereken verileri silmeyi unutsalar dahi sistemin gerekli tedbirleri alacak şekilde tasarlanmıştır. Böylece ByLock uygulamasının olası bir adli işlem sonucunda cihaza el konulması durumunda dahi uygulamada yer alan verilere erişimi engelleyecek şekilde kurgulandığı anlaşılmaktadır. ByLock gibi bir gizli haberleşme programın kullanılmış olması, bu program vasıtasıyla örgütsel talimatların, örgüt dışı şahıslara ilişkin istihbari bilgilerin ve FETÖ liderinin talimatlarının örgüt mensupları ile paylaşılıyor olması ve sanığın ayrıntısı yukarıda anlatıldığı üzere, haberleşme programının teknik özellikleri, indirme ve kullanma yöntemi, kullanıcıları ve muhtevası itibariyle münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanması amacıyla oluşturulan ve bu suç örgütünün mensupları tarafından kullanılmakta olan haberleşme ağı özelliğini bilerek (kasten) “ByLock” haberleşme ağına dahil olmuş olması, tanık beyanları, Bank … kayıtları ve uzun süre yakalamalı olarak aranması da dikkate alındığında, sanığın terör örgütüne üye olduğu hususunda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır.

Bu bağlamda; sanığın FETÖ terör örgütü üyesi olduğu, örgütün gizli haberleşme programı olan ByLock isimli programı kullandığı, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda Bank … hesabına para yatırdığı, örgüt içerisinde üniversite mezun mesullüğü, doktorluk ve ser doktorluk gibi görevler yaptığı, bu doğrultuda Fetullahçı silahlı terör örgütünün ideolojisini, amaçlarını, faaliyetlerini benimsediğinin anlaşıldığı, örgütle organik bağ kurduğu, sanığın örgütle kuvvetli sıkı bir organik bağ içerisinde olduğu hususu göz önüne alındığında sanığın faaliyetinin örgüte sempati boyutunu aştığı ve örgüt üyeliği suçunun sübutuna delil niteliğindeki faaliyetler olduğunun açık olduğu, ByLock isimli örgüte ait gizli haberleşme aracını kullanan ve askeri öğrencilerle toplantılar yapan sanığın örgütün iç yüzünü bilmemesinin mümkün olmadığı, sanığın örgütsel kast ile hareket ettiğinin açık olduğu anlaşılmıştır.

Sanığın örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu ve eylemlerinin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk göstermesi karşısında adı geçen silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit görülerek 5237 sayılı TCK’nın 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

Bölge Adliye Mahkemesince toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçunun sübutunun kabulünde, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç vasfının tayininde, cezanın belirlenmesinde, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesinin takdirinde, savunmasının inandırıcı gerekçelerle red edilmesinde ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, sanık müdafiinin istinaf talebi yerinde görülmemiş olmakla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 280/1-a maddesinin ilk cümlesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Zorunluluk nedeni gösterilmeden SEGBİS vasıtasıyla savunma alınmasına, sanığın yargılamanın hiçbir aşamasında itiraz etmeyerek zımnen kabul etmiş olmasına, duruşmada hazır edilmesi yönünde bir talebinin bulunmamasına, bu yöntemle savunma alınması, silahların eşitliği ve adil yargılama ilkesi çerçevesinde sanığın savunmasında zaafiyet yaratmadığı anlaşılması karşısında, bu yöne ilişkin sanık müdafiinin temyiz itirazları yerinde görülmeyerek bozma nedeni yapılmamıştır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı kararında; “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği;

Sanığın ByLock programını kullanmış olduğu 0554 (…) (..) (..) ve 0545 (…) (..) (..) no’lu hatları ile 90259 ID numarasıyla kullandığı, İlk Derece Mahkemesi kabulünde olduğu üzere listesinde ki

kişilerin sanığa verdikleri isim nazara alındığında ByLock kullanıcısının sanık olduğunun anlaşıldığı, bu şekliyle sanığın örgütsel haberleşme amacıyla ByLock kullandığının sabit olduğu, bu yöne ilişkin temyiz sebeplerinin yerinde olmadığı,

BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 107 nci maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı … Katılım Bankası A.Ş.’de gerçekleştirilen mutad hesap hareketlerinin müsnet suç yönünden örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin, örgüte üye olmak suçu bakımından örgütsel faaliyet kabul edileceği;

Sanığın örgüt liderinin Bank Asyaya yönelik talimatı doğrultusunda örgüte müzahir Bank Asyada hesap hareketlerinde artışa gittiği; İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi ve alınan bilirkişi raporu ile bu hususların sabit olduğu, bu yöne ilişkin temyiz sebeplerinin yerinde olmadığı,

Tanık beyanlarından sanığın örgüt içerisindeki konumuna ilişkin bilgiler yer aldığı, sanığın örgüt içerisinde üniversite mezun mesullüğü, doktorluk ve ser doktorluk gibi görevler yaptığı, bu yöne ilişkin temyiz sebeplerinin de yerinde olmadığı,

Yukarıda açıklanan nedenlerle; yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş ve sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 15.12.2021 tarihli ve 2021/1249 – 2021/1921 sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE