Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2022/4139 E. 2023/2879 K. 04.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/4139
KARAR NO : 2023/2879
KARAR TARİHİ : 04.05.2023

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine dosyanın gönderildiği ilk derece mahkemesince verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin 01.02.2018 tarih ve 7079 sayılı Kanunun 94. Maddesi ile değişik CMK’nun 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.11.2019 tarihli ve …sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun(3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası ve 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası,53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 nci maddesinin altıncı ve dokuzuncu fıkraları ve 63 ncü maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun(3713 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin (a) fıkrası delaletiyle beşinci maddesinin ikinci fıkrası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 nci maddesinin altıncı ve dokuzuncu fıkraları ve 63 ncü maddesi uyarınca hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği beraatine karar verilmiştir.
2. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 01.06.2020 tarihli ve … sayılı Kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanık müdafi ve Cumhuriyet savcısının istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 303 ncü maddesi uyarınca esastan reddine ve düzeltilmesine karar verilmiştir.
3. Erzurum Bölge Adliyesi Mahkemesi 2. Ceza Dairesi kararının sanık müdafi ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 31.05.2021 tarihli ve 2020/5920 Esas, 2021/3542 sayılı Kararı ile özetle;
”Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma ve el değiştirme suçundan kurulan hükme yönelik yapılan incelemede;
Silahlı terör örgütü faaliyetleri çerçevesinde işlenen tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçunun 3713 sayılı TMK’nın 4. maddesinde düzenlenen nisbi terör suçlarından olması, aynı Kanunun 5. maddesi kapsamında nisbi terör suçlarında her halükarda 3713 sayılı TMK’nın 5. maddesinin herhangi bir takdir hakkı olmaksızın uygulanmasının zorunlu olduğu, bu kapsamda “tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçlarında cezanın üst haddinin 10 yıldan fazla olduğu” nazara alındığında, sanık hakkında, “ tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçundan İlk Derece Mahkemesince verilen beraat kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair” kararına karşı temyiz kanun yolunun açık olduğu kabul edilerek ”hükmün kesin ve temyiz edilemez nitelikte olduğu” yönündeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamedeki görüşüne iştirak edilmemiştir.
Sanık hakkında; 26.07.2017 tarihli yer gösterme tutanağına göre, sanığın yer göstermesi sonucu ele geçirilen materyaller üzerinde elde edilen parmak izinin sanığın sağ işaret el parmağı ile aynı olması durumuna ilişkin olarak “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme” suçundan mahkumiyetine, 01.08.2016 tarihinde EYP patlaması olayında ise “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme” suçundan beraatine yönelik hükümlerin kurulduğunun anlaşılması karşısında; farklı zamanlarda imal edildiği belirlenemeyen patlayıcı maddeleri örgütün faaliyeti kapsamında gerçekleştirilen eylemlerde kullandığı kabul edilen sanığın, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçunun mütemadi nitelikte olması ve temadinin kesildiği en son bulundurma tarihine kadar gerçekleştirilen eylemlerin tek suç oluşturacağı gözetilerek, TCK’nın 174/1. maddesi uyarınca hakkında bir kez cezaya hükmedilmesi gerektiğinin dosya kapsamından anlaşılması karşısında yapılan yargılama sonunda toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafii ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
Silahlı terör örgütüne üye olma ve Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma suçlarından kurulan hükme yönelik yapılan incelemede;
01.08.2016 tarihinde Yüsekova İlçesi Yemişli mezrası yol ayrımında askeri aracın geçişi sırasında El Yapımı Patlayıcının patlatılması olayı ile ilgili Devrim Serxwebun (K.) isimli …’nun 08.05.2018 tarihinde Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’nda verdiği ifadesinde ”2016 yılı Ağustos ayında gerçekleştirilen bu EYP li saldırı olayını Cesur (K.) un talimatı ile Baran(K.) ve Bewer(K.) isimli örgüt mensupları gerçekleştirmiştir” şeklinde ifadesinde geçen Baran (K.) adlı kişinin sanık olduğunun tespit edildiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Bu kapsamda 5237 sayılı TCK 314. maddesinde tanımlanan suç, Devletin güvenliğine, toprak bütünlüğüne, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütlerin kurucularını, yöneticilerini ve üyelerini cezalandırmaya yönelik hazırlık hareketlerini suç sayan ve yaptırıma bağlayan özel bir suç tipi olup amaç suç işlendiğinde fail geçitli suçlardaki özellik nedeniyle amaç suç ile amaç suça yönelik olarak gerçekleştirilmiş bulunan araç suçlardan ilgili hükümlere göre cezalandırılacak, ancak örgütün kurucusu, yöneticisi ve üyesi olmaktan ceza verilmeyecektir. Bu ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik olarak vehamet arz eden olaylara fiilen katıldığı iddiasıyla 23.11.2017 ve 06.12.2018 tarihli iki ayrı iddianame ile TCK 314/2. ve TCK 302. maddeleri gereğince dava açılması karşısında ve 5237 sayılı TCK’nın 302. maddesinin 2. fıkrasında ”bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur” şeklindeki atfın aynı Kanunun 314/2. maddesinde tanımlanan silahlı terör örgütü üyeliği suçunu kapsamadığı gözetilmeden; sanığın dosya kapsamına yansıyan eyleminin Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma suçunu oluşturduğu ve TCK’nın 302. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde silahlı terör örgütü üyeliği suçundan mahkumiyetine karar verilmesi ” gerekçesiyle bozulması yönünde karar verilmiştir.
4. Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinin bozmaya uyarak vermiş olduğu, 07.12.2021 tarihli ve 2021/188 Esas, 2021/319 sayılı Kararı ile sanık hakkında devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 302 üncü maddesinin birinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun(3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası ve 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası,53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 nci maddesinin altıncı ve dokuzuncu fıkraları ve 63 ncü maddesi uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

5.Dava dosyası,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 27.01.2022 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafi temyiz dilekçesinde özetle;
-Tanık ifadesinin çelişkili olduğuna,
-Atılı suçun ispatı yönünden belirleyici delil olarak kabulünün mümkün olmadığına,
-Müvekkilinin etkin pişmanlık kurumundan faydalandırılması gerektiğine,
-Kararın kaldırılıp beraat karar verilmesine ve sair nedenlere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Tanık …’nun hukuki güvenilirliğinden şüphe bulunmayan Cumhuriyet Savcısı huzurundaki beyanı ve kolluk tutanağı birlikte nazara alındığında, sanığın yanındaki dava dışı örgüt üyesi ile 01.08.0216 tarihinde Yüsekova İlçesi Yemişli mezrası yol ayrımında askeri aracın geçişi sırasında El Yapımı Patlayıcı maddeyi patlatmak şeklindeki eylemi ile ülke bütünlüğünü bölmeyi amaçlayan örgütün, amacı doğrultusunda kolluk görevlilerine saldırıda bulunduğu ve üzerine atılı devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma suçunu işediği sabit olmakla ceza tayininde takdir hakkı bulunmaması dikkate alınarak eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nun 302/1.maddesi uyarınca devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma suçunu oluşturduğu belirtilerek cezalandırılmasına karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Sanığın üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün Devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını Devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayları gerçekleştirdiği, sanığın sübutu kabul olunan, silahlı terör örgütünün stratejisi doğrultusunda 01.08.2016 tarihinde Yüsekova İlçesi Yemişli mezrası yol ayrımında askeri aracın geçişi sırasında el yapımı patlayıcı maddeyi patlatmak ve kolluk görevlilerine saldırıda bulunmak şeklindeki eyleminin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre, amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip, kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, Devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma suçunun sübutu kabul edilmiş, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş, yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.12.2021 tarihli ve 2021/188 Esas, 2021/319 sayılı Kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Hakkari 2.Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
04.05.2023 tarihinde karar verildi.

… … … … …