Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2022/40288 E. 2023/498 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/40288
KARAR NO : 2023/498
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/1078 E, 2021/1400 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.06.2021 tarihli 2020/398 Esas ve 2021/209 sayılı kararı

Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesi ikinci fıkrası (e) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

2. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 27.09.2021 tarihli ve 2021/1078 Esas, 2021/1400 sayılı kararı

Sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 29.11.2022 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemi;

1- Sanığın, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yayın organı olan Zaman Gazetesine 15.12.2014 günü yapılan operasyon neticesi Samanyolu Televizyonu genel yayın yönetmeni Hidayet Karaca ile Zaman Gazetesi genel yayın müdürü …’nın gözaltına alınmalarını protesto etmek amacıyla Samsun Adalet Sarayı önünde AKTİF-SEN organizesinde düzenlenen protesto nitelikli basın açıklamalarına 15 ve 16 Aralık 2014 tarihlerinde elinde Zaman Gazetesi nüshası ile katıldığının tespit edildiği,

2- Anılan terör örgütü ile iltisaklı oldukları gerekçesiyle KHK ile kapatılan şirkette (… Tıbbi ve Teknolojik Sistemler Sanayi ve Ticaret A.Ş.) SGK kaydının bulunduğu,

3- Terör örgütüne müzahir olduğu gerekçesiyle 667 sayılı KHK ile kapatılan … Sanayici ve İş Adamları Derneğine (KASİAD) bu yönünü bilerek üye olduğu ve anılan derneğin yönetim kurulu asil üyesi olarak görev yaptığı,

4- Örgütsel toplantıların yapıldığı değerlendirilen Kızılcahamam … Termal Tatil Köyünde konaklama kaydının bulunduğu,

5- Bu olgular karşısında Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 28.06.2021 tarih, 2020/3529 Esas – 2020/4379 Karar sayılı içtihatlarında da vurgulandığı üzere, sanığın değişen suç vasfı itibarıyla sübut bulan FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan mahkumiyeti gerekirken, İlk Derece Mahkemesince beraatine dair verilen karara o yer Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan aleyhe istinaf başvurusu üzerine dairece istinaf talebinin esastan reddine karar

verilmesi hukuka aykırı görülerek bu karara karşı sanık aleyhine gidilen istinaf talebinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından esastan reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; sanığın örgüt içi haberleşme programlarını kullandığına dair herhangi bir tespitin olmadığı, sanığın örgüte müzahir KASİAD adlı dernek üyesi olduğu, sanığın örgüte müzahir … isimli tıbbi malzemeler pazarlama işyerinde çalıştığı, yine kayyum atanan Icon … isimli işyerine ortak olduğu, sanığın Zaman Gazetesi genel yayın yönetmeni E.D. ile Samanyolu TV yönetmeni H. K.’nin gözaltına alınmalarını protesto etmek amacıyla 15.12.2014 ve 16.12.2014 tarihinde Samsun Adliye Binası önünde düzenlenen protesto eylemlerine katıldığı, sanığın protestolara katılma şeklindeki eyleminin örgüte sempati düzeyinde kaldığı ve örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceğinden hükme esas alınmadığı, sanığa ait Bank … hesap hareketleri ve buna ilişkin alınan bilirkişi raporu incelendiğinde sanığın 25.12.2002 tarihinde hesap açılışının olduğu, katılım hesabının bulunmadığı, sanığın söz konusu hesaptan kart borcu ödeme, otomatik ödeme talimatları, para yatırma ve çekme işlemleri, fatura tahsilatı, çek/senet ödeme gibi bankacılık işlemleri yaptığı, sanığın örgüt elebaşısının 2014 yılı başı sonrasında Bank Asyanın kurtarılması için para yatırılması şeklindeki talimatı sonrasında Bank Asyaya para yatırdığına dair dosyaya yansıyan herhangi bir delilin veyahut beyanın yer almadığı, sanığın bankacılık hareketlerinin rutin bankacılık işlemleri kapsamında kaldığı anlaşıldığından bu hususun sanığın aleyhine hükme esas alınmadığı, sanık mahkeme huzurundaki savunmasında; “Ben 2002 yılında Çorum’da dershanecilik yaparken Bank Asyada hesap açtırmıştım, dershanecilik işini bırakınca ağabeyim M. S.’nin şirketinde çalışmaya başladım, daha sonra bu şirkete ortak oldum, ben Bank Asyadaki hesabımı şirket için kullanmadım, kişisel olarak kullandım, benim başka bankalarda da hesabım bulunmaktadır, benim faiz hassasiyetim vardır ancak Bank … havale ücreti almıyordu, tüm bunlardan dolayı Bank Asyada hesap açtırmıştım, şirkette çalıştığım için şirket adına KASİAD’a üye olmuştum, aidatlarını şirket ödemişti, adliyenin önünde demokratik bir şekilde eylem yapılıyordu, bende bu eylem yapan kişilerin yanına uğradım, suçlamayı kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum ” şeklinde beyanda bulunduğu, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 04.10.2018 tarihli 2018/1896 Esas, 2018/3068 Karar numaralı ilamı ile; “…Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm İşlemek İçin Örgütlenme, S. 383 vd.)…2013 yılı öncesinde olmak üzere birkaç kez de bu tarihten sonra örgütün dini sohbet toplantılarına katılmak, örgüt tarafından çıkarılan gazetelere gerçek ismiyle abone olmak ve çocuğunu örgüte müzahir olması nedeniyle

kapatılan … isimli okula göndermekten ibaret eylemlerinin, sanığın konum ve kişisel özellikleri de nazara alındığında sempati ve iltisak boyutunu aşan, örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek;…” şeklinde yapılan değerlendirme karşısında silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması gerektiği, ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabul edilmesi gerektiği, somut olayda sanığın süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerinin bulunmadığı, zira örgüte müzahir şirketlerde SGK kaydının bulunmasının başlı başına örgüt üyeliği için yeterli olmadığı, yine protestoya katılma ve dernek üyeliği şeklindeki eylemlerin sempati ve iltisak boyutunu aşan, sanığın örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği, ayrıca sanığın Bank … hesabını kullanım şekline ilişkin aşamalarda birbiri ile çelişen savunmaları bulunsa da Bank … hesap hareketlerinin rutin bankacılık işlemleri kapsamında kaldığı, bu nedenle sanığın örgüte bilerek ve isteyerek yardım suçunu işlediğinin de sabit olmadığı, durum karşısında sanığın silahlı terör örgütüne (FETÖ/PDY) üye olma suçunu işlediğine dair cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden arınmış, kesin, somut ve tam inandırıcı delil elde edilemediğinden yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

Yapılan yargılamaya, dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, karar yerinde gösterilip incelenerek tartışılan delillerin, hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığına, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre verilen hükümde bir isabetsizlik bulunmadığından, istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Ayrıntıları (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 2017/1809 Esas ve 2017/5155 sayılı kararında ve Dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere: Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.

Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak

niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm İşlemek İçin Örgütlenme, s. 383 vd.).

Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır (… Özel Kısım s. 263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt s. 28, Özgenç Genel Hükümler s. 280).

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:

Nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, bilirkişi raporları, banka hesap hareketleri, sanık savunmasına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın savunmasının aksine örgüt üyeliğine yahut yardım eden sıfatına delalet edecek delil bulunmaması karşısında, Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, sanığın delil yetersizliğinden beraatine yönelik vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla hükümde hukuka aykırılık saptanmamıştır.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 27.09.2021 tarihli ve 2021/1078 Esas, 2021/1400 sayılı kararında Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısınca öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

15.02.2023 tarihinde karar verildi.