Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2022/40272 E. 2023/500 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/40272
KARAR NO : 2023/500
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/1080 E. 2021/1401 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
gereğince verilen kararın niteliği dikkate alınarak yazılmamıştır.
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.05.2021 tarihli 2020/388 Esas ve 2021/194 sayılı Kararı
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesi ikinci fıkrası (e) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.
2.Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 27.09.2021 tarihli ve 2021/1080 Esas, 2021/1401 sayılı Kararı
Sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 29.11.2022 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemi; sanığın, adı geçen örgütün sözde liderinin mezkur yapının finans kurumu olarak bilinen … Katılım Bankasının (BANK …) içine düştüğü mali sıkıntıdan kurtarılması amacıyla mensuplarına bu bankaya para yatırılması ve kurumsal bünyesinin güçlendirilmesi yönünde talimat verdiği tarihten sonra adı geçen bankada (24.02.2011 tarihinde açılmış olan hesabında 29.03.2011 tarihinden 18.04.2014 tarihine kadar herhangi bir katılım hesabı mevcut olmadığı halde);
Anılan örgütün liderinin çağrı tarihlerinden sonraki dönemlere denk gelecek şekilde;
– 18.04.2014 tarihinde 422 TL. tutarında 31 … vadeli,
– 29.09.2014 tarihinde 1250 TL. tutarında 31 … vadeli katılım hesabı açtığı,
Anılan terör örgütü ile iltisaklı oldukları gerekçesiyle KHK ile kapatılan şirketlerde (… Özel Eğitim Kurumları A.Ş.- … Öğretim İşletmeleri Anonim Şirketi – … Eğitim Öğretim İşletmeleri A.Ş. – … Eğitim Tesisleri İşletme ve Tic. A.Ş.) SGK kaydının bulunduğu, bu şirketlere bağlı olarak farklı şehirlerde bulunan örgütle iltisaklı okullarda öğretmen olarak çalıştığı,
FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne müzahir olduğu gerekçesiyle 667 KHK ile kapatılan PAK EĞİTİM İŞ Sendikasına bu yönünü bilerek üye olduğu ve faaliyetlerine katıldığı,
Sanığın kullanımında bulunan cep telefonunda örgütün haberleşmede kullandığı “kakao talk” isimli programın yüklü olduğunun tespit edildiği, İlk Derece Mahkemesince beraatine dair verilen karara o yer Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan aleyhe istinaf başvurusu üzerine dairece istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi hukuka aykırı görülerek bu karara karşı sanık aleyhine gidilen istinaf talebinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından esastan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; sanığın örgüt içi haberleşme programı olan ByLock kullandığına dair herhangi bir tespitin olmadığı, kolluk tarafından yapılan araştırma sonucunda tanzim edilen tutanak içeriğinde sanığın sosyal medya hesap kaydının bulunmadığının tespit edildiği, sanığın babası M.D.’a ait olan ancak sanık tarafından kullanıldığı anlaşılan Samsung GT-19505 model cep telefonu üzerinde yapılan incelemede söz konusu telefona örgüt içi haberleşme programlarından olduğu kabul edilen Kakaotalk adlı programın yüklendiğinin tespit edildiği, sanığın örgütle iltisaklı Pak Eğitim İş sendikasında üyelik kaydının bulunduğu, sanığın örgüte müzahir kurumlarda SGK kaydının bulunduğu, sanığa ait Bank … hesap hareketleri ve buna ilişkin alınan bilirkişi raporu incelendiğinde; sanığın … müşteri numarasıyla 24.02.2011 tarihinde hesap açılışının olduğu, sanığın 24.02.2011 tarihinde açtırdığı 150 TL tutarlı, 29.03.2011 tarihinde açtırdığı 300,71 TL tutarlı, 18.04.2014 tarihinde açtırdığı 422 TL tutarlı ve 29.09.2014 tarihinde açtırdığı 1.250 TL tutarlı (Kapanış tarihi 18.02.2016) katılım hesaplarının bulunduğu, sanığın, üniversitede okuduğu sırada babasının Bank Asyada hesap açtırdığını, bu hesap üzerinden harçlığının gönderildiğini, daha sonra maaş hesabının bu bankada olması sebebiyle hesabını kullanmaya devam ettiğini beyan ettiği, sanığın banka hesap hareketleri incelendiğinde maaş ödemesi, havale, virman, atm para çekme gibi rutin bankacılık işlemlerinin bulunduğu, sanık mahkeme huzurunda; “Ben soruşturma aşamasında ayrıntılı ifade vermiştim, doğrudur aynen tekrar ederim. İddianamede yer alan suçlamaları kabul etmiyorum, hayatım boyunca herhangi bir örgüt içerisinde yer almadım. Bu örgütün herhangi bir faaliyetine katılmadım. Suç oluşturabilecek herhangi bir fiilde bulunmadım, çalıştığım okullarda MEB’nın onayıyla çalıştım, talimatla bankaya para yatırmadım, talimatla katılım hesabı açmadım. Söz konusu bankayı maaş hesabım bu bankada olduğu için kullandım. Elimde para bulunduğu dönemlerde katılım hesabı açmak suretiyle paramı bu şekilde değerlendirdim. Şuanda Türkiye Finans Bankası’nda da katılım hesabım bulunmaktadır. Bu hesabımı son 1 – 1,5 yıl içerisinde açtırdım. İsteyerek sendikaya üye olmadım. Çalıştığım kurum bilgim dışında beni üye yapmış olabilir. Fakat ben herhangi bir sendikanın faaliyet ve toplantısına katılmadım. Babam … hakkında benzer suçtan soruşturma yürütülmüştür. Babamla ilgili yapılan soruşturma sırasında evimizdeki dijital eşyalara el konuşmuştur. Bu eşyalar arasında bana ait olan Samsung Galaxy S4 marka/modelli cep telefonu da bulunmaktadır. Telefonda tespit edilen kakao talk programını kullanmadım, bu programı telefonuma yüklemedim. Bu telefonu okul ortamında başka arkadaşlarıma da zaman zaman geçici olarak verdiğim olmuştur. Wifi üzerinden telefonu kullandığım olmuştur. Üzerinden epey zaman geçtiği için telefon üzerinde kurulu bulunan gmail.com hesap adresimi hatırlamıyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatime karar verilmesini talep ediyorum” şeklinde savunmada bulunduğu, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 04.10.2018 tarihli 2018/1896 Esas, 2018/3068 Karar numaralı ilamı ile;”…Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.)…2013 yılı öncesinde olmak üzere birkaç kez de bu tarihten sonra örgütün dini sohbet toplantılarına katılmak, örgüt tarafından çıkarılan gazetelere gerçek ismiyle abone olmak ve çocuğunu örgüte müzahir olması nedeniyle kapatılan … isimli okula göndermekten ibaret eylemlerinin, sanığın konum ve kişisel özellikleri de nazara alındığında sempati ve iltisak boyutunu aşan, örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek;…” şeklinde yapılan değerlendirme karşısında silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması gerektiği, ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabul edilmesi gerektiği, somut olayda sanığın süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerinin bulunmadığı, zira sanığın kullanımında olan telefona ait dijital rapor içeriğinde tespit edilen Kakaotalk adlı programa ait herhangi bir içerik tespitinin yapılamadığı ve sanığın tüm aşamalarda programı kullanmadığına dair istikrarlı bir şekilde savunmada bulunduğu, sanığın örgüte müzahir kurumlarda çalışmasının ve örgütle iltisaklı sendikada üyelik kaydının bulunmasının başlı başına örgüt üyeliği için yeterli olmadığı, bu eylemlerin sempati ve iltisak boyutunu aşan, sanığın örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği, yine sanığa ait Bank … hareketleri ve buna ilişkin düzenlenen bilirkişi raporu birlikte ele alındığında; sanığın örgüt elebaşısının Bank Asyanın kurtarılması yönündeki 2014 yılı başında verdiği talimat öncesinde de katılım hesaplarının bulunduğu ve hesap hareketleri incelendiğinde maaş ödemesi, para çekme, havale gibi rutin bankacılık işlemlerinin bulunduğu, bu sebeple sanığın örgüt ele başının talimatıyla hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereğince bu hususun hükme esas alınmadığı, durum karşısında sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğine dair cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden arınmış, kesin, somut ve tam inandırıcı delil elde edilemediğinden ilk derece mahkemesince CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Yapılan yargılamaya, dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, karar yerinde gösterilip incelenerek tartışılan delillerin, hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığına, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre verilen hükümde bir isabetsizlik bulunmadığından, istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Ayrıntıları (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 2017/1809 Esas ve 2017/5155 sayılı Kararında ve Dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere: Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, syf. 383 vd.)
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır. (… özel kısım syf. 263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf. 280)
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, bilirkişi raporları, banka hesap hareketleri, sanık savunmasına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın savunmasının aksine örgüt üyeliğine yahut yardım eden sıfatına delalet edecek delil bulunmaması karşısında, yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, sanığın delil yetersizliğinden beraatine yönelik vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla hükümde hukuka aykırılık saptanmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 27.09.2021 tarihli ve 2021/1080 Esas, 2021/1401 sayılı Kararında Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısınca öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
15.02.2023 tarihinde karar verildi.