Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2022/39808 E. 2023/2715 K. 08.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/39808
KARAR NO : 2023/2715
KARAR TARİHİ : 08.05.2023

İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi :Ceza Dairesi

Suç :Özel hayatın gizliliğini ihlal etme, haberleşmenin gizliliğini ihlal etme, resmi belgede sahtecilik, Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme, Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk maksadıyla açıklama, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı terör örgütünü kurma veya yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, suç uydurma, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, terör örgütü propagandası yapma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme
Suç tarihleri :…, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … 22.07.2014;
…, …, … 08.02.2015;
…, …, …, …, … 18.09.2015;
… 19.09.2015;
… 07.10.2015;
… 10.02.2016;
… 05.05.2017;
…, … 06.01.2018;
… 02.09.2018
Hüküm :1-Sanık …’nun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5237 sayılı TCK’nın 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de hakkında daha önceden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davanın reddine;
2-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk maksadıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1.cümle, 134/1-2.cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
3-Sanık …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme ile suç uydurma suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1.cümle, 134/1-2.cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına; 4-Sanık …’in TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına,Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine;
5-Sanık …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, suç uydurma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
6-Sanık …’ın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına; 7-Sanık …’in TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, resmi belgede sahtecilik suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine, silahlı terör örgütünü yönetme suçundan TCK’nın 314/1 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanık hakkında daha önceden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davanın reddine;
8-Sanık …’nın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, resmi belgede sahtecilik, suç uydurma suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanık hakkında daha önceden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suç ile ilgili CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davanın reddine;
9-Sanık …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına;
10-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme ile Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçlarından CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, suç delillerini yok etme, değiştirme ya da gizleme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2.cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
11-Sanık …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, suç uydurma, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, sanık hakkında birleşen dosyada TCK’nın 309/1, 311, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddelerinden cezalandırılması için dava açılmış ise de CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
12-Sanık …’ün Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçundan 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davanın reddine; 13-Sanık …’ın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine;
14-Sanık …’in TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına;
15-Sanık …’ın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine;
16-Sanık …’nın silahlı terör örgütü yönetme ile silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanık hakkında daha önceden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davanın reddine, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine;
17-Sanık …’nın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, suç uydurma, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
18-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, resmi belgede sahtecilik, suç uydurma, silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine; 19-Sanık …’ın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53. maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine;
20-…’nın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, 3713 sayılı TMK’nın 7/2, 7/2-2. cümle, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, resmi belgede sahtecilik, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, suç uydurma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine; 21-Sanık …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 281/1, 281/2, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
22-Sanık …’in TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına, Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine;
23-Sanık …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 314/3 ve 220/6 maddeleri yollamasıyla 314/2, 220/6, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına; 24-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, resmi belgede sahtecilik suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
25-Sanık …’ın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına,
26-Sanık …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına;
27-Sanık …’ın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
28-Sanık …’un TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, silahlı terör örgütünü yönetme suçundan TCK’nın 314/1 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanık hakkında daha önceden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davanın reddine;
29-Sanık …’un TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine;
30-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına; 31-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, suç uydurma suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına; 32-Sanık …’un TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına; 33-Sanık …’ın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine;
34-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, resmi belgede sahtecilik suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
35-Sanık …’nun TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, 5237 sayılı TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53. maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına;
36-Sanık …’ün Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına; 37-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
38-Sanık …’ün Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, silahlı terör örgütüne üye olma ve hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine;
39-Sanık …’un Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 221/4-son, 62, 53, 58/9, 221/5, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
40-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan TCK’nın 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanık hakkında daha önceden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davanın reddine;
41-Sanık …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, suç uydurma, silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine;
42-Sanık …’nun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, suç uydurma, resmi belgede sahtecilik suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan TCK’nın 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanık hakkında daha önceden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davanın reddine;
43-Sanık …’nın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına,Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçundan 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine;
44-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
45-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı
Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
46-Sanık …’ın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, 5237 sayılı TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
47-Sanık …’nun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 271/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan TCK’nın 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanık hakkında daha önceden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davanın reddine;
48-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanık hakkında daha önceden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davanın reddine;
49-Sanık …’nun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine; TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, 5237 sayılı TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına;
50-Sanık …’nın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
51-Sanık …’nin Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, resmi belgede sahtecilik, özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
52-Sanık …’un Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, resmi belgede sahtecilik, silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 271/1, 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına;
53-Sanık …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, suç uydurma, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, resmi belgede sahtecilik, özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
54-Sanık …’ın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan TCK’nın 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanık hakkında daha önceden silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davanın reddine;
55-Sanık …’nun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, suç uydurma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, resmi belgede sahtecilik suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 221/4-son, 62, 53, 58/9, 221/5, 63 maddelerinden cezalandırılmasına,
56-Sanık …’ın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına, suç uydurma suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine; 57-Sanık …’nun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, suç uydurma, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine;
58-Sanık …’ın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine; 59-Sanık …’un TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, 5237 sayılı TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine; 60-Sanık …’ün TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine; 61-Sanık …’nin TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, silahlı terör örgütünü yönetme suçundan 5237 sayılı TCK’nın 314/1 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de hakkında daha önceden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davanın reddine;
62-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, suç uydurma, resmi belgede sahtecilik suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 314/3 ve 220/6 maddeleri yollamasıyla 314/2, 220/6, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
63-Sanık …’nun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 314/3 ve 220/6 maddeleri yollamasıyla 314/2, 220/6, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
64-Sanık …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 271/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan TCK’nın 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanık hakkında daha önceden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davaların reddine;
65-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 271/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına, TCK’nın 314/2 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanık hakkında daha önceden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davaların reddine, sanık hakkında birleşen dava dosyasındaki TCK’nın 158/1-e, 204, 53, 63/1, 58/9, 3713 sayılı Kanunun 5 maddelerinden CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine; 66-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarından CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, suç uydurma ve özel hayatın gizliliğini ihlal etme, resmi belgede sahtecilik suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
67-Sanık …’nun TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
68-Sanık …’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, suç uydurma ve özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
69-Sanık …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 314/3 ve 220/6 maddeleri yollamasıyla 314/2, 220/6, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
70-Sanık …’ın TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1,
53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
71-Sanık …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, resmi belgede sahtecilik suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2.cümle, 137/1-a, 43/1, 53. maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına;
72-Sanık …’nun TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1.cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53, 58/9 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
73-Sanık …’ün TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 281/1, 281/2, 43/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına, silahlı terör örgütünü yönetme ile silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de daha önceden sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulmuş olması nedeniyle isnat edilen bu suçtan CMK’nın 223/7 maddesi gereğince açılan davanın reddine, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine;
74-Sanık …’nun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme, resmi belgede sahtecilik ve suç uydurma suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden cezalandırılmasına;
75-Sanık …’un TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 312/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 134/1-1. cümle, 134/1-2. cümle, 137/1-a, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 271/1, 43/1, 62/1, 53 maddelerinden, TCK’nın 328/1, 62/1, 53, 58/9, 63 maddelerinden, TCK’nın 204/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 43/1, 62/1, 53 maddelerinden cezalandırılmasına; 76-Sanık …’ın 15.09.2021 tarihinde öldüğü anlaşıldığından, hakkında açılan kamu davalarının TCK’nın 64/1 ile CMK’nın 223/8 maddeleri gereğince düşürülmesine; 77-Sanık …’ın 12.10.2019 tarihinde öldüğü anlaşıldığından, hakkında açılan kamu davalarının TCK’nın 64/1 ile CMK’nın 223/8 maddeleri gereğince düşürülmesine dair hükümlere yönelik istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi
Temyiz edenler :Sanıklar ve müdafileri, katılan TBMM Başkanlığı vekili,
katılanlar vekilleri
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvurularının süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanıklar ve müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesinde silahların eşitliği ile çelişmeli yargılama ilkeleri doğrultusunda savunmaya yeterli imkan sağlanıp, bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
I-Katılan TBMM vekili ile katılanlar vekillerinin temyiz istemlerinin incelenmesinde;
TBMM Başkanlığının, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, haberleşmenin gizliliğini ihlal etme, resmi belgede sahtecilik, Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme, Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk maksadıyla açıklama, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütünü kurma veya yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, suç uydurma, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, terör örgütü propagandası yapma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçlarından;
Temyiz isteminde bulunan gerçek kişi katılanların, resmi belgede sahtecilik, Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme, Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk maksadıyla açıklama, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı terör örgütünü kurma veya yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, terör örgütü propagandası yapma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçlarından;
Bu suçların niteliği itibariyle, doğrudan doğruya zarar görmedikleri, bu nedenle bu suçlar yönünden davaya katılma haklarının bulunmadığı ve davaya katılmalarına ilişkin verilen kararlar da hukuki değerden yoksun olup, hükümleri temyiz yetkisi vermeyeceğinden, katılanlar vekillerinin temyiz istemlerinin CMK’nın 298/1. maddesi gereğince REDDİNE, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin temyiz istemlerinin reddine dair 06.04.2022 ve 11.04.2022 tarihli ek kararlarının ONANMASINA,
II-Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’un suç uydurma ile suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçlarından mahkumiyetlerine; sanık …’nun özel hayatın gizliliğini ihlal etme, suç uydurma ile suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçlarından mahkumiyetine; sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’un suç uydurma suçundan mahkumiyetlerine; sanıklar …, …, …, …, …, …, …, … ve …’ın suç uydurma ile özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından mahkumiyetlerine; sanıklar … ve …’ın özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçundan mahkumiyetlerine, suç uydurma suçundan beraatlerine; sanıklar …, … ve …’ın özel hayatın gizliliğini ihlal etme ile suç uydurma suçlarından mahkumiyetlerine, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçundan beraatlerine; sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’nın hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, özel hayatın gizliliğini ihlal etme ile suç uydurma suçlarından beraatlerine; sanıklar …, … ve …’in suç uydurma suçundan mahkumiyetlerine, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçundan beraatlerine; sanıklar …, …, …, … ve …’ın suç uydurma suçundan beraatlerine; sanıklar … ve …’ün hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçundan beraatlerine; sanıklar …, … ve …’in suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan mahkumiyetlerine; sanıklar …, …, … ve …’ün resmi belgede sahtecilik, özel hayatın gizliliğini ihlal etme ile suç uydurma suçlarından mahkumiyetlerine; sanık …’nin suç uydurma suçundan mahkumiyetine, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme ile özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından beraatine; sanık …’in özel hayatın gizliliğini ihlal etme ile resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetine, suç uydurma ile hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçlarından beraatine; sanıklar …, … ve …’nun suç uydurma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetlerine; sanıklar … ve …’ın resmi belgede sahtecilik, özel hayatın gizliliğini ihlal etme ile suç uydurma suçlarından mahkumiyetlerine, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçundan beraatine; sanık … hakkında hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, özel hayatın gizliliğini ihlal etme ile suç uydurma suçlarından açılan davaların ölüm nedeniyle düşürülmesine dair hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçundan 5 yıl ve altında hapis cezasıyla cezalandırılan sanıkların, mağdur … katılanlara yönelik hukuka aykırı şekilde ve örgütsel amaçla gerçekleştirdikleri dinleme ve teknik takip işlemleri nedeniyle haberleşmenin gizliğini ihlal etme suçundan da ayrıca mahkumiyetlerine karar verildiği, ancak sanıklar gerçekleştirdikleri eylemler ile birden fazla suçun oluşmasına sebebiyet verdiklerinden, TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı gereğince yalnızca en ağır cezayı gerektiren haberleşmenin gizliliğini ihlal etme suçundan cezalandırılmaları yerine, haklarında haberleşmenin gizliliğini ihlal etme ile özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet hükümleri kurularak fazla cezaya hükmolunduğu ve ayrıca özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçundan cezalandırılamayacakları belirlenmekle, esası CMK’nın 286/2-a maddesi gereği temyizen incelenemeyen bu hukuka aykırılığın, sanıklar lehine olması nedeniyle süre şartı da bulunmadığından, CMK’nın 308/A hükmü kapsamında bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının itirazı ile mahallinde giderilmesi mümkün görülmüştür.
İlk derece mahkemesince verilen beş yıldan az hapis cezalarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarının, CMK’nın 286/2-a maddesi; ilk derece mahkemesince on yıl veya daha az hapis cezasını veya adli para cezasını gerektiren suçlardan verilen beraat kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarının, CMK’nın 286/2-g maddesi; ilk derece mahkemesince verilen ölüm nedeniyle düşme kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarının, CMK’nın 286/2-h maddesi gereğince temyiz edilemez nitelikte olduğu anlaşılmakla, sanıklar ve müdafiileri ile bir kısım katılanlar vekillerinin temyiz istemlerinin CMK’nın 298/1. maddesi gereğince REDDİNE, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin temyiz istemlerinin reddine dair 07.04.2022 ve 26.04.2022 tarihli ek kararlarının ONANMASINA,
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri belirlenmekle, işin esasına geçildi;
III-HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
1-5237 sayılı TCK’nın 312. maddesinde düzenlenen Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçu ile ilgili olarak hukuki açıklamalar:
Ayrıntıları, Dairemizin (Yargıtay Kapatılan 16. Ceza Dairesi) ilk derece mahkemesi sıfatıyla vermiş olduğu, 24.04.2017 tarih ve 2015/3 esas 2017/3 karar sayılı kararında belirtildiği üzere, özetle;
Konu ile ilgili yasa maddeleri şöyledir:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
Hükûmete karşı suç
Madde 312- (1) Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.
(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
Mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu
Madde 147- Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren iskat veya vazife görmekten cebren menedenlerle bunları teşvik eyliyenlere ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası hükmolunur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 312. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
”Madde metninde, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik unsurunun oluştuğu üç güçten yönetim gücünü temsil eden Hükûmetin ortadan kaldırılmasına veya böyle olmamakla birlikte görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs edilmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suç tanımında da, Anayasa düzeninin temel organlarından biri olan Hükûmetin ortadan kaldırılmasına veya görevlerinin engellenmesine yönelik teşebbüse ait icra hareketi tam suç gibi cezalandırılmaktadır. Maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlar için Anayasayı ihlal ve Yasama organına karşı suça ilişkin maddelerin gerekçelerine bakılmalıdır.”
Madde gerekçesinde atıf yapılan aynı Kanunun 309. maddesinin gerekçesi ise şöyledir:
”Anayasanın başlangıç kısmında aynen ‘millet iradesinin mutlak üstünlüğü; egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunun millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icapları ile belirlenmiş hukuk dışına çıkamayacağı; hiçbir faaliyetin Türk Milli menfaatlerinin, Türk varlığının, devleti ve ülkesi ile bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerini Atatürk Milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı’ şeklinde ifade ile siyasal iktidarın kuruluş ve işleyişine egemen olması gereken ilkeler gösterilmiş bulunmaktadır.
Siyasal iktidarın kuruluşu ve işleyişine egemen olan bu ilkeleri içeren kuralların bütünü, Anayasal düzeni teşkil etmektedir. Bu madde ile korunmak istenen hukuki yarar, Anayasa düzenine egemen olan ilkelerdir.
Madde ile korunmak istenen hukuki yararın niteliği dikkate alınarak, ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzen’ ibaresi kullanılmış, böylece korunmak istenen hukuki yarara açıklık getirilmiştir.
Maddede tanımlanan suçun oluşabilmesi için, cebir veya tehdit kullanarak Anayasal düzenin değiştirilmesine teşebbüs edilmesi gerekir. Bu nedenle cebir ve tehdit bu suçun unsurunu oluşturmaktadır. Cebir ve tehdit kavramlarının hukuki anlam ve içeriği bilinen bir husustur. Bu nedenle, Anayasal düzenin değiştirilmesine yönelik teşebbüsün ancak cebir ve tehdit kullanılarak, yani bireylerin iradeleri zorlanmak suretiyle ifsat edilerek gerçekleştirilmesi gerekir. 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 146.maddesinin kaynağını oluşturan 1889 İtalyan Ceza Kanununun 118. maddesi, 146. madde de olduğu gibi cebir (Violentemente) unsurunu taşımaktaydı. Ancak, 1930 Faşist İtalyan Ceza Kanununun aynı konuyu düzenleyen 283. maddesinde, suç tanımından cebir unsuru çıkarılmıştır. Faşizmin etkisiyle kaleme alınan bu 283. madde, bilahare 11.11.1947 tarihinde yeniden değiştirilerek, suç tanımında tekrar cebir unsuruna yer verilmiştir.
Maddede, maddi unsur olarak ‘teşebbüs edenler’ ibaresi kullanılmış olduğundan Anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen üzerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edilmesi, cezalandırma için yeterlidir. Suç, hem idare edenler hem de idare edilenler tarafından işlenebileceğinden teşebbüste aranılacak elverişlilik, suçun işleniş biçimi ve özellikle suçun bir tehlike suçu olduğu dikkate alınarak, kullanılan cebir veya tehdidin neticeyi elde etmeye elverişli olup olmadığının hakim tarafından takdir edilmesi gerekir.”
a-Genel olarak:
Bu suç, siyasi iktidar aleyhine işlenen suçlardandır. Anayasal düzen aleyhine işlenen suçla aynı hukuki değeri ihlal etmektedir. Devleti meydana getiren dinamik unsur siyasi iktidar olduğuna göre, bir devletin mevcudiyeti ve devamı iktidarın himayesine bağlıdır. Hukukun egemen olduğu eski dönemden bu yana siyasi kuvvetler himaye edilegelmiştir. Devletin otoritesinin mevcudiyeti siyasi iktidarın himayesi ile sağlanmaktadır.
765 sayılı TCK’nın 147. maddesinde ifade edilen icra vekilleri heyetinden kasıt hükûmettir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 312. maddesi anlamında Hükûmet ise, Anayasaya göre Bakanlar Kurulu olarak tecessüm etmektedir (Anayasa madde 109). İcra organı/Bakanlar Kurulunun hem idari, hem de icrai fonksiyonları bulunmaktadır. Hükûmet aynı zamanda Devletin Anayasal düzeni içinde bir kurumsal yapıyı ifade etmektedir. Bakanlar Kurulu bir bütün halinde siyasi iktidarı temsil etmektedir. Olay tarihleri itibariyle, Başbakan ve Bakanlar çift sıfata sahiptirler. Bunlar, Bakanlar Kurulunun bir üyesi olarak siyasi icra iktidarlarını ellerinde bulundurmaktadırlar. Buna karşılık başı bulundukları hizmet hiyerarşisi içinde, idari fonksiyonlarını da ifa ederler. Yani idari birer şeftirler. Bu mahiyetleri ile de devlet kuvvetlerini ve devlet hakimiyetini kullanmaktadırlar. Suçun konusu icra fonksiyonlarıdır. Bu nedenle, tek tek Bakanların fonksiyonları aleyhine yapılacak tecavüzler, bu suçu meydana getirmeyecektir. Ancak, sadece bir Bakan veya Başbakan aleyhine işlenen fiil Bakanlar Kurulunun görevini engelleyecek mahiyette ise bu takdirde hükûmet fonksiyonlarının engellendiği kabul edilmelidir. Bakanlar Kurulu karar alma makamıdır. Cumhurbaşkanına ve Başbakana ait olmayan bütün karar yetkileri kabineye aittir. Başbakan, hükûmetin genel siyasetinin yürütülmesinden sorumludur.

Suçun konusu, Anayasal düzenin temel organlarından olan ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik unsurunun oluştuğu üç güçten, yönetim gücünü temsil eden hükûmettir. Cebir kullanılarak Hükûmetin görevini yapamaz hale getirilmesinde Anayasal düzen bozulduğundan, Anayasayı ihlal suçu oluşmakta iken, Anayasal düzen bozulmadan da Bakanlar Kurulunun görevlerini yapmasının kısmen veya tamamen engellendiği durumlarda ”Hükûmete karşı suç”tan söz edilebilecektir. Bu suç, teşebbüs suçudur. Suçun oluşumu için Anayasa ile düzenlenen kurumsal yapıya sahip Hükûmetin işlevini yerine getirmeyi engelleme amacına yönelik cebir ve şiddet kullanılması gereklidir.
b-Örgüt mensuplarının, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar yönünden sorumluluğu:
”5237 sayılı Türk Ceza Kanununda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
TCK’nın 37. maddesindeki; “(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır” şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanunda suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak halinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı fail konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının, suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Buna göre; her müşterek fail, suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel bir katkıda bulunmaktadır.
c-Sanığın eylemi/araç suç ile amaç suç arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı sorunu;
Türk Ceza Hukuku uygulamasında kabul edilen ve uygun illiyet teorisini esas alan karma uygunluk teorisine göre; neticenin isnat edilebilirliği bakımından, nedensellik bağı gerekli fakat yeterli değildir. Neticenin sanığa isnat edilebilmesi için eyleminin, neticeyi meydana getirmeye uygun ve elverişli olmasının yanında,meydana gelen neticenin faile objektif olarak isnat edilebilmesi gereklidir. Objektif isnadiyetten bahsedebilmek için netice, failin eseri olmalıdır. Objektif isnadiyette, hareketin yapıldığı koşullara gidilir ve o anki somut koşullara göre üçüncü kişinin bilgi ve tecrübesine göre gerçekleştirilen hareketin söz konusu neticeyi oluşturmaya elverişli olup olmadığı belirlenir. Subjektif olarak ise failin kişisel bilgisi ve tecrübesi araştırılır. Her iki değerlendirme uyumlu ise hem nedensellik bağı hem de kusurluluk meselesi çözülmüş olacaktır. Objektif değerlendirme ile subjektif tasavvur birbiri ile uyumlu değil ise, eğer fail objektif olarak öngörülmeyen bir neticeyi öngörmüşse nedenselliğin varlığı kabul edilecek, objektif olarak öngörülen husus sanık tarafından öngörülmemiş hareket ile netice arasındaki öngörmeme durumunda sanığın kusuru mevcut ise fail neticeden sorumlu kabul edilecek, aksi halde neticenin tahmininde sanığın kusuru yoksa cezalandırma söz konusu olmayacaktır.
İlliyet bağının, örgütlü suçlar/terör örgütleri bağlamında değerlendirilmesine gelince, suçun oluşması için, failin amaca yönelik işlediği vahim eylem/elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekir.
Kanun koyucu, TCK’nın 20/1 maddesinde yer alan ”cezaların şahsiliği” ilkesini de gözeterek örgüt mensuplarının örgütteki konumu ve fiilinin niteliğine göre ayrı ayrı suç tanımlamaları yaparak ceza adaleti bakımından dengeli bir sorumluluk rejimi belirlemiştir.
Terör örgütlerinin her kademesindeki mensuplarının, hatta yardım edenlerinin bile, örgütün Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak ya da Anayasal düzenini ortadan kaldırmak şeklindeki nihai amacını bildiklerinde şüphe olmadığına göre, örgüte yardım eden, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen, örgütün üyesi, yöneticisi veya kurucusu olanlar arasında hiçbir ayrım yapmaksızın her eylemin amaç suç olan TCK’nın 302 ve 309. maddelerinde düzenlenen suçlardan cezalandırılması gerekeceği gibi bir sonuca ulaşmak mümkün değildir. Yüksek Yargıtayın yerleşik uygulamaları da bu yöndedir.
d-Tipik eylemde cebrilik sorunu:
Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere, tanımlanan suçun oluşabilmesi için, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs edilmesi gerekir. Bu nedenle, cebir ve şiddet bu suçun unsurunu oluşturmaktadır. Bu itibarla, Anayasal düzenin değiştirilmesine yönelik teşebbüsün ancak cebir ve şiddet kullanılarak, yani bireylerin iradeleri zorlanmak suretiyle ifsat edilerek gerçekleştirilmesi gerekir.
Fiziki güce dayanan elverişli ve cebri eylemin, Anayasayı ihlal/Hükûmeti ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek suçunu oluşturacaktır.
Amaç suç yönünden elverişli/vahim olduğu takdirde silahlı bir örgütün veya silahlı kuvvetlere mensup unsurların Türkiye Büyük Millet Meclisini, Cumhurbaşkanlığını ya da benzer kurumları kuşatması halinde silah kullansın ya da kullanmasın fiziki cebrin mevcudiyetinde tereddüt edilemez. Harpte ülkeyi korumak veya gereğinde siyasi iktidarın insiyatifiyle kamu düzenini sağlamak amacıyla verilen devlete ait silah, tank ve uçağın kanuna aykırı bir şekilde, Anayasal düzeni yıkmak amacıyla kullanılması halinde tipik eylem gerçekleşmiş olacaktır.
Müsnet suçun, Devlete ait kamu gücünün kullanılarak işlenmesi olarak ifade edilen manevi cebirle işlenip işlenemeyeceğine gelince; Doktrininde Özek, Erem, … ve Soyaslan tarafından benimsenen görüşe göre; cebir, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 146. maddesindeki suçun ”müstakil bir maddi unsur”unu oluşturmamaktadır. Suçun oluşumu için failin hukuka aykırı usullere veya cebre matuf bir iradesinin mevcudiyeti yeterli olacaktır. Bu fikre göre cebir, faildeki kusurlu iradede de mevcut bulunabilir. 146. maddenin cezalandırmak istediği husus, Anayasa iradesine aykırı iradelerdir. Buna göre; Anayasa iradesine aykırı, netice olarak, hukuka aykırı bulunan her türlü vasıta ve usul cebir unsuruna dahil olmak gerekir. Mesela, Anayasanın 4. maddesine göre; Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki Anayasa hükmü ile laiklik ve demokratik olma gibi Cumhuriyetin nitelikleri, ayrıca resmi dilin Türkçe olduğuna dair Anayasa hükmü değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez. Anayasadaki bu hükümlerin değiştirilmesine yönelik olarak bir milletvekili tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kanun teklifi verilmesi 146. maddedeki suçu oluşturmayacaktır. Ancak, bu değişiklik teklifinin ”gündeme alınarak meclis müzakerelerine konu yapılması, 146. maddeyi ihlal edecek bir icra hareketi olur.”
Bu görüşe göre; suçun oluşması için cebrin bilfiil tahakkuk etmesine de gerek yoktur. Suçun oluşabilmesi için ”failin gayri hukuki vasıtalarla neticeye erişmek hususundaki kastının mevcudiyeti yeterlidir”. Hatta kastın varlığını tespit için ”objektif birtakım emarelerin, maddi delillerin mevcudiyeti dahi şart değildir”. Daha da ileri gidilerek, Anayasal düzeni değiştirmek hususundaki ”gayeye erişilmesi için cebrin mevcudiyeti veya düşünülmesi (dahil gerekli görülmemiştir). Gayenin tahakkukunu engelleyebilecek reaksiyonları kırmak için kullanılacak hukuka aykırı usuller dahi yeterli sayılmaktadır.
Cebrin kavramını bu şekilde geniş yorumlayan anlayışa göre; Anayasada öngörülmüş olan usule riayet etmeksizin bir Anayasa veya kanun değişikliğinin yapılması teşebbüsünde bulunulması dahi, mülga 765 sayılı TCK’nın 146. maddesindeki suçu oluşturacaktır. Anayasal düzeni değiştirmek için başvurulan yolun Anayasada öngörülen usul ve esaslara aykırı olması, söz konusu suçun oluşumu açısından yeterli görülmektedir. Keza, ”Anayasaya aykırılığı açık olan bir kanunun meclisçe çıkarılması da” 146. maddedeki suçu oluşturmaktadır. Bu anlayışa göre, 146. Madde kapsamında düzenlenen suç, ”görevin suistimali, yetki gaspı, hile, keyfi işlemler yolu ile işlenebilir. Bu görüşte olan yazarlardan Soyaslan, Anayasal düzeni değiştirmeye cebren teşebbüs suçunun ihmali bir davranışla da gerçekleşebileceği düşüncesindedir. Yazara göre, ”Cumhurbaşkanının, Anayasaya alenen aykırılığı sabit olan bir kanuna karşı Anayasa Mahkemesine gitmeyişi, bu suçun ihmal suretiyle icra yoluyla işlenişinin” tipik örneğidir (aktaran İzzet Özgenç, Suç Örgütleri, 2020, 13. Bası, s. 280).
Doktrinde Doğan Soyaslan karşılaştırmalı hukuk açısından durumun, Fransız ve Alman hukukçuları için tartışmalı, İtalyan hukuku için tartışmasız olduğunu, Alman hukukunda Merkel, Haelshner, Von Liszt’in cebir şiddet terimini, maddi cebir; Binding’in hukuka aykırılık olarak; Frank, Köhler, Von Calker’in tehdidin şiddetle yapılması olarak tanımladıklarını nakletmektedir (Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2016, Güncelleştirilmiş 11. Baskı, s. 779 vd).
Ancak, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 146. maddesinin kaynağını oluşturan 1889 İtalyan Ceza Kanununun 118. maddesi, 146. maddede olduğu gibi cebir (Violentemente) unsurunu taşımaktaydı. Buna karşılık, 1930 İtalyan Ceza Kanununun aynı konuyu düzenleyen 283. maddesindeki suç tanımından cebir unsuru çıkarılmıştır. Faşizmin etkisiyle kaleme alınan bu 283. madde, bilahare 11.11.1947 tarihinde yeniden değiştirilerek, suç tanımında tekrar cebir unsuruna yer verilmiştir.
5237 sayılı TCK’nın hazırlık çalışmaları sürecinde de Hükûmet Tasarısının Anayasayı ihlal suçunu düzenleyen 363. maddesinin koruyucu doktrinin benimsediği görüş doğrultusunda şu şekilde formüle edildiği görülmektedir;
Madde 363- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının hükümlerine aykırı olarak ve Anayasanın müsaade etmediği usullerle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis ceza ile cezalandırılırlar.
Madde gerekçesi ise: “Anayasanın müsaade ettiği usul ve yollarla Anayasa düzenine aykırı bir netice doğduğunda Anayasa Mahkemesine başvurulmak suretiyle düzeltilmesi mümkün olan bu hallerin suç oluşturmayacağı göz önüne alınarak, yürürlükteki maddedeki cebir unsuru yerine Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının hükümlerine aykırı olarak ve Anayasanın müsaade etmediği usullerle ibaresi kullanılmış, böylece cebri de içine alan hukuka ve kanuna aykırı her türlü yollar ifade edilmiştir. Bu suretle ayrıca cebir unsurunun var olup olmadığı, maddi ve manevi cebir gibi, 27 Mayıs 1960’dan sonra ortaya çıkan tartışmaların da giderilmesi arzulanmıştır” şeklindeydi. Ancak, Meclis çalışmaları sırasında bu görüşten vazgeçilerek yasa metninde açıkça ”cebir ve şiddet” unsuruna yer verilmiştir.
Manevi cebir kavramı, me’haz kanun bakımından faşizmin, Türk Ceza Hukuku yönünden ise meşru siyasi iktidarın yargılanmasına gerekçe arayan 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra o … iktidarda olanları yargılamak amacıyla kurulan Yüksek Adalet Divanının eseridir (Bu konuda ayrıntılı açıklamalar ve madde gerekçesi için Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2016, Güncelleştirilmiş 11. Baskı, s. 779 vd).
Suçun manevi unsuru ise kasttır. Ancak, kastla gerçekleştirilen nihai amaca matuf eylemlerin, hükûmeti ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını kısmen ya da tamamen engelleme amacıyla gerçekleştirilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında;
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle haklarında kamu davası açılan sanıkların örgütün amaç ve faaliyetleri kapsamında mağdurlar … katılanlar hakkında çeşitli tarihlerde Selam Tevhid terör örgütü soruşturması kapsamında örgütle bağlantılı olmadıklarını bildikleri halde, dinleme ve teknik takip gibi taleplerde bulundukları ve bu kapsamda alınan kararları icra ettikleri, bu nedenle cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçunu işledikleri iddia edilmiş ve bu yönde 29 sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; soruşturma kapsamında herhangi bir yakalama ya da gözaltı işleminin bulunmaması karşısında, TCK’nın 312. maddesinde düzenlenen suçun cebir ve şiddet unsurunun oluştuğundan bahsedilemeyeceği, ayrıca dosya kapsamında yapılan dinleme ve takip işlemlerinin Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görevlerini yapmasını engellemeye yönelik olarak gerçekleştirildiğine ilişkin ve sanıkların bunu bildiklerine dair dosyaya yansıyan herhangi bir delilin elde edilememesi nazara alındığında, aşama itibariyle bu eylemlerin ileride örgüt tarafından gerçekleştirilmesi planlanan 17-25 Aralık 2013 tarihli Bakanlar Kuruluna yönelik cebir ve şiddete dönüşen kumpas operasyonlarının hazırlık hareketleri mahiyetinde olduğu dosya kapsamından anlaşılmıştır.
2-TCK’nın 328. maddesinde düzenlenen Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme ile 330. maddesinde düzenlenen Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk maksadıyla açıklama suçları ile ilgili olarak hukuki açıklamalar:
Devlet sırları, devletin güvenliğini ve bekasını ilgilendirdiğinden, hukuk sistemi bu sırların muhafazası hususunda büyük bir hassasiyet göstermekte, ihlaline veya buna teşebbüs edenlere ağır yaptırımlar öngörmektedir. 5237 sayılı Ceza Kanununda, devlet güvenliği ve bekası için devletin gizli bilgilerinin korunmasına ilişkin düzenlemeler mevcuttur. Bunlar, ”Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” başlığı altında, İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, Yedinci Bölümde 326. ile 339. maddeler arasında düzenlenmiştir. Sır, sözlükteki kelime anlamı bakımından; ”varlığı veya bazı yönleri açığa vurulmak istenmeyen”, ”gizli kalan, gizli tutulan şey”, ”aklın erişmediği, açıklanamayan veya çözülemeyen şey”, ”giz, gizem”, ”bir amaca ulaşmak için kullanılan, başvurulan özel ve gizli yöntem” olarak tanımlanmaktadır. Ceza kanunu dışındaki yasalar ile uluslararası hukukta da devlet sırrına ilişkin tanımlara ve düzenlemelere yer verilmiştir. AİHS’nin 10/2. maddesinde ”ulusal güvenliğin” korunması ve demokratik toplumda gerekli olması halinde ”devlet sırrı” ifade özgürlüğünü sınırlayıcı istisnalar arasında yer almıştır.
Anayasanın 26/2. maddesinde; ”Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik; kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir” denilerek düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasına yönelik hangi fikir ve düşüncelerin sınırlandırılabileceği belirtilirken, devlet sırrı kavramına da yer verilmiştir:
Yine, Anayasanın 28. maddesinde, ”devlet sırrı” ceza hukuku bakımından bir kriter olarak değerlendirilerek; “…Devlete ait gizli bilgilere ilişkin bulunan her türlü haber veya yazıyı, yazanlar veya bastıranlar veya aynı amaçla, basanlar, başkasına verenler, bu suçlara ait kanun hükümleri uyarınca sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca, mevzuatta devlet sırrına ilişkin çeşitli tanımlar da mevcuttur;
Sır’dan maksat, yetkili bulunmayan kişilerin hakkında bilgi sahibi olmaları hâlinde ”Devletin güvenliğinin, milli varlığının, bütünlüğünün, Anayasal düzeninin veya iç veya dış siyasal yararlarının tehlikeye düşebileceği bilgiler”dir (TCK 326. madde gerekçesi).
Devlet Sırrı; açıklanması veya öğrenilmesi devletin milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek anayasal düzenine dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek ve bu nedenlerle gizli kalması gereken bilgi ve belgelerdir (Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı madde 3). Devlet sırrı kavramı ve gizlenmesi gerekli bilgi kavramları ile karşılaştırdığımız bir başka yasal düzenleme, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 16. ve 18. maddeleridir. Bu düzenlemelere göre devlet sırrı; ”açıklanması hâlinde devletin emniyetine, dış ilişkilerine, milli savunmasına ve millî güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibarıyla devlet sırrı olan gizlilik dereceli bilgi veya belgelerdir. Sivil ve askeri istihbarat birimlerinin görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi veya belgeler, istihbarata ilişkin bilgi veya belgelerdir”.
Ceza Muhakemesi Kanununun 47. maddesinde; ”Açıklanması, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler, Devlet sırrı sayılır” ifadelerinde kısa bir tanım mevcuttur. Uluslararası ilişkiler bakımından üçüncü kişilerce bilinmesi sakıncalı olan ve devletin dış ilişkilerine zarar verici nitelikte olan, savunmaya, güvenliğe ilişkin bilgiler devlet sırrı kapsamındadır.
Yine, aynı Kanunun 125. maddesine göre; ”Bir suç olgusuna ilişkin bilgileri içeren belgeler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz.” Burada yargılamanın selameti ve iddiaların aydınlatılması adına, suç olgusuna dair bilgi içeren belgelerin yargılamanın aleniliği çerçevesinde devlet sırrı olarak kabul edilemeyeceği belirtilmektedir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında “Devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından incelenebilir. Bu belgelerde yer alan ve sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgiler, hâkim veya mahkeme başkanı tarafından tutanağa kaydettirilir” hükmü yer almaktadır. Bu şekilde mahkeme hakiminin, sır statüsündeki bilgiyi edinmesi ya da sır olarak koruma altına alınmış belgeleri görmesi, bunların içeriğine vakıf olması; o bilginin sır niteliğini ortadan kaldırmayacaktır.
Bu düzenlemelerden yola çıkarak, genel anlamda devletin sırlarının üçe ayrıldığı söylenebilir;
1-“Özünde devlet sırrı olan bilgi ve belgeler.”
2-“Yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı bilgi ve belgeler.”
3-“Devletin idari kurumlarının gizli tuttuğu bilgi ve belgeler.”
Özünde devlet sırrı olan bilgi ve belgeler, devlet güvenliği ve bekası, milli menfaatler ve milli güvenliğe ilişkin menfaatler ile ilgilidir. Yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı bilgi veya belgeler ise, özünde devlet sırları kadar olmasa da devlet menfaatleri için önemli görülen bilgi veya belgelerdir.
TCK’nın 326, 327, 328, 329 ve 330. maddelerindeki, “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgi, belge veya vesikalar” ifadesiyle “özünde devlet sırrı olan bilgi ve belgeler” kastedilmektedir.
Özünde devlet sırlarının, sırrın objektif ve sübjektif şartını birlikte taşıması gerekir. Bir şeyin sır olabilmesi için devletin bu şeyin sır olarak saklanması hususunda sübjektif iradesi olmalıdır. Bu bilginin sır niteliği taşıması için önceden resmi makamlarca açıklanması gerekmez. Devletin o bilginin gizliliği konusundaki zımni iradesi yeterlidir.
Objektiflik unsuru, başkaları tarafından bilinmesi ile ilgilidir. Sır olarak gizlenmek istenen şey başkaları tarafından biliniyor ya da bilinmesi gerekiyorsa sır niteliği taşımaz (Mehmet Yayla, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk, 2018, 2. Baskı, s. 70).
Kamuya açıklanmış, gizli kalması gereken şey, herkesin bildiği şey haline gelmişse sır olmaktan çıkacaktır. Bu bağlamda dikkat edilmesi gereken husus, ”Rivayet, tahmin gibi hususlar bilginin sır olma vasfını ortadan kaldırmaz” (Faruk Erem, Türk Ceza Kanunu Şerhi, Cilt 2, 1993, s. 1038). Günümüzde teknolojinin gelişmesi ve haberleşme imkanlarının artması devlet sırlarını korumayı zorlaştırmaktadır. Her ne kadar devletlerin sırları konusunda çeşitli yayınlar yapılıyorsa da, doğruluğu herkesçe malum olmadıkça, gizli kalması gereken bilgilerin sır olma vasfını ortadan kaldırmaz (Askeri Yargıtay 3. Dairenin 25972 ve 1972/5-21 sayılı kararı).
TCK’nın 334, 335, 336 ve 337. maddeleri, ”yetkili makamların, kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgi ve belgeler”den bahsetmektedir. Burada adı geçen sırlar, özünde devlet sırrı olmayan, ancak, devlet menfaatleri için gizli tutulması gereken, bu nedenle yetkili makamların kanun veya düzenleyici işlemlerle açıklanmasını yasakladığı bilgi veya belgelerdir. Bunun haricinde, özünde devlet sırrı olmayan veya yetkili makamların açıklanmasını yasaklamadığı devlet güvenliğini ilgilendirmeyen, ancak devletin idaresine ilişkin olan, kamu idaresinin menfaatlerini korumak, güvenilirliğini ve düzenli işleyişini sağlamak için 5237 sayılı TCK’da İkinci Kitap. Dördüncü Kısımda, “Kamu İdaresinin Güvenirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümü altında, 258. madde ile “Göreve ilişkin sırrın açıklanması” suçu düzenlenmiştir.
Türk Ceza Hukuku yönünden, yetkililerce veya düzenleyici işlemlerle açıklanması yasaklanan sır, özünde devlet sırrı niteliği taşımayan ancak, açıklanması ilgili mevzuat hükümlerine göre yasaklanmış ve gizlilik derecesi verilmiş bilgi, belgeler veya şeylerdir.
Yasaklama, yürütmenin herhangi bir işlemiyle yapılabileceği gibi, belgeler üzerine gizlilik derecesini gösteren damga veya özel bir yazının konulması, uyarı veya tabela yerleştirilmesi şeklinde de yapılabilir.
Yetkili makam tarafından duruma göre, sirküler, tebliğ, resmi açıklama, yazılı veya sözlü uyarı aracılığıyla kişiler veya bireylerin bu konudaki yasaklamalardan haberdar edilmesi sağlanabilir.
Bu yasaklama, hukuka uygun yapılmalıdır. Hukuka uygun ve usulüne göre yapılmayan yasaklama, o bilgi, belge veya şeye, açıklanması yasaklanmış sır vasfını kazandırmaz.
Devletin idari makamları veya organları, bilgi, belge veya şeylere, açıklanmasını yasaklanmış sır vasfını çoğunlukla gizlilik sınıflandırması yaparak vermektedirler.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yönetmeliğine göre; gizlilik dereceleri aşağıda belirtildiği şekilde dört sınıfa ayrılır.
a)Çok gizli: Bilmesi gerekenlerin dışında diğer kişilerin bilmelerinin istenmediği ve izinsiz açıklandığı takdirde devletin güvenliğine, ulusal varlık ve bütünlüğe, iç ve dış menfaatlerimize hayati bakımdan son derece büyük zararlar verecek, yabancı bir devlete faydalar sağlayacak ve güvenlik bakımından olağanüstü önemi haiz mesaj, rapor, doküman, araç, gereç, tesis ve yerler için kullanılır.
b)Gizli: Bilmesi gerekenlerin dışında diğer kişilerin bilmelerinin istenmediği ve izinsiz açıklandığı takdirde devletin güvenliğine, ulusal varlık ve bütünlüğe, iç ve dış menfaatlerimize ciddi şekilde zarar verecek, yabancı bir devlete faydalar sağlayacak nitelikte olan mesaj, rapor, doküman, araç, gereç, tesis ve yerler için kullanılır.
c)Özel: İzinsiz açıklandığı takdirde, devletin menfaat ve prestijini haleldar edecek veya yabancı bir devlete faydalar sağlayacak nitelikte olan mesaj, rapor, döküman, araç, gereç, tesis ve yerler için kullanılır.
d)Hizmete özel: Kapsadığı bilgi itibarıyla çok gizli, gizli veya özel gizlilik dereceleri ile korunması gerekmeyen fakat bilmesi gerekenlerden başkası tarafından bilinmesi istenmeyen mesaj, rapor, döküman, araç, gereç, tesis ve yerler için kullanılmaktadır.
Özünde devlet sırrı olan bilgi ve belgelerin, siyasal veya askeri casusluk amacı ile temin edilmesi halinde, TCK md. 328’de düzenlenen casusluk suçu; böyle bir amaç olmaksızın temin edilmesi halinde ise, TCK’nın 327. maddesinde tanımlanan suç oluşacaktır. Yine, özünde devlet sırrı olan bilgi ve belgelerin, casusluk amacıyla açıklanması halinde, TCK md. 330’ta düzenlenen suç; böyle bir amaç olmaksızın açıklanması halinde ise, TCK md. 329’da düzenlenen suç oluşacaktır.
765 sayılı Ceza Kanunu ve 5237 sayılı Ceza Kanununda “casusluk” açık bir şekilde tarif edilmiş değildir. Öğretide, “casusluk; bir bilgi ya da hedefe ulaşmak için yapılan gizli haber alma faaliyetine yönelik organizasyon ve metotların tümüne verilen addır. Casus ise bu faaliyeti yürüten kişidir” (Mehmet Yayla, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk, s. 49).
Casusluk suçları ile ilgili düzenlemelere bakıldığında tanımlama; ”devletin güvenliği, iç veya dış siyasi yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgilerin veya yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemleri ile açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etme veya açıklama” şeklinde yapılmaktadır.
Bu suçlar, soyut tehlike suçu niteliğinde olup, korunan hukuksal menfaat; ”devlet güvenliği, devletin iç veya dış siyasal yararları ve milli savunmaya” ilişkin menfaatlerdir. Failleri, herkes olabilir. Bu suçların maddi konusu; devletin güvenliğine, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgiler, yani özünde devlet sırrı olan bilgiler olarak tayin edilmiştir. Mezkur maddelerde geçen belge ve vesikadan kasıt; ”bir gerçeğe tanıklık eden yazı, resim, film vb. vesika, dökümandır. Evrak; ”kağıt yaprakları, kitap sayfaları, resmi kurumlarda işlem gören belgeler, yazılmış kitaplar, mektuplar ve yazılar” anlamında kullanılan Arapça’dan gelen bir isimdir.
TCK’nın 328. maddesindeki suçun fiil unsuru; suça konu bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek olup, temin edilen bu bilginin başkasına verilmesi şart değildir (Murat Balcı, Siyasal veya Askeri Casusluk Suçu, 2018, 1. Baskı, s. 77 vd). Suç, sır olan bilginin temin edilmesiyle tamamlanmış olur (Mehmet Yayla, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk, s. 220). Suçun tamamlanması için bilgi veya belgelerin başkasına aktarılması şart değildir. Casusluk amacıyla temin edilen bu bilgi ve belgeler, başkası ya da başkalarına açıklandığında TCK’nın 330. maddesindeki suç oluşacaktır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 24.02.1940 tarih ve 1940/828-477 sayılı kararıyla ”Malumatın tesadüfi olmaksızın casusluk kast ve niyetiyle gayret ve mesai sarf edilerek istihsalinin lüzumlu olduğuna” işaret edilmiştir.
Suçun manevi unsuru, kasttır. Ancak bazı hallerde, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının fail tarafından bilinerek ve istenerek gerçekleştirilmesi, suçun oluşumu için yeterli görülmeyebilir. Bu gibi hallerde, suç tipinde kişinin kastı dışında ayrıca belli bir maksatla hareket etmesi aranmıştır. Maksat, her ne kadar suçun unsuru değilse de, manevi unsurun gerçekleşmesi bakımından aranan husus haline gelebilir. Bu bağlamda, siyasi ve askeri casusluk suçlarında kastın yanında ayrıca casusluk maksadı aranmaktadır. Esasen, TCK’nın 327. ve 329. maddelerinde tanımlanan suçlar ile 328. ve 330. maddelerinde tanımlanan suçları ayıran en temel kriter casusluk maksadıdır.
Askeri Yargıtay’ın bir kısım kararlarında (Askeri Yargıtay Dava Daireleri Kurulunun 02.10.1997 tarih ve 1997/98-114 sayılı kararı gibi) ”casus ile casusluğu talep eden arasında bir anlaşmanın varlığı” suçun oluşumu için aranmakta ise de bu düşünce doktrinde yerinde görülmemiştir (Mehmet Yayla, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk, s. 224). Fail, herhangi bir devlet ya da düşman organizasyonla anlaşma olmadan bilgi ve belgeleri temin edip, sonradan belirleyebileceği bir devlete ya da düşman organizasyona açıklayabilir. Bu itibarla, maddede olmayan bir şartın, suç tipinin oluşumu için aranması yerinde değildir. Madde metninde ve gerekçesinde açıkça belirtildiği gibi siyasal ve askeri casusluk maksadı, manevi unsur içinde değerlendirilmesi gereken bir konudur.
Bilindiği üzere kast, kişinin iç dünyasıyla ilgili kavram olup, kastın açıkça ifade edilmediği hallerde iç dünyaya ait bu olgunun dış dünyaya yansıyan davranışlara, bir başka deyişle eylemle birlikte ortaya çıkan duruma bakılarak belirlenmesi gerekir. Bu kapsamda kastın belirlenmesinde; failin kişilik özellikleri, bilgilerin temin edilme zamanı ve yeri, bilgilerin temin edilme yöntemi, bir örgüt mensubu ise örgütün amacı ve süreç içerisinde gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceği faaliyetleri gibi kriterlere bakılmalıdır. Özel olarak istihbaratta görevlendirilmiş kişilerin (MİT, Emniyet ve Jandarma istihbaratı) izinsiz bilgi paylaşımı halinde casusluk maksadının bulunduğu kabul edilmelidir. Zaman ve yer açısından ise, ülkeler arası ikili ilişkilerin gergin olduğu zamanlarda ya da terör olaylarının yoğun yaşandığı dönemde sır niteliğindeki bilgilerin temin edilmesi ve/veya açıklanması halinde casusluk kastının varlığı kabul edilebilir.
Bu minvalde, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Kurulunda görevli bulunan Bakanlar ve Kuvvet Komutanlarının milli güvenlikle ilgili gerçekleştirdikleri faaliyetler dolayısıyla dinlenilmeleri, devlet sırrı kabul edilebilecek bilgiler bakımından siyasi casusluk kapsamında değerlendirilmelidir.
Yine, 5237 sayılı TCK’nın genel prensibinin gerçek içtima olduğunda tereddüt yoktur. Kanunun fikrî içtimaı düzenleyen 44. maddesine göre, işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır. Mezkur maddenin uygulanması için ön şart, olayda görünüşte içtima kurallarının tatbik imkanının bulunmaması ve fikri içtima yasağını öngören özel bir düzenlemeye yer verilmemiş olmasıdır. Fiilin, hukuki anlamda tek bir fiil olması icap eder. ”Temin etme” ve ”açıklama” fiillerinin, bu suçlar tehlike suçu olduklarından ve ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi de aranmadığından, ayrı ayrı iki fiil olduğunda kuşku yoktur. Açıklama eylemi için, ”temin etme” dışında herhangi bir biçimde (tesadüfen elde etme gibi) de, suç konusu bilgilerin ele geçmesi mümkün bulunduğundan, görünüşte içtima kurallarının tatbiki de mümkün değildir. TCK’nın 327 ve 328. maddeleri ile 329 ve 330. maddeleri yönünden gerek mülga 765 sayılı gerekse mer’i 5237 sayılı TCK uygulamasında gerçek içtima kurallarının tatbiki gerektiği hususunda doktrin ve Yargıtay tereddüde yer bırakmayacak açıklıkta ve kararlılıktadır. 5237 sayılı TCK’nın İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, Yedinci Bölümünde Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk adı altında 327-330. maddelerinde yer alan suçlarla ilgili olarak fikri içtima ve bileşik suçtan bahsedilemez (Zeki Hafızoğulları-Muharrem Özen, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2016, 1. Baskı, s. 459 vd.). Gizli bilgilerin temin edilmesiyle casusluk amacının mevcudiyetine göre TCK’nın 327 ya da 328. maddelerindeki suçlar oluşur. Sır olan bilgi ya da bilgilerin temin edilmesiyle bu suçlar tamamlanmış olur. Bu bilgilerin daha sonra verilmesi ya da açıklanması ise, yine casusluk amacının varlığına ya da yokluğuna göre ayrıca TCK’nın 329 ya da 330. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturur (Hacı Sarıgüzel, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk Suçları, 2016, 1. Baskı, s. 243).
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 20.04.1967 tarihli kararında da bu husus açıkça vurgulanmıştır. Mezkur karar şöyledir:
”Salahiyetli makamların neşir ve ifşasını men ettiği sırrı istihsal etmekten sanık C.A.’nın fiiline; bu sırrı gazetede yayınlamak suretiyle iştirakten sanıklar Hürriyet Gazetesi yazı işleri müdürü F. D. ile, aynı gazetenin İzmir neşriyat müdürü A.Ö.’un, yapılan ilk tahkikat sonunda, delil yokluğuna binaen muhakemelerinin men’ine dair İstanbul 4. Sorgu Hakimliğinden verilen 31.12.1966 tarihli karar C. Savcılığınca vakti itirazın reddine ilişkin İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca ittihaz olunan 8.2.1967 günlü kararın, sanıkların üzerine atılan suç: Kıbrıs olayları ile ilgili olarak Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Lyndon B. Johnson’un 5 Haziran 1964 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı İsmet İnönü’ye yazdığı ve Hürriyet Gazetesinin Ankara mümessili C.A. tarafından her nasılsa elde edilen mektubu, Hürriyet Gazetesinin 13 Ocak 1966 tarihli İstanbul, Ankara, Adana ve İzmir nüshalarında neşretmek suretiyle ifşasından ibarettir.
Sözü geçen mektup, C.A. tarafından, kimden ve ne şekilde alındığı tespit edilmemekle beraber, istihsal olunduğuna göre; fiilin TCK. nun 3038 sayılı kanunla değişen 132/2. maddesine değineceği, ancak; bu suçun tekevvünü için ayrıca “ifşa” unsurunun mevcudiyetinin de şart olmadığı, ifşanın ise kanunun 136. maddesinin birinci fıkrasıyla ayrı ve müstakil bir suç ad ve kabul olunduğu, adları geçen sanıklar da bahis konusu mektubu Hürriyet gazetesinde yayınladıklarına göre; fiillerinin 136. maddeye temas eylediği, mektubun yayınlandığı gazete nüshası bunun en kesin bir delili olup; kendilerinin, mektubu istihsal eden şahsın fiiline iştirak edip etmediği hususunu ve olayda iştirakin unsurlarını aramaya lüzum ve zaruret bulunmadığı gözetilmeden, yazılı olduğu üzere men’i muhakeme kararına vaki itirazın reddine karar ittihazında isabet görülmediğinden CMUK’nun 343 üncü maddesi uyarınca bozulması Yüksek Adalet Bakanlığının 30.3.1967 … ve 9728 sayılı yazılı emrine atfen C. Başsavcılığından ihbar ve dava dosyası 3.4.1967 … ve 967/226 sayılı tebliğname ile Yargıtay Birinci Ceza Dairesine gönderilmekle okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği konuşuldu ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Gizli kalması devletin milli ve milletler arası menfaatleri icabından olarak Amerika Birleşik Devletleri Başkanının Kıbrıs meselesi dolayısı ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına yazmış olduğu mektup 13.1.1966 tarihinde Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanmak suretiyle bir yandan devlet sırrını sağlama (madde 132) ve öte yandan sağlanan devlet sırrını ifşa (madde 136) fiilleri işlenmiştir.
Nitekim Dışişleri Bakanı Cumhuriyet Senatosunda 13.1.1966 ve Millet Meclisinde 14.1.1966 tarihli oturumlarında gündem dışı yaptığı konuşmalarda, aynen şöyle demiştir:
‘Mektubun elde ediliş şekli ve yayınlanmasından doğan suç üzerinde ilgili savcılıklar tarafından kanuni takibat derhal başlamıştır.’
Şu hale göre Hükumetin yetkili üyesi ve Dışişleri Bakanı elde edilen ve yayınlanmak suretiyle ifşa edilen bilgilerin yani resmi mektubun devlet sırlarından olduğunu açık ve seçik bir şekilde belirtmiştir. Amerika Birleşik Devletleri Başkanının Türkiye Başbakanına ve Başbakanın Başkana karşılıklı olarak göndermiş oldukları resmi mektupların sonradan resmi ve yetkili mercilerin kararlarıyla yayınlanmış olması daha önce işlenmiş bulunan devlet sırrını elde etmek ve ifşa eylemek fiillerini ortadan kaldırmaz. Kaldı ki, bütün bu hususların yani işlenen fiillerin sözü geçen cürümlerin maddi unsurların meydana getirip getirmediklerini ve sanıkların suç kasıtları olup olmadığını takdir ancak görevli mahkemeye ait bir yetkidir. Sorgu Hakimliği görev ve yetkisi mahkemelerin görev ve yetkileri mahiyetinde olmadığından delilleri takdir yetkisi bahse konu da değildir.
TCK’nın 132 nci maddesinin ikinci fıkrasında gizli kalması devletin emniyeti ve milli veya milletler arası menfaatleri icabından olan bilgileri sağlama fiili cürüm sayılmıştır.132 nci maddenin ikinci fıkrası İtalya 1930 CK’nun 256 ncı maddesinden aynen alınmış olup hedefi devletin şahsiyetini ve dolayısıyla emniyetini korumaktır.
Burada korunan şey, sağlanan bilginin sır olması değil, devletin güvenliği ve siyasi menfaatleridir.
136 ncı madde İtalya 1930 Ceza Kanununun 261 nci maddesinden aynen alınmıştır. 136 ncı maddede ise 132 nci maddede yazılı, devletin emniyetini, milli veya milletler arası menfaatleri icabi gizli kalması lazım gelen bilgileri (ifşa) ayrı bir suç sayılmıştır. İfşa devlete ait bir sırrın bir veya birden fazla kimselere bildirilmesidir. İfşa suç olduğu gibi ifşa edilen gizli bilgileri almakta suçtur.
Şu hale göre, Devlet sırrını sağlama ayrı ve sağlanan devlet sırrını ifşa ise ayrı birer cürümdür. Nitekim 136 ncı maddenin dördüncü fıkrası ifşa edilen gizli bilgilerin alınmasını da cürüm saymıştır.
Bu sebeplerle devlet sırrının sağlanması ve sağlanan sırrın ifşası ayrı ayrı birer cürüm olduklarından bunların failleri arasında asli ve fer’i, maddi veya manevi ortaklık söz konusu değildir ve buna lüzum da yoktur.
Yukarıdan beri 132 ve 136 ncı maddeler hükümlerinin yapılan bilimsel açıklamalarına göre bir suretle temin edilen devlet sırrını ifşa edenlerin bu sırrı temin edenlerle suç ortaklığı söz konusu ve gerekli değildir.” (aktaran Vural Savaş/Sadık Mollamahmutoğlu, Türk Ceza Kanununun Yorumu, s. 1776-1777).
3-Hukuka aykırı şekilde yasadışı yöntemlerle elde edilen delillerin hukuki niteliğine ve sonuçlarına ilişkin hukuki açıklamalar:
Delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması, delil toplama/değerlendirme yetkisinin sınırlarını ya da bir başka deyişle maddi gerçeğe ulaşma amacına ilişkin sınırları ortaya koymaktadır (Fatih Birtek, Ceza Muhakemesinde Delil ve İspat, 2016, 1. Baskı, s. 68). Hukuka aykırılık, ister delilin ikame edildiği anda isterse sonradan öğrenilmiş olsun, hukuka aykırı bir delilin ispat aracı olma ya da maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına ve vicdani kanaatin oluşmasında kullanılamayacağı açık olduğundan, hukuka aykırı şekilde ele geçirilen bulgunun delil vasfını kazanabilmesi mümkün olmayıp, CMK md. 206/2-a hükmü ile de hukuka aykırılığı açık olan bulgu ve beyanların delil olarak ortaya konulması dahi engellenmektedir. Hukuka aykırı delillerle gerçekleşen bir ispat, kanun koyucunun aradığı türden bir ispat değildir (Fatih Birtek, Ceza Muhakemesinde Delil ve İspat, s. 69). Hukuka aykırı delillerin vicdani kanaatin oluşumunda dikkate alınmaması, Anayasal değerde bir ilke olup (Anayasa md. 38/6), hakimin delilleri serbestçe ve vicdani kanaatine göre değerlendirme yetkisinin de yasal sınırını oluşturmaktadır. Ceza muhakemesinde, ne pahasına olursa olsun maddi gerçeğe ulaşma amacı bulunmadığından, hükmün ve dolayısıyla vicdani kanaatin esasını oluşturan delillerin hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş olması gerekir (CMK md. 217/2). Yargıtay Ceza Genel Kurulu 17.11.2009 tarihli 2009/7-160 esas 2009/264 sayılı kararında da bu konuda: ”…hem ‘delil serbestisi’ hem de ‘delillerin yargıçların kanaatine göre takdir edilmesi’ ilkelerinin belli sınırları bulunmaktadır. Bunlardan biri de, mahkemenin, ancak hukukun izin verdiği yöntemlerle elde edilen delilleri dikkate alabilecek olmasıdır. Başka bir deyişle, hukuk düzeninin yasakladığı yöntemlerle toplanan kanıtlar mahkemece dikkate alınamazlar. Temel hak ve hürriyetlere yasadışı müdahale suretiyle elde edilen delillerin davalarda hükme esas alınmasının hukuka aykırı sayılması ise, çağdaş hukuk sistemlerinin bazılarında yargısal ilkeler, kimilerinde de pozitif hukuk normları sayesinde mümkün olabilmektedir…” şeklinde tespitlerde bulunmuştur. Hukuk sistemimiz de delile değil, hukuka üstünlük tanımış olup; bu doğrultuda, Anayasa md. 38/6’da ”kanuna aykırı elde edilmiş delil”, CMK md. 148/3’te ”yasak usul”, CMK md. 206’da ”kanuna aykırı elde edilmiş delil”, CMK md. 217’de ”hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş delil”, CMK md. 230/1-b, 289/1-i hükümlerinde ise ”hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delil” kavramlarına yer verilmiştir. Anayasa md. 38/6 ve CMK’da yer alan hükümler dikkate alındığında, delil yasakları emredici nitelikte olduğundan, yasak delillere dayanılarak tesis edilen hükmün şüpheli veya sanık lehine olup olmadığının bir önemi olmayıp, yasak delil kullanılarak kurulan hüküm, şüpheli veya sanığın lehine olsa da ”emredici usul kuralına aykırı davranılmış olması nedeniyle” hukuka aykırıdır (Cumhur Şahin, Yargıtay Kararları Işığında Hukuka Aykırı Deliller ve Değerlendirilmeleri Sorunu, 1998, s. 345 vd). Hukuka aykırı deliller, delil elde etme yasakları ve delil değerlendirme yasakları şeklinde alt başlıklarda tasnif edilebilir. Yine, delil elde etme yasakları, delil konusu, ispat aracı ve ispat metodu yasağı şeklinde alt başlıklara ayrılırken; delil değerlendirme yasakları ise, bağımsız değerlendirme yasakları ve bir normdan kaynaklanan değerlendirme yasakları olmak üzere alt başlıklara ayrılmakta olup; teorik mahiyetteki bu ayrımların, yasak delilin hukuka aykırılığına ya da ispat aracı olup olmamasına bir etkisi bulunmamaktadır. (Fatih Birtek, Ceza Muhakemesinde Delil ve İspat, s. 291).
Bu konuda Anayasa Mahkemesi, tek başına ya da belirleyici bir şekilde hukuka aykırı delile dayanılmadığı ya da delilin elde edilişindeki hukuka aykırılığın vicdani kanaatin oluşumuna etki etmediği durumlarda, adil yargılanma hakkının ihlal edilmediğini kabul etmektedir (Nilgün Kaya başvurusu, 31.12.2014 tarihli ve 2012/1146 başvuru numaralı kararı, par. 43). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de hukuka aykırı delilin kullanılmasının adil yargılanma hakkını ihlal edip etmediğini her somut olayda, adil yargılanma hakkına ilişkin güvenceleri nazara alarak ve yargılamayı bir bütün olarak değerlendirerek belirlemekte; ceza yargılaması sonucunda verilen hükmün, hukuka aykırı bir delile dayanması halinde bu delil duruşmada ortaya konulmuş, taraflara bu delile karşı itiraz hakkı tanınmış ve hüküm tek başına ya da belirleyici şekilde bu delile dayandırılmamışsa, adil yargılanma hakkının ihlal edilmediği sonucuna ulaşmaktadır (Schenk/İsviçre kararı, 12.07.1988 tarihli ve 10862/84 başvuru numaralı kararı par. 48; Popov/Rusya kararı, 11.12.2006 tarihli ve 26853/04 başvuru numaralı kararı, par. 187).
Bu itibarla, hukuka aykırı şekilde elde edilen delillerin, mevcut yargılamada niteliği belirlendikten sonra artık başka herhangi bir soruşturma veya kovuşturma işleminde kullanılması mümkün değildir. Delilin hukuka uygun olup olmadığı konusundaki tartışmanın sonucunda, eğer mahkeme tarafından bir delilin hukuka aykırı olduğu yönünde kanaate ulaşılırsa, bu delilin içeriğine bakılmaksızın başka yargılamalarda delil olarak kullanılması söz konusu olmayacaktır. Dolayısıyla, bir delilin hukuka aykırı olduğu belirlendikten sonra; bu delil, belge ise bir zarfa koyulmalı, maddi bir bulgu ise adli emanete alınmalıdır. Ancak, devlet sırrı niteliğinde bir delil söz konusu ise, mahkeme kasasında hüküm kesinleşene kadar saklanmasına karar verilmelidir.
Dosya kapsamı itibariyle, hukuka aykırı şekilde elde edilen deliller değerlendirildiğinde; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ulusal ve uluslararası yararları bakımından sakıncası nedeniyle mahkeme kasasında saklanmasına karar verilen mağdur … müştekilere ait ses ve görüntü kayıtlarının bulunduğu 7’şer adetten 2 takım (1 takımı orijinal, 1 takımı kopya) olmak üzere toplam 14 adet harddisk ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı, Bakanları ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı başta olmak üzere diğer devlet yetkililerinin görüşme içeriklerinin bulunduğu 3 klasörden ibaret belgenin hukuka aykırı olarak elde edilip, oluşturulduğu; hukuka aykırı şekilde elde edilmeleri ve Türkiye Cumhuriyeti … ile Başbakanlık makamlarının 26.01.2015 ve 06.02.2015 tarihli cevap yazılarına göre Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken devlet sırrı niteliğinde gizli bilgileri barındırmaları sebebiyle başka soruşturma ve kovuşturmalarda delil olarak kullanılamayacakları, yine nitelikleri nedeniyle saklanmalarının yasal dayanağı bulunmadığı, keza söz konusu materyallere ilişkin Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinde de bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, kurulan mahkumiyet hükümleri Yargıtay incelemesi sonucunda kesinleştiğinde hukuka aykırı şekilde elde edilen devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelerin imhalarına karar verilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
IV-DOSYA KAPSAMI İTİBARİYLE GERÇEKLEŞTİRİLEN EYLEM VE FAALİYETLER:
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olan ve Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan haklarında mahkumiyet hükmü kurulan sanıklar tarafından yüzlerce mağdur ile birlikte kamu kurum ve kuruluşlarının ve sivil toplum kuruluşu konumundaki dernek ve vakıfların gerekçesiz olarak terörle ilişkilendirilerek 12.05.2010 ila 18.12.2013 tarihleri arasında sözde Selam Tevhid terör örgütü adı altında yürütülen soruşturmaların kurgulandığı, Mavi Marmara gemisi tarafından İsrail işgali altındaki Gazze’ye yardım götürülmesi, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığına 25.05.2010 tarihinde Hakan Fidan’ın atanması ve Türkiye, İran ve Brezilya arasında imzalanan 17.05.2010 tarihli Tahran Deklarasyonu, siyasi irade tarafından başlatılan “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” olarak adlandırılan çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının engellenmesi amacıyla 2010/1074 ve 2011/762 sayılı soruşturmaların başlatıldığı;
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 61. Hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT), … (AA), Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı, Akabe Vakfı, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUM-DER), Ehlibeyt Alimleri Derneği (EHLA-DER), Alülbeyt Vakfı, Bab-ı Ali Vakfı, El Mustafa Medresesi, Kudüs Dayanışma Derneği (KUDÜS-DER), Kanal On4 adlı kurum, kuruluş, vakıf ve derneklerin hedef alındığı;
Sanıklar tarafından önce 2010/1074 sayılı soruşturma ile daha sonra da 2011/762 sayılı soruşturma numarası üzerinden Selam Tevhid terör örgütü adı altında birleştirilerek yürütülen soruşturmaların, Mavi Marmara gemisinin yola çıkma süreci ile eş zamanlı olarak 12.05.2010 tarihinde başlatıldığı, yardım organizasyonunu yürüten İHH Vakfı başkanı ve yöneticileri başta olmak üzere İHH Vakfı üyesi, İHH Vakfı gönüllüsü ve Mavi Marmara gemisinde yolcu olarak bulunan çok sayıda kişinin telefonlarının terör örgütü üyeliği suçundan dinlenildiği, bu kişilerin yaptığı suç içermeyen mesleki, ailevi ve özel hayat mahiyetindeki ve vakıf faaliyeti kapsamındaki telefon görüşmelerinin terör örgütü yöneticiliği ve üyeliği suçuna delil olarak kabul edilmek suretiyle iletişim tespit tutanağı haline getirildiği, 12.05.2010 tarihi itibariyle Mavi Marmara gemisi üzerinden İHH Vakfına yönelik olarak başlatılan soruşturmaya 08.08.2010 tarihinde …’nun Bursa ilinde verdiği iddia edilen sözlü beyanla Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan’ın dahil edildiği, yaptığı görüşmelerin dinlendiği ve hakkında düzenlenen iletişim tespit tutanaklarında isminin yanına kod adı olduğu imasıyla “Emin kod” ibaresi yazılarak sözde Selam Tevhid terör örgütü ile irtibatlandırılmaya çalışıldığı; toplam 239 kişinin iletişiminin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması işleminin yapıldığı, 78 kişinin teknik araçlarla izlendiği, ayrıca 10 farklı dernek, vakıf ve adresler ile ilgili olarak da kimin hakkında uygulanacağı belirtilmeksizin aynı tedbire başvurulduğu, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin tedbire başvurulan kişiler için toplam 1348 kez, teknik araçlarla izleme kararı verilen kişiler ile çeşitli dernek, vakıf ve adresler bakımından da toplam 950 kez uzatma kararı alındığı, öte yandan iletişim tespiti tedbirine 5 kişi hakkında 5 defa, teknik araçlarla izleme tedbirine de 30 kişi hakkında toplam 63 kez yeniden başvurulduğu,
O dönem Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı …’ın, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı …’nun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakan Yardımcılığı görevini yürüten …, …, … ve …’ın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Milli Savunma Bakanlığı görevini yürüten …’ın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı …’ın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Gümrük ve Ticaret Bakanı …’nın, Türkiye Cumhuriyeti Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in,
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı …’ın, Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Bakanı …’ın, Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı …’in, Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu’nun, Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanı …’in, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı görevini yürüten …’in, Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanı …’in, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı …’ın, Türkiye Cumhuriyeti Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan’ın, BDP milletvekili Pervin Buldan’ın, … Genel Başkan Yardımcısı Abdülhamit Gül’ün,
… Özel Kalem Müdürü …’ın, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı …’ın, Başbakanlık Danışmanı …’un, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Danışmanı Ertan Kaya’nın, Başbakanlık Başdanışmanı …’ın, … Teşkilat Başkan Yardımcısı …’in, Kamu Güvenliği Müsteşar Yardımcısı …’ün, Kamu Güvenliği Müsteşarı …’ın, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı …’in, Polis Akademisi Başkanı …’ın, Kırşehir Belediye Başkanı …’nin, TRT Genel Müdür Yardımcısı …’in, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı …’ın Başdanışmanı … ve …’ın,
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Basın Müşaviri …’in, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Yüksek Müşaviri …’nın, … 23. Dönem Milletvekili …’nın, … 22. Dönem Rize Milletvekili Abdülkadir Kart’ın, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı Özel Kalem Müdürü …’un, Türkiye Cumhuriyeti Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşar Basın Danışmanı …’ın, … Genel Müdürü …’ün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Dışişleri Bakanı …’nun Başdanışmanı …’nın, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti Başbakan Yardımcısı …’un Danışmanı ve o dönem halen Başbakanlık Danışmanı olan …’ın, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Basın Müşaviri …’in, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Yüksek Müşaviri Erdal Celal Sumaytaoğlu’nun, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Başkanı Bülent Yıldırım’ın, Som Petrol Ticaret A.Ş. sahibi iş adamı …’ın, TRT Haber Kahire Temsilcisi …’un, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakan Yardımcılığı görevini yürüten …’un Danışmanı …’ın kayınpederi olan …’nun, iş
adamı …’un, İran İslam Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçiliğinde Ekonomi Müsteşarı Naser Nurani’nin, eski Devlet bakanı ve … Trabzon
Milletvekili … Nafiz Özak’ın, Halk Bankası Dış Ticaret Operasyonlar Müdürü Levent
Balkan’ın, … 22. Dönem Mersin Milletvekili …
Eyiceoğlu’nun, Bahreyn Büyükelçiliği Ticari Ateşesi …’in, Vakıfbank Bağımsız
Yönetim Kurulu Başkan Vekili …’ın, … 23. Dönem İstanbul Milletvekili …’ın, Türkiye Cumhuriyeti … Başdanışmanı …’ün, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı
…’in, Türkiye Cumhuriyeti Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanı …’ın, Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji
İşleri Genel Müdürü …’ın, Türkiye Cumhuriyeti Enerji Piyasası Düzenleme
Kurulu Üyesi …’ın, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. …’ın, Türk Hava Yolları Genel Müdürü …’in, Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata
Şenlikci’nin, Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni …’ün görüşmelerinin dinlendiği, kaydedildiği ve bir kısmının iletişim tespit tutanağı haline getirildiği,
Yine, İran Devletinin İstanbul Başkonsolosluğunda görevli diplomat olan Naser Ghafari, İraj Necefi ve Mehdi Sasany Aghdam’ın diplomatik dokunulmazlığa sahip oldukları, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün 01.03.2008 … ve “Ülkemizde Bulunan Diplomatik Misyon Mensuplarının Bağışıklık ve Ayrıcalıkları” konulu genelgesi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve ikili anlaşmalar gereği haklarında Uluslararası Hukuk Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla Adalet Bakanlığından izin alınmadan soruşturma yürütülemeyeceğinin bilinmesine rağmen, yapılan plan doğrultusunda soruşturma kapsamındaki çok sayıda kişiyi, ismi geçen ve diplomat konumundaki kişiler aracılığıyla İran Devleti ile irtibatlandırmak suretiyle İran lehine faaliyet yürüttükleri algısı oluşturmak amacıyla bu kişilerle yüz yüze ya da telefonla görüşen herkesin takip edildiği, ülkemizde İran ajanlarının bulunduğu ve bu ajanların Devletin tüm kurumlarında, hatta Başbakanın, Bakanların, MİT başkanının danışmanları ile çok yakın çevrelerinde mevcut olduğunun iddia edilerek bu kişilerin cep telefonları ile yaptıkları iletişimin kayıt altına alındığı, soruşturmanın yürütüldüğü 3 yıl 7 aylık süreçte terör örgütü üyeliği ile itham edilen şüphelilerin yasal olmayan herhangi bir eyleminin tespit edilemediği halde dinlenmelerine devam edildiği, 18 Aralık 2013 tarihi itibariyle soruşturmanın sonlandırıldığı ve soruşturmaya ilişkin tüm bilgi ve belgelerin savcılığa getirilmesinin istendiği, sanıklar tarafından yürütülen 2011/762 soruşturma numaralı Kudüs Ordusu (Selam Tevhid) terör örgütü soruşturması kapsamında, 20 (yirmi) kişiden oluşan aidiyet numaralı TEM Şube personelinin dinleme işlemini yürüttüğü, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınının 28.01.2015 tarih ve 2014/41637 soruşturma sayılı yazısı ile Bilgi Teknolojileri Kurumu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına aidiyet numaraları bildirilen 20 (yirmi) kişiden ibaret personelin dinleme işlemlerini hangi tarihlerde, hangi IP adresleri üzerinden yaptıklarının, bu IP adreslerinin nerelere kayıtlı olduğunun, söz konusu personelin bugüne kadar hangi soruşturmalar kapsamında, hangi numaraları hangi tarihlerde dinlediklerinin tespit edilerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmesinin istendiği, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının 20.02.2015 tarih ve 087102 sayılı cevap yazısı ile; 2011/762 sayılı sözde Kudüs Ordusu terör örgütü soruşturması kapsamında yapılan dinleme işlemlerinin, 10.34.242.xx, 10.34.244.xx IP blokları ile 10.220.140.109 ve 172.11.11.5 IP adresleri üzerinden yapıldığının tespit edildiği, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bilgi Teknolojileri Şube Müdürlüğünün 06.04.2015 tarih ve 20150331095011557611 sayılı yazısında belirtildiği kadarıyla 10.34.242.xx IP bloğunun İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü 2. katında kullanılan bilgisayarlara, 10.34.244.xx IP bloğunun ise İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü 4. katında kullanılan bilgisayarlara ait olduğu, Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığının 17.04.2015 tarih ve 2015041611321582493 sayılı yazısı ile 10.220.140.109 IP adresinin, Ankara’da bulunan Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından kullanılan -1. kattaki bir bilgisayara ait olduğu, İstanbul Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün 27.05.2015 tarih ve 2015/7703-2 sayılı yazısı ile 172.11.11.5 IP adresinin de GASTONİA/AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ kaynaklı bir IP adresi olduğunun bildirildiği, bu itibarla İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde dinleme işlemlerinin yapıldığı, dinleme işleminin kişilerin özel hayatına yaptığı etki ve mevzuat hükümleri gözönünde bulundurulduğunda, dinleme işlemlerinin Teknik Büro Amirliği dışında hiçbir yerde yapılmaması yönünde yasal zorunluluk bulunmasına rağmen bir tanesi Amerika Birleşik Devletlerinde olmak üzere birçok farklı yerden dinleme işleminin gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı; iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin CMK’nın 135 ve 140, Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen Telekomünikasyon Yoluylu Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 5, 6, 7, 8, 12, 15, 16, 17, 18, 19 ve 20. maddeleri kapsamında; yürütülen soruşturma ve kovuşturma sırasında iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin tedbire başvurulabilmesi için suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması gerektiği hususu gözardı edilerek dinlemelerin yapıldığı, HTS kayıtları dahil iletişimin tespiti ve teknik araçlarla izleme ile bunlara dair uzatma kararlarının temini bakımından sanıklarca talep evrakları tanzim edildiği, bu şekilde sanıklar tarafından haksız işlemler silsilesinin başlatıldığı, Selam Tevhid terör örgütü kurma ve örgüt adına faaliyetlerde bulunma bahanesiyle başlatılan soruşturmada sunulan deliller itibariyle hiçbir şekilde yasal şartlar bulunmadığı halde toplumun farklı kesimlerinde yer alan isim ve makamları ayrıntılı biçimde belirtilen çok sayıda ve çok önemli görevlerde bulunan kişilerin Selam Tevhid terör örgütüyle ilişkilendirilerek doğrudan hedef şahıs yapılmak suretiyle iletişimlerinin dinlendiği, hedef şahısların bir kısmının da Başbakanlık ve bakanlık danışmanları, TBMM Başkanlık müşaviri, çeşitli konumlardaki parti yetkilileri gibi temsil ettiği makam adına görüşme yapabilme yetkisi bulunan ve/veya temsil ettiği kişinin tedbir uygulanan iletişim aracını kullanma olasılığı çok yüksek bulunan kişilerden oluştuğu, bu kişilerin doğrudan hedef şahıs yapılmaları dikkate alındığında gerektiğinde bu telefonlarla görüşme yapan Başbakan ve Bakanların iletişimlerinin dinlenmesinin hedeflendiği, nitekim o tarihlerde Başbakan olan … ve pek çok sayıda Bakanın, MİT bu şekilde iletişimlerinin dinlenerek kayıt altına alındığı, hatta görüşmelerin bir kısmının da devlet yönetimi ve politikaları açısından önem arz ettiği, öte yandan hedef şahısların konumları dikkate alındığında, kimleri arayacakları veya kimler tarafından aranabilecekleri nazara alındığında bir diğer amacın da dolaylı görüşmelerin tespit edilerek kayıt altına alınması olduğu, dosya içerisindeki yer alan tape haline getirilmiş pek çok sayıda görüşme kayıtlarının da bunu açıkça ortaya koyduğu, kurgu dosyadaki teknik araçlarla izleme kararlarına bakıldığında CMK ve buna bağlı yönetmelik gereği teknik araçlarla izleme tedbirine ancak şüpheli veya sanık durumundaki gerçek kişiler hakkında başvurulabilmesinin mümkün bulunmasına rağmen Haliç Kongre Merkezi, Ankara Etlik Muhammediye Camisi, Akabe Kültür ve Eğitim Vakfı, El Mustafa Medresesi, Ehl-i Beyt Alimler Derneği, Estergon Türk Kültür Merkezi, Yedikule Sosyal Tesisleri gibi dernek ve kuruluşlar ile herkesin girip çıktığı cami, medrese, kültür merkezi, sosyal tesisler gibi yerler hakkında kararlar verildiği, bu suretle delillerin toplanmasından ziyade bu husustaki usuli mevzuata da aykırı şekilde belli bir topluluğun, grubun tüm faaliyetlerinin, çalışanlarının ve çalışmalarının takip edilmeye çalışıldığı, bazı kararlarda ilgili usul hükümlerine aykırı olarak tedbire konu kişilerin kimlik bilgilerine yer verilmediği, bazen soyadı yazılmaksızın sadece isminin bazen de pasaport numarasının yazıldığı, kimi zamanda x, y, z şeklinde ifade edildiği, hukuken şartları oluşmadığı halde iletişimin tespiti ve kayda alınmasına dair kararlarla doğrudan ve dolaylı olarak dinlenen kişilerin ve konumlarının, özellikle Devlet yönetimi ve politikaları açısından önem arz ettiği, benzer şekilde gerekçesiz ve keyfi olarak kabul edilebilecek şekilde pek çok kişinin teknik araçlarla izlendiği, bahse konu kararların yine gerekçesiz olarak uzatıldığı, ilgili usuli hükümlere aykırı şekilde ilk tedbir kararına kıyasla geçen zamanda kesintinin gerçekleşmesine karşın uzatma kararlarının verildiği, bazı teknik araçlarla izleme kararlarında tedbirin kimin hakkında verildiğinin belirtilmediği, bazı kararlarda da tedbire konu kişilerin kimliklerinin açıklanmadığı, evrakın uzunca bir süredir sonuca götüren ve etkin soruşturma yapıldığını gösteren bir usulü işlem ifa edilmeksizin üstelik herhangi bir delil de mevcut olmadığı halde sonuçlandırılmaksızın bekletildiği, tespit edilen hukuka aykırılıkların salt hukuki yanılgıyla veya soruşturma yetkisi ve takdir hakkı içerisinde açıklanmasını imkânsız kıldığı;
Silahlı terör örgütüne üye olma ile örgüt adına eylem ve faaliyetlerde bulunma iddiasıyla başlatılan soruşturmada 3 yılı geçen zaman dilimi içerisinde yüzlerce kişi hakkında uygulanan tedbir kararlarına rağmen herhangi bir kişinin şüpheli olarak ifadesine başvurulmadığı, bu doğrultuda bir usuli işlemin ifa edilmediği, herhangi bir yakalama veya gözaltı işleminin uygulanmadığı dikkate alındığında tahkikatın bitirilmesinden ziyade yukarıda da ifade edildiği gibi Başbakan, Bakanlar, MİT Müsteşarı, siyasiler, bürokratlar ile akademisyenler, gazeteci ve yazarlardan hükûmete yakın konumda olanların İran ile işbirliği içerisinde ve İran’a yakın terör örgütüne destek veren konumda gösterildiği, devlet yönetimine ilişkin saklı kalması gereken, devlet ve hükümet politikaları açısından son derece önem arz eden iletişimlerinin dinlendiği, tespit edildiği ve kayda alınmasının amaçlandığı, bu hususiyetinin de kurgu dosyanın amacının ileride yapılması muhtemel bir operasyon amaçlı olduğunu teyit ettiği, sanıkların eylemlerini, resmi hiçbir sıfat ve görevi bulunmayan örgüt elebaşı Fetullah Gülen liderliğinde, yasal resmi hiyerarşinin dışındaki ast-üst ilişkisi içerisinde bilinçli, sistematik ve koordineli biçimde, eylem ve fikir birliği içinde gerçekleştirdikleri, 17 ve 25 Aralık 2013 kumpas soruşturmalarına hazırlık hareketi niteliğinde olacak şekilde (dosya kapsamında hazırlanan şahıs tespit tutanaklarının 10-15.12.2013 tarihleri arasında hazırlandığı ve tüm teknik takiplerin 18.12.2013 tarihinde sonlandırıldığı tespit edilmesi nedeniyle) amaç birliği içerisinde hareket ettikleri, nihai hedef olarak başta Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Başbakanı (halen Cumhurbaşkanı) ve Bakanları ile Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı olmak üzere çok sayıda devlet yetkilisini, gazeteci ve yazarı, öğretim üyelerini, işadamlarını, vakıf ve dernek yetkililerini terörle ilişkilendirmeye çalıştıkları, suç tarihlerinde Devletin güvenliği, iç veya dış siyasi yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken devlet sırrı niteliğindeki bilgileri temin ettikleri, devlet sırrı niteliğindeki bu bilgileri örgütsel faaliyet ve müşterek birliktelik kapsamında siyasal casusluk maksadıyla elde ettikleri konusunda kuşku bulunmadığı, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne münhasır Bylock programının da kullanıcısı olan sanıkların dosya kapsamındaki bilgi, beyan ve belgelerden de anlaşılacağı üzere örgütsel amaçla, casusluk maksadıyla planlı bir şekilde iş bölümü ve organizasyon dahilinde hareket ettikleri, bu süreçte FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Türkiye Cumhuriyetinin mevcut düzenine yönelik kamuoyunca da bilinen operasyonel eylemlerine başladığı, 07.02.2012 tarihinde MİT Başkanının ifadeye çağrılması, Türkiye’nin seçilmiş ve halk iradesine dayanan meşru hükümetine yönelik 17-25 Aralık 2013 kumpası ve 1-19 Ocak 2014 tarihlerinde Hatay Kırıkhan’da ve Adana-Ceyhan istikametinde seyreden MİT tırlarının hukuka aykırı şekilde durdurularak aranması eylemlerinin, örgütsel organizasyon ve iş bölümü kapsamında gerçekleştirildiği anlaşılmakla, bahsi geçen operasyonel eylemlerle amacına ulaşamayan örgüt nihayetinde 15 Temmuz 2016 tarihinde Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmiştir.
Kanunun amaç, kapsam ve gerekçesi ile yukarıda değinilen, Dairemizce de benimsenen doktrindeki görüşler, yargısal kararlar, olay ve olgular birlikte değerlendirildiğinde; olay tarihlerinde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevli emniyet personeli olan sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’ın, haklarında mahkumiyet hükmü kurulan Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi casusluk amacıyla temin etme suçu açısından siyasal casusluk kastı ile hareket ettiklerinin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
V-HUKUKİ DEĞERLENDİRME, DOSYA KAPSAMI VE SOMUT OLAY MUVACEHESİNDE SANIKLARIN HUKUKİ DURUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ:
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre;
Sanık … hakkında iddianamede TCK’nın 134, 135 ve 330. maddelerinden açılmış bir kamu davası bulunmadığı ve ilk derece mahkemesinin gerekçesinde bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı halde, ilk derece mahkemesinin kısa kararında mezkur suçlardan sanığın beraatine karar verilmesi, maddi yazım hatası kabul edilmiştir.
Sanık … hakkında Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, resmi belgede sahtecilik, suç uydurma ve suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçlarından iddianamede sevk maddelerinin gösterildiği ve mütalada cezalandırma talep edildiği halde, sanık hakkında bu suçlardan mahkemece hüküm kurulmadığı; yine, sanık … hakkında iddianamede resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılması talep edilmişse de ilk derece mahkemesinin kısa kararında bu yönde kurulmuş bir hüküm bulunmadığı görülmekle, bu suçlardan zamanaşımı süresince her zaman hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
1-Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’ın haberleşmenin gizliliğini ihlal etme ile resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetlerine; sanıklar …, …, …, …, …, …, …, … ve …’ün haberleşmenin gizliliğini ihlal etme suçundan mahkumiyetlerine; sanıklar …, … ve …’ün resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetlerine; sanıklar … ve …’nun özel hayatın gizliliğini ihlal etme ile resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetlerine; sanıklar … ve …’in Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçundan beraatlerine; sanık …’in özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçundan mahkumiyetine; sanık …
hakkında hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, özel hayatın gizliliğini ihlal etme ile suç uydurma suçlarından açılan davaların istinaf aşamasında ölüm nedeniyle düşürülmesine dair hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde dair kurulan hükümler yönünden;
Bütün dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin kabul, uygulama ve gerekçesi yerinde görülmekle ve resmi belgede sahtecilik, haberleşmenin gizliliğini ihlal etme ile özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinde bir isabetsizlik bulunmamakla, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
a-Hakkında beraat kararı verilen sanıklar … ve … ile hakkında 15.09.2021 tarihinde istinaf incelemesi aşamasında ölüm nedeniyle açılan davaların düşürülmesine karar verilen sanık … yönünden yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan TBMM Başkanlığı vekili ile bir kısım katılanlar vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden;
b-Hakkında mahkumiyet hükmü kurulan sanıklar yönünden yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla, sanıklar ve müdafiileri ile katılanlar vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden, CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle;
Mahkumiyet hükümleri ve beraat kararları ile düşme kararlarının ONANMASINA,
2-Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’un Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan mahkumiyetlerine; sanık …’un Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme ile resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetine; sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’ın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetlerine; sanıklar … ve …’in silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan mahkumiyetlerine; sanık …’nun Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme ile silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçlarından mahkumiyetine; sanık …’ın silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ile haberleşmenin gizliliğini ihlal etme suçlarından mahkumiyetine dair kurulan hükümler yönünden;
Sanıklar …, …, … ve … ile ilgili olarak dosyada mevcut diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle, Bylock tespit ve değerlendirme tutanakları beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili görülmemiştir.
Mahkemenin kabul, uygulama ve gerekçesi yerinde görülmekle ve sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik, sanık … hakkında haberleşmenin gizliliğini ihlal etme ile sanıklar …, …, …, …, …, …, …, … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinde bir isabetsizlik bulunmamakla, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Dosya kapsamına göre örgüt üyesi olduğu anlaşılan sanıklar …, …, … ve …’ın eylemlerinin silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçunu oluşturduğunun kabul edilmesi, TCK’nın 314/3 ve 220/6 maddelerindeki atfın niteliği ve aleyhe temyiz olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanık …’nun örgütsel konumu ve faaliyetlerine göre silahlı terör örgütüne üye olma suçundan temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşılması gerekirken yazılı şekilde eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla, sanıklar ve müdafiilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden, CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddine, ancak;
a-Sanık … hakkında TCK’nın 204/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddeleri gereğince resmi belgede sahtecilik suçundan belirlenen 6 yıl hapis cezasından, TCK’nın 62/1 maddesi gereğince yapılan 1/6 oranında indirim sonrasında sonuç cezanın 5 yıl yerine yazılı şekilde 5 yıl 8 ay hapis cezası olarak; sanık … hakkında TCK’nın 132/1-1. cümle, 132/1-2. cümle, 137/1-a maddeleri gereğince haberleşmenin gizliliğini ihlal etme suçundan belirlenen 6 yıl hapis cezası üzerinden 62/1 maddesi gereğince yapılan 1/6 oranında indirim sonrasında sonuç cezanın 5 yıl yerine yazılı şekilde 5 yıl 8 ay hapis cezası olarak fazla ceza tayini,
b-Silahlı terör örgütüne üye olma ile silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden sanıklar hakkında verilen hapis cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak doğrudan ve yalnızca TCK’nın 58/9 maddesinin gösterilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde 58/6 maddesinin yazılması,
c-Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ulusal ve uluslararası yararları bakımından sakıncası nedeniyle mahkeme kasasında saklanmasına karar verilen mağdur … müştekilere ait ses ve görüntü kayıtlarının bulunduğu 7’şer adetten 2 takım (1 takımı orijinal, 1 takımı kopya) olmak üzere toplam 14 adet harddisk ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı (şu anda Cumhurbaşkanı), Bakanları ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı başta olmak üzere diğer devlet yetkililerinin görüşme içeriklerinin bulunduğu 3 klasörden ibaret belgenin hukuka aykırı olarak elde edilip, oluşturulduğu; hukuka aykırı şekilde elde edilmeleri ve Türkiye Cumhuriyeti … ile Başbakanlık makamlarının 26.01.2015 ve 06.02.2015 tarihli cevap yazılarına göre Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken devlet sırrı niteliğinde gizli bilgileri barındırmaları sebebiyle delil olarak kullanılamayacakları, bu itibarla saklanmalarının yasal dayanağı bulunmadığı, keza söz konusu materyallere ilişkin Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinde de bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, mezkur hükümler kesinleştiğinde imhalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden herhangi bir süre belirtilmeksizin mahkeme kasasında saklanmalarına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ve müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle BOZULMASINA, ancak bu hususların yeniden yargılamayı gerektirmeden, CMK’nın 303. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanıklar hakkındaki hükümlerin TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin fıkralarından ”yollamasıyla 58/6 maddesi” ibarelerinin çıkartılması; sanık … yönünden haberleşmenin gizliliğini ihlal etme suçundan, sanık … yönünden resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin sonuç ceza kısımlarından ”5 YIL 8 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA” ibarelerinin çıkartılarak yerine ”5 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA” ibarelerinin yazılması; hükmün adli emanette kayıtlı eşyalar ile ilgili kararlar bölümünün 25. fıkrasındaki kasada bulunan dijital materyal ve evraklarla ilgili kararlar kısmından ”Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulusal ve uluslararası yararları bakımından sakıncası nedeniyle MAHKEMEMİZ KASASINDA MUHAFAZASINA” ibarelerinin çıkartılarak yerine ”Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ulusal ve uluslararası yararları bakımından sakıncası nedeniyle Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri kesinleştiğinde imha edilmek üzere MAHKEMEMİZ KASASINDA MUHAFAZASINA” ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3-Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ile özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından mahkumiyetlerine; sanıklar …, …, …, …, …, …, …, … ve …’in Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçundan mahkumiyetlerine; sanık …’nın Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ile terör örgütü propagandası yapma suçlarından mahkumiyetine; sanık …’ın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetine; sanık …’in Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan mahkumiyetine; sanıklar … ve …’ın özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçundan mahkumiyetlerine dair kurulan hükümler yönünden;
a-Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçundan haklarında mahkumiyet hükmü kurulan sanıklar yönünden;
aa-Sanıklar …, …, …, …, … ve … ile ilgili olarak;
UYAP üzerinden yapılan kontrolde sanıklar … ve …’ün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/281 esas 2017/172 karar sayılı dava dosyasında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 12 yıl hapis cezası ile mahkumiyetlerine karar verildiği ve bu hükümlerin kesinleştiği, haklarında İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/56 esas 2021/26 karar sayılı dava dosyasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçundan mahkumiyet hükümleri kurulduğu ve bu hükümlerin temyiz aşamasında olduğu, sanıklar … ve …’ın İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/56 esas 2021/26 karar sayılı dava dosyasında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetlerine karar verildiği ve bu hükümlerin temyiz aşamasında olduğu, sanık …’un İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/281 esas 2017/172 karar sayılı dava dosyasında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 12 yıl hapis cezası ile mahkumiyetine karar verildiği ve bu hükmün kesinleştiği, hakkında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/366 esas 2018/228 karar, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/304 esas 2019 karar ve İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/56 esas 2021/26 karar sayılı dava dosyalarında 3 ayrı kez Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçundan mahkumiyet hükümleri kurulduğu ve bu hükümlerin temyiz aşamasında olduğu, sanık …’nin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/281 esas 2017/172 karar sayılı dava dosyasında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 12 yıl hapis cezası ile mahkumiyetine karar verildiği ve bu hükmün kesinleştiği hususlarının tespit edilmiş olması karşısında; mükerrer yargılamanın ve cezalandırmanın önlenmesi açısından ilgili dosyalar getirtilip incelenerek, ayrıca sanıklar …, …, … ve … hakkında kesinleşmiş hapis cezaları da bulunduğu gözetilerek mezkur dosyalardaki eylemlerinin de dikkate alınması suretiyle, eylemlerinin bir bütün halinde TCK’nın 312. maddesinde düzenlenen Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçu yönünden hazırlık hareketi kapsamında kalıp kalmadığı yahut bu suçu oluşturup oluşturmadığı değerlendirilerek; eylemlerinin TCK’nın 312. maddesindeki suçu oluşturduğunun kabul edilmesi halinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçu ile silahlı terör örgütüne üye olma suçu arasında geçitli suç ilişkisi gözetilerek silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kesinleşmiş hapis cezalarının, kurulacak olan mahkumiyet hükmünden mahsup edilmesi gerektiği ve amaç suç olan TCK’nın 312. maddesinden bir defa cezalandırılabilecekleri; eylemlerinin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğunun kabul edilmesi halinde ise, haklarında başka dosyalarda silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş olması nedeniyle bu dosyadaki davanın reddine karar verilmesi gerektiği de dikkate alınarak hukuki durumlarının buna göre tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi;
bb-Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … ile ilgili olarak;
Sanıkların, Başbakan ve Bakanların iletişimlerinin dinlenmesine yönelik; sanık …’nın ise sanıkların eylemlerine destek verir şekilde kamuoyunda algı operasyonuna yönelik eylemlerinin, kamuoyunda 17-25 Aralık 2013 kumpas operasyonları olarak bilinen, hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik girişim öncesinde hazırlık hareketi niteliğinde olduğu, doğrudan meşru hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik icrai eylem niteliğinde olmadığı, ancak mevcut haliyle eylemlerinin TCK’nın 314/2. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturacağı, TCK’nın 312. maddesinde düzenlenen Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçu ile silahlı terör örgütüne üye olma suçu arasında geçitli suç ilişkisi olduğu da dikkate alınarak; sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ceza tayin edilirken örgüt içerisindeki konum, eylem ve faaliyetleri göz önüne alınarak cezanın üst sınıra yakın belirlenmesi suretiyle hukuki durumlarının buna göre tayin ve takdiri gerektiğinin düşünülmemesi;
b-Özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçundan haklarında mahkumiyet hükümleri kurulan sanıklar yönünden;
Sanıkların, mağdur … katılanlara yönelik hukuka aykırı şekilde ve örgütsel amaçla gerçekleştirdikleri dinleme ve teknik takip işlemleri nedeniyle haberleşmenin gizliğini ihlal etme suçundan da ayrıca mahkumiyetlerine karar verildiği, ancak sanıklar gerçekleştirdikleri eylemler ile birden fazla suçun oluşmasına sebebiyet verdiklerinden, TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı gereğince yalnızca en ağır cezayı gerektiren haberleşmenin gizliliğini ihlal etme suçundan cezalandırılmaları yerine, haberleşmenin gizliliğini ihlal etme ile özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet hükümleri kurularak fazla cezaya hükmolunması ve ayrıca özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçundan cezalandırılamayacaklarının gözetilmemesi,
c-Sanık … hakkında terör örgütü propagandası yapma suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden;
Sanığın yapmış olduğu ”Türk polisi bu değil Türk hukuku bu degil, demokratik devlet bu değil despotizm bu, faşizm bu işte. Evet faşist uygulamalar bunlar tabiki. Bunların hesabını verecekler muhakkak mahkemede, hepsi yargılanacak”, ”…Sulh Ceza Hakimi kendince karar yazıyo yani. Savcıya bir türlü anlatamadık. Diyo ki: ben işte bu konuda, yani fevkalade adeta kekeme olmuş bir sekilde konuşarak; büyük bir kaygı içerisinde korku icerisinde, ben boyle bir görevi icra edemem …”, “…Savcı, söylediklerine bakılırsa evet olabilir Asliye Ceza Mahkemesi beraat karart vermiş, ama tüm hal ve tavrından anlaşılan şudur; Ben görevimi yaparsam, hukuk ve kanunlara uygun bir şekilde yaparsam, benim canıma okurlar. Başsavcı tepemizde. Adalet Bakanı tepemizde. Saray tepemizde yani dediği budur, açık bir şekilde. Onun için hukuk ve kanunun geregini yapamıyorum. Adeta kusura bakmayın dercesine, nolur uzatmaym diyor, nolur”, “…Şimdi bir mahkeme kararının uygulanmamasına şahit oluyoruz. Bir haydutluğa şahit oluyoruz yani bu eşkiyalık demektir bu. Artık zulüm ve despotizm hukuk oldu. Hırsızlık, ahlak oldu, namussuzluk din oldu, tamamen bu şekilde değerleri altüst ettiler…” şeklindeki konuşmalarının muhtevası dikkate alındığında, mezkur konuşmaların terör örgütünün cebir, tehdit ve şiddet içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da teşvik edecek biçimde olmadığı gözetildiğinde unsurları itibariyle oluşmayan terör örgütü propagandası yapma suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
d-Sanık … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden;
aa-Örgüt kurma, yönetme, örgüte üye olma, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme veya örgüte bilerek isteyerek yardım etme suçlarında etkin pişmanlık şahsi cezasızlık veya cezadan indirim yapılması gereken haller olarak kabul edilmiştir.
Amaç suçun işlenişine iştirak etmeksizin, hakkında bir soruşturma başlamadan önce örgütten gönüllü olarak ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde (TCK madde 221/2), hakkında soruşturma başladıktan sonra, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde (TCK madde 221/4), verilen bilgilerin samimi ve örgütlü suçlarla mücadelede yararlı olması ile sanığın yakalandıktan sonra pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının önemli ölçüde yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde (TCK madde 221/3), sanık hakkında şahsi cezasızlık nedeni uygulanacaktır. Amaç suça elverişli vahim nitelikte sayılan eylemler gerçekleştirilmeden yakalanan, örgüt kuran, yöneten, örgüte üye olan, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek isteyerek yardım edenlerin örgütün yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi vermesi halinde cezadan indirim yapılacaktır (TCK madde 221/4. fıkra 2. cümle).
Somut olayda dosya kapsamına göre; örgüt üyesi olan ve savunmalarında etkin pişmanlık kapsamında bilgiler veren ve bu kapsamda örgütle irtibatlı kişilerin ismini bildiren sanığın, yakalandıktan sonra örgütün yapısı ve mensupları ile ilgili bilgiler verdiği anlaşılmakla, TCK’nın 314/2 ve 3713 sayılı TMK’nın 5/1 maddesi uyarınca tayin olunan cezada verdiği bilgiler ve etkin pişmanlıkta bulunduğu aşama gözetilerek üçte birden dörtte üçe kadar indirim öngören TCK’nın 221/4-2. cümle maddesi uyarınca makul bir indirim yapılması gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde fazla ceza tayini,
bb-Takdiri indirim nedeni olarak; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failinin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların göz önünde bulundurulması gerektiği gözetilmeden, geçmişte hakkında herhangi bir suç kaydı ve sabıkası bulunmayan, dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışı tespit edilemeyen sanık hakkında yazılı şekilde yerinde olmayan gerekçe ile TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
e-Sanık … hakkında Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden;
Sanığın 2011-2014 yılları arasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele
Şube Müdürlüğü Teknik Büro Amirliği bünyesinde T341… aidiyet numarası ile dinlemeci polis olarak görev yaptığı tespit edilse de TEM Şube Müdürlüğünde 2011 yılında göreve başlayan sanığın yaklaşık 1.5 yıl soruşturma
dosyasına dahil edilmediği, sonrasında ihtiyaçtan dolayı soruşturmaya dahil edildiği, bu dönemde devlet sırrı niteliğinde önem arz eden bir konuşmayı dinlediğine ilişkin dosyada bir delil bulunmadığı, bu itibarla Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanının, Bakanlar veya diğer bürokratlarla yaptığı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliği veya iç veya dış
siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken içeriğe sahip herhangi bir görüşmeyi dinlemediği, bu yönde bir dinleme veya dinlemenin uzatılması yönünde talepte
bulunmadığı, sanığın genelde iletişimin dinlenmesi kararlarının uzatılması yönünde rapor
hazırlama işinde kullandırıldığı, dinleme yapsa bile ağırlıklı olarak raporlama işinde çalıştırıldığı anlaşılmakla, unsurları itibariyle oluşmayan TCK’nın 328. maddesinde düzenlenen Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar ve müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, mahkumiyet hükümlerinin bu nedenlerle BOZULMASINA, mevcut delil durumu, sanıkların tutuklulukta geçirdikleri süre, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve bozma nedenleri gözetilerek sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’in tahliye taleplerinin reddi ile tutukluluk hallerinin DEVAMINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.05.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

… … … … …