YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/39512
KARAR NO : 2023/302
KARAR TARİHİ : 25.01.2023
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/1630 E., 2021/1236 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 09.10.2019 tarih ve 2018/58 Esas, 2019/369 Karar sayılı oy çokluğu ile verilen kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.
2. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 12.07.2021 … ve 2019/1630 Esas, 2021/1236 sayılı Kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik o yer Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunun, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca esastan reddine karar verilmiştir
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 14.11.2022 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemi; FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantılı bulunan ve örgüt üyelerinin kamu sınavlarını kazanmaları için oluşturulan çalışma evlerinin, diğer öğrenci evlerinden farklı örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, çalışma evlerinde ancak örgütün tanıyıp güvendiği örgüt hiyerarşik yapı içerisinde bulunan kişilerin kalabildiği, bu nedenle Hakim-Savcılık sınavı için özel oluşturulmuş çalışma evinde kalan sanığın bizzat örgütün hiyerarşik yapı içerisine girdiğinin kabulü gerektiği, sanığın örgütün hakim savcı yapılanmasına girmek amacıyla bu evlerde kaldığı, böylece sanığın Fetullahçı silahlı terör örgütünün ideolojisini, amaçlarını, faaliyetlerini benimsediği, örgütün yargı yapılanması içinde yer aldığı, bu gerekçelerle atılı suçtan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan beraatine karar verilmesinin hukuk ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
“Tüm dosya kapsamı ile UYAP hakim ekranı marifetiyle örgütlü suçlar bilgi bankasından yapılan sorgulamada hakkında özetle örgütün sohbetlerine katılmak, himmet, bağış vb. adlar altında örgüt lehine yardım toplamak, kod adı kullanmak ya da sair örgütsel faaliyetlerde bulunmak şeklinde gerçekleşen eylemlerde bulunduğuna dair herhangi bir tanık ya da itirafçı sanık beyanı bulunmayan sanığın mahkememiz huzurunda alınan tevilli ikrara dayalı savunmasında geçen ve mahut örgüt ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan hususların üniversite öğrenciliği ile hakimlik sınavına hazırlık sürecine ilişkin olup 2009 – 2013 yılları arasına tekabül ettiği, dinlenilen tanıkların bilgilerinin de söz konusu bu tarihlere ilişkin olduğu ve sanığın örgüt içerisinde sohbetlere katılmak, himmet, burs vermek-almak, kod ismi kullanmak vb. herhangi bir faaliyette bulunduğuna dair somut bir bilgiye dayanmadığı gibi, söz konusu tarih sonrasına ilişkin de herhangi bir bilgilerinin olmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2015/3 Esas sayılı kararında anlatılan ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mubah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan katlarla irtibatlı olduğu anlaşılan ve fakat örgütün nihai amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanığın, hükme esas alınan ikrarının ve tanık anlatımlarının kronolojik olarak tamamen kamuoyu nezdinde örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan, hukuki kılıflarla kamu görevlileri ve sivil şahıslara yönelik bir kısım operasyonlara başladığı 2013 yılı Aralık ayı öncesine ait olup örgüte müzahir evlerde kalmaktan ibaret eylemlerinin, sanığın konum ve kişisel özellikleri de nazara alındığında; silahlı terör örgütünün unsurlarında yanılgı (TCK. 30/1 md.) kapsamında değerlendirilebileceği, yukarıda anılan tarihten sonra gerçekleştirilen örgütsel faaliyetlerin örgüt üyeliği için kriter kabul edileceği gözetilerek (aynı yönde Yargıtay 16. C.D. 10.05.2018 tarih ve 2017/4179 Esas ve 2018/1541 Karar sayılı kararı); sanık hakkında örgütün hakim yapılanması içinde yer aldığına ve belirtilen tarihten sonra gizlilik içinde örgütsel toplantılar gerçekleştirildiğine, örgüt üyeliği için yeterli kabul edilebilecek çeşitlilik ve yoğunlukta eylemlerde bulunduğuna dair herhangi bir beyan ve tespit bulunmayan, yine örgütün finans kaynağı olan Bank … hesabı ve örgüte müzahir vakıf, dernek, sendika üyeliği de bulunmayan sanığın, nihayeten örgütün kriptolu iletişim ağı olan ByLock iletişim sistemini kullanmadığı da anlaşıldığından eylemlerinin silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluluk içermemesi karşısında örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığından sanığın beraatine” karar verildiği anlaşılmıştır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenmiştir.
IV. GEREKÇE
Ayrıntıları (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 2017/1809 Esas ve 2017/5155 sayılı Kararında ve Dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere: Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, syf. 383 vd.)
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır. (… özel kısım syf. 263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf. 280)
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Tanık anlatımları, sanık savunması ve karardan sonra dosya içerisine geldiği anlaşılan etkin pişmanlık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin kamuoyuna cemaat olarak bilindiği dönemde söz konusu yapı içerisinde bulunduğu ancak bu yapının kamuoyunca da bilinen operasyonel eylemlerinden sonra yapıyla irtibatını kestiği şeklindeki savunmasının aksine delil bulunmaması ve tanık beyanlarının sanık savunmasını doğrular nitelikte olması karşısında, Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması gerekçesiyle beraate yönelik vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla hükümde hukuka aykırılık saptanmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 12.07.2021 … ve 2019/1630 Esas, 2021/1236 sayılı Kararında Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesine , Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
25.01.2023 tarihinde karar verildi.