Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2022/34140 E. 2023/40 K. 11.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/34140
KARAR NO : 2023/40
KARAR TARİHİ : 11.01.2023

¸

T. C.
Y A R G I T A Y
3. C E Z A D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
TUTUKLU

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2022/333 E., 2022/715 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.02.2022 tarihli ve 2021/168 Esas, 2022/52 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314. maddesinin ikinci fıkrası ve3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3. madde yollamasıyla 5/1 maddesi uyarınca 8 yıl 1 ay 15 … hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesinin, 09.05.2022 tarihli ve 2022/333 Esas, 2022/715 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 05.07.2022 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi özetle;
1. Sanığın suç işleme amacını bilerek silahlı terör örgütüne girmesinin söz konusu olmadığına,
2.Sanığın ByLock kullanmadığına ve ByLock kullanımına ilişkin delillerin hukuki dayanaktan yoksun olmasına,
3.Tanık beyanlarının çelişkili olduğuna ve etkin pişmanlıktan yararlanan tanıkların ifadelerine itibar edilmemesi gerektiğine,
4. Üniversitelerin örgüt tarafından mahrem hizmetler kapsamında değerlendirilmediğinden bahisle, sanığın mahrem imam kabulünün isabetsiz olmasına,
5. Sanığın yargılamaya SEGBİS üzerinden katılmasına,
6. Eksik inceleme yapılmasına,
7. İspat bakımından değerlendirmenin yerinde olmamasına,
8. Sanığın lehine olan delillerin dikkate alınmamasına
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda; sanığın üzerine kayıtlı hat ile … ve … İMEİ numaralı Samsung marka Galaxy S4 model telefonlarla 11/08/2014 ilk tespit tarihi olmak üzere ByLock kaydının bulunduğu, buna ilişkin ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının dosya arasına girdiği, tanık A. A.’nın ayrıntılı beyanlarından da anlaşılacağı üzere bylock tespit ve değerlendirme tutanağında kullanıcı adı, şifre ve adı bölümlerinde geçen ”…”ın sanığın kod adı olduğu, … ID numaralı ByLock’da ekli olan kullanıcılardan … isimli kullanıcının ”…”, … ID numaralı kullanıcının ”… Bey”, … ID numaralı kullanıcının ”…”, … isimli kullanıcının ”…” adını verdiği, her ne kadar sanık bylock isimli programı kullanmadığını ifade etmiş ise de; ByLock yazışma içerikleri incelendiğinde … ID numaralı ByLock hesabından atılan ”biz … abi ile dar bölgeye bakıyorduk abi, …, … ve …nin tüm personeline, … bey değişti, şimdi gelen abiyle de iş bölümü yaptık, bu üç yerin araştırma görevlileri bende, hocaların takibi onda, çok yoğun değil ama, 2-3 haftada bir geliyorlar …’ya, bir tam günde hallediliyor işler..” mesajının tanık …’nın sanığın araştırma görevlilerinden sorumlu abi konumunda olduğuna dair beyan ve teşhisleri ile uyuştuğu, yine yazışma içeriklerinde … ID numarasından atılan ”açık adres: …..’ mesajının bulunması ve sanığın da içerikte yer alan adreste ikamet ettiğini beyan etmiş olması, ayrıca bylock kullanıcı adı ile sanığın kod isminin … olarak uyumluluk göstermesi ve kullanıcı adında bulunan ”34” ve ”06” rakam grubunun sanığın ikamet ve çalışma kayıtlarının bulunduğu İstanbul ve Ankara ili plaka kodlarıyla uyumluluk gösterdiği, böylece suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan kapalı devre kriptolu iletişim ve haberleşme programı olan ByLock adlı programı sanığın kullandığı ve bu programa giriş yaptığının belirlendiği, bu hususun yukarıda belirtilen BTİK kayıtları, bilirkişi raporu, bylock tespit ve değerlendirme tutanağı, tanık … A.’nın beyanı, KOM Daire Başkanlığından alınan ByLock kayıtları ve BAZ bilgilerinin de örtüşmesi karşısında sabit bulunduğu, Tanık … A.’nın sanık ile … kod isimli kişinin vasıtasıyla Ankara’da tanıştığını, sanık ile bir kaç defa aynı sohbet grubunda bulunduğunu, sanığın … kod ismini kullandığını, 2014 yılında sanıktan araştırma görevlilerinden oluşan gruba sohbet verme sorumluluğunu devraldığını, sanığın bylock listesinde ekli olduğunu ifade ettiği, kovuşturma aşamasında sanığın inkar yollu beyanları üzerine tanık … A.’nın duruşma sırasında sanığı … adı ile teşhis ettiği, tanığın yer, zaman, sebep-sonuç ilişkisi göstererek ayrıntılı somut bilgi ve görgülerine dayalı beyanlarda bulunduğu, tanık beyanlarının somut veriler ile desteklendiği, beyanlarının dosya kapsamı ile örtüştüğü, tanığın bu beyanları ile; sanığın örgütün sohbet ve toplantılarına katıldığı, örgüt içerisinde belli bir bölgedeki araştırma görevlilerinden sorumlu mahrem imam olarak görev aldığı, … kod adını kullandığı, ByLock programını kullandığı, tanık beyanının sanığın örgütsel faaliyetine ilişkin açıklayıcı, aynı zamanda yer, zaman, kişi bakımından ayrıntılı olduğu, ayrıca sanık ile tanık arasında bir husumetin bulunduğuna dair dosyada herhangi delilin bulunmadığı, tanık … A.’nın yalan söylemesini gerektiren veya iftira atması için bir sebebin bulunmadığı, ayrıca tanık beyanlarının Bylock tespit ve değerlendirme tutanağı ile de örtüştüğü, tanığın sanığın ByLock tespit ve değerlendirme tutanağında … ID ile kayıtlı olduğu, bu nedenlerle adı geçen tanığın beyanlarına üstünlük tanınıp itibar edilmesi gerektiği belirtilip, inkar yollu beyanlarına itibar edilmeyen sanığın örgütsel kast ile hareket ettiğinin ve üzerine atılı suçu anlatılan şekli işlediğinin kabulü ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenmiştir.
IV. GEREKÇE
a)Amacı, yapılanması ve faaliyet yöntemlerine ilişkin ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında açıklandığı üzere, FETÖ/PDY, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmayı ve yerine başka bir düzen getirmeyi amaçlayan bir terör örgütüdür.
b) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir(TCK madde 21/1). Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz(TCK madde 30/1). 5237 sayılı TCK’nın, “Hata” kenar başlıklı 30/1.maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleştiği durumlarda, sanığın kasten hareket ettiğinden bahsedilemeyecek ve somut olayda tipik eylem gerçekleşmiş olsa da 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraat kararı verilecektir.
Hata(yanılma); kişinin tasavvuru, zihninden geçirdikleri ile gerçeğin birbirine uymaması anlamına gelen bir kavramdır. Hata kural olarak iradenin oluşum sürecine etki eder ve gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi nedeniyle irade bozulmuş olarak doğar. Failin tasavvurunun konusu dış dünyaya ait bir şeye ilişkin olabileceği gibi, normatif dünyaya (kurallar alanına) dair de olabilir. Dış dünyayla ilgili şey olduğundan farklı bir biçimde algılanması halinde unsur yanılgısından (tipiklik hatası), normatif dünyaya ait gerçekliğin farklı biçimde değerlendirilmesi halinde ise yasak hatasından bahsedilir. Kısaca unsur hatası bir algılama hatası olduğu halde, yasak hatası bir değerlendirme hatasıdır.
Dairemizin 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı dosyasında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; FETÖ/PDY terör örgütünün, başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanında büyük bir kesimce böylece algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce erişinceye kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün ustaca gizlenen amacını bilenler ve bu amaçla örgütte görev alanlar açısından, suç tarihine bakılmaksızın ve suç tarihinden önce anılan yapının terör örgütü olduğuna ilişkin bir mahkeme kararı verilmiş olması da aranmaksızın hata savunmalarına itibar edilemeyeceğinde kuşku bulunmamakta ise de; terör örgütü olduğunu bilmeksizin içinde yer alan veya yardım eden sanıklar yönünden mensup olduğu ya da yardım ettiği yapının Anayasal düzeni zorla değiştirme, Anayasaya uygun olmayan yöntemlerle iktidarı ele geçirmeyi amaçlayan bir terör örgütü olduğunu veya terör örgütüne dönüştüğünü anladığı veyahut expost bir değerlendirme ile dış aleme yansıyan olay ve olgular itibariyle kendisinden anlamasının beklendiği tarihten itibaren davranışları ile bu örgütten ayrılma iradesini ortaya koyup koymadığı ve bu bağlamda TCK’nın 30/1. maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği somut olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; örgütün nihai amacını gerçekleştirmek için üniversite araştırma görevlilerinden sorumlu olarak vazifelendirilen, Bylock tespit ve değerlendirme tutanağı ve tanık A. A.’nın beyanına göre Bylock ve kod adı kullanan sanığın, örgütteki konumu, faaliyetlerinin önemi ve irtibatının devam ettiği tarih itibariyle örgütün nihai amacını bilmediği yönündeki savunmasına itibar edilmemesi yerindedir.
c) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı kararında; “Bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran suç örgütünün bir kısım mensuplarınca kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla sanık tarafından kullanıldığının bilirkişi raporu, bylock tespit ve değerlendirme tutanağı ve tanık beyanı ile her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı bir biçimde ortaya konulan ve kod adı kullanan sanığın, anılan örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla katılıp süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluluk arz eden faaliyetlerde bulunmak suretiyle üyesi olduğuna dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
d) Sanığın yargılamaya SEGBİS yoluyla katılmasına, yargılama aşamasında sanık ve müdafi tarafından itiraz edilmemesi ve bu durumun herhangi bir savunma zaafiyetine neden olmaması karşısında buna yönelik temyiz sebebine itibar edilmemiş ve;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, temyiz dilekçesinde ileri sürülen savunmaların özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla, incelenen hükümde hukuka aykırılık saptanmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesinin, 09.05.2022 tarihli ve 2022/33 Esas, 2022/715 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
11.01.2023 tarihinde karar verildi.