Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2022/33966 E. 2023/3136 K. 16.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/33966
KARAR NO : 2023/3136
KARAR TARİHİ : 16.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ :Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının tamamını veya bir kısmını tağyir tebdil ve ilgaya teşebbüs, Silahlı terör örgütü yönetme
KARAR :Yargılamanın yenilenmesi taleplerinin kabulüyle gerçekleştirilen yargılama neticesinde mevcut hükümlerin onaylanmasına
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Hükümlüler hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı duruşmalı olarak yapılan inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. madde ile görevli) 31.01.2008 tarih ve 2005/91 Esas, 2008/32 sayılı Kararı ile sanık … hakkında 765 sayılı TCK’nın 146/1 maddesi uyarınca Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının tamamını veya bir kısmını tağyir tebdil ve ilgaya teşebbüs ve sanık … hakkında 5237 sayılı TCK’nın 314/1 inci maddesi uyarınca silahlı terör örgütü yönetme suçlarından cezalandırılmalarına karar verilmiştir.

2. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 06.05.2099 tarihli ve 2008/17004 Esas, 2009/5508 sayılı ilamı ile sanıklara atılı her bir eylem yönünden eylem evrakı, savunmalar, maddi kanıtlar ve başka dosya sanıklarına ait ifadelerin sübuta ilişkin kabuller çerçevesinde tutarlı bir biçimde tartışılması, çelişkilerin giderilmesi, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak ve Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde elverişli kanıtlarla birlikte ortaya konularak, her bir sanığın sabit görülen eylemlerinin neler olduğu, hangi eylemlere ne şekilde katıldıkları açıkça belirlenerek, hangi delillerle bu sonuca varıldığının tartışılıp değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141. Ceza Muhakemesi Kanunun 34, 230 uncu maddelerine muhalefet edilmesi, sanık … ile ilgili olarak; hükme esas alınan 17.03.2003 tarihinde İstanbul Maltepe Cevizli mahallesinde döviz bürosu sahipleri … ve …’nin silahlarının gasp edilmesi eylemine ilişkin eylem evrakının dosyaya celbedilmeden hüküm tesisi gerekçesi ile sair yönleri incelenmeksizin bozma kararı verilmiştir.
3. Bozma sonrası yapılan yargılama sonucu hükümlüler hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. madde ile görevli) 28.08.2012 tarih ve 2009/275 Esas, 2012/159 sayılı Kararı ile sanık … hakkında 765 sayılı TCK’nın 146/1 inci maddesi uyarınca Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının tamamını veya bir kısmını tağyir tebdil ve ilgaya teşebbüs ve sanık … hakkında 5237 sayılı TCK’nın 314/1 inci maddesi uyarınca silahlı terör örgütü yönetme suçlarından cezalandırılmalarına karar verilmiştir.

4. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 08.07.2013 tarihli ve 2013/4821 Esas, 2013/10539 sayılı ilamı ile onanmak suretiyle verilen cezalar 08.07.2013 tarihinde kesinleşmiştir.
5. Hükümlüler müdafiilerinin adil yargılanma haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundukları, başvuru neticesinde Anayasa Mahkemesi’in … hakkında 05.11.2015 tarih ve 2013/7011 Başvuru numaralı kararı ve … hakkında 24.03.2016 tarih ve 2013/6944 Başvuru numaralı kararı ile Anayasa’nın 36. maddesinin ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
6. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince hükümlülerin 6216 sayılı Kanun’un 50/2 nci maddesi gereğince yeniden yargılanmalarına karar verilmiş, hükümlüler hakkındaki davanın 2016/72 Esas sırasına kaydı yapılarak, yapılan duruşma sonucunda Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi 01.12.2021 tarihli ve 2016/72 Esas, 2021/483 sayılı Kararı ile Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 28.08.2012 tarihli ve 2009/275 Esas 2012/159 sayılı hükmünün onaylanmasına karar vermiştir.
7. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 02.06.2022 tarihli ve onama içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A-Hükümlü … müdafiinin temyiz istemi özetle;
1. Kararın öncelikle istinaf incelemesinden geçmesi gerektiğine,
2. Mahkemenin yeniden yargılama kararı vererek yeniden yargılama yapması ile onaylanmasına karar verilen 28.08.2012 … ve 2009/275 Esas – 2012/259 sayılı Kararın kendiliğinden ortadan kalktığına,
3. Anayasa Mahkemesinin ihlal tespiti, yargılamanın yenilenmesi ve yeniden yargılama kararı ile ortadan kalkan, hükümsüz olan mahkumiyet kararının infazının devamına karar verilmesinin yasaya, usule ve hukuka aykırı olduğuna,
4. Ortadan kalkan, hüküm ifade etmeyen mahkumiyet kararının infazının sürdürülmesi yasa ve hukuka aykırı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali olduğuna,
5. Onanmasına karar verilen mahkumiyet kararında iddianamede olmayan olaydan sanık sorumlu tutularak mahkumiyet kararı verildiğine,
6. Onanmasına karar verilen mahkumiyet kararında olduğu gibi, yargılamanın sonraki aşamalarda alınan ifade, sorgu ve savunmalarında kabul edilmeyen, müdafi hazır edilmeden düzenlenen şüpheli/sanık kolluk ifade tutanağındaki beyanlar esas alınarak mahkumiyet kararı verildiğine,
7. …’in fesk yapılanmasının üst düzey sorumlularından biri olduğu, kod adı kullandığına, …’in tahliye sonrası örgütsel faaliyetleri sürdürmeye devam ettiğini, N. Ş. ve M Ç.’nin örgüt içerisinde üst düzey konumda bulundukları ve …’in birlikte hareket ettiğini gösterir delil bulunmadığına,
8. Usulüne uygun hazırlanmayan kolluk tutanaklarına alınan beyanlar mahkumiyet kararında cezalandırmaya esas alınamayacağına,
9. Anayasa Mahkemesi kararında tespit edilen yasa ve hukuka aykırılıklar ve adil yargılanma hakkı ihlali giderilmediğine,
10. Temyiz dilekçesinde belirtilen sebepler ve sair hususlara,
B-Hükümlü … müdafiinin temyiz istemi özetle;
1. Anayasa Mahkemesinin kararıyla kendiliğinden ortadan kalkan önceki mahkumiyet kararının yasa ve hukuka uygun olduğuna karar verilemeyeceğine,
2. Dinlenen tüm tanıklar lehe beyanda bulunduğuna, örgüt yöneticiliği suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına,
3. Anayasa Mahkemesi kararında tespit edilen yasa ve hukuka aykırılıklar ve adil yargılanma hakkı ihlalinin giderilmediğine,
4. Temyiz dilekçesinde belirtilen sebepler ve sair hususlara,
İlişkindir.
III. GEREKÇE
Hüküm fıkrasında onaylanmasına karar verilen hükmün karar numarasının sehven 2012/159 yerine 2012/259 yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak kabul edilmiştir.
Yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilerek yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip hükümlülerin suçlarının sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezaları azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olup önceki hükümlerin onaylanmasına dair kararda hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 01.12.2021 tarihli ve 2016/72 Esas, 2021/483 sayılı Kararında hükümlüler müdafiileri tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden hükümlüler müdafiilerinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak Üye …’ın karşı oyu ve oy çokluğu ile ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
16.05.2023 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ:
Anayasa Mahkemesi tarafından hükümlü … hakkında 05.11.2015 tarih ve 2013/7011 sayılı Kararı ve hükümlü … hakkında 24.03.2016 tarih ve 2013/6944 sayılı Kararı ile tanık sorgulama ve makul sürede yargılama haklarının ihlal edildiğine, tanık sorgulama hakkı kapsamında tespit edilen ihlal yönünden ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapılmak üzere kararın ilgili mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.
Kararın gerekçesinde ilgili yasal mevzuattaki düzenlemeler irdelendikten sonra başvurucunun tanık sorgulama ve makul sürede yargılama hakkının ihlal edildiğinin, duruşmada dinlenilmeyen tanık beyanlarına dayanarak mahkumiyet hükmü kurulması, hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmanın makul süre içinde sonuçlandırılmamış olması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinin ileri sürdüğü başvurucunun bu iddiaların kabul edilebilir nitelikte olduğunu belirttikten sonra … kararın 57, 58 ve 59 paragraflarında;
“Bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorguya çekmek veya çektirmek, lehine olan tanıkların da aleyhine olan tanıklarla aynı koşullar altında davet edilmelerinin ve dinlenmelerinin sağlanmasını isteme hakkı Sözleşme’nin 6 ncı maddesinin (3) numaralı fıkrasının (d) bendi kapsamında düzenlenmiştir. Bu nedenlerle başvurucunun, başka davalarda yargılanan ve kendisinin aleyhine beyanda bulunan sanıkların hiçbirinin İlk Derece Mahkemesi önünde dinlenmediği yönündeki iddiasının Anayasa’nın 36 ncı ve Sözleşme’nin 6 ncı maddesinin (3) numaralı fıkrasının (d) bendi kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Sözleşme’nin 6 ncı maddesinin (3) numaralı fıkrasının (d) bendi şöyledir:
“(3) Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir:

d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında davet edilmelerinin ve dinlenmelerinin sağlanmasını istemek;”
59 uncu Sözleşme’nin 6 ncı maddesinin (3) numaralı fıkrasının (d) bendinde ilk olarak sanığın iddia tanıklarını sorguya çekme veya çektirme hakkı güvence altına alınmıştır. Kovuşturma sırasında bütün kanıtların tartışılabilmesi için kural olarak bu kanıtların aleni bir duruşmada ve sanığın huzurunda ortaya konulmaları gerekir. Bu kural istinasız olmamakla birlikte eğer bir mahkûmiyet sadece veya belirleyici ölçüde, sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ise sanığın hakları Sözleşme’nin 6 ncı maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014, § 46).
Anayasa Mahkemesi başvurucu … hakkındaki kararının 46,48 ve 49 paragraflarında;
“Somut olayda İlk Derece Mahkemesi, hükme esas aldığı beyanların sahipleri tanıkların duruşmada dinlenmesi için hiçbir girişimde bulunmamıştır. Dolayısıyla bu tanıkların 5271 sayılı Kanun’un 211 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında sayılan ve duruşmada dinlenmesi yerine önceki beyanlarının okunması ile yetinilebilecek tanıklar olup olmadığı araştırılmamıştır. Bu beyanların önem dereceleri itibarıyla da duruşmada okunmakla yetinilecek beyanlardan olduğu da kabul edilmiş değildir. Dahası başvurucu veya müdafiince hükme esas alınan tanıkların beyanlarının duruşmada okunmakla yetinilmesine rıza gösterilmemiş, bahsi geçen tanıkların duruşmada dinlenmesi talep edilmiştir.
Başvurucunun mahkûmiyetinde belirleyici olan anılan ifadeler, bir avukat huzurunda alınmamış; Mahkeme, itiraz konusu olan bu ifadelerin alınma biçimini ve koşullarını tespit etmeye yönelik herhangi bir adım da atmamıştır. Dolayısıyla tek delil olmamakla beraber başvurucunun aleyhine belirleyici delil olan ve başvuranın mahkûm edilmesini mümkün kılan söz konusu tanık ifadelerinin güvenilirliği ve doğruluğu hakkında ciddi kuşkular bulunduğuna dair başvurucu iddialarının yersiz olduğu söylenemez.
İlk Derece Mahkemesi, belirleyici ölçüde başka davaların soruşturma evrelerinde dinlenen ve başvurucu ile yüzleşmesi olanağı olup olmadığı araştırılmamış olan sanıklar ile yüzleştirme tutanağında ismi geçen kişilerin beyanlarına dayanarak başvurucunun cezalandırılmasına karar vermiştir (bkz. § 14). Mahkûmiyet büyük ölçüde başvurucunun soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı kimseler tarafından verilen ifadelere dayandırılmış olduğundan ve savunma haklarının korunması için hiçbir tedbir alınmadığından başvurucunun hakları Anayasa’nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmıştır.” şekilde sonuçlara ulaşmıştır.
Dosyanın gereği yapılmak üzere, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin gönderilmesine karar verilmesi üzerine başvurucu hükümlüler hakkında 6216 sayılı Kanun’un 50/2 nci maddesi gereğince yeniden yargılanmalarına karar verilmiş, bu doğrultuda dava ele alınarak Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/72 Esas sırasına kaydı yapılarak yeniden yapılan yargılamada usulüne uygun olarak dinlenen tanıklar yargılamanın yenilenmesi öncesindeki ve sonrasındaki kabullere esas alınan kolluk ifadelerini kabul etmeyerek beyanda bulunmuşlardır.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi kararın gerekçesinde 17.03.2003 tarihinde meydana gelen yağma eyleminde tanık olarak dinlenilen …” A. A. kovuşturma aşamasında verdiği ifadesinde ilk ifadesini işkence altında verdiğini beyan ederek kabul etmemiş ve sanıkların örgüt bağlantılarını bilmediğini öne sürmüştür. Tanığın maruz kaldığını öne sürdüğü işkence- kötü muamele suçu yönünden kamu görevlileri yargılandıkları Asliye Ceza Mahkemesinde beraatlerine karar verilmiş, kararın temyizi üzerine dava zaman aşımının dolması nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmiştir. Tanığın kabul etmediği ifadesinin tespit edildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunun CMUK hükümleri çerçevesinde, müdafii eşliğinde alınmayan ifadenin sanık tarafından kabul edilmediği takdirde esasa etkili kılınamayacağı şeklinde bir hüküm yer almamaktadır. Bu yönde hüküm CMK döneminde ifade tespit tarihi sonrasında düzenlenmiştir. Bununla birlikte yine CMUK döneminde tanığın ifade verdiği tarih itibariyle atılı suçtan ifade sırasında müdafii bulundurma zorunluluğu da bulunmaktadır. Açıklamalar doğrultusunda tanığın ifadesinin tarih itibariyle usule uygun olduğu anlaşılmakta ise de Anayasa Mahkemesi kararları dikkate alınarak diğer delillerle birlikte değerlendirme yapmıştır.” gerekçesine dayanmıştır.
… hakkında mahkemece yapılan değerlendirme de yargılanmanın yenilenmesine müteakip dinlenen tanıkların ifadelere ve diğer deliller bir bütün olarak değerlendirilmiş ve hakkında Mahkememizce hükmedilen 28.08.2012 … ve 2009/275 Esas-2012/259 sayılı hükmün Kanun’a ve hukuka uygun olduğu anlaşılmakla anılan hükmün onaylanmasına karar verilmiştir.
Yargılanmanın yenilenmesine karar verilmişse delil serbestliği kuralı gereğince yeni bir yargılama yapacak toplanan delillerin mevcut delillerle birlikte tartışılıp değerlendirilerek maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacak ve sonuçta önceki hükmü onaylayacak veya hükmün iptali ile dava hakkında yeniden hüküm verecektir. (madde 323/1)
Ceza mahkemesinde önemli yer tutan tanıklık, yargılama konu olan fiilin fail tarafından işlenip işlenmediği yada nasıl işlendiği konusunda yargılama makamının kanaate ulaşmasını sağlayan kanıtlardan birisidir.
Anayasanın 36/1 inci maddesine göre herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanma suretiyle yargılama mercileri önünde davacı ve davalı olarak, iddia savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
AİHS 6 ncı maddesinin (1) numaralı fıkrası ve (3) numaralı fıkrasının d bendiine göre, bir suç ile itham edilen herkes iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında davet edilmeleri ve dinlenmelerinin sağlanmasını istemek hakkına sahiptir.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde dinlenilen tanıklar hazırlık soruşturmasında kollukta verdikleri ifadeleri kabul etmemişlerdir.
CMK’nın 148/4 üncü maddesi “Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.” hükmü de göz önüne alındığından mahkemenin artık Anayasa Mahkemesinin kararında belirttiği gibi tanık sorgulama hakkının ihlali yönünde sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapmak iradesi doğrultusunda bu tanıklar beyanları dışında dosyada ki delilleri değerlendirerek sonuca ulaşması için öncelikle hükmün iptaline karar vererek yapılan yargılama sonucunda yeni bir hüküm kurmak zorundadır.
Çünkü;
Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 6/1, T.C. Anayasasının 141/2, CMK’nın 34/1 ve 230/1-b-c maddeleri gereğince mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde; sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet savcısını ve herkesi inandıracak şekilde olması, Yargıtay’ın tutarlılık denetimini yapabilmesi için kararın dayandığı tüm verilerin, bu verilere mahkeme tarafından ulaşılan sonuçların; iddia, savunma ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması, eylem ile hükümlünün/sanığın ilişkilendirilmesi, bu suretle dava konusu eylemin oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise suç olarak tanımlanıp tanımlanmayacağı konusundaki mahkeme kabulünün duraksamaya yol açmayacak biçimde karar yerinde gösterilmesi gerekir.
Gerekçede hükmün dayanakları akla hukuka ve dosyadaki bilgi ve belgelere uygun olarak açıklanmalı, yasal ve yeterli olmalı, tarafları tatmin etmeli, yasanın amacına uygun düşmeli, uygulamada keyfiliği önlemeli ve bu şekilde denetim yapılmasına olanak sağlamalıdır.
İncelenen dosyada Anayasa Mahkemesinin saptadığı ihlallerin sonuçlarını etkin biçimde ortadan kaldıracak yeni bir adil yargılamanın yapılması amacıyla yargılamanın yenilenmesi istemi yerinde görülerek duruşma açılıp müdafii yardımından yararlandırılarak gerçekleştirilen yeni yargılama sonunda verilen kararda; Anayasa Mahkemesinin … hakkında 05.11.2015 tarih ve 2013/7011 Başvuru numaralı ve … hakkında 24.03.2016 tarih ve 2013/6944 Başvuru numaralı kararlarında yer alan ve ilgili bölümde işaret olunan ihlal sebeplerinin ne suretle etkin biçimde karşılandığına ilişkin gerekçelerin nelerden ibaret olduğu bağlamında, toplanan delillerin karar yerinde tartışılıp suçun ne şekilde işlendiğinin açıklanması, mevcut delillerin irdelenmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; hangisinin hangi sebeple diğerine üstün tutulduğunun, bu kapsamda varsa dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi, delillerle sonuç arasında bağ kurulması, bir başka deyişle bu delillerle neden bu sonuca varıldığının anlatılması, suçun nitelendirmesi yapılarak yenilenen yargılamanın daha önce yapılıp bitirilen yargılama sonucunda ulaşılan sonuçları değiştirecek bir yenilik getirip getirmediğinin Yargıtay denetimine olanak sağlayacak biçimde açık, tereddütleri giderecek ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde gösterilerek yeninden hüküm kurulması gerekirken, açıklanan ilkeler ve verilen ihlal kararının mahiyetine nazaran yasal ve yeterli gerekçe göstermeden 28.08.2012 tarihli ve 2009/275 Esas 2012/159 sayılı Karara atıfla hükümlerin onaylanmasına karar verilmesi suretiyle Anayasanın 141, CMK’nın 34 ve 230 inci Maddeleri ile 30.03.2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50 inci maddesine muhalefet edilmesi, usul ve yasaya aykırı olduğundan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/72 Esas sayılı Kararın BOZULMASI gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

TEFHİM ŞERHİ:

16.05.2023 tarihinde verilen iş bu karar, Yargıtay Cumhuriyet savcısı Mücahit …’ın huzurunda, duruşmada savunma yapmış bulunan hükümlü … müdafii Av. … ve hükümlü … müdafii Av. …’ın yokluklarında,
31.05.2023 tarihinde usulen ve açık olarak tefhim olundu.

… … … … …