YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/30270
KARAR NO : 2023/215
KARAR TARİHİ : 23.01.2023
T. C.
Y A R G I T A Y
3. C E Z A D A İ R E S İ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
TUTUKLU
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/154 E., 2021/433 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Gaziantep 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 26.12.2019 tarihli ve 2017/393 Esas, 2019/415 sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun (3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca 6 yıl 10 ay 15 … hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin, 05.04.2021 tarihli ve 2020/154 Esas, 2021/433 sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunu, gerekçeli karar başlığında tahliye tarihinin “19.01.2018 yerine “19.11.2018” şeklinde yazılması mahallinde giderilebilir bir yanılgı olarak değerlendirilmiş, sanık hakkında hükmolunan temel cezadan 3713 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince yapılan 1/2 oranında arttırım neticesi “7 yıl 15 ay hapis” cezası yerine “8 yıl 3 ay hapis” cezasına hükmolunması netice ceza miktarı değişmediğinden sonuca etkili görülmeyerek bu husus eleştiri konusu yapılmış ve 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 07.06.2022 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi özetle, sanığın ByLock isimli programı kullanmadığı, örgüt üyesi olmak için aranan ve Yargıtay kararlarında bahsedilen organik bağın mevcut olmadığı, sanığın twiterdan gönderdiği iddia edilen mesajların mahkumiyete yeterli delil kapsamında bulunmadığı, dinlenen tanık beyanlarının net olmadığı ve tanıkların kendilerini kurtarmak için afaki beyanlarda bulundukları, sanığın terör örgütü ile bağlantısını gösterir bir delilin, ByLock programına ilişkin içeriklerin mevcut olmadığı ve bu programı kullandığına dair verilerin bulunmadığı, sanığın tüm bildiklerini anlattığı ve terör örgütü üyesi olduğuna ilişkin her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delilin bulunmadığı, sanık hakkında kurulan hükmün bozulması gerektiği ve sair sebeplere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından gönderilen 22.02.2018 tarihli ByLock CBS Sorgu sonucu raporunda; olay tarihi itibariyle öğretmen olarak görev yapan 2893….. T.C. kimlik numaralı sanık …’in, kendi adına kayıtlı bulunan 553…. numaralı GSM hattı üzerinden ByLock programını ilk tespit tarihi 02.11.2015 olarak … ve … IMEI numaralı cihazlarla kullandığı, USER-ID numarasının bulunmadığı bu nedenle ByLock içeriklerinin tespit edilemediği bildirilmiştir. BTK tarafından gönderilen cevabi yazı ve eki CD’nin incelenmesinde, sanığın kullanımında bulunan 553….. numaralı GSM hattının ve hattın kullanıldığı cihazların belirtilen tarihler arasında ByLock uygulamasına ait -46.166.160.137,-46.166.164.176, -46.166.164.177, -46.166.164.178, -46.166.164.179, -46.166.164.180, -46.166.164.181, -46.166.164.182, -46.166.164.183 numaralı IP adreslerine 02/11/2015 ve 02/02/2016 tarihleri arasında 1637 kez erişim ve iletişim sağladığı tespit edilmiştir. Sanıktan ele geçirilen dijital materyallere ilişkin inceleme raporunda; sanığın twitter üzerinden yapmış olduğu mesajlaşma kayıtlarının tespit edildiği, darbe girişimi sonrası 22.07.2016 tarihinde sanığın karşı tarafa göndermiş olduğu mesajların “Abi selamün aleyküm biraz zorlu günler geçiyor lakin hocamıza iletir misiniz biz burada dimdik yerimizdeyiz hiçbir endişe korku vs…”, ” herkulnagmeyi izledim aşkımız şevkimiz yerine geldi.. Allah hizmetimize zeval vermesin..” şeklinde olduğu, ayrıca dijital inceleme sonucu …@gmail hesabına tanımlı “kakao talk” isimli programa ait kalıntıların, … ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı olduğu değerlendirilen çok sayıda kitap ve kaynakların, …’e ait videoların, ByLock programına ait olduğu değerlendirilen ByLock-downloads isimli boş klasörün bulunduğu, bamteli, herkül ve samanyolu haber ile ilgili olarak youtube ve twitter üzerinden bildirimler geldiğinin tespit edildiği bildirilmiştir. Tanık B. B. duruşmada alınan yeminli beyanında; sanığın ilahiyat fakültesinden üst dönemi olduğunu, 2014 yılında karşılaştıklarında sanığın kendisine ”neden diyanetin yurdunda kalıyorsun, neden … yanıma gelmiyorsun, yemeğimizi yemiyorsun” dediğini, okulda sanığın FETÖ ile irtibatlı olduğu konusunda genel bir kanının olduğunu belirttiği, tanık B. G. duruşmada alınan yeminli beyanında; sanığı 2015-2016 yılları arasında tanıdığını, sanığın genç esnaflarla ilgilendiğini ve bir sohbet grubunun bulunduğunu, genç esnaflara sohbet verdiğini, kendilerinden sorumlu olan A. T. isminde büyük bölge abisinin sohbetlerine birlikte katıldıklarını belirttiği, tanık A. A. duruşmada alınan yeminli beyanında; 2014-2015 yıllarında Gaziantep’te FETÖ’ye ait evde kalırken sanığın kendisinin kalmış olduğu eve gelerek bölgeci olduğunu, kalmış olduğu evlerden sorumlu olduğunu, sanığın da kendisi gibi ilahiyat fakültesi öğrencisi olduğunu belirttiği görülmüştür. Her ne kadar sanık FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle bağlantısının bulunmadığını, ByLock kullanmadığını, suçlamaları kabul etmediği yönünde savunmalarda bulunmuş ise de; örgütün gizli haberleşme ağı olan ByLock kullanımına ilişkin dosyadaki mevcut raporlar, ByLock uygulamasına ait IP adreslerine erişim ve iletişim sağlandığına ilişkin yazı cevabı, dijital inceleme raporu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın bu yöndeki savunmalarının kendisini muhtemel cezadan kurtulmaya yönelik amaç taşıdığı sonucuna ulaşılarak savunmalarına itibar edilmemiştir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; Sanığın ByLock programını kullandığı, örgüt içinde esnaflara sohbet verdiği, bölgeci olarak tabir edilen öğrenci evlerinin sorumluluğunu yürüttüğü ve tanık beyanları ile dijital inceleme sonucu tespit edilen veriler bir bütün halinde değerlendirildiğinde, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile organik bağ içine girip, örgüte ait süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerde bulunmak suretiyle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olarak silahlı terör örgütü üyeliği suçunu işlediği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Sanığın örgüt içerisindeki konumu, bulunduğu süre, örgüt içerisindeki faaliyet çeşitliliği ve yoğunluğu ile suç işleme kararlılığı dikkate alınarak temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılmıştır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;
a) Amacı, yapılanması ve faaliyet yöntemlerine ilişkin ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (kapatılan) 16. Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında ve dairemizin müstakar kararlarında açıklandığı üzere, FETÖ/PDY, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmayı ve yerine başka bir düzen getirmeyi amaçlayan bir terör örgütüdür.
b)Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı kararında ve müstakar kararlarında ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespit edilmesi halinde sanığın örgütle bağlantısını gösteren bir delil olacağı kabul edilmiştir.
c) Mahallinde hukuka uygun olarak ikame olunup usulünce tartışılan delillere ve dosya kapsamına göre, ByLock iletişim sistemini örgütsel iletişim amacıyla kullanan, örgüt içinde esnaflara sohbet veren bölgeci olarak tabir edilen öğrenci evlerinin sorumluluğunu yürüten sanığın, anılan örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla katılıp süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluluk arz eden faaliyetlerde bulunmak suretiyle üyesi olduğuna ve sanığın örgütteki konumu, kaldığı süre, faaliyetlerinin önem ve yoğunluğu ile faaliyet alanı göz önünde bulundurulduğunda temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılmasına dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiş, dosyada mevcut diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle, ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili görülmemiştir.
d)Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; karar gerekçelerine göre sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin, 05.04.2021 tarihli ve 2020/154 Esas, 2021/433 sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Gaziantep 7. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
23.01.2023 tarihinde karar verildi.