Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2022/22885 E. 2023/3044 K. 16.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/22885
KARAR NO : 2023/3044
KARAR TARİHİ : 16.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma,
Nitelikli kasten öldürmeye yardım,
Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüse yardım,
Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması
Diğer suçlar için; 15.09.2015
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEMYİZ EDENLER : Sanık ve müdafileri
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin sanık ve müdafileri tarafından temyiz edildiği görülmekle yapılan ön inceleme neticesinde gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.05.2016 tarihli ve … sayılı Kararı ile sanık hakkında; silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi, 58 inci maddesinin yedinci ve dokuzuncu fıkraları ve 63 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, karar verilmiştir.
B.Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.05.2016 tarihli ve … sayılı Kararının O yer Cumhuriyet savcısının temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 06.02.2017 tarihli ve 2016/6906 Esas, 2017/3426 sayılı Kararı ile, sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan hükmün;
İddianameye konu somut olay bakımından, karayoluna kazılmaya başlanılan tünelin, henüz ele geçirilip niteliği uzman bilirkişi marifetiyle belirlenemeyen patlayıcı maddeler yerleştirilmeden yol kontrolü/taraması yapan jandarma görevlilerince farkedilerek kullanılamaz hale getirildiğinin anlaşılmasına göre, sanığın eylem ve faaliyetlerinin TCK’nın 302/1 inci maddesinde belirtilen amaç suça yönelik hazırlık hareketleri niteliğinde olup, zarar tehlikesini doğurmaya elverişli icra hareketi vasfında bulunmadığından anılan suçun unsurlarının oluşmayacağı, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçunun da ispat edilemediği anlaşılmakla mahkemenin her iki suçtan da sanığın beraatine dair kabul, değerlendirme ve kararında bu yönüyle bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak sanığın, Bahoz ve Dılbirin kod adlı örgüt mensupları tarafından, Van-Hakkari karayoluna yerleştirilip patlatılmak üzere hazırlanan 9 adet el yapımı patlayıcıyı 3 katıra yükleyerek örgütün sözde tabur komutanı Şiyar kodun komutası altında 12 kişilik bir grupla birlikte Mirgezer Yaylasından Yüksekova Armutdüzü Köyü, Damlacık Mahallesi alt tarafındaki ormanlık alana kadar, 15.09.2015 tarihinde iki polis memuru ve bir sivil şahsın şehit olduğu, iki polis memurunun da yaralandığı olayda kullanılacağını bilerek ve isteyerek taşıdığının anlaşılması karşısında;
Sanığın, olay yerine gidip tünel kazma, patlayıcı yerleştirme hareketlerine doğrudan katılıp fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurmadığına göre araç suçlardan kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçları yönünden fail olarak sorumlu tutulması mümkün değilse de, TCK’nın 40 ıncı maddesi delaletiyle 39/2-b maddesi gereğince suçta kullanılan patlayıcıların olay yerine yakın mesafeye kadar taşınmasına doğrudan katıldığı anlaşıldığından, kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarına yardım eden, amaç suç ve patlayıcı maddelerin izinsiz olarak taşınması/bulundurulması suçlarına da asli fail olarak iştirak ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğundan, sanık hakkında 15.09.2015 tarihli olayla ilgili olarak zikredilen suçlardan başlatılmış bir soruşturma ya da açılmış bir dava bulunup bulunmadığı da araştırılıp, derdest soruşturma veya dava bulunması halinde her iki dava dosyasının birleştirilmesi, kesinleşmiş ise denetime elverişli olacak biçimde dosya içine temini, aksi halde kamu davası açılması için gereğine tevessül edilerek 5237 sayılı TCK’nın 314 üncü maddesinde tanımlanan suçun, Devletin güvenliğine, toprak bütünlüğüne, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütlerin kurucularını, yöneticilerini ve üyelerini cezalandırmaya yönelik hazırlık hareketlerini suç sayan ve yaptırıma bağlayan özel bir suç tipi olup, amaç suç işlendiğinde failin, geçitli suçlardaki özellik nedeniyle amaç suç ile amaç suça yönelik olarak gerçekleştirilmiş bulunan araç suçlardan ilgili hükümlere göre cezalandırılmakla birlikte örgütün üyesi olmaktan cezalandırılamayacağı da gözetilerek sanığın hukuki durumunun buna göre takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
C. Bozma kararına uyan İlk Derece Mahkemesinin suç duyurusu üzerine, Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının, 16.03.2018 tarihli ve 2017/3488 Soruşturma, 2018/409 Esas sayılı iddianamesiyle tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması, nitelikli kasten öldürme (maktüller …, … ve …’a karşı) ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs (müştekiler …, …’a karşı) suçlarından, Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının, 25.07.2018 tarihli ve 2018/2979 Soruşturma, 2018/1035 Esas sayılı iddianamesiyle silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, yine Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının, 12.12.2019 tarihli ve 2019/3020 Soruşturma, 2019/1259 Esas sayılı iddianamesiyle Devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma suçundan, sanık hakkında açılan dava dosyalarının görülmekte olan ilk derece mahkemesi dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
D. Bozma kararı üzerine, Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.06.2021 tarihli ve 2017/191 Esas, 2021/177 sayılı Kararı ile sanık hakkında;
1. Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 302 nci maddesinin birinci fıkrası, 3713 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
2. Maktuller … ve …’a karşı nitelikli kasten öldürmeye yardım suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82 nci maddesinin birici fıkrasının (a), (c), (g) bentleri, 3713 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 39 uncu maddesi, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca iki kez 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
3. Maktul …’ya karşı nitelikli kasten öldürmeye yardım suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82 nci maddesinin birici fıkrasının (a), (c) bentleri, 3713 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 39 uncu maddesi, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
4. Mağdurlar … ve …’a karşı nitelikli kasten öldürmeye teşebbüse yardım suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82 nci maddesinin birici fıkrasının (a), (c), (g) bentleri, 3713 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 39 uncu maddesi, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca iki kez 7 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
5. Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçundan sanığın lehine olan 6763 sayılı Kanunla 24.11.2016 tarihinde yapılan değişiklikten önceki 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 6 yıl hapis cezası ve 1500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık ve müdafilerinin temyiz istemleri özetle;
1.Yargıtay (kapatılan) 16. Ceza Dairesinin bozma ilamında ikinci eylem bakımından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 302 nci maddesi yönünden bozma söz konusu olmamasına rağmen, yerel mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde ikinci eylem açısından tehlikeli maddelerin Bahoz ve Dılbirin kod adlı örgüt mensuplarınca hazırlanmasına ve bu örgüt mensupları tarafından katırlara yüklenmesine rağmen sanığın tehlikeli maddelerin taşınması eylemine 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302 nci maddesi açısından asli fail sıfatıyla değerlendirilmesi yapıldığına,
2.Yine şehit olan kamu görevlileri, sivil vatandaş ve yaralanan kamu görevlileri için ise sanığın ikinci eyleme katılımını 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 39 uncu maddesinin ikinci fıkrasının “b” bendi kapsamında değerlendirerek verilen cezalarda indirim yapılmasına karar verildiğine,
3.Söz konusu olayda sanığın örgüt mensuplarıyla belirli bir mevkiye kadar katırlar eşliğinde yola çıkması şeklinde tek bir eylemi bulunduğuna, bu eylem ceza hukuku bağlamında tek fiil olduğundan sanığın aynı eyleme hem asli fail olarak hem de yardım eden olarak katılmış olmasının hukuken mümkün olmadığına,
4.Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
5. Adil yargılama hakkının ihlal edildiğine,
6. Şüpheden sanık yararlanır ilkesinin gözardı edildiğine,
7. Sanığın kolluktaki ifadelerinde zorunlu müdafiinin bulunmadığına,
8.Sanığın suça iştirak iradesinin ve suç işleme kastının bulunmadığına,
9. Atılı suçu işlediğine dair her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığına,
10. Yargıtay (kapatılan) 16. Ceza Dairesi 2016/6906 Esas, 2017/3426 Karar ve 06.02.2017 tarihli kararında “İddianameye konu somut olay bakımından, karayoluna kazılmaya başlanılan tünelin, henüz ele geçirilip niteliği uzman bilirkişi marifetiyle belirlenemeyen patlayıcı maddeler yerleştirilmeden yol kontrolü/taraması yapan jandarma görevlilerince farkedilerek kullanılamaz hale getirildiğinin anlaşılmasına göre, sanığın eylem ve faaliyetlerinin TCK’nın 302/1 inci maddesinde belirtilen amaç suça yönelik hazırlık hareketleri niteliğinde olup, zarar tehlikesini doğurmaya elverişli icra hareketi vasfında bulunmadığından anılan suçun unsurlarının oluşmayacağı, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçunun da ispat edilemediği anlaşılmakla mahkemenin her iki suçtan da sanığın beraatine dair kabul, değerlendirme ve kararında bu yönüyle bir isabetsizlik bulunmamaktadır.” şeklinde karar vermiş olmasına rağmen bozma sonrasında yerel mahkemece ikinci grubun yapmış olduğu eylem dolayısıyla sanığın bu gruptan ayrıldığı zamana kadarki eyleminin hazırlık aşaması niteliğinde görülmemesinin eksik incelemeyle karar verildiğini gösterdiğine, ikinci grubun eylemlerine sanık tarafından iştirak edilmediğinden beraat kararı verilmesi gerektiğine,
11. Kabul anlamına gelmemekle birlikte, Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçu yönünden 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 39 uncu maddesinin ikinci fıkrasının “b” bendinin uygulanması gerektiğine,
12. Sanığın ikinci grubun eylemlerine bir iştiraki olmadığından nitelikli kasten öldürme, nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme ve tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçları yönünden de beraat kararı verilmesi gerektiğine,
13.5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesindeki takdiri indirim nedenlerinin uygulanması gerektiğine,
14. Uzun süredir tutuklu olan sanığın tahliyesine karar verilmesi gerektiğine,
15. Temyiz dilekçelerinde belirtilen sair temyiz sebeplerine ve sair hususlara,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
PKK/KCK terör örgütünün dağ kadrosunda silahlı olarak faaliyet göstermekte iken 24.09.2015 günü Yüksekova Büyükçiftlik Jandarma Komutanlığı’na teslim olan sanığın, Bahoz (K) ve Dılbirin (K) adlı örgüt mensupları tarafından; Van-Hakkari Karayolu’na yerleştirilip patlatılmak üzere hazırlanan 9 adet el yapımı patlayıcıyı 3 katıra yükleyerek; örgütün sözde tabur komutanı Şiyar (K) komutası altında 12 kişilik bir grup halinde Mirgezer Yaylasından hareket edip Yüksekova/Hakkari sınırında bulunan Kandil Tepesi mevkiine geldikleri, gruptan Nurhak Bahoz Cizir, Bahoz Amed, Dılbirin Şahin, Demhat ve Velat kod adlı örgüt mensuplarının ayrılarak Hakkari-Van Karayolunu kesip yolcuları durdurarak propaganda yaptıkları, iki … sonra gece vakti bu grubun da gelmesiyle patlayıcı yüklü katırlarla birlikte Yüksekova Armutdüzü Köyü Yuvalı Mahallesine gelip milis Laşer-Lojhat (K)’ın da yardımı ile bu köyün Damlacık Mahallesi alt tarafına gittikleri, burada Şiyar (K) talimatıyla altışar kişilik gruplara ayrıldıkları, Bahoz kod adlı örgüt mensubunun idaresinde sanıkla birlikte … kod adlı örgüt mensuplarının yaklaşık 1.5 kilometre daha yürüyerek ormanlık alana inip daha önce planlanan şekilde Van-Hakkari Karayoluna yerleştirilecek patlayıcı için tünel kazmaya başladıkları,fakat; kazılan tünelin, patlayıcı yerleştirilemeden güvenlik güçlerince farkedilerek tahrip edildiği, geride kalan Şiyar (K) komutasındaki altı kişilik grubun Van-Hakkari Karayolu’nun farklı bir noktasında tünel kazarak yerleştirdiği patlayıcıların olay günü yani 15.09.2015 tarihinde infilak ettirilmesi neticesinde; söz konusu patlayıcı maddenin döşenmiş olduğu yoldan geçmekte olan askeri aracın içerinde bulunan polis memurları M.T. ve S.Ç. ve sivil şahıs olan A.K.nın şehit olduğu, polis memurları S.Ç. ve B.A.ın da yaralandığı olay tutanakları, mağdur beyanları ve sanığın aşamalardaki ikrar içeren savunmalarından anlaşılmış, 2015 Yılı Haziran ayında PKK/KCK terör örgütünün dağ kadrosuna giderek katılım yapan sanığın, söz konusu olayda patlayıcı maddelerin saldırıda kullanılacağını bilerek ve isteyerek olay yerine yakın bir yere taşıdığı, PKK/KCK terör örgütünün amacına hizmet eder şekilde sanığın başlı başına vehamet arz eden eylemi gerçekleştirdiği, patlayıcı maddenin patlaması sonucunda iki polis memuru ve bir sivil şahsın şehit olduğu, iki polis memurunun da yaralandığı sanığın örgüt tarafından getirilen ve kendisi tarafından da taşınarak olay yerine yakın bir mesafede bırakılan söz konusu patlayıcı maddelerin örgüt tarafından ne amaçla kullanıldığını bildiği, buna rağmen eylemini gerçekleştirdiği sanığın üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün Devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını Devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayı gerçekleştirdiği, sanığın eyleminin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu ve bu suretle eyleminin bir bütün halinde vehamet arz ettiğinden dolayı üzerine atılı Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunu işlediği, yine sanığın örgüt üyeleri tarafından getirilen 9 adet el yapımı patlayıcıyı kendisine yapılan iş bölümü nedeniyle saldırıda kullanılacağını bilerek olay yerine yakın mesafeye taşıması sonrasında olay yerinden geçmekte olan askeri aracın infilak etmesi neticesinde araç içerisinde bulunan polis memurları M.T. ve S.Ç. ile sivil şahıs olan A.K.nın ölmesi, polis memurları B.A. ve S.Ç.ın yaralanması olayında sanığın devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçu olan amaç suçu gerçekleştirmek için işlenen araç suç niteliğinde olan kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından 5237 sayılı TCK’nın md.40 delaletiyle 39/2-b maddesi gereğince sorumlu olduğu, ayrıca sanığın, nitelikleri uzmanlık raporuyla tespit edilen el yapımı patlayıcı maddeleri olay yerine yakın bir mesafeye taşımak suretiyle üzerine atılı izinsiz olarak patlayıcı niteliği taşıyan tehlikeli madde bulundurmak suçunu işlediği sabit görülerek, üç kez nitelikli kasten öldürmeye yardım etme, iki kez nitelikli adam öldürmeye teşebbüse yardım etme suçlarından, amaç suç olan devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan ve tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçundan cezalandırılmalarına, her ne kadar sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talep edilmiş ise de; Devletin birliğini ve ülke nütünlüğünü bozma suçunu işlediği sabit görülüp cezalandırılmasına karar verildiği, silahlı terör örgütüne üye olma suçunun devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunun unsuru niteliğinde olduğu ve ayrıca bu suç yönünden cezalandırılamacağı değerlendirilmekle sanığın üzerine atılı silahlı terörö örgütüne üye olma suçundan ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Aralarındaki irtibat (5271 sayılı CMK’nın madde 8) nedeniyle birlikte görülen her suça ilişkin hükümlerin bağımsızlığını koruduğunda kuşku bulunmamasına, İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlerin Kanun yolunun, kural olarak temyiz değil istinaf olarak belirlenmesine (5271 sayılı CMK’nın madde 272/1), Yargıtaydan verilen bozma kararına uyulması hâlinde İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı sadece temyiz yoluna başvurulabileceğine ilişkin hükmün (20.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesiyle getirilen 5271 sayılı CMK’nın 307/3 üncü fıkrası) birlikte görülseler dahi temyiz incelemesinden geçmeyen sanık ve/veya suçlara ilişkin davalara tesirinin bulunmamasına nazaran, kararı hem maddi hem de hukuki yönden denetlemekle görevli Bölge Adliye Mahkemesine etkin başvuru hakkının temini bakımından, İlk Derece Mahkemesince verilen her hükmün öncelikle bölge adliye mahkemesince denetlenmesi gerektiği gözetilerek;
Sanık hakkında, silahlı terör örgütüne üye olma, Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlardan kurulan hükümler yönünden; sanığın, olay yerine gidip tünel kazma, patlayıcı yerleştirme hareketlerine doğrudan katılıp fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurmadığına göre araç suçlardan kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçları yönünden fail olarak sorumlu tutulması mümkün değilse de, TCK’nın 40 ncı maddesi delaletiyle 39/2-b maddesi gereğince suçta kullanılan patlayıcıların olay yerine yakın mesafeye kadar taşınmasına doğrudan katıldığı anlaşıldığından, kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarına yardım eden, amaç suç ve patlayıcı maddelerin izinsiz olarak taşınması/bulundurulması suçlarına da asli fail olarak iştirak ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğundan, sanık hakkında 15.09.2015 tarihli olayla ilgili olarak zikredilen suçlardan başlatılmış bir soruşturma ya da açılmış bir dava bulunup bulunmadığı da araştırılıp, derdest soruşturma veya dava bulunması halinde her iki dava dosyasının birleştirilmesi, kesinleşmiş ise denetime elverişli olacak biçimde dosya içine temini, aksi halde kamu davası açılması için gereğine tevessül edilerek 5237 sayılı TCK’nın 314 üncü maddesinde tanımlanan suçun, Devletin güvenliğine, toprak bütünlüğüne, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütlerin kurucularını, yöneticilerini ve üyelerini cezalandırmaya yönelik hazırlık hareketlerini suç sayan ve yaptırıma bağlayan özel bir suç tipi olup, amaç suç işlendiğinde failin, geçitli suçlardaki özellik nedeniyle amaç suç ile amaç suça yönelik olarak gerçekleştirilmiş bulunan araç suçlardan ilgili hükümlere göre cezalandırılmakla birlikte örgütün üyesi olmaktan cezalandırılamayacağı da gözetilerek sanığın hukuki durumunun buna göre takdir ve değerlendirilmesi için bozulduğu, bozma kararına uyan ilk derece mahkemesinin suç duyurusu üzerine Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının, 16.03.2018 tarihli ve 2017/3488 Soruşturma, 2018/409 Esas sayılı iddianamesiyle tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması, nitelikli kasten öldürme (maktüller A,K,, S,Ç, ve M,T,a karşı) ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs (müştekiler S,Ç,, B,A,a karşı) suçlarından, Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının, 25.07.2018 tarihli ve 2018/2979 soruşturma, 2018/1035 Esas sayılı iddianamesiyle silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, yine Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının, 12.12.2019 tarihli ve 2019/3020 soruşturma, 2019/1259 Esas sayılı iddianamesiyle Devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma suçundan, sanık hakkında açılan dava dosyalarının görülmekte olan İlk Derece Mahkemesi dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, bozma sonrası yapılan yargılamada, Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, maktul polis memurları S.Ç. ve M.T. ile sivil şahıs maktul …ya karşı nitelikli kasten öldürmeye yardım mağdur polis memurları S.Ç. ve B.A.a karşı nitelikli kasten öldürmeye teşebbüse yardım ve tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçlarından kurulan ve daha evvel temyiz incelemesinden geçmeyen mahkumiyet hükümlerinin istinaf incelemesi yapılmaksızın daireye gönderildiği anlaşılmaktadır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanık ve müdafilerinin temyiz istemleri de yerinde görüldüğünden, Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.06.2021 tarihli ve 2017/191 Esas, 2021/177 sayılı Kararı ile sanık hakkında Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, maktul polis memurları S.Ç. ve M.T. ile sivil şahıs maktul …ya karşı nitelikli kasten öldürmeye yardım mağdur polis memurları S.Ç. ve B.A.a karşı nitelikli kasten öldürmeye teşebbüse yardım ve tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçları yönünden,
Dairemizin bozma kararı üzerine yeniden iddianame ile dava açılıp karar verildiğinden, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen mahkumiyet hükümlerinin, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 25 inci ve geçici 2 nci maddeleri uyarınca istinaf kanun yoluna tabi olduğu anlaşılmakla, öncelikle 5271 sayılı Kanun’un 1 inci maddesi kapsamında bölge adliye mahkemesince değerlendirilip bir karar verilmesi akabinde istemde bulunulması halinde temyiz isteminin değerlendirilmesine,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesi uyarınca Van Bölge Adliye Mahkemesine, gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
Müsnet suçların niteliği, mevcut delil durumu, hükmolunan ceza miktarı ve tutuklulukta geçen süre dikkate alınarak sanık ve müdafiilerinin tahliye taleplerinin REDDİNE,
16.05.2023 tarihinde karar verildi.

TEFHİM ŞERHİ:
16.05.2023 tarihinde verilen iş bu karar, Yargıtay Cumhuriyet savcısı Mücahit …’ın huzurunda, duruşmada savunma yapmış bulunan sanık … müdafii Av. …’ın yokluğunda, sanık … müdafii Av. …’nun yüzüne karşı, 31.05.2023 tarihinde usulen ve açık olarak tefhim olundu.