YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/20420
KARAR NO : 2023/258
KARAR TARİHİ : 24.01.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/1790 E., 2021/238 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma.
HÜKÜM : Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.05.2019 tarihli ve 2019/111 E., 2019/352 K. sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince verilen beraat hükmüne ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun’un) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 17.02.2021 tarihli ve 2019/1790 Esas 2021/238 sayılı kararı ile sanık hakkında Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.05.2019 tarihli ve
2019/111 Esas 2019/352 sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca verilen beraat hükmüne yönelik o yer Cumhuriyet savcısının istinaf talebinin 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemi, sanığın Bank Asyada hesabının bulunması, örgütle iltisaklı okula çocuğunu göndermesi ve aynı özellikteki derneğe üyeliğinin bulunması, örgütün sohbetlerine katılması suretiyle silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği ve bu suçtan mahkumiyet hükmü verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla hazırlanan iddianame kapsamında mahkemece yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince “…Yapılan yargılama, toplanan deliller, sanık ifadeleri, tanık anlatımları, Bank … cevabi yazısı, arama el koyma tutanakları, kolluk araştırma tutanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar sanığın FETÖ/PDY örgütüne müzahir …da hesabının bulunması, örgüte müzahir yayın yapan … Gazetesi aboneliğinin bulunması, kendi beyanına göre örgüte müzahir … Sevenler Derneğine üye olması, çocuklarını FETÖ/PDY terör örgütüne müzahir … ilinde … ( 2008-2010 tarihleri arasında), … ilinde … Kolejine göndermesi, sanığın örgüte müzahir sohbet programlarına katıldığına yönelik tanık S. Ş.’nin beyanı bulunması iddiasıyla sanık … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan TCK’nın 5237 sayılı TCK’nın 314/2, 53, 58/9, 63 üncü maddeleri, 3713 sayılı TMK’nın 5/1 maddeleri gereğince açılmış ise de, sanık …’ın yargılamanın tüm aşamalarında üzerine atılı suçu reddetmesi, tanık S. Ş.’nin soruşturma aşamasında alınan ifadesinde sadece “Tanıştığımızda Kadın doğum Hastanesi Başhekimiydi, Cemaatin sohbetlerine birkaç defa gelmiştir” şeklinde beyanı bulunmakla, tarih belirtilmeyen ve aynı zamanda sanığın sohbet programına katılma dışında eylemlerine ve örgüt hiyerarşisine dahil olup faaliyette bulunduğuna yönelik başkaca aleyhe beyanlarının bulunmaması, tanık H. Ş.’nin soruşturma aşamasında alınan ifadesinde “gazete abonesi olup, dağıtımını kendimin yaptığı şahıslar ise … ……” şeklinde beyanı bulunup, sanığın savunmalarında kızının TEOG sınavlarına hazırlandığı sırada gittiği okulda deneme sınavlarına girebilmesi için … Gazetesine aboneliğin zorunlu tutulması nedeniyle abonelik kaydınının olduğunu ikrar etmesi, sanığın Bank … hesap hareketlerinin incelenmesinde, 184… hesap nolu 13.06.2018 açılış tarihli hesabını bulunmakla birlikte FETÖ/PDY liderinin Bank Asyaya para yatırılması yönündeki talimatlarından (Aralık 2013-Ocak 2014 ve Eylül 2014) sonra hesap artışının ve aktif kullanımının bulunmaması, sanığın aşamalarda ısrarla belirttiği şekilde 2018 yılında kızını gönderdiği İzmir ilindeki … okulunun okul taksitlerinin Bank … hesabı özerinden yapılacağını istemeleri üzerine İzmir’de
hesap açtırdığı sadece 2 yıl okul taksitlerini ödeme amacıyla kullandığı beyanlarının aksini kanıtlar başkaca somut delil bulunmaması, örgüt güdümünde faaliyet gösteren … Sevenler Derneğine 2012 yılında aynı hastanede çalıştığı Y. Y.’nin teklifi ile …’ta başka meslek derneğinin bulunmaması ve o dönemlerde yapının dini bir cemaat olarak bilinmesi nedeniyle üye olduğunu, bu dernekte S. Ş.’nin sohbet hocalığı yaptığı ve derneğin ilk dönemlerinde bir kaç defa sohbetlere katıldığını ikrar etmesi, derneğin 2014 yılında kendiliğinden feshedildiğine dair sanık savunmalarının aksini ispatlar nitelikte dernek faaliyetleri kapsamında ve FETÖ/PDY terör örgütü kapsamında sanığın eylemde bulunduğu, hiyerarşisinde yer alarak dernek faaliyetlerine katıldığı, 2014 yılından sonra da üyeliğinin ve faaliyetlerinin devam ettiği yönünde dosya kapsamında mahkumiyete esas alınabilecek başkaca somut delil bulunmaması, örgütün kriptolu haberleşme programı olan ByLock’u kullandığının tespit edilememesi, her ne kadar sanıktan elde edilen Samsung Galaxy Note3 dijital materyali içinde Kakao Talk proğramına ait kalıntıların tespit edildiği anlaşılmış ise de sanığın Kakao Talk proğramını örgütsel gizliliği sağlamaya yönelik haberleşme aracı olarak kullandığına dair başkaca somut delilin bulunmaması, örgüte himmet – bağış- burs- kurban yardımı yaptığına yönelik bulguya rastlanılmaması anlaşılmakla, Yargıtay (kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 2017/1809 Esas – 2017/5155 Karar – 26.10.2017 tarih sayılı ilamı ”Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri Dairemizin 2015/3 Esas sayılı kararında anlatılan ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan katlarla irtibatlı olduğu anlaşılan ve fakat örgütün nihai amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanığın, hükme esas alınan ikrarı ve HTS kayıt içeriğine göre Ağlasun İlçe Tarım Müdürlüğünde ziraat mühendisi olarak görev yaptığı dönemde, örgütün ilçe imamı olduğu iddia edilen ve örgütün ilçe yapılanması içerisinde görevli oldukları iddiasıyla haklarında soruşturma yürütülen şahıslarla telefonla görüşmek suretiyle irtibat içinde olmak, çoğunluğu kamuoyu nezdinde örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan, hukuki kılıflarla kamu görevlileri ve sivil şahıslara yönelik bir kısım operasyonlara başladığı 2013 yılı öncesinde olmak üzere birkaç kez de bu tarihten sonra örgütün dini sohbet toplantılarına katılmak, örgüt tarafından çıkarılan gazetelere gerçek ismiyle abone olmak ve çocuğunu örgüte müzahir olması nedeniyle kapatılan … isimli okula göndermekten ibaret eylemlerinin, sanığın konum ve kişisel özellikleri de nazara alındığında sempati ve iltisak boyutunu aşan, örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek;” ve Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/37673Esas – 2017/9498 Karar – 21.09.2017 sayılı ilamı ”Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın üzerine atılı suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanık aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti yargılama aşamasında toplanan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır.” şeklindeki kararları dikkate alındığında; Yargıtay İçtihatları doğrultusunda failin eylemlerinde aranan süreklilik, çeşitlilik, yoğunluk unsurlarına rastlanamamış olup (Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 16.02.2006 … ve 2005/7021 Esas
2006/859 Karar) sanığın örgütle organik bağ içine girip faaliyette bulunduğuna dair mahkumiyetine yeter derecede her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden atılı suçun sanık … tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar vermek gerekmiştir….” şeklinde gerekçeyle beraat hükmü kurulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince, delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat kararında, bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, o yer Cumhuriyet savcısının istinaf isteminin 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
a)Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas 2017/3 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm İşlemek İçin Örgütlenme, S. 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır (… Özel Kısım s. 263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt s. 28, Özgenç Genel Hükümler s .280).
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220 nci maddesinin 7 nci fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314 üncü maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
b)BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temüttü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 107 nci maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı … Katılım Bankası A.Ş’de gerçekleştirilen mutad hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilemez.
c) Somut olayda; … Katılım Bankası A.Ş’de 2008 yılında açtırdığı, 2013 yılı Aralık ayından itibaren hareketsiz hesabının bulunması dışında örgüt yönetiminin 2013 yılı Aralık ayı ile 2014 yılı Eylül aylarında verdiği talimatlar doğrultusunda doğrudan örgüte yardım etmek kastı ile örgütün amacına hizmet eden bankacılık faaliyetlerine rastlanmaması, örgütle iltisaklı dernek üyeliğine ilişkin resmi kayıtların ve 2013 yılı başlarına kadar bir kaç kez örgütsel içeriği kanıtlanamayan sohbete katılan sanığın savunmaların ikame olunan delillerle uyumlu olması, çocuklarının örgüte müzahir okullarda eğitim görmesinin müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceği de gözetildiğinde, müsned suçu işlediğinin kanıtlanamaması nedeniyle beraate ilişkin hükümde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
d)Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası ile gerekçe içeriğine göre, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmek gerekmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin, 17.02.2021 tarihli ve 2019/1790 Esas 2021/238 sayılı kararında Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
24.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.