Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2022/17564 E. 2023/652 K. 22.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/17564
KARAR NO : 2023/652
KARAR TARİHİ : 22.02.2023

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/384 E., 2020/508 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.02.2019 Tarihli ve 2019/336 Esas, 2020/137 sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5271 sayılı Kanun’un 12 ve 13 üncü maddeleri doğrultusunda eylemlerin yoğunluğu kriterinin Tokat ilinde gerçekleşmesi sebebiyle dosyanın yetkili Tokat Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2.Tokat 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.04.2019 tarihli ve 2019/229 Esas, 2019/201 sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5271 sayılı Kanun’un 12 ve 13 üncü maddeleri doğrultusunda sanığın yakalandığı yer olan …/… adresinde temadinin kesilmesi sebebiyle dosyanın yetkili Ankara Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3.Yozgat 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.02.2020 tarihli ve 2019/335 Esas, 2020/17 sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesi ikinci fıkrası (e) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.
4.Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 29.06.2021 tarihli ve 2020/384 Esas, 2020/508 sayılı Kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
5.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 23.02.2022 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1-“…” isimli gizli tanığın beyanlarının hukuken delil sayılamayacağı, “…” isimli gizli tanıktan 18.04.2017 tarihinde alınan SD kartta sanığın -…- harfleriyle kodlandığı, bahse konu SD kartta yer alan kodlamaların neye ve hangi kaynaklara dayandığı belli olmadığı, herhangi bir şahsın düzenlemiş olduğu bu bilgiler ve kodlamaları destekler bir tanık ya da başkaca somut delilin olmayışı, tanık “…”un elindeki bilgilerin sanığın kişisel verileri ve bilgileri olduğu, bu bilgilerin hukuka aykırı bir şekilde kaydedildiği ve yayıldığı, gizli tanığın tamamen kişisel kanaatlerini ve beyanlarını içerdiği, mahrem yapılanma içerisindeki personellerin bilgilerinin titizlikle tutulduğu/tutulması gerektiği kriterinden hareketle lisans mezunu olan sanığın lise mezunu olarak kayda geçmesi, sanığın hakkında yeterince bilgi sahibi dahi olunmadan, alelade bir bilgi notu girişi şeklinde olduğu, bahse konu hukuksuz fişlemenin bir delil sayılmaması gerektiği ve sanığın bahse konu yapıyla hiçbir irtibatının olmadığını gösterdiği,
2-Yapıya müzahir dergi, gazete vs. Yayın organlarıyla örgüt saikinden hareketle hiçbir iltisakı dahi olmayan, müflis … Katılım Bankasında örgütiçi talimatla hesap açtırmayan, para yatırmayan, yatırması için 3. şahıslara telkinde dahi bulunmayan, 2009, 2010, 2011 yıllarında mezunu olduğu biyoloji öğretmenliğinden devlet kurumlarına atanamadığı halde, o dönemde eğitim camiası olarak bilinen yapıya ait okul ya da dershanelerinde öğretmenlik yapmaya tenezzül dahi etmeyen, 2012 yılında EGM’nin yaptığı kriminal branş sözlü mülakatından yapı mensubu olmadığından ya da yapı mensubu tanıdığı olmadığından dolayı elenen, Yapı mensupları arasında haberleşmeyi sağlayan programları indirmeyen ve/veya kullanmayan, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminde gösterdiği gayret ve çabadan dolayı taltif alan sanığın mağdur edildiği,
3-İlk derece ve istinaf yargılaması aşamalarında yapmış olduğu askerlik vazifesi bile böyle bir suçu işlemediğine delil olduğu,
Neticeten 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-b maddesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerekmekte iken, aynı kanunun 223/2-e maddesi esas alınarak hüküm kurulması hukuka, hakkaniyete ve vicdana aykırıdır, şeklindedir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde, veri inceleme raporunda sanık “Tüm Liste” kısmında Derece1 … kod “FETÖ içerisinde olup,örgüt benim örgütüm diyen ancak bazı zaafları olan (himmet verme- kampa kalma- her çağrıldığında gelme- sigara- karşı cins- namaz) kişileri ifade ettiği” şeklinde kodlanmıştır.
Sanığın kullanmış olduğunu beyan ettiği 0543 (…) (..) (..) numaralı hattın 2013-2017 yılları arasında mahrem kişilerle görüşmesinin olup olmadığının tespiti için alınan HTS raporunda, mahrem kişi olduğu belirtilen H.İ.Ç. ile görüşmesi tespit edilmiş, bu kişinin yargılandığı Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ ne sanıkla ilgili bir delil bulunup bulunmadığına ilişkin yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda sanıkla ilgili bir delilin bulunmadığı belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte incelendiğinde; her ne kadar sanık hakkında FETÖ/PDY terör örgütüne üye olduğu iddiası ile kamu davası açılmış ise de; sanığın HTS analiz raporu sonucu görüşmesi tespit edilen ve mahrem olduğu belirtilen kişinin dosyasında sanıkla ilgili bir delile rastlanılmamış olması, veri inceleme raporunda … kod “FETÖ içerisinde olup, örgüt benim örgütüm diyen ancak bazı zaafları olan (himmet verme-kampa kalma- her çağrıldığında gelme-sigara-karşı cins- namaz) ile kodlanması dışında dosyaya yansıyan başkaca bir delil bulunmaması ve bu delilin tek taraflı gözlem içerir olması bu gözlemi destekler başka delil bulunmaması, savunma tanıklarınında sanığın savunmasını destekler mahiyette beyanda bulundukları nazara alındığında, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği suçunu işlediği yönünde, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, “şüphe sanık lehine yorumlanır” şeklindeki Ceza Hukuku Genel Prensibi de gözetilerek, sanığın beraatine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Yapılan yargılamaya, dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, karar yerinde gösterilip incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli delillere, mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğunu veya yardım ettiğini ortaya koyacak her türlü şüpheden uzak, kesin – inandırıcı delil ve emare elde edilemediğinden “şüphe sanık lehine yorumlanır” şeklindeki Ceza Hukuku Genel Prensibi de gözetildiğinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun’un 223/2-e maddesince verilen beraat kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, sanık müdafinin istinaf talebi yerinde görülmemiş olmakla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 280/1-a maddesinin ilk cümlesi uyarınca sanık müdafinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Ayrıntıları (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 2017/1809 Esas ve 2017/5155 sayılı Kararında ve Dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere: Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir(Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, syf. 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır(… özel kısım syf. 263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf. 280).
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında tanık anlatımlarına, sanık savunmasına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın savunmasının aksine örgüt üyeliğine yahut yardım eden sıfatına delalet edecek delil bulunmaması ve tanık beyanının sanık savunmasını doğrular nitelikte olması karşısında, yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, sanığın delil yetersizliğinden beraatine yönelik vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla hükümde hukuka aykırılık saptanmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 09.06.2020 tarihli ve 2020/384 Esas, 2020/508 sayılı Kararında sanık müdafince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi
sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Yozgat 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
22.02.2023 tarihinde karar verildi.