YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/1503
KARAR NO : 2023/2591
KARAR TARİHİ : 03.05.2023
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/1144 E., 2021/1591 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Manisa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.05.2021 tarihli ve 2021/17 Esas, 2021/145 sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3-5/1, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62, 53/1-2-3, 58/9, 63 üncü maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 22.10.2021 tarihli ve 2021/1144 Esas, 2021/1591 sayılı Kararıyla sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 06.12.2021 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi özetle;
-Suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına,
-Terör örgütü dağıldığı için üyelikten de bahsedilemeyeceğine,
-Düşünce ve inanç hürriyetinin Anayasada koruma altına alındığına,
-Örgütsel talimat veya emir aldığına dair delil bulunmadığına, bu hususta gerekirse emir aldığı iddia edilen kişinin dinlenmesi gerektiğine,
-İddianamede suç isnadının TCK’nın 314/2 nci maddesi kapsamında değil TCK’nın 136 ncı maddesi yargılama yapılması gerektiğine,
-Temyiz dilekçesinde belirtilen sair temyiz sebepleri ve sair hususlara,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
… silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla Ankara ve Manisa Cumhuriyet Başsavcılıklarınca hazırlanan iddianame kapsamında mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; tekfir konularını anlatan …/IŞİD terör örgütünün Türkiye yapılanması içerisinde olan E.H., E.H., M.G. gibi şahısların derslerini dinleyerek radikalleştiği, kendisine bu konular sorulduğunda sıkışarak zaman zaman bunların görüşüne katılıyorum diyerek çelişkili beyanlarda bulunması, tanıkların beyanlarından anlaşılacağı üzere sanığın diğer sanıklarla beraber Tevhid ve Sünnet İlim ve Dayanışma isimli dernekten ayrılarak Ebu Hanzala grubuna dahil oldukları ve radikalleştikleri, para biriktirip …’A kaçmayı planlamaları tümü bir arada değerlendirildiğinde sanığın eylemlerinin sempati boyutunu aştığı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de belirtilen örgüt üyeliği kriterlerini (süreklilik, yoğunluk, çeşitlilik) taşıdığı, yine örgütün belli amaçlarını gerçekleştirme gayesini bilerek ve isteyerek örgüte girme iradesini ile hareket ettiği ve dahası sanığın da ikrarı ile İstanbul’da bulunan LBGTİ’ye müzahir kişi/kuruluşlara yönelik eylem yapmak amacıyla pompalı olarak tabir edilen tüfek satın alması ancak gelen talimat ile eylemden vazgeçmesi sureti ile örgüte girme iradesini bir adım daha ileri götürüp Dini istismar ederek, sözde dini kuralları esas alan devlet kurmaya yönelik ideolojik bir hedef doğrultusunda silahlı şiddet eylemi girişiminde bulunduğu anlaşılarak, özetle sanığın üzerine atılı bulunan IŞİD/DAEŞ silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sübut bulan birbiriyle bağlantılı olması sebebiyle kül halinde değerlendirilen eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK’nın 314/2 nci maddesi gereğince silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan cezalandırılmasına dair hüküm tesis edilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;
Öncelikle örgütlü suçluluk, terör örgütleri, örgüt kurma, yönetme ve üyelik suçlarının kriterleri Dairemizin kararları ışığında değerlendirilecektir;
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 220 nci maddesinde düzenlenmiştir. Aynı kanunun 314 üncü maddesinde de Silahlı Terör Örgütü suçu tanımlanmıştır.
Kanunun 314 üncü maddesi örgütün amacını gerçekleştirmede silahlı olmasını zorunlu bir unsur olarak göstermiştir. Bu maddede tanımlanan suç; devletin güvenliğine, toprak bütünlüğüne, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütlerin kurucularını, yöneticilerini ve üyelerini cezalandırmaya yönelik hazırlık hareketlerini suç sayan ve yaptırıma bağlayan özel bir suç tipidir.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesi şöyledir:
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma
Madde 220- (1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.
(4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur.
(5) Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır.
(6) (Değişik: 2.7.2012 – 6352/85 md.) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.(Ek cümle: 11.4.2013-6459/11 md.) Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.
(7) (Değişik: 2.7.2012 – 6352/85 md.) Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.
(8) Örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Yargıtayın yerleşik içtihatlarında da yer aldığı üzere;
“Suç işlemek için örgüt kurmak” suçunun ve örgütün varlığı için:
1) Üye sayısının en az üç kişi olması,
2) Üyeler arasında hiyerarşik bir ilişkinin bulunması,
3)Henüz suç işlenmemiş olsa bile yada henüz hangi suçların işleneceği kararlaştırılmamış olsa bile, suç işlemek amacı etrafında fiili bir birlikteliğin oluşması,
4) Örgütsel bağlılık ve faaliyetlerin niteliği itibariyle devamlılık göstermesi zorunludur.
5) Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması,
Örgütün amaç suçları işlemek konusunda elverişli araç ve donanıma sahip olması bu suçun oluşumunda esaslı unsurlardan biridir. Bu unsuru taşımayan bir yapı, diğer unsurları barındırsa bile suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün varlığından söz edilemeyecektir. Yine bu suçtan sorumlu tutulan örgüt üyelerinin aynı amacı kabul etmiş ve bu amaç doğrultusunda örgütte yer almış olmaları gerekir. Yine, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün varlığından bahsedebilmek için, örgütün hangi suçları işlemek amacıyla kurulduğu tespit edilmelidir. Suç sayılmayan ancak hukuka aykırı olan fiilleri işlemek amacıyla gerçekleştirilen bir örgütlenme suç işlemek için örgüt kurma kapsamında değerlendirilemez.
Silahlı örgüt suçuna ilişkin 5237 sayılı TCK’nın 314 üncü maddesi ise şöyledir;
[1] Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silâhlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
[2] Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
[3] Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.
Bir suçun terör suçu kabul edilebilmesi başka bir deyişle ise silahlı terör örgütünün varlığının kabulü için ise aranan şartlar;
1.Örgütsel boyut (örgüt unsuru)
2.İdeolojik boyut (amaç unsuru)
3.Yöntem boyutu (suçun işleniş şekli) unsurlarını taşıması gerekir.
1- Örgütsel Boyut (örgüt unsuru)
a-Hiyerarşik ilişki (gevşek bir nitelik taşıyabilir)
b-Sahip olunan üye sayısı ve araç bakımından amaç suçu işlemeye elverişlilik
c-Üye sayısı (en az 3 kişi)
2- İdeolojik boyut (amaç unsuru)
Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak (bunlardan bir ya da birkaçını gerçekleştirmek amaçlanmalıdır)
3- Yöntem boyutu (suçun işleniş şekli)
Suçun cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle işlenmesi gerekir.
TCK’nın 220 nci maddesinde yer alan suç işlemek amacıyla örgüt kurma ile TCK’nın 314 nci maddesinde yer alan silahlı örgüt suçu arasındaki temel farklar öncelikle işlenmesi amaçlanan suçların TCK’nın 220 nci maddesinde suç içeren her türlü eylemin olması, TCK’nın 314. maddesinde ise kanunda yazılı olan suçların tahdidi olarak sayılmasıdır. Bunun dışında temel fark TCK’nın 220 nci maddesinde “Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetmek, üye olmaktan” bahsedilirken, TCK’nın 314 üncü maddesinde ise amaç siyasi yani ideolojiktir. Bunun dışında TCK’nın 220 nci maddesi manasında bir suç örgütünün varlığında “silah” ağırlaştırıcı neden olarak sayılırken TCK’nın 314 üncü maddesi manasındaki terör örgütünde ise “silah” bir unsur olarak düzenlenmiştir.
Ancak her iki örgüt tipinde de temel esas alınan unsur örgüttür. Örgüt her iki suç tipi açısından araç niteliğindedir. Gerek TCK’nın 220 nci maddesi gerek TCK’nın 314 üncü maddesi manasında amaçlar farklı olsa da araç olarak kullanılan yegane unsur örgüttür. Örgütün bu tehlikeliliği nedeniyle kanun koyucu tarafından hazırlık hareketi diğer suç tiplerinden farklı olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Kanun koyucu genel olarak, herhangi bir suçun işlenmesi amacıyla örgüt kurulmasının, hukuki düzene ve topluma zarar verme tehlikesini barındırması nedeniyle, (220. maddede) müstakil bir suç olarak kabul etmiştir. Buna karşın, Devletin güvenliğine ve Anayasal düzene karşı suç işlenmesi amacıyla kurulan örgütlerin neden olacağı tehlikenin ağırlığı karşısında, konunun ayrıca düzenlenmesine gerek duyulmuştur. 314 üncü madde ile 220 nci maddedeki suçlar arasındaki temel fark, yukarıda bahsedildiği üzere işlenmesi amaçlanan suçların niteliği ve ayrıca örgütün silahlı olmasıdır. 220 nci maddedeki suçta silah örgütün öğesi olmayıp, nitelikli hal olarak kabul edilmişken, 314 üncü maddede silahın varlığı, örgüt oluşturma bakımından gerekli görülmüştür.
Silah, TCK 6 ncı maddede tanımlanan silah kavramı çerçevesinde açıklanamaz. Anılan tanımda, çeşitli suç tipleri bakımından genel olarak saldırı ve savunmada kullanılabilmeleri nedeniyle, gerçekte silah olarak üretilmemiş olan kimi cisim ve araçlar da silah olarak kabul edilmiştir. Buna karşın Devlete ve Anayasal düzene karşı suçların işlenmesi amacıyla kurulan örgüte ait silahların gerçek anlamda silahlardan olması ve ayrıca sayı ve vahamet bakımından amaç suçları işlemeye elverişli bulunması gerekir. Örgütün silahlı örgüt olarak kabul edilebilmesi için, üyelerinin silahlı olması zorunlu değildir.
Suçun tamamlanması için, örgütün herhangi bir eylemde bulunması ve bir zarara veya somut bir tehlikeye neden olması aranmamıştır. Amaçlanan suçları işlemek üzere silahlı örgütün kurulmuş olmasının, korunan değerler bakımından normatif olarak tehlike yarattığı kabul edilmiştir. Bu bakımdan 314. madde, tehlike suçu olarak düzenlenmiştir.
TCK’nın Dördüncü Kısmın (Millet ve Devlete Karşı Suçlar) Dördüncü (Devlet Güvenliğine Karşı Suçlar) ve Beşinci (Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar) bölümlerindeki suçlar amaç suç niteliğinde olup, silahlı örgüt oluşturularak Devlete ve Anayasal Düzene karşı ağır-yakın bir tehlike olabilecek hazırlık hareketleri oluşturulduğundan, TCK’nın 314. maddesindeki suç aynı zamanda araç suç niteliğindedir.
3713 sayılı TMK’nın 3 üncü maddesi uyarınca, TCK 314 üncü madde, terör suçu niteliğindedir. Silahlı örgüt kurma, yönetme ve örgüte üye olma suçları, herhangi bir kimse tarafından işlenebilir. Failin belirli bir sıfat veya görevdeki kişilerden olması öngörülmediğinden, özgü suç olarak düzenlenmemiştir. Failin vatandaş veya yabancı olması olanaklıdır.
Silahlı örgütü kurmak suçu temadi eden bir suç değil, ani bir suçtur. Yani örgütün kurulmasıyla eylem tamamlanır. Silahlı örgütü yönetmek suçu mütemadi suç niteliğindedir. Bu nedenle suç tarihi temadinin kesildiği yani sanığın yakalanması, teslim olması veya örgütten çekilmesi tarihidir.
Örgüt üyeliği suçu temadi eder. Örgüt üyeliği suçunun temadi eden suçlardan olması karşısında örgüt üyeliği suçunda suç tarihi yakalanma tarihidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır (… özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
Açıklanan ilkeler doğrultusunda, iddia, savunma, usulüne uygun alınan İletişimin Dinlenmesi, Tespiti ve Kayda Alınması ve Teknik Araçlarla İzleme kararları, delil niteliğinde kabul edilen diğer bilgi ve belgeler, mahkemenin kabulü ve tüm dosya kapsamından somut olay değerlendirildiğinde;
Radikal selefi dini düşünceye sahip ve bu düşünceyi kamusal alanda paylaşan, benzer düşünce yapısında olan …, El Kaide veya bu örgütlerin alt seksiyonlarından herhangi birisiyle sempati düzeyini aşacak örgüt üyeliği suçunu oluşturacak şekilde organik ilişki içinde olduğunu gösterir örgütsel eylem ve faaliyetlerinin dosya kapsamına göre tespit edilemediği anlaşılan sanığın eylem ve faaliyetlerinin örgüt üyeliği suçu için öngörülen çeşitlilik ve yoğunluk boyutuna ulaşmadığından sanığın silahlı terör örgütüne üyelik suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin delil bulunmaması karşısında atılı suçtan CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar vermek gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 22.10.2021 tarihli ve 2021/1144 Esas, 2021/1591 sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Bozma nedeni gözetilerek sanığın TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu ya da hükümlü değil ise derhal salıverilmesinin sağlanması için ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Manisa 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
03.05.2023 tarihinde karar verildi.