Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2022/1388 E. 2022/4116 K. 28.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/1388
KARAR NO : 2022/4116
KARAR TARİHİ : 28.06.2022

I- TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.01.2022 tarih ve 2021/154490 sayılı yazısı ile: Terör örgütü propagandası yapma suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 06/10/2021 tarihli ve 2021/37633 soruşturma, 2021/11665 esas, 2021/2159 sayılı iddianamenin iadesine dair Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/09/2021 tarihli ve 2021/282 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/10/2021 tarihli ve 2021/146 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/15416 esas, 2016/16813 karar sayılı ilâmında, “… 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 170/2. maddesine göre soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aynı yasa maddesinin 3. fıkrasında ise iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurlar sayılmıştır. Şüphelinin ifadesinin veya savunmasının alınmasında belirtilen madde açısından bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Ceza Muhakemesi Hukukunun temel amacı olan maddi gerçeğe ulaşılmasıdır. İddianamede belirtilen suç vasfı değerlendirildiğinde, suçun takibinin şikayete bağlı olmadığı ve uzlaşma ile önödeme hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, dosya kapsamında müşteki beyanlarını doğrular nitelikte iki tanığın ifadesine yer verildiği, bu kanıtların kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu tartışmasızdır. Şüphelinin ifadesi veya savunması dosya içerisindeki bu deliller karşısında suçun sübutuna mutlak etki eden bir kanıt niteliği de taşımamaktadır. Dolayısıyla şüphelinin ifadesinin alınmasında bu fıkra açısından da bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, şüphelinin ifadesinin alınmaması sebebiyle iddianamenin iadesine karar verildiği, bu hususun ikmali amacıyla yapıldığı anlaşılan iddianamenin iadesi ve bu karara yapılan itiraz üzerine verilen kabul kararı yerinde görülmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir…” şeklinde açıklandığı üzere,
Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesince, şüphelinin ifadesinin alınmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, somut olayda Cumhuriyet savcısı tarafından toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturması sebebiyle iddianame düzenlenmiş olması ve iddianamenin iade sebepleri arasında şüphelinin savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 09/12/2021 gün ve 94660652-105-63-24306-2021-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak, Dairemize gönderilmiştir.
II- OLAY;
Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün 10.03.2020 tarihli araştırma raporu ile şüpheli … tarafından kullanıldığı değerlendirilen “Celal Ocalan” kullanıcı adı ile tespiti yapılan Facebook adlı sosyal medya sitesinde bulunan hesaptan, ekran görüntülerine de yer verilmek sureti ile suç teşkil edebilecek paylaşımlarda bulunulduğu belirlenmiştir.
Bahse konu 16 sayfadan ibaret ancak 10 sayfasının bulunduğu ve de fotokopi yahut siyah beyaz/renksiz çıktı olarak dosya içeriğine girdiği görülen araştırma raporunda özetle; hesap kullanıcısının muhtemel kişi tespitinin yapıldığı, herkese açık paylaşımlarda bulunulan ve tespiti yapılan hesabın künye bilgileri ile sonu “22” ile biten telefon numarasına tanımlı olduğunun tespit edildiği, hesabın görünen isim ile kullanıcı adının şüpheli ad ve soyadı ile uyumlu olduğuna dair bilgilere ayrıca hesabın kullanıcısı olduğu değerlendirilen şahsa ait görsele yer verilerek, hesabın ana sayfa ekran görüntüsünün, herkese açık konusu suç teşkil edebilecek paylaşımların ve hesabın kullanıcısı olabileceği değerlendirilen şüphelinin kimlik bilgilerinin değerlendirilmek üzere ekran görüntülerinin sunulduğu belirtilmiştir.
Suç teşkil ettiği değerlendirilen, iddianame de ayrıntılarına yer verilen paylaşımlara ilişkin ekran görüntülerine bakıldığında ise;
-21.11.2016 tarihinde PKK/KCK silahlı terör örgütüne ait sembolü içerir sözde bayrağın fotoğrafı paylaşıldığı,
-31.10.2016 tarihinde, “HPG, infaz edilen 2 kadın gerillanın ardından 11 Türk askerini esir aldı” başlıklı yayın organının linkinin paylaşıldığı,
-06.11.2016 tarihinde, ellerinde PKK/KCK terör örgütünün sözde bayrakları ve Abdullah Öcalan’ın posterleri bulunan kişilerin bulunduğu, “Meşa piştgiriya HDP li Köln” açıklaması ile bir başka kullanıcının yayımladığı videonun paylaşıldığı,
-01.11.2016 tarihinde, Murat karayılan’ın fotoğrafının bulunduğu ve içeriğinde “Karayılan: PKK Atanacak Kayyumları Hedef Alacak” başlıklı yayın organının linkini paylaştığı
-18.11.016 tarihinde, “Dağ Aslanları, Kürdistanın Dört Parçasında Tarihi Savaş Son Şiddetiyle Sürüyor, Emperyalist İslam Ülkeleri Saldırıyor, Gerilla birlikler Kahramanca Vuruyor, Yaralanan Bir Gerilla, Heval Ben İyileşecek miyim” şeklinde yazı bulunan, leşker kıyafetli ve silahlı terör örgütü mensuplarının fotoğrafının paylaşıldığı görülmüştür.
Ayrıca ekran görüntülerinden bahse konu hesaptan, iddianame konusu olmayan başkaca paylaşımlarda da bulunulduğu ve künye bilgilerinde “Parısta yasıyorum, Paris’te yaşıyor” bilgilerine de yer verildiği görülmüştür.
Araştırma raporuna ek olarak ayrıca; şüpheli …’ın 17.08.2007 tarihinde yurt dışına çıkış kaydının bulunduğuna dair sorgulama sonucunu içerir dokümanda kolluk tarafından tahkikat evrakları kapsamında dosyaya sunulmuştur.
16.03.2020 tarihli Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğünün fezlekesi ile hesabın kullanıcısı olduğu/olabileceği değerlendirilen şüphelinin, kimlik bilgileri ile ADNKS sorgusunda Fransa ülkesinde ayrıntıları belirtilen adreste ikamet kaydının bulunduğu da belirtilerek, tespitlere dair kayıtları da içerir tahkikat evrakları Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/11531 soruşturma numarasına kayden, terör örgütü propagandası yapmak suçundan şüpheli hakkında soruşturma başlatılmıştır.
Cumhuriyet Başsavcılığının 31.03.2020 tarihli yazısı ile Sulh Ceza Hakimliğinden Başsavcılığa gelmediği, kendisine çağrı yapılamadığı, tüm aramalara rağmen kendisine ulaşılamadığından ifadesinin alınması ve alındıktan sonra da serbest bırakılması hususunda 5271 sayılı CMK’nın 98/1 maddesi uyarınca şüpheli hakkında yakalama emri düzenlenmesi talep olunmuştur.
Şanlıurfa 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 31.03.2020 tarih, 2020/1543 değişik iş sayılı kararı ile terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan şüpheli hakkında yakalama emri çıkartılmasına karar verilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının 07.04.2020 tarih, 2020/11531 soruşturma, 2020/818 nolu birleştirme kararı ile soruşturma dosyasının yakalamalı dosyaların bir yürütülmesi amacı ile 2018/15903 numaralı soruşturma dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Karar başlığında şüphelinin, Fransa ülkesinde ikamet ettiği belirtilmiştir.
Süreçte tanzim olunan dosya inceleme tutanaklarından anlaşılacağı üzere 08.06.2021, 29.06.2021 ve 03.08.2021 tarihli dilekçeleri ile üç ayrı avukat tarafından dosya incelenmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının 06.10.2021 tarih 2018/15903 soruşturma, 2021/2233 karar sayılı ayırma kararı ile şüpheli hakkında ki soruşturma evrakının tefrik edilerek 2021/37633 soruşturma numarasına kayıt edilmesine karar verilmiştir. Karar başlığında, şüphelinin ikametinin Fransa ülkesinde bulunduğu belirtilmiştir. Başlıkta ayrıca şüphelinin müdafii olarak da süreçte dosyada incelemede bulunan bir avukatın bilgilerine yer verilmiştir.
Şüphelinin dosya içeriğine alınan nüfus kaydında; yerleşim yerinin Fransa Cumhuriyetinde olduğu belirtilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının 06.10.2021 tarih, 2021/37633 soruşturma, 2021/11665 esas ve 2021/2159 iddianame numaralı, başlık kısmında; suç tarihinin 21.11.2016 ve öncesi, ikametinin ise Fransa ülkesinde bulunduğunun belirtildiği iddianamesi ile şüphelinin terör örgütü propagandası yapmak suçundan 3713 sayılı TMK’nın 7/2 (1 ve 2 cümle), 5237 sayılı TCK’nın 43/1, 53/1-2-3 maddelerinden cezalandırılması istenilmiştir.
İddianame anlatımında, yukarıda kısaca belirtilen paylaşımların ayrıntılarına yer verilerek özetle; şüphelinin PKK/KCK silahlı terör örgütünün propagandasını yaptığı ve eylemini TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme şekilde gerçekleştirdiği, kendisine ulaşılamaması sebebiyle ifadesinin alınamadığı ve Şanlıurfa 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 2020/1543 değişik iş sayılı kararı uyarınca hakkında yakalama kararı çıkartıldığı, atılı suçu işlediğinden bahisle kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edildiği belirtilmiştir.
İddianame, 08.10.2021 tarihinde, mahkeme başkanınca kaleme havale edilmiştir.
Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin “10.09.2021 tarih” ve 2021/282 iddianame değerlendirme nolu kararı ile iddianamenin 5271 sayılı CMK’nın 170/5 maddesi delaleti ile aynı Kanunun 174/1-a-b maddesince iadesine, itiraz kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin emsal bir kararına da atıfla verilen kararın ilgili kısımlarında belirtildiği şekli ile iade nedenleri şöyledir;
“Dosyadaki tek delilin dosyada yer alan 10.03.2020 tarihli Araştırma Raporunda belirtilen facebook paylaşımlarına ilişkin ekran görüntüleri olduğu görülmekte olup mezkur araştırma raporunda da belirtildiği üzere facebook paylaşım sitesindeki profillerin/ hesapların ilgilinin bilgisi dışında kişisel bilgi ve fotoğrafları kullanılarak oluşturulmuş sahte hesap/profıl olabileceği veya hesapların/profillerin başkaları tarafından ele geçirilmiş ve ilgilinin rızası dışında kullanılmış olabileceği hususları gözetildiğinde; şüphelinin ifadesinin alınması ve tutanaktaki facebook adresinin kendisine ait olup olmadığı ile söz konusu paylaşımları kendisinin yapıp yapmadığı hususlarının sorularak tespiti gerekmekte olup bu hususun suçun sübutunaetki edeceği muhakkaktır.
Savunmanın suçun sübutu ve vasıflandırılması açısından önem arz ettiği durumlarda maddi gerçeği araştırmak ve şüphelinin lehine ve aleyhine delil toplamakla yükümlü olan Cumhuriyet savcısının şüphelinin ifadesini alması zorunlu olduğundan, çıkarılan yakalama kararı üzerine makul süre beklenilmesi ve yine ifadesinin alınamaması halinde iddianame düzenlenmesi gerekmektedir.
Ayrıca dosyadaki tek delil olan 16 sayfadan oluştuğu anlaşılan 10.03.2020 tarihli araştırma raporunun son 6 sayfasının dosyaya eklenmemiş olduğu ve söz konusu araştırma raporunun mahkememizce incelemeye elverişli renkli örneğinin ve paylaşımlara ilişkin CD örneğinin dosya kapsamında bulunmadığı anlaşılmış, söz konusu eksikliğin CMK 174/1-b maddesinde belirtilen suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan delillerden olmakla,
Açıklanan nedenlerle, iddianamenin 5271 sayılı CMK’nın 170/5. maddesi delaletiyle 174/1-a, 174/1-b maddelerine aykırı düzenlendiği anlaşıldığından iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”
İade kararında her ne kadar karar tarihi “10.09.2021” olarak, fiziken yazılmış olduğu görülmekte ve soruşturma dosyasının UYAP sisteminde bulunmaması nedeni ile de kararın sistem denetimi yapılamamış ise de gerek iddianamenin tanzim tarihi ve hakim havalesinden; gerekse sonraki süreçte yapılan itiraz dilekçesi ve mercii kararı içerikleri ile safahatlerin kronolojisinden kararın “09.10.2021” tarihli olduğu anlaşılmıştır.
11.10.2021 tarihli yazısı ile Cumhuriyet savcısı, 09.10.2021 tarihli iddianamenin iadesine ilişkin karara itirazda bulunarak, Şanlıurfa 5.Ağır Ceza Mahkemesinden kararın yeniden incelenerek kaldırılmasını talep etmiştir. Bahse konu yazıda belirtildiği şekli ile itiraz nedenleri şöyledir;
“-Şüphelinin ifadesinin alınmamasının CMK 174. maddesinde sayılan iddianame iade nedenleri arasında yer almadığı,
-Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2020/7717 esas 2021/273 karar sayılı 28.01.2021 tarihinde verilmiş kararında da belirtildiği üzere, “terör örgütü propagandası yapmak” suçu bakımından şüphelinin ifadesinin alınmasının toplanması gereken delillerden olmadığı belirtilerek kanun yararına bozma talebinin kabulüne dair karar verildiği anlaşıldığı,
-Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 2016/15416 esas 2016/16813 karar sayılı 31.10.2016 tarihinde verilmiş kararında da belirtildiği üzere, “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçu bakımından şüphelinin ifadesinin alınmamasının dava açmaya engel bir durum olmadığı belirtilerek kanun yararına bozma talebinin kabulüne dair karar verildiği anlaşıldığı,
-Kolluk tarafından gönderilen araştırma raporunun UYAP’ta 10 sayfa olarak bulunduğu, ayrıca araştırma raporunun renkli halinin UYAP’ta bulunduğu.
Bu suretle yukarıda yazılı nedenler ile suçun sübutuna etki edip toplanmayan bir delilin bulunmadığının değerlendirilmiştir.”
Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.10.2021 tarihli kararı ile itiraz yerinde görülmeyerek, itiraz incelemesi yapılmak üzere dosyanın merciiye gönderilmesine karar verilmiştir.
İtiraz merciine sunulan 18.10.2021 tarihli mütalaada Cumhuriyet savcısı, şüphelinin ifadesinin alınmamasının tek başına iddianamenin iadesi sebebi olmadığından itirazın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.10.2021 tarih, 2021/146 değişik iş sayılı, oy birliği ile verilen kesin kararı karar ile itirazın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesi belirtildiği şekli ile şöyledir;
“Dosyanın tetkikinde; Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.09.2021 tarih ve 2021/282 iddianame değerlendirme sayılı iddianamenin iadesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, Cumhuriyet savcısının iade kararma yönelik itirazın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının 21.10.2021 tarihli yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşler Genel Müdürlüğünden, itiraz merciinin kesin kararının kanun yararına bozulması ihbar ve görüşünde bulunulmuştur. İstemde özetle; terör örgütü propagandası yapmak suçundan yürütülen soruşturmada tüm delillerin toplandığı ancak şüpheliye ulaşılamaması sebebi ile ifadesinin alınamadığı, şüpheli hakkında 31.03.2020 tarihinde yakalama kararı çıkartıldığı fakat bugüne kadar yakalanamadığı, şüphelinin ifadesinin alınamamasının iddianamenin iadesi sebepleri arasında yer almadığı gibi suçun sübutuna etki eden mevcut bir delil niteliğinde de olmadığı, emsal Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğu belirtilmiştir.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 09.12.2021 tarih 94660652-105-63-24306-2021-Kyb sayılı yazısı ile Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.10.2021 tarihli ve 2021/146 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulması istenmiştir.
UYAP sisteminde, değişik iş dosyasına ilişkin evrakların bulunduğu, soruşturma dosyasına ilişkin dokümanların ise bulunmadığı; ayrıca şüphelinin taraf ve adres bilgilerinde yurt dışı adres kaydının bulunduğu görülmüştür.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan yürütülen soruşturmada ifadesi alınamadığından hakkında yakalama kararı çıkartılan şüphelinin cezalandırılması istemi ile düzenlenen iddianamenin, 5271 sayılı CMK’nın 170 ve 174/1-a-b maddeleri gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV-HUKUKİ MEVZUAT;
Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şöyledir:
5271 sayılı CMK’nın
Kamu davasını açma görevi
Madde 170 – (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin iadesi
Madde 174 – (Değişik: 25.5.2005 – 5353/27 md.)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) (Değişik:17.10.2019-7188/20 md.) Suçun sübûtuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) (Değişik:17.10.2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
d) (Ek:17.10.2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
V-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:

Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hal” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. “Yeterli şüphe”, şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Fakat Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK’nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK’nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
5271 sayılı CMK’da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür.
İddianamenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinin teminatı mahiyetindedir. İddianemedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde kanun koyucu suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır.
CMK’nın 170/5. fıkrasında “İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.” hükmüne yer verilmiştir. Emredici nitelikte bulunan bu kuralın yerine getirilmesi çoğu zaman şüphelinin savunmasının alınmasıyla işlerlik kazanacaktır.
Şüphelinin savunmasının alınmasını zorunlu kılan açık bir hükme CMK’nın 170 ve 174. maddelerinde yer verilmemiş ise de bu durum her koşulda savunma alınmadan dava açılabileceği şeklinde de yorumlanmamalıdır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
Soruşturma dosyasının UYAP sisteminde bulunmaması nedeni ile sistemden incelemesi yapılamamış ise de fiziki olarak gönderilmiş olması karşısında, uyuşmazlığın kapsam ve mahiyetine nazaran bu husus tevdii nedeni sayılmamış; tanzim edilen açık kaynak araştırma raporu ile tespiti yapılan hesabın kullanıcısı olduğu ve paylaşımları ile de terör örgütünün propagandasını yaptığı tespit ve değerlendirmesinde bulunulan şüpheli hakkında, Daire ilamına yanlış anlam yüklenerek, 16.03.2020 tarihli kolluk fezlekesi içeriği de dikkate alındığında, iddianamenin tanzim tarihi olan 06.10.2021 ve de yakalama karar tarihi olan 31.03.2020 tarihleri öncesinde, soruşturmanın başlangıcından itibaren 17.08.2007 tarihinde yurt dışına çıktığı ve yurt dışı açık adres bilgisine ulaşıldığı halde, “Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi” ve 6706 sayılı Kanun hükümleri kapsamında, istinabe sureti ile araştırma yapılıp ifadesi temin edilmeden, eksik tahkikat evrakına matuf düzenlenen iddianamenin iadesine ilişkin verilen kararda ve bu karara vaki itirazın reddine dair merci kararında bir isabetsizlik görülmediğinden, talebin reddine karar verilmiştir.
V-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.01.2022 tarih ve 2021/154490 sayılı kanun yararına bozma isteminin, tebliğnamedeki düşünce de yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.