Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/9695 E. 2023/58 K. 16.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/9695
KARAR NO : 2023/58
KARAR TARİHİ : 16.01.2023

DURUŞMA TALEPLİ

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/400 E., 2018/364 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararların; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.04.2018 tarihli ve 2018/125 Esas – 2018/253 sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5 inci maddesinin birici fıkrası ve Türk Ceza Kanunu’nun 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin, 06.11.2018 tarihli ve 2018/400 Esas – 2018/364 sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 06.05.2021 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafiinin temyiz istemi, sanığın terör örgütü üyeliğinin sabit olmadığı, ByLock kullanmadığı ve tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

ByLock kullanıcısı olduğu için hakkında soruşturma başlatılan sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda: sanığın 507 (…) (..) (..) numaralı GSM hattı ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyelerinin kullandığı ByLock isimli gizli haberleşme programını kullanması, Zaman Gazetesi protestosuna katılması, KYK yurdunda örgütün rehber öğrencisi ve B blok sorumlusu olması gerekçeleriyle hakkında kamu davası açılmıştır.

Dosyada mevcut ByLock tespit ve değerlendirme tutanağından; sanığın ByLock ID numarasının …, kullanıcı adının “…”, şifresinin “….”, adının “…” olarak belirtildiği, sanığı ByLock listesine ekleyenlerin “…” ismi ile eklediği, ByLock yazışmalarında sanığa “sevo”, “sevilay..”, “tmm sevilay sagol h.helal et” ve “merhaba sevilay” şeklinde doğrudan adına hitap eden yazışmaların bulunduğu, sanığın kovuşturma aşamasında söz konusu telefon numarasını ile ByLock şifre ve kullanıcı adını gmail hesabında kullandığını beyan ettiği, yine talimat ifadesinde sanığın ByLock listesine ekli olduğunu beyan eden N. C.’nin sanığın ByLock listesine ekli olduğu,

Tanık N. C., soruşturma aşamasında alınan ifadesinde; sanığın örgütsel görev ve sorumluluğunun bulunduğunu, KYK B blok sorumlusu olduğunu ve örgütsel toplantılara katıldığını beyan ettiği, kovuşturma aşamasında talimat yolu ile alınan beyanında önceki ifadesini tekrarladığını beyan ettiği,

Tanık H. Ö., soruşturma aşamasında alınan ifadesinde; sanığın 2014 yılı Aralık ayında yapılan Zaman Gazetesi protestosuna katıldığını, örgütte rehber öğrenci statüsünde bulunduğunu beyan ettiği ve sanığı teşhis ettiği, kovuşturma aşamasında talimat yolu ile alınan ifadesinde önceki ifadesini tekrar ettiğini beyan ettiği,

Tanık H. B., soruşturma aşamasında alınan beyanında sanığın sorumlu olduğu evlerden birinde kaldığını, KYK yurdunda rehber olduğunu beyan ettiği ve sanığı teşhis ettiği, kovuşturma aşamasında alınan beyanında ise sanığın KYK’da rehber öğrenci olduğunu duyduğunu beyan ettiği,

Her ne kadar sanık üzerine atılı suçlamayı kabul etmemiş ise de, sanığın münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeleri tarafından kullanılan gizli haberleşme programını kullanması, adına hitap eden ByLock yazışmalarının bulunması, örgüt içinde bulunduğuna ve sorumluluk sahibi olduğuna ve Zaman Gazetesi protestosuna katıldığına ilişkin tanık beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arz eden organik bağının bulunduğu, sanığın eylemlerinin bir bütün halinde 3713 sayılı TMK’nın 7/1 inci maddesinin yollamasıyla 5237 sayılı TCK’nın 314/2 maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır. Sanık savunmalarında hakkındaki terör örgütü üyeliği iddiasını kabul etmediğini beyan etmişse de; yukarıda tartışılan tespit ve değerlendirmeler karşısında sanığın savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik savunmalar olduğu ve itibar edilemeyeceği kanaatine varılmış ve sanığın üzerine atılı bulunan silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği kabul edilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

Bölge Adliye Mahkemesince silahlı terör örgütüne üyelik suçunun temadi eden bir suç olması nedeniyle suç tarihinin sanığın yakalanma tarihi olan 24.05.2017 olarak gerekçeli kararda yazılması gerektiği halde gerekçeli karar başlığında hatalı olarak 2016 olarak yazılmış ise de, bu durumun mahallinde düzeltilebileceği eleştiri konusu yapılmakla yetinilmiştir.

Belirtilen hususlar dışında mahkemenin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu, eylemin doğru olarak nitelendirildiği anlaşıldığından, istinaf başvurusunda bulunan sanık müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı kararında; “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği;

Sanığın ByLock programını kullanmış olduğu 0507 (…) (..) (..) no’lu hattı ile … ID numarasıyla kullandığı, İlk Derece Mahkemesi kabulünde olduğu üzere kullanıcı adı, yazışma içerikleri nazara alındığında ByLock kullanıcısının sanık olduğunun anlaşıldığı, bu şekliyle sanığın örgütsel haberleşme amacıyla ByLock kullandığının sabit olduğu, bu haliyle sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.

Sanığın örgütte rehber statüsünde görevli olduğuna ilişkin tanık beyanlarıyla ilgili İlk Derece Mahkemesinin kabulü yerinde olduğundan buna yönelen temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle; yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş ve sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin, 06.11.2018 tarihli ve 2018/400 Esas, 2018/364 sayılı kararında öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

16.01.2023 tarihinde karar verildi.