Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/9507 E. 2023/3236 K. 16.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/9507
KARAR NO : 2023/3236
KARAR TARİHİ : 16.05.2023

¸

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/726 E., 2018/1810 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun’un) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/12/2017 tarih ve 2017/494 Esas ve 2017/392 sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun(5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun(3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5327 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 7 yıl 18 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 26.06.2018 tarihli ve 2018/726 Esas, 2018/1810 sayılı Kararı ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün 5271 sayılı CMK’nın 280/2 nci maddesi gereğince KALDIRILARAK sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun(5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun(3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesi, 5327 sayılı Kanun’un 62 inci maddesi, 53 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 5 ay 15 … hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
3. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca; CMK’nın 302/1 inci maddesine göre temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün ONANMASI görüşünü içeren tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemleri özetle;
*Suçun unsurlarının oluşmadığına,
*Olay tarihinde ortada belirlenmiş terör örgütü olmadığına,
*Bank … hesap hareketlerinin suç sayılamayacağına, talimatla işlem yapıldığının da ispatanamadığına, ayrıca tüm tarihleri içeren hesap hareketlerinin getirtilmediğine,
*ByLock’a ilişkin delillerin güvenilir olmadığına, çelişkili ve istihbari nitelikte olduğuna, hukuka aykırı elde edilmiş olduklarına ve hükme esas alınamayacaklarına,
*Dernek üyeliğinin ve Kimse yok mu derneğine yapılan bağışın suç oluşturmayacağına ve sair hususlara ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla hazırlanan iddianame kapsamında mahkemece yapılan yargılama sonucunda “…Yukarıda anlatılan deliller ve mahkememizce yapılan değerlendirmeler sonucunda; sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü lideri …’in çağrısından sonra başka bankadan daha yüksek faiz ile kredi çekip aynı … daha düşük getiri ile Bank …’da katılım hesabı açarak terör örgütüne finansal destek sağlamaya çalışması, bu terör örgütünün her üyesine yüklenmeyen ByLock isimli programın sanığın telefonuna yüklenmiş ve sanık tarafından kullanılmış olması, sanığın 04.10.2014 tarihinde FETÖ/PDY bağlantılı “Kimse Yok Mu” derneğine 5,36 TL bağışta bulunması ve sanığın FETÖ/PDY terör örgütüyle bağlantısı nedeniyle KHK ile kapatılan Doğayı Severler Derneği’ne üye olması hususları dikkate alındığında sanığın üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunun sabit olduğu mahkememizce kabul edilmiş, sanığın tamamen inkara yönelik olan savunmasına yukarıda açıklandığı üzere delillerin mahiyeti ve ispat gücü anlamında mahkememizde bir tereddüt yaşanmadığından itibar edilmemiştir.
Sanığın, örgüt içi haberleşme programı olmasına rağmen her örgüt üyesinin telefonuna kurulmayan ByLock programını kurmuş ve kullanmış olması, örgütün ancak sadakatinden emin olduğu üyelere ByLock isimli programı kurduğunun tespit edilmesi, yine devlet içerisinde yapılanarak güç kazanmayı ve nihayetinde devleti ele geçirmeyi hedefleyen örgüt üyelerinin bir kısmı kamu görevinde olmasına karşılık bir kısmının kamu görevi almaması karşısında kamu görevinde bulunan örgüt üyesinin operasyonel anlamda herhangi bir etkinlik yapabilecek görevde bulunmayan başkaca örgüt üyesiyle aynı seviye ve şartlarda değerlendirilmesinin adalete ve hakkaniyete aykırı olacağı kanaatine varılarak memur olarak görev yapan sanık hakkında ceza tayin edilirken alt sınırdan uzaklaşılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Sanığın duruşmalarda pişmanlığının gözlemlenmemesi, işlediği suç nedeniyle pişman olduğuna dair mahkememizde kanaat oluşmaması, üzerine atılı suçlamayı ve özellikle ByLock programını kurduğunu ve kullandığını ısrarlı bir şekilde inkar etmesi hususları nazara alındığında TCK’nın 62 nci maddesinde düzenlenen takdiri indirimin sanık hakkında uygulanmaması gerektiği vicdani kanaatine varılmış…” şeklinde gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince, “…Yukarıda anlatılan deliller ve mahkememizce yapılan değerlendirmeler sonucunda; sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü lideri …’in çağrısından sonra başka bankadan daha yüksek faiz ile kredi çekip aynı … daha düşük getiri ile Bank Asyada katılım hesabı açarak terör örgütüne finansal destek sağlamaya çalışması, bu terör örgütünün her üyesine yüklenmeyen ByLock isimli programın sanığın telefonuna yüklenmiş ve sanık tarafından kullanılmış olması, sanığın 04.10.2014 tarihinde FETÖ/PDY bağlantılı “Kimse Yok Mu” derneğine 5,36 TL bağışta bulunması ve sanığın FETÖ/PDY terör örgütüyle bağlantısı nedeniyle KHK ile kapatılan Doğayı Severler Derneği’ne üye olması hususları dikkate alındığında sanığın üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunun sabit olduğu mahkememizce kabul edilmiş, sanığın tamamen inkara yönelik olan savunmasına yukarıda açıklandığı üzere delillerin mahiyeti ve ispat gücü anlamında mahkememizde bir tereddüt yaşanmadığından itibar edilmemiştir.
Anayasanın 138/1 inci maddesi hükmü, TCK’nın 61 inci maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1 inci maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, sanığın dosyaya yansıyan eylem ve faaliyetleri, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen tehlike ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik de göz önünde bulundurularak makul bir cezaya hükmedilmesi gerekirken teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle ilk derece mahkemesince fazla ceza tayin edilmesi nedeniyle mahkememizce yeniden yapılan yargılama sonucunda aşağıdaki şekilde mahkumiyet hükümü kurularak cezalandırılması cihetine gidilerek hüküm kurulmuştur…” şeklinde gerekçeyle İlk Derece Mahkemesinin hükmü kaldırılarak mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı Kararında; “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı” kabul edilmekle;
ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanığın, ByLock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, buna dair delilin atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, ilgili birimlerden ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme raporu istenerek, temyiz aşamasında gelen M. C.’nin ifade tutanakları ile birlikte CMK’nın 217 nci maddesi uyarınca duruşmada okunması, adı geçen şahsın tanık sıfatıyla usulüne uygun olarak dinlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yetersiz belgelere dayanarak eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Sanık hakkında belirlenen temel cezanın, suçun niteliği gereği artırılırken artırım oranı doğru yapıldığı halde uygulama maddesinin 3713 sayılı Kanun’un 5/1 inci maddesi yerine 3713 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi olarak gösterilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 26.06.2018 tarihli ve 2018/726 Esas, 2018/1810 sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının b bendi uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
16.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

… … … … …