Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/9252 E. 2023/461 K. 14.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/9252
KARAR NO : 2023/461
KARAR TARİHİ : 14.02.2023

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/1635 E., 2018/1851 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.03.2018 tarihli ve 2017/451 Esas, 2018/193 sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun(3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası ve 5327 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 25.10.2018 tarihli ve 2018/1635 Esas, 2018/1851 sayılı Kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 24.05.2021 tarih ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi özetle, müvekkil açısından isnat edilen delillerin hepsinin havada ve soyut deliller olduğu, müvekkile isnat edilen ByLock ile ilgili olarak kesin bir kullanma veya şifreli olarak haberleşmenin söz konusu olmadığı, bu sebeple sadece ByLock kaydı olmasının üyelik kapsamında değerlendirilemeyeceği, müvekkilin okulunun da üyelik kapsamında değerlendirildiği, ancak müvekkilin ikametine en yakın okulu seçtiği ve bu okulda çalışmak zorunda kaldığına ve sair nedenlere ilişkindir.
Sanığın temyiz istemi özetle, yerel mahkemenin vermiş olduğu hapis cezasının usul ve yasaya aykırı olduğu, eksik araştırma ve incelemenin yüksek mahkemece tamamlanarak karar verilmesi gerektiği, ByLock kullandığına dair delillerin hatalı ve çelişkili olduğu, tespit ve değerlendirme tutanağı olmadan ByLock’un mahkumiyet kararının ana gerekçesi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, çalıştığı kurumda örgüt kastı olmaksızın, KPSS’yi kazanamaması nedeniyle çalıştığı, çocuklarını bu okullarda okutmanın örgüt üyeliği suçlamasına delil olarak gösterilemeyeceği, Bank Asyada herhangi bir hesap artırımının olmadığı, tanıkların kendi hakkındaki beyanlarının şahsi husumetten kaynaklandığına ve sair nedenlere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Ayrıntıları Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2015/3 Esas ve 2017/3 sayılı Kararında belirtilen, teknik özellikleri, indirme ve kullanma yöntemi, kullanıcıları ve muhtevası itibariyle münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanması amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütü mensupları tarafından kullanıldığı tespit edilen ByLock iletişim sistemine bu özelliğini bilerek dahil olan ve bu sisteme sanığın kullandığı 0530 (…) (..) (..) numaralı GSM hattı ile 01.09.2015- 14.02.2016 tarihleri arasında yukarıda numaraları belirtilen ByLock uygulamasının 9 adet IP adresine sahip sunuculardan birisi olan … IP üzerinden 196 bağlantı gösterir giriş yapıldığı,
Sanığın örgüte müzahir … Özel Eğitim A.Ş., … Özel Eğitim A.Ş., … Özel Eğitim Ltd. Şti., … Özel Eğitim A.Ş., … Yayıncılık Eğitim Anonim Şirketlerinde çalıştığı, söz konusu şirketlerde atama usulü ile Adana, İzmir, Bozyazı, Anamur ve Batman’da çalıştığı, çocuklarını çalıştığı örgüte müzahir okula gönderdiği, örgütün finansal kuruluşu olan Bank …’da hesabının bulunduğu, sanığın twitter hesabı üzerinden FETÖ/PDY silahlı terör örgütünü öven paylaşımlarda bulunduğu, 09.05.2017 tarihli açık kaynak araştırmasında sanığın “dersanem olmasaydı eşimle tanışamazdım” şeklinde paylaşımının olduğu, sanığın bu paylaşımı ile örgüt içi evlilik yaptığı konusunda şüphe bulunmadığı, sanık hakkında tanık G.U.’nun sanığın velileri ile haftalık sohbet toplantıları yaptığını ve konuşmacı olarak …’nin bulunduğu yönündeki beyanı yine tanık M.K. ve H.D.’nin de sanığın sınıfında bulunan velilerle sohbetlere katıldığı yönündeki beyanları ile tanık F.B.’nin telefonuna ByLock programını yükleyen kişinin sanık olduğu yönündeki beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğu ve müsnet suçu işlediği hususunda mahkemede tam bir kanaat oluştuğu,
Mahkemece sabit görülen eylem bakımından TCK’nın 61 inci maddesi gözetilmek suretiyle, sanığın kastının yoğunluğu, eylem çeşitliliği sürekliliği nazara alınarak TCK’nın 314/2 maddesi gereğince takdiren alt sınırdan uzaklaşılarak, sanığın duruşmadaki iyi hali göz önüne alınarak TCK’nın 62 inci maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapıldığı değerlendirilerek sanığın üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmakla mahkumiyetine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, adli emanet konusunda karar verilmemesi, suç tarihi ve tebligat gideri konuları eleştirisi dışında, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre sanığın çocuğunun FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne iltisaklı okulda eğitim görmesinin ve rutin bankacılık faaliyetlerinin örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği gözetilerek yapılan inceleme sonunda;
a) Amacı, yapılanması ve faaliyet yöntemlerine ilişkin ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı Kararında ve Dairemizin müstekar kararlarında açıklandığı üzere, FETÖ/PDY, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmayı ve yerine başka bir düzen getirmeyi amaçlayan bir terör örgütüdür.
b) Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı Kararında ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespit edilmesi halinde sanığın örgütle bağlantısını gösteren bir delil olarak kabul edilmesi mümkündür. Tanık F.B.’nin beyanı gözetildiğinde sanığın ByLock programını örgütsel haberleşme amacıyla kullandığı anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi yerinde görülmüştür.
c) Mahallinde hukuka uygun olarak ikame olunup usulünce tartışılan delillere ve dosya kapsamına göre, örgütsel gizliliği sağlamak amacıyla ByLock programını kullanan, inceleme dışı başka dosya sanığının telefonuna bu programı yükleyen, çeşitli illerde örgüte ait kurumlarda çalışan, örgüte müzahir derneğe üye olan, örgüt liderinin kitaplarının okunduğu sohbet adı altında yapılan toplantılara katılan, sohbet medya hesabından örgüt ve lideri lehine paylaşımlar yapan sanığın, anılan örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla katılıp süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluluk arz eden faaliyetlerde bulunmak suretiyle üyesi olduğuna dair İlk Derece Mahkemesi kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

d) Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, temyiz dilekçesinde ileri sürülen esasa müessir olabilecek savunmaların özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla, incelenen hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 25.10.2018 tarihli ve 2018/1635 Esas, 2018/1851 sayılı Kararında sanık ve müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
14.02.2023 tarihinde karar verildi.