YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7793
KARAR NO : 2022/3019
KARAR TARİHİ : 26.05.2022
: Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.06.2020 tarih ve
Suç : Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
Bölge adliye mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararların niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi.
Duruşmalı inceleme istemlerinin, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Sanık … hakkında TCK’nın 170/1-c maddesinde belirtilen ‘’genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması’’ suçundan kamu davası açıldığı halde hüküm kurulmadığı görülmüş ise de; dava zamanaşımı süresince her zaman bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.
I) Katılanlar … ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı vekillerinin sanıklar … (… oğlu), …, …, … ve … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden verilen beraat hükümlerine yönelik başvularının incelenmesinde;
Bölge adliye mahkemesinin, sanıklara atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçu açısından katılanlar … ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın nitelikleri itibarıyla suçtan doğrudan zarar görmemeleri nedeniyle davaya katılmalarına imkan bulunmadığından CMK’nın 279/1-b maddesi uyarınca verdiği istinaf başvurusunun reddine dair karar, anılan maddenin son cümlesine göre itiraza tabi olup temyizi mümkün olmadığından, itiraz merciince de bu hususta bir karar verilmiş bulunduğundan temyiz incelemesine yer olmadığına, dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE,
II) Sanıklar … ve … hakkında ilk derece mahkemesince anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan verilen mahkumiyet kararları ile sanık … hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair kararlara yönelik bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Adı geçen sanıklar hakkında ilk derece mahkemesince verilen hükümlere yönelik ilk derece Cumhuriyet savcısı tarafından aleyhe istinaf başvurusunda bulunulmadığının anlaşılması karşısında; bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının sanıklarla ilgili verilen mahkumiyet ve ceza verilmesine yer olmadığına dair bölge adliye mahkemesince verilen esastan reddine dair kararlara yönelik temyiz yoluna başvuru hakkı olmadığından temyiz taleplerinin REDDİNE,
III) Sanık … hakkında katılanlar … ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı vekillerinin, sanık … hakkında katılan … Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanık … hakkında ‘’anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’’, sanık … hakkında ‘’genel güvenliği kasten tehlikeye sokma’’ suçu yönünden ilk derece mahkemesince verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair kararlara yönelik istinaf başvurularının esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarının CMK’nın 286/2-h maddesi gereğince temyiz edilemez nitelikte olduğundan anılan suçlar yönünden temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
IV) Sanık … hakkında temyiz başvurusunun reddine ilişkin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 15/02/2021 tarihli ek kararına karşı sanık müdafiinin temyiz talebinin incelenmesinde;
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesinin 28.12.2020 tarih 2020/643-2020/2201 sayılı gerekçeli kararının 24.01.2021 tarihinde sanık müdafine tebliğ edildiği, sanık müdafiinin yasal süresinden sonra 12.02.2021 tarihinde söz konusu kararı temyiz ettiği, bölge adliye mahkemesince 15.02.2021 tarihinde verilen ek karar ile temyiz talebinin reddine karar verildiği, ek karara karşı sanık müdafiinin süresi içinde temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmakla, süresinden sonra yapılan temyiz talebinin reddine ilişkin verilen ek karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan temyiz talebinin CMK’nın 298. maddesi gereğince reddiyle ek kararın ONANMASINA,
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
V) Sanık … hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından verilen mahkumiyet hükümleri yönünden sanık ve müdafiileri ile katılanlar … ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı vekillerinin; sanıklar …, …, … ve … hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından verilen mahkumiyet hükümleri yönünden sanık müdafileri ile katılanlar … ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı vekillerinin; sanık … hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan verilen mahkumiyet hükmü yönünden sanık ve müdafii ile katılanlar … ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı vekillerinin; sanıklar …, …, …, … (… oğlu), … ve … hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan verilen mahkumiyet hükümleri yönünden sanık müdafiileri ile katılanlar … ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı vekillerinin; sanık … hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan verilen mahkumiyet hükmü yönünden katılanlar … ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı vekillerinin; sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen mahkumiyet hükmü yönünden sanık müdafiinin; sanıklar … (… oğlu), …, … ve … hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan verilen beraat hükümleri yönünden katılanlar … ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı vekillerinin; temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Ayrıntıları Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 22.03.2019 tarih 2018/7103 Esas, 2019/1953 sayılı kararında açıklandığı üzere:
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur.
Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000’in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dâhil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74’ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000’e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4’ü asker, 63’ü polis ve 183’ü sivil olmak üzere toplam 250’den fazla kişi şehit edilmiş, 23’ü asker, 154’ü polis ve 2.558’i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK’nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK’nın 37. maddesi kapsamında “doğrudan fail” olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK’nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Bu kalkışmaya iştirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağında kuşku yok ise de, aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK’nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleştiği somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlardan cezalandırılmaları imkânı bulunmamaktadır.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B). Fakat Anayasasının 137/3, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/4 ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B maddeleri, TCK’nın 30. maddesi bağlamında birlikte değerlendirildiğinde, askeri bir hizmete ilişkin olmak kaydıyla mutlak itaat kuralı gereğince konusu suç teşkil eden emrin yerine getirilmesi halinde de hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında hata kurumunun olaysal olarak değerlendirilmesi ve şartları oluştuğunda uygulanması mümkündür.
BÖLGE ADLİYE VE İLK DERECE MAHKEMELERİNCE SÜBUTU KABUL EDİLEN SOMUT OLAY;
15 Temmuz 2016 tarihinde ülke genelinde meydana gelen darbe girişimi kapsamında, Kars ili Sarıkamış ilçesinde bulunan 9. Komando Tugay Komutanlığına bağlı çok sayıda silahlı asker tarafından zırhlı araçlar ile ilçe merkezinin muhtelif noktalarında konuşlanıldığı, kamu kurum ve kuruluşlarına ait binaların kuşatıldığı, Sarıkamış İlçe Emniyet Müdürlüğünün işgal edildiği, ilçe emniyet müdürü ile ilçede görevli hakim ve Cumhuriyet savcılarının rehin alındığı, sözde sıkıyönetim kapsamında ilan edilen sokağa çıkma yasağının hayata geçirilmesi amacıyla ilçe merkezindeki bir kısım yolların ve kavşakların ulaşıma kapatıldığı, sivil araç ve yayaların geçişine engel olunduğu, iş yerlerinin kapattırıldığı, vatandaşların seyahat hürriyetine müdahale edildiği, Cumhurbaşkanının çağrısı üzerine vatandaşların darbe girişimine direnmek amacıyla ilçe merkezinin muhtelif noktalarında toplandığı, darbeci askerlerce darbeye direnen vatandaşların sindirilmesi amacıyla uzun namlulu silahlarla havaya ateş açıldığı, vatandaşlar ile darbeci askerler arasında arbede yaşandığı,
Suç tarihinde Sarıkamış 9. Komando Tugayında tugay komutanı olarak görev yapmakta olan eski Tuğgeneral …’in karargahta toplanılması emri üzerine saat 22.45 sıralarında harekat merkezi toplantı salonunda bir toplantı gerçekleştirildiği, bu toplantıya Tugay Komutanı …, Tugay Komutan Yardımcısı Albay …, Merkez Komutanı Albay …, Kurmay Başkanı Yarbay … (… oğlu), 1.Tabur Komutanı Yarbay …, 2.Tabur Komutanı Yarbay … …, Topçu Taburu eski komutanı Yarbay …, Topçu Taburu yeni komutanı Yarbay …, Harekat ve Eğitim Şube Müdürü Binbaşı … …, Lojistik Şube Müdürü Yüzbaşı …, İstihkâm Şube Müdürü Yüzbaşı …, İstihbarat Şube Müdürü Yüzbaşı …, Muhabere Elektronik Bilişim Sistemleri Şube Müdürü Yüzbaşı …, Havan Bölük Komutanı Yüzbaşı Erkan Öztürk, Personel Şube Müdürü Vekili Teğmen … (… oğlu) ve tugayda görevli Yüzbaşı Gökhan Bağlama’nın katıldığı, toplantının darbe girişimi kapsamında ilan edilen sözde sıkıyönetimin hayata geçirilmesi amacına matuf koordinasyon toplantısı niteliğinde olduğu, sanık …’in salonda bulunan askerlere Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen sözde sıkıyönetim emrini okuttuğu, “ülkede yaşanan sorunlar, dış politika, ülke içerisindeki istikrarsızlıklar ve artan terör olayları nedeniyle TSK’nın yönetime el koyduğunu, tüm ülkede sıkıyönetim ilan edildiğini, bundan böyle sıkıyönetim kanunlarının geçerli olduğunu, Kars 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanı … …’nın Kars Sıkıyönetim Komutanı olarak atandığını, kendisinin de Sarıkamış Sıkıyönetim Komutanı olduğunu” söylediği, tabur komutanı olan sanık …’e “hükümet konağı, ilçe emniyet müdürlüğü ve ilçe merkezini kontrol altına alması”, sanık … …’e “ilçenin giriş ve çıkışlarının kontrol altına alınması” emrini verdiği, sanıklar …, … ve …’e: “hakim ve savcıların emniyete götürülmesi” yönünde emir verdiği, sanık …’ya “TSK’nın yönetime el koyduğu’nun belediye hoparlöründen ilan edilmesi” emrini verdiği, toplantının sona ermesi üzerine sanıkların harekat merkezinden çıkarak komutanı oldukları birliklerin başına intikal ettikleri,
…’in toplantı sonrası tugay yerleşkesi dışında ayrı bir kışla içerisinde konuşlu bununan 57. Komando Taburu Komutanı Binbaşı sanık …’ı telefonla aradığı, sanık …’a “Selim bölgesinde görev yapmak üzere hazırlığını yap” dediği, bunun üzerine sanık …’ın taburda görev yapan subay astsubay ve uzmanların bulunduğu telegram grubuna “aşağıdaki personel orduevinde toplansın, araçlar gelince herkes tabura gelsin” şeklinde mesaj attığı, sanık …’ın bu süre zarfında yaptığı telefon görüşmeleri ile TV de Başbakan, Ordu Komutanları ve Cumhurbaşkanının açıklamalarını izlediği, …’in sanık …’ı tekrar arayarak “birliğin hazır olup olmadığını’’ sorduğu, …’ın “birliğin henüz hazır olmadığını, yalnız TV de Başbakan’ın, Cumhurbaşkanı’nın ve Ordu Komutanlarının açıklama yaptıklarını, Cumhurbaşkanının halkı sokaklara çıkmaya davet ettiğini, böyle bir durumda birliğim hazır olsa bile Selim İlçesine gidemeyeceğini çünkü halkın sokakta olacağını, polisin sokakta olacağını, böyle bir durumda karşı karşıya gelirse görevi yerine getiremeyeceğini’’ belirterek ‘’Selim’e gidemem” dediği, bunun üzerine …’in “ o zaman bir bölüğün taburda kalsın, 2 bölüğünle Tugay Karargahının oraya in ve orada beklemede kal’’ şeklinde emir verdiği ve sanık …’ın 2 bölüğü ile peyder pey kirpi araçlarıyla Tugay Karargahının bulunduğu yere intikal ettiği,
Aynı görüşmeye ilişkin Tugay Ceride Defterinde: “23.38 9’UNCU KOR. K.LIĞI NÖB. A.LIĞINDA ” 9’UNCU KOMD. TUG. NIN TÜM PERSONELİNİN MESAİYE GELMESİ EMRİ İLETİLMİŞTİR. 23.40 TUGAY KOMUTANI TARAFINDAN SARIKAMIŞ’TAKİ KIŞLALARIN EMNİYETİNİ TAKVİYE MAKSADIYLA 57’INCI KOMD. TB. K’LIĞININ BİR BL’NÜN TAM TEÇHİZATLI OLARAK GENERAL İLHAN ÖZCAN KIŞLASINDA HAZIR OLMASI EMRİ VERİLDİ. 23.40 57’INCI KOMD. TB. K’LIĞININ BİR BL. TEM TEÇHİZATLI HAZIR OLMASI EMRİ VERİLDİ.” şeklindeki kaydın yer aldığı,
23.00 sıralarında başka dosya sanığı olan 2. Tabur komutanı … …’in odasında bölük komutanlarının katılımı ile bir toplantı gerçekleştirdiği, bu toplantıda 2. Tabur komutanı sanık Yarbay … …’in “Arkadaşlar sıkıyönetim ilan edildi ve bunda taburumuz bir bölük ile yol emniyeti görevi, diğer iki bölükle de kışla içerisinde ihtiyatta bekleyecek” diyerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğunu astlarına ilettiği, … …’in emri üzerine saat 00.00’da 2. bölük komutanı Üsteğmen Kahraman Yaşayancan ve komutasındaki askerlerin 1 kirpi, 4 Mercedes Unimog personel taşıyıcı ile kışla dışarısına çıkarak ilçenin muhtelif noktalarında konuşlandıkları, sözde sıkıyönetim kapsamında ilan edilen sokağa çıkma yasağının hayata geçirilmesine yönelik yol kesme, vatandaşların seyahat hürriyetine müdahale etme gibi eylemler gerçekleştirdikleri, yine sanık … …’in emri üzerine 1. Bölük komutanı Üsteğmen Çağrı Burnak ve komutasındaki askerlerin silahlı ve teçhizatlı olarak kışla dışarısına çıktıkları,
16 Temmuz 2016 günü 00.25 sıralarında sanık …’in emri üzerine 1. Komando Taburu Karargah Destek Bölüğü komutanı olan başka dosya sanığı Üsteğmen … Demir ve komutasındaki askerler tarafından silahlı ve teçhizatlı bir şekilde Sarıkamış Kaymakamlık binasının kuşatıldığı, bir kısım cadde ve sokakların trafiğe kapatıldığı, sivil vatandaşlara evlerine girmeleri yönünde uyarılarda bulunulduğu, bazı dükkanların kapattırıldığı, yine …’in emri üzerine başka dosya sanıkları 1. Komando Taburu 3. Bölük Komutanı Yüzbaşı … ve 2. Bölük komutan vekili Astsubay … komutasındaki askerlerin …’ın emri üzerine başka dosya sanığı Lojistik Destek Taburu Ulaştırma Oto Bölük Komutanlığı’nda üsteğmen olarak görev yapan Erdem Aksaray komutasındaki zırhlı araç sürücüleri tarafından Sarıkamış ilçe merkezinin muhtelif noktalarına sevk edildiği, 1. Komando Taburu 2. ve 3. komando bölüklerine bağlı askerlerce ilçe emniyet müdürlüğü ve belediye binasının kuşatıldığı, bir kısım cadde ve sokakların trafiğe kapatıldığı, vatandaşlara evlerine gitmeleri yönünde uyarılarda bulunulduğu,
Tugay komutanı Tuğgeneral … emri ile Merkez Komutanı … ve sanıklar 1. Komando Tabur Komutanı … ile Tugay komutanı Emir Astsubayı …’ün çok sayıda silahlı asker tarafından kuşatılan ilçe emniyet müdürlüğü binasına girdiği, …’in olay tarihinde İlçe Emniyet Müdürü olan başka dosya sanığı …’a ‘’TSK’nın yönetime el koyduğunu, sıkıyönetim ilan edildiğini, …’i emniyetten sorumlu komutan olarak görevlendirdiğini, …’in emrine gireceklerini’’ söylediği, Kaymakam, Belediye Başkanı ve Hakim – Savcıların nerede olduklarını sorduğu, davet edilmeleri, gerekirse bulundukları yerden alınarak getirilmeleri emrini verdiği, sanık …’in Emniyet Müdürü …’ı koltuğundan kaldırarak kendisi koltuğa oturduğu,
Tugay Komutanı Tuğgeneral …’in merkez komutanı Albay …’ye “hakim ve savcıları da emniyete davet etsek uygun olur mu?” şeklinde ki emri ve “arkadaşlar halk ile kesinlikle karşı karşıya gelinmeyecek, herhangi bir temas olmayacak, ateş edilmeyecek, zorla getirme olmayacak, davet şeklinde olacak” şeklinde ki talimatından sonra …’nin Sarıkamış Merkez Komutanlığı Hizmet Binasına gittiği, burada sanıklar astsubay üstçavuş …, uzman çavuş …, Uzman Çavuş … ve Astsubay Başçavuş …’ya Sarıkamış hakim ve savcılarını emniyete götüreceklerini söylediği ve Er Enes Kasniç’in kullanmış olduğu LandRover marka araç ile …, …, …, … ve …’nun kışladan çıkış yaptıkları, akabinde Yarbay …, Yarbay … ve …’ün habercisi olan Er …’in sürücüsü Er … olan LandRover marka araç ile kışladan çıkarak …’nin olduğu aracı takip edip şehir merkezine doğru geldikleri ve emniyet binası önünde durdukları, …’nin ilçe emniyet binası içerisine girdiği, sanıklar … ve …’ün de araçtan inerek ilçe emniyet müdürlüğü binasına doğru gittikleri, emniyetin önündeki sokakta tam teçhizatlı askerleri gördükleri, yaklaşık bir iki dakika sonra …’nin dışarı çıktığı ve “beni takip edin” dediği, …’yi takip ederek hakim savcı lojmanlarının önünde durdukları, …’nin araçtan inerek bahçe içerisinde binanın arkasına doğru dolandığı, bir iki dakika sonra gelerek “beni takip edin” dediği, araçlara binerek …’yi takip etmeye başladıkları, saat 00.15 civarı savcı ve hakimlerin kaldığı uygulama otelinin önüne geldikleri, …, …, …, … ve …’nun binadan içeri girdikleri, Yarbay …’ün de uygulama oteline girerek otelin girişinde beklediği, …’nın ise dışarıda beklediği, uygulama otelinde …’nin resepsiyon görevlisine otelde kalan savcı ve hakimlerin odasını bağlamasını isteyerek telefon da savcı ve hakimler ile görüştüğü, bu esnada da yanında bulunan personeli de otelin üst katına gönderdiği, sanık …’nin eski Cumhuriyet Savcısı …, eşi eski hakim … ve hakim … ile konuşup “tugay komutanı sizi karargaha davet ediyor” dediği, askerlerin savcı ve hakimler ile beraber dışarı çıktıkları, savcı ve hakimlerin kendi araçlarına bindikleri, savcı ve hakimlerin aracı iki askeri aracın arasında olacak şekilde hareket ettikleri, savcı ve hakimler ile beraber konvoy halinde ilçe emniyet müdürlüğüne geldikleri, …, … ve …’ün emniyet binasının içerisine girdikleri, ilçe emniyet müdürlüğündeki televizyonda 1. ordu komutanın konuşmasının olduğu, konuşmada bunun darbe girişimi olduğunu ve kesinlikle askeri personelin buna uymaması gerektiğinin belirtildiği, saat 01.30 sıralarında tugayda toplantı olduğunun öğrenilmesi üzerine savcı ve hakimleri de alarak tugay karargâhın bulunduğu kışlaya geldikleri, karargahta savcı ve hakimleri bir odaya aldıkları, odaya geçtikten sonra …’in gelerek savcı ve hakimlere hitaben “burada bir süre bekleyeceksiniz, sizi burada bir süre bekleteceğiz” dediği, bu duruma karşı beklerken eski Cumhuriyet savcısı …’ın …’e yönelik olarak eşi eski hakim …’ın rahatsız olduğunu, hasta olduğunu belirtince …’in “o zaman siz uygulama otelinde bekleyin otelinize gidebilirsiniz, birşey olduğunda sizi ararız, bir yere gitmeyin” diyerek savcı ve hakimlerin gitmesine müsaade edildiği, bu şekilde savcı ve hakimlerin kendi araçları ile kışladan ayrıldığı,
16 Temmuz 2016 günü 00.24’te Cumhurbaşkanı’nın vatandaşları darbe girişimine direnmek üzere sokaklara davet etmesi üzerine Sarıkamış halkının ilçe meydanı ve muhtelif noktalarda toplanmaya başladığı, Kars il geneli ve Sarıkamış’ta meyadana gelen olaylara ilişkin yargılamaların yapıldığı dosyalarda dinlenen sivil tanık ve bir kısım erlerin beyanlarından anlaşıldığı üzere; vatandaşların sözde sıkıyönetim kapsamında kışla dışarısına çıkan askerlere komutanları tarafından yanıltılmış ve iradeleri sakatlanmış olmaları ihtimalini gözeterek öncelikle ülke genelinde yaşanan olaylar ve almış oldukları emrin ardındaki gerçek amaçtan bahsettiği, suç teşkil eden emirlere riayet etmemeleri ve kışlaya dönmeleri yönünde uyarıda bulundukları, suça iştirak kastını açıkça ortaya koyan askerlere ise sert tepki gösterdikleri, saat 01.00 sonrasında kalabalığın artması üzerine ilçe meydanında bulunan askerlerle vatandaşlar arasındaki gerginliğin arttığı, vatandaşların “asker kışlaya” şeklinde sloganlar atarak askerlere kışlalarına dönmeleri yönünde uyarıda bulundukları, bir kısım asker tarafından vatandaşların sindirilmesi / dağıtılması amacıyla piyade tüfekleri ile havaya ateş açıldığı, bunun üzerine vatandaşların öfkelenerek tepkilerini artırdıkları, askerler ile sivil vatandaşlar arasında arbede yaşandığı, bu sırada Tugay Komutanı …’in görevden ayrılan tugay komutan yardımcısı sanık Albay …’a “İlçe Merkezine git, durumu sakinleştir, bir kaza bela olmasın” diyerek darbe girişimine direnen vatandaşlara müdahale etme emri verdiği, bunun üzerine sanık … ile yeni göreve başlayan tugay komutan yardımcısı sanık Albay … ve dosya dışı askerler … ve …’nın birlikte silahlı ve teçhizatlı bir şekilde kışladan çıkış yaptıkları, ilçe meydanında darbe girişimine direnen vatandaşların arasına girdikleri, 02.30 sıralarında sanıklar Tugay Komutanı …, Kurmay Başkanı Yarbay … (… oğlu), Astsubay …, Uzman Çavuş … ve Uzman Onbaşı …’ın birlikte silahlı ve teçhizatlı bir şekilde ilçe meydanına gittikleri, bu sırada vatandaşların “asker kışlaya” şeklinde sloganlar atarak çevredeki askerlere tepki göstermekte olduğu, …’in “Dağılın bu bir askeri darbedir.” şeklinde sözler söyleyerek vatandaşları dağıtmaya çalıştığı, 02.30 – 03.00 sıralarında kalabalık karşısında çaresiz kalan askerlerin ilçe meydanına yakın bir noktada bulunan tugay nizamiyesine kadar çekilmek zorunda kaldıkları,
Tüm bu olaylara ilişkin Tugay Ceride Defterinde şu kayıtların yer aldığı:
-“01.08 HALK ASKER KIŞLAYA DİYE SLOGANLAR ATMAYA BAŞLAMIŞTIR.
-01.12 KAPLAN 310 KAPLAN 300’E (1/3/1’İNCİ KOMD. TB. K.NA) HALK ÜZERİME YÜRÜTÜMEYE BAŞLADI. EMRİNİZ NEDİR DEDİ.
-01.18 KAPLAN 310 SARIKAMIŞ MEYDANINDA BÜYÜK OLAY VAR. TAKVİYE GÖNDERİN İNSANLARA MUKAYYET OLAMAMAYA BAŞLADIK. BİLGİLERİNİZE (HAVAYA SİLAH ATIŞ SESLERİ)
-01.21 2’İNCİ KOMD. TB. K.’LIĞI TAKVİYE İÇİN GÖREVLENDİRİLDİ. KAPLAN 310’A TELSİZDEN BİLGİ VERİLDİ.
-01.30 CAMİDEN VE BELEDİYE HOPARLÖRÜNDEN ASKER KIŞLAYA ANONSLARI DUYULDU.
-01.38 NİZAMİYEDEN TUGAY NİZAMİYESİNE DOĞRU 15 – 20 KİŞİLİK BİR GRUBUN GELDİĞİ HABERİ ALINMIŞTIR.
-01.39 BELEDİYE HOPARLÖRÜNDE DEĞERLİ ARKADAŞLAR BURASI TÜRKİYE BÜTÜN VATANDAŞLARI SOKAĞA ÇIKMAYA DAVET EDİYORUM ŞEKLİNDE ANONSLAR DUYULMUŞTUR.
-01.40 DIŞARI ÇIKAN BİRLİKLER ATEŞLE İKAZDA BULUNMUŞLARDIR.
-01.54 ORDU EVİNDE BİR ASTSUBAYIN KAZA İLE BİR ASKERİN AYAK SERÇE PARMAĞINDAN YARALADIĞI HABERİ ALINDI.
-02.05 CAMİ HOPARLÖRÜNDEN İMAM OLDUĞU TAHMİN EDİLEN ŞAHIS SAHİP ÇIKMA, DEMOKRASİ, MÜCADELE VB. İÇERİKLİ KONUŞMALAR YAPIYOR.
-02.11 BKM. YZB. ERSİN ENGİN ARADI VE DEVLET HASTANESİNDEN BİR DOKTORUN ARADIĞINI DEVLET HASTANESİNE SEVK EDİLEN ASKERİN YARASININ ÇOK HAFİF OLDUĞUNU, KARS’A SEVK EDİLMESİNİN GEREK OLMADIĞINI SÖYLEDİ. ASKERİN KİMLİĞİ BELLİ DEĞİL. YANINDA REFAKATÇİSİ VAR. ASKER SİVİL KIYAFETLİ.
-02.17 DEVLET HASTANESİ ARANARAK YARALI ASKERİN İSMİNİN …OLDUĞU VE 57. KOMANDO TABURUNUN ASKERİ OLDUĞU P.UZM. ÇVŞ. …’DAN ÖĞRENİLDİ.”)”01.08 HALK ASKER KIŞLAYA DİYE SLOGANLAR ATMAYA BAŞLAMIŞTIR.
-01.12 KAPLAN 310 KAPLAN 300’E (1/3/1’İNCİ KOMD. TB. K.NA) HALK ÜZERİME YÜRÜTÜMEYE BAŞLADI. EMRİNİZ NEDİR DEDİ.
-01.18 KAPLAN 310 SARIKAMIŞ MEYDANINDA BÜYÜK OLAY VAR. TAKVİYE GÖNDERİN İNSANLARA MUKAYYET OLAMAMAYA BAŞLADIK. BİLGİLERİNİZE (HAVAYA SİLAH ATIŞ SESLERİ)
-01.21 2’İNCİ KOMD. TB. K.’LIĞI TAKVİYE İÇİN GÖREVLENDİRİLDİ. KAPLAN 310’A TELSİZDEN BİLGİ VERİLDİ.
-01.30 CAMİDEN VE BELEDİYE HOPARLÖRÜNDEN ASKER KIŞLAYA ANONSLARI DUYULDU.
-01.38 NİZAMİYEDEN TUGAY NİZAMİYESİNE DOĞRU 15 – 20 KİŞİLİK BİR GRUBUN GELDİĞİ HABERİ ALINMIŞTIR.
-01.39 BELEDİYE HOPARLÖRÜNDE DEĞERLİ ARKADAŞLAR BURASI TÜRKİYE BÜTÜN VATANDAŞLARI SOKAĞA ÇIKMAYA DAVET EDİYORUM ŞEKLİNDE ANONSLAR DUYULMUŞTUR.
-01.40 DIŞARI ÇIKAN BİRLİKLER ATEŞLE İKAZDA BULUNMUŞLARDIR.
-01.54 ORDU EVİNDE BİR ASTSUBAYIN KAZA İLE BİR ASKERİN AYAK SERÇE PARMAĞINDAN YARALADIĞI HABERİ ALINDI.
-02.05 CAMİ HOPARLÖRÜNDEN İMAM OLDUĞU TAHMİN EDİLEN ŞAHIS SAHİP ÇIKMA, DEMOKRASİ, MÜCADELE VB. İÇERİKLİ KONUŞMALAR YAPIYOR.
-02.11 BKM. YZB. ERSİN ENGİN ARADI VE DEVLET HASTANESİNDEN BİR DOKTORUN ARADIĞINI DEVLET HASTANESİNE SEVK EDİLEN ASKERİN YARASININ ÇOK HAFİF OLDUĞUNU, KARS’A SEVK EDİLMESİNİN GEREK OLMADIĞINI SÖYLEDİ. ASKERİN KİMLİĞİ BELLİ DEĞİL. YANINDA REFAKATÇİSİ VAR. ASKER SİVİL KIYAFETLİ.
-02.17 DEVLET HASTANESİ ARANARAK YARALI ASKERİN İSMİNİN …OLDUĞU VE 57. KOMANDO TABURUNUN ASKERİ OLDUĞU P.UZM. ÇVŞ. …’DAN ÖĞRENİLDİ.”),
Sanık …’in 1. Komando Taburu 2. ve 3. Bölük ile Karargah Destek Bölüğü’ne mensup bir grup askeri tugay nizamiyesi önünde konuşlandırdığı, askerlere hitaben “halka sırtınızı dönün, onları tahrik etmeyin, ben çarşı merkezinde havaya ateş ettim, hata yaptım, siz aynı şeyi yapmayın, ancak halk tugaya girmeye çalışırsa üzerlerine ateş edin” dediği,
16 Temmuz 2016 günü 03.00 sıralarında ilçe meydanındaki askerlerin darbe girişimine direnen vatandaşlarımızın baskısı sonucu tugay nizamiyesi önüne çekilmek zorunda kalmaları üzerine tugay harekat merkezi toplantı salonunda ikinci bir toplantı gerçekleştirildiği, toplantıya Tugay komutanı tuğgeneral …, yeni atanan tugay komutan yardımcısı albay …, görevden ayrılan tugay komutan yardımcısı albay …, merkez komutanı albay …, kantin başkanı albay …, kurmay başkanı yarbay …, 1.tabur komutanı yarbay …, 2.tabur komutanı yarbay … …, askeri gazino komutanı, yarbay …, Topçu Taburu eski komutanı yarbay …, topçu taburu yeni komutanı Yarbay …, Harekat ve Eğitim Şube Müdürü Binbaşı … …, Lojistik Şube Müdürü Yüzbaşı …’ın katıldığı, tugay komutanı …’in toplantı salonuna sinirli bir şekilde geldiği, salonda bulunan televizyonu kapattırdığı, tabur komutanlarına birliklerin durumunu sorduğu, tabur komutanlarının cevaben “birliklerin kışla içerisine çekildiğini” söylediği, …’in salonda bulunan askerlere “Genelkurmaydan gelen sıkıyönetim emrini yerine getireceklerini, bunun için hükümet konağı ve belediyenin kontrol altında tutulması ve ilçe meydanındaki provokatörlerin derdest edilmesi gerektiğini” söylediği, salondaki diğer askerlerin kıdem sırasına göre söz alınarak sırayla konuştukları, vatandaşların çok ciddi direniş gösterdiğini, ülke genelinde olayların iç savaşa doğru gittiğini söyleyerek yeniden kışla dışarısına çıkmak konusunda isteksiz olduklarını belirttikleri, bunun üzerine …’in sinirli bir şekilde ayağa kalkarak “Genelkurmaydan gelen emrin uygulanacağını” söylediği ve salonu terk ettiği, salonda kalan askerlerin kendi aralarında konuşmaya başladıkları, bir süre sonra …’in salona gelerek “siz hala burada mısınız? herkes görevinin başına, tabur komutanları odama gelsin, esnaf-ı askeriye gelmesin, aklımızı karıştırıyorlar” diye bağırdığı, bunun üzerine salondaki askerlerin toplantı salonundan çıktığı,
16 Temmuz 2016 günü 03.00 sonrasında sanık … ve komutasındaki 57. Komando Taburu’na bağlı 2 bölük askerin birlikte tugay karargahına intikal ettikleri, bu sırada sarıkamış ilçe meydanında ve ilçenin muhtelif noktalarında darbe girişimine direnmek üzere dışarı çıkan çok sayıda vatandaşın buluduğu, vatandaşların özellikle tugay nizamyesi önünde toplanmış olduğu “asker kışlaya” şeklinde slogan atmakta oldukları, sanık …’ın bölük komutanları olan … ve … ile birlikte tugay komutanı …’in odasına girdiği, …’in …’a: “hazır mısınız?” diye sorduğu, …’ın cevaben 2 bölüğün tugayda 1 bölüğün de taburda hazır olduğunu söylediği, …’in: “siz Kars’a gideceksiniz, Valiyi ve Kaymakamı alacaksınız” dediği, tugay komutanının bu emrini … ve …’un da duyduğu, …’ın bölük komutanlarını odanın dışına gönderdiği, …’e vatandaşaların dışarıda olduğunu, kendisini engellemeye çalışacaklarını söylediği, …’in cevaben: “Tamam o zaman. Bir süre bekleyin” dediği, bunun üzerine …’ın odadan çıkarak bölük komutanları … ve …’un yanına gittiği,
Kısa bir süre sonra tugay komutanı …’in odasında yeni bir toplantı yapıldığı, bu toplantıya sanıklar …, …, …, … …, … … ve …’ın katıldığı, toplantıda sanık …’in askerlere Genelkurmay’dan gelen sıkıyönetim emrini göstererek “ne yapalım?” diye sorduğu, sanık …’un söz alarak “bu iş olmayacak, devam etmeyelim” dediği, sanık …’in sanık …’a: “şuradan iki kol asker çıkar, bir göz dağı ver” dediği, sanık …’un yeniden söz alarak askerlerin yeniden dışarı çıkmaması gerektiğini belirttiği ve “ben çıkar konuşurum” dediği, bunun üzerine toplantının sona erdiği,
…, … ve … …’in birlikte nizamiye önündeki kalabalığı yatıştırmak üzere kalabalığın bulunduğu yere gittikleri, buradaki vatandaşlar ile aralarında münakaşa yaşandığı, vatandaşların baskısı sonucu sanıklar ve diğer askerlerin kışla içerisine çekilmek zorunda kaldıkları,
06.00 – 07.30 sıralarında Tugay Komutanı …’in çağrısı üzerine sanıklar …, …, …, … … ve … …’nın birkaç kez daha bir araya gelerek görüştükleri, bu görüşmelerde sanık …’in sanıklara: “Kars zor durumda, yardım talep ediyor, 57. komando taburunu Kars’a göndermeliyiz” dediği, … ve … …’in bu fikre karşı çıktığı, …’in sanıklar …, …, … ve kendisi hakkında yakalama emri olduğunu, bu aşamadan sonra üç ayrı hareket tarzlarının olabileceğini, birincisinin “birlikte Kars’a kadar giderek vali, kaymakam, hakim – savcı, emniyet mensubu kim varsa almak” olduğunu, ikincisinin kendilerini makamında gözaltına almalarının beklemek olduğunu, üçüncüsünün ise kendisinin giderek teslim olması olduğunu söylediği, sanıklar … ve …’ün tugay komutanına “ben sizinleyim komutanım” diyerek darbe girişimi sürdürmek konusunda destek verdikleri, … …’in “bu iş artık bitti” diyerek birinci hareket tarzının yanlış olacağını, sonunda yine yakalanacağını, ortalığı kana bulamaması gerektiğini söyleyerek tugay komutanından teslim olmasını istedikleri, bunun üzerine …’in teslim olmaya karar verdiği, …, …, … ve …’ün 16 Temmuz 2016 günü sabah 10.00 sonrasında tugaya ait minibüs ile Emniyet Müdürlüğüne giderek teslim oldukları, anlaşılmıştır.
HUKUKİ AÇIKLAMALAR VE SOMUT OLAY ÇERÇEVESİNDE HÜKÜMLERİN İNCELENMESİ;
Sanıklara müsnet suçların unsurları ve özel görünüm şekilleri, savunmalarında ileri sürülen hukuki kurumlar ile ilgili olarak yapılan açıklamalar, 15 Temmuz 2016 günü ülke genelinde yaşanan olaylar, bölge adliye ve ilk derece mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay çerçevesinde sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesine gelince;
Derece mahkemelerince sübutu kabul edilen olayın, Devletin Anayasal düzenini cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek amacıyla, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca, işgal ettikleri kamu görevinin verdiği yetkiye istinaden tasarruf etme imkânını haiz bulundukları devlete ait silah ve mühimmatı kullanarak gerçekleştirilen bir silahlı darbe teşebbüsü olduğunda ve bu kalkışmaya iştirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağında kuşku yoktur. Ancak aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK’nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleştiği somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlardan ve keza aralarında geçitli /müterakki suç ilişkisi nedeniyle aynı Kanunun 314. maddesinde yer alan silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmaları imkânı bulunmadığından;
A) Sanıklar …, …, …, … ve … hakkında ‘’anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’’, sanık … hakkında ‘’kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’’, sanıklar …, …, …, …, … (… oğlu) ve … hakkında ‘’anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’’, sanık … hakkında ‘’anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme’’ suçundan verilen mahkumiyet hükmü ile sanıklar … (… oğlu), … ve … hakkında ‘’anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’’ suçlarından verilen beraat hükümleri yönünden yapılan incelemede;
Yapılan yargılama ve dosya içeriğine göre, oluş ve mahkeme kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığından sanıklar … (… oğlu), … ve … hakkında tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak olunmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan mahkumiyet kararı verilen sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, … (… oğlu) ve …’un; anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım suçundan mahkumiyet kararı verilen sanık …’in; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkumiyet kararı verilen sanıklar …, …, …, …, … ve …’ün; eylemlerinin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tiplerine uygun yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirmek suretleriyle uygulandığı, sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararlarında bir isabetsizlik bulunmadığı; anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarından beraat kararı verilen sanıklar … (… oğlu), … ve … hakkındaki eylemlerin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması gerekçe gösterilerek verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla;
Sanık … ve … ile müdafiileri, sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, … (… oğlu) ve … müdafiileri ile katılanlar … ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmeyerek CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle beraat ve mahkumiyete ilişkin hükümlerin ayrı ayrı ONANMASINA,
B) Sanık … hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım suçundan verilen mahkumiyet hükmü ile sanık … hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan verilen beraat hükmü yönünden yapılan incelemede;
1- Sanık … hakkında yapılan incelemede;
Oluş, iddia, mahkeme kabulü ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında; Askeri Gazino komutanı olarak Yarbay rütbesi ile görev yapan sanığın olay gecesi kendisine gelen telefon üzerine haberleri izlemesi ve ardından Yarbay …’ü arayarak durumla ilgili bilgi almak istediğinde …’ün kendisine “biz toplantı yaptık seni aramayı unuttuk, silah başı alarmı verildi, herkes mesaiye geldi sende gelsen iyi olur” demesi üzerine hazırlanarak kışlaya intikal etmesi, bu sırada emri altındaki astsubay personeli arayarak kışlaya gelmeleri yönünde emir vermesi, kışlaya intikali sonrasında kurmay başkanı yarbay …’in odasına giderek sıkıyönetim emrini görmesi, HTS kaydına göre gece boyu telefonundan dosya kapsamında sanık olarak bulunan kişilerle görüşme yaparak koordinasyon içinde bulunması, kışla içinde alıkonulan Hakim ve Savcıları görmesi ile 16 Temmuz 2016 günü 02.30 – 03.00 sıralarında tugay komutanı …’in emri üzerine tugay harekat merkezinde gerçekleştirilen toplantıya katılması şeklindeki eylemlerinin neticenin/somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde faillerle birlikte fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurmasını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımadığı, bu kapsamda müsnet suç yönünden TCK’nın 37. maddesi kapsamında fail olarak sorumlu tutulmasını gerektirmeyeceği, ancak zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak değerlendirildiğinde darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelik olduğu, bu nedenlerle sübutu kabul edilen eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
2- Sanık … yönünden yapılan incelemede;
Oluş, iddia, mahkeme kabulü ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında; Uzman Çavuş rütbesi ile Tugay Komutanı …’in şoförü olarak görev yapan sanığın; olay gecesi Tugay Komutanının kendisini çağırdığını öğrenmesi üzerine karargaha gittiği, emir üzerine aracı hazırladığı ve Tugay Komutanı …’i Emniyet Müdürlüğüne götürdüğü, sanığın Emniyet Müdürlüğü binası önünde iken darbe girişiminden haberdar olması sonrasında …’in tekrar araca bindiği, aracı sürerken heyacanlanarak çukura düşürdüğü, …’in ‘’iyimisin?’’ diye sorması üzerine sanığın …’e ‘’darbe olup olmadığını’’ sorduğunu, …’in cevaben ‘’emir verilir yapılır’’ dediği, sanığın Tugay Komutanlığına döndükten sonra Tugay Komutanının Emir Astsubayı olan …’e hasta olduğunu söyleyerek izin istediği ve yerine başka bir sürücü ayarladığı, bu sırada ilçe halkının darbe girişimini engellemek amacıyla Tugay Nizamiyesine doğru yürüdüğü, Tugay Komutanı …’in binadan çıktığı ve sanığı görerek ‘’halkı sakinleştirmeye gidiyoruz, iyileştiysen sen de gel’’ şeklinde emir vermesi üzerine sanığın; Tugay Komutanı ve komutasındaki askerler ile birlikte nizamiyeden çıkış yaptığı anlaşılmakla; Darbenin planlama, organizasyon ve icrasını gerçekleştiren FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne mensubiyeti ve örgütsel faaliyet kapsamında işlenen anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan önceden haberdar olduğu kanıtlanamayan sanığın, darbeyi sevk ve idare eden amirleri tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek verilen emir doğrultusunda cebir ve şiddet içermeyecek eylemlerde bulunmaktan ibaret, zarar tehlikesi bakımından illi bir değer taşıdığında kuşku bulunmayan eylemlerinin, zarar tehlikesi açısından ortaya koyduğu katkı-önem derecesine göre, ”yardım etmek” olarak TCK’nın 39/2-c maddesi delaletiyle 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunu oluşturacağı gözetilip ayrıca askeri hiyerarşinin en altında yer alan uzman erbaşlar ve erler ile rütbeli personelin “ast” kavramına bağlanan hukuki sonuçlar bakımından aynı değerlendirmelere tabi tutulamayacağı da nazara alınmak suretiyle; uzman çavuş rütbesinde şoför olarak görevli sanığın, ilgili birimlerden FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklarının ve bağlantılarının olup olmadığı araştırıldıktan ve sanığın işlediği fiilerin haksızlık teşkil ettiğini bilmesine rağmen esasen hukuk düzeninde kabul edilmeyen “konusu suç teşkil eden emrin ifası” nın, askeri hiyerarşi içinde mutlak itaat ve emrin muhtevasını sorgulayamama ilkelerinin sonucu olarak bağlayıcı olduğu hususunda kaçınılmaz bir yanılgıya düşüp düşmediği, bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, yaşı, rütbe ve görevleri, içinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre koşulları gibi kriterler muvacehesinde suç tarihi itibariyle yaşanan kalkışmanın olağanüstü şartları da dikkate alınarak değerlendirilmesi, mevcut irade ve bilgilerinin, eylemin haksızlığını algılama, davranışlarını bu algılama doğrultusunda yönlendirme ve böylece haksızlığı tercih etmeme bakımından kendisinden beklenebilen tercih ve tutum noktasında kullanıp kullanmadığını tespite çalışılıp, hukuka uygunluk nedenlerinin varlığında kaçınılmaz bir yanılgıya düşüp düşmediği değerlendirilip, yanılgıya düştüğünün saptanması halinde, kaçınılmaz izin yanılgısı kusuru tamamen ortadan kaldıracağından TCK’nın 30/4 maddesi delaletiyle, 5271 sayılı CMK’nın 223/3-d maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilerek hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin düşünülmemesi,
Kanuna aykırı, katılanlar … ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı vekilleri ile sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı hükümlerin CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 26.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.