Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/7123 E. 2023/2858 K. 09.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7123
KARAR NO : 2023/2858
KARAR TARİHİ : 09.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/771 E., 2018/1391 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması

İlk Derece Mahkemesince silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen esastan ret kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü :

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Isparta 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.01.2018 tarihli ve 2017/106 Esas, 2018/15 sayılı kararıyla sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 220 nci maddesi yedinci fıkrası, 3713 sayılı

Terörle Mücadele Kanunu’nun (3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 29.05.2018 tarihli ve 2018/771 Esas ve 2018/1391 sayılı kararıyla sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan İlk Derece Mahkemesince kurulan hüküm kaldırılarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun (3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, 63 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş olup aleyhe bozma yasağı sebebiyle İlk Derece Mahkemesi kararının sonuç olarak 4 yıl 2 ay hapis cezasının infazına karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 28.04.2021 tarihli ve temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafiinin temyiz istemleri özet olarak; usul ve kanuna aykırı karar verildiğine, suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğuna, delillerin yetersiz olduğuna, delil değerlendirmesinin hatalı yapıldığına, sanığın savunmalarının dikkate alınmadığına, delillerden ziyade varsayıma dayalı yargılama yapıldığına, tanık beyanlarının çelişkili olduğuna, iddia olunan eylem tarihleri itibarıyla yargı kararı ile belirlenmiş terör örgütünün bulunmadığına ve ilgili dönemde sempati boyutunu aşmayan eylemlerinin suç sayılmaması gerektiğine, HTS kayıtlarının delil olarak kullanılamayacağına, Isparta 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/106 Esas 2018/5 sayılı kararında TCK’nın 61 inci madde nazara alınmadan kök cezada TCK’nın 220/8 madde yerine 220/7 maddesi ile tecziye edilmesi hukuka aykırı olduğuna ve temyiz dilekçesinde belirtilen sair temyiz sebeplerine ve sair hususlara ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

Soruşturma kapsamında sanığın evinde ve aracında 21.07.2016 tarihinde arama yapıldığı, arama tutanağından ve İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 13.09.2017 tarihli inceleme tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere, yapılan aramada FETÖ/PDY terör örgütüne müzahir yayınlardan olduğu tespit edilen Özgür Düşünce Gazetesinin bulunduğu; talimatla ifadesine başvurulan tanık Y. K.’nin beyanı başta olmak üzere, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere, sanığın görev yaptığı camide FETÖ/PDY terör örgütü liderinin kitaplarını ve terör örgütüne müzahir yayınları bulundurduğu, yine görev yaptığı caminin ağırlıklı olarak FETÖ/PDY terör örgütü üyelerinin ve sempatizanlarının toplandığı bir cami haline geldiği; duruşmada dinlenen tanık S.

Y.’nin beyanından da anlaşılacağı üzere, FETÖ/PDY terör örgütüne yardım da topladığı, bu maksatla sanığın bu tanıktan da yardım talebinde bulunduğu, tanığın sanığın yardım talebini geri çevirdiği, ayrıca tanık H. T.’nin duruşmadaki beyanından da anlaşılacağı üzere diğer din görevlilerini FETÖ/PDY tarafından düzenlenen yemek ve benzeri organizasyonlara davet ettiği, bu şekilde örgütün taraftarlarını artırması yolunda çaba sarf ettiği; tanık beyanları ve dosyadaki İl Dernekler Müdürlüğünün yazısından anlaşılacağı üzere, Isparta il merkezinde Isparta Din Görevlileri ismiyle bir dernek kurulduğu, derneğin kuruluşunda din görevlisi olmayan, öğretmen Y. B. isimli bir şahsın öncü olduğu ve dernek kurulduğunda başkanlık görevini yürüttüğü, tepkiye istinaden daha sonra bu derneğin isminin Din Gönüllüleri olarak değiştirildiği, Y. B. isimli şahsın FETÖ/PDY terör örgütü üyeliğinden tutuklu olarak mahkememizin 2017/16 Esas sayılı dosyasından yargılanmasına devam edildiği, yine tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere dernek kurucularının ve üyelerinin FETÖ/PDY terör örgütüne yakın kişilerden oluştuğu ve kendilerine yakın gördükleri kişileri bu derneğe üye ettikleri, sanığın da derneğin yönetim kurulu başkan yardımcısı görevini yürüttüğü, derneğin 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe teşebbüsünden önce faaliyetine son verildiği, bu nedenle OHAL KHK ile kapatılan derneklerden olmadığı gibi, İl Dernekler Müdürlüğü kayıtlarında da FETÖ/PDY ile iltisaklı ve irtibatlı derneklerden biri olarak değerlendirilmediği, ancak idari tahkikat sırasında ekran çıktısı dosyaya konulan internet haberinden de anlaşılacağı üzere, dershanelerin kapatılması sürecinde dernek mensuplarının FETÖ/PDY yanında yer alarak “dershanelerin kapatılması kamu vicdanını yaralar” şeklindeki basın açıklaması yaptıkları, dernek faaliyetlerinin dosyamızı ilgilendiren kısmının da burası olduğu, duruşmadaki beyanından da anlaşılacağı üzere, sanığın da bu basın açıklamasını yapan kişilerin arasında yer aldığı; kovuşturma sırasında sanığın kullanmış olduğu telefonun HTS kaydı üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığı, bilirkişi tarafından düzenlenen HTS analiz raporuna göre, hakkında FETÖ-PDY terör örgütü üyeliği suçundan soruşturma yapılan 101 kişi ile irtibatının tespit edildiği, irtibatı tespit edilen bu şahıslardan bir kısımının KHK ile kapatılan FETÖ-PDY kurum ve kuruluşlarında çalışanlar olduğu, telefon irtibatının bulunduğu şahıslardan S. B., İ. Ö. ve A. Ş.’nin ise, örgütün emniyet mahrem yapısı diye adlandırılan gizli yapılanması içinde görev alan mahrem imamlardan olduklarının tespit edildiği; ancak tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere sanığın örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olduğu hususunda yeterli delil elde edilemediği, belirlenen eylemlerinde de çeşitlilik bulunmadığı görülmüştür. Bu nedenle öncelikle çözümü gereken sorun, bahsedilen bu eylemlerinin suç teşkil edip etmediği, suç teşkil etmesi halinde hangi suç tipine uyduğuna ilişkin olduğudur. Mahkememizce de benimsenen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin kararlılık kazanan uygulamasına göre de; esasen örgüt üyesi örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir yada talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir. Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak,

bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. Örgüt üyesinin örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliği ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmak istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Dosya içeriğine göre az önce de açıklandığı üzere sanık hakkında örgütle “organik bağ” kurduğu veya örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olduğu hususunda yeterli ve somut delil elde edilememiştir. Bu hususta sanık lehine yorumlanması gereken bir şüphe mevcuttur. Eylemleri örgüt üyeliğine konu olabilecek derecede çeşitlilik ve süreklilik arz etmediğinden, sanığın örgütün içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek örgütün amacına hizmet ettiği görülmektedir. Bu nedenle sanığın eyleminin iddianameye konu silahlı terör örgütü üyeliği suçunu oluşturmadığı, bu haliyle silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu oluşturduğu ve bu suçtan cezalandırılması gerektiği anlaşılmıştır. FETÖ/PDY terör örgütünün eylemlerini meşrulaştırmak ve taraftar toplamak adına dini kullandığının bilindiği, özünde gerçek din alimlerinin ve din görevlilerinin bu yapının yanında yer almadıkları ve karşısında oldukları, sanığın da bu şekilde hareket etmesi gerekirken FETÖ/PDY terör örgütüne sempati ile baktığı ve zaman zaman örgüt üyeleriyle bir olup onlarla birlikte hareket ettiği, yeterli din bilgisi olmayan vatandaşlar gözünde din görevlilerinin örgüt yanında görünmelerinin ve örgütle beraber hareket etmelerinin etkisinin sıradan bir şahsın örgüt yanında görülmesi ve örgütle beraber hareket etmesinden daha fazla olduğu, zira bu durumda vatandaş gözünde örgütün ve eylemlerinin daha kolay meşruiyet kazandığı, bu nedenle sanığın yardım olarak nitelendirilen eylemlerinden karar vermek gerektiği vicdani kanaatiyle hüküm kurulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

Verilen karar; sanık müdafii tarafından süresi içerisinde istinaf edilmesi ile dosyanın Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan istinaf incelemesinde; sanığın eyleminin TCK’nın 220/7 nci maddesinde kalıp kalmadığının tartışılarak değerlendirilmesi bakımından 5271 sayılı Kanun’un 280/1-c maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına karar verilmiştir. Sanığın, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Isparta Din Gönüllüleri Derneğine üye olduğu, Isparta Valiliğinin 09.11.2017 tarihli yazısına göre sanığın, derneğin kurucuları arasında yer alarak, derneğin başkan yardımcısı sıfatı ile görev yaptığı, söz konusu derneğin, 667-677 sayılı KHK ile FETÖ silahlı terör örgütü ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle kapatıldığı, aynı derneğin, 2013 yılından itibaren Devletçe kapatılmalarına karar verilen dershanelerin kapatılmalarını protesto etmek ve örgüte ait dershanelere sahip çıkmak maksadıyla 27 Kasım 2013 tarihli internet haberi çıktısına göre “Dershanelerin kapatılması kamu vicdanını yaralar” başlıklı bildiri ile terör örgütünün faaliyetleri kapsamında eleman yetiştirmek maksadıyla faaliyet gösteren dershanelere doğrudan sahip çıktıkları, FETÖ güdümünde bulunan Bank Asyaya sahip çıkılması yönündeki talimat doğrultusunda sanığın, 20.02.2014 tarihinde katılım hesabı açmak suretiyle 600,00.-TL para yatırdığı, dosyada yer alan 05.01.2018 tarihli HTS analiz raporuna göre sanığın çok sayıda terör örgütü mensubu üyesi ile görüşmesinin bulunduğu, bunlar arasında; 667 sayılı KHK ile kapatılan Şahika Eğitim Kurumunda çalışan A. S., örgütün mahrem imamlarından olup Adil kod ismini kullanan A. Ş., 667 sayılı KHK ile kapatılan Çamdar Turizm Eğitim A.Ş’nin ortaklarından A. E., örgütün mahrem imamlarından olup Yok kod adını kullanan İ. Ö., örgütün mahrem imamlarından olup Sinan kod adını kullanan S. B. ve sanığın kardeşi olup İsrail imamı olan H. T.’nin bulunduğu, yine dosyada yer alan 03.02.2017 tarihli yolcu sorgulama sonuçlarına göre sanığın, 21.07.2010 – 10.12.2010 – 17.07.2010 – 14.07.2010 – 29.10.2010 tarihlerinde yurtdışı giriş

çıkış kayıtlarının bulunduğu, talimatla beyanı alınan Y. K.’nin; “camide sürekli FETÖ’ye ait yayınlar ve Fetullah Gülen’in kitaplarını bulundururdu, ayrıca FETÖ’ye yakın kimselerin, sanığın görevli olduğu camiye gelip, giderlerdi” şeklindeki beyanı, mahkemece dinlenen tanık S. Y.’nin; “sanık, örgüte yardım toplardı, ayrıca benden de örgüt için yardım talebine bulundu, ancak ben bu talebi reddettim” şeklindeki beyanı, tanık olarak dinlenen S. K.’nin; “camide Fetullah Gülen’e ait kitap ve dergileri bulundururdu, ben bunları topladım” şeklindeki beyanı, tanık M. Ç.’nin; “onun geldiği dönemde FETÖ cemaat olarak anılıyordu, bu cemaat mensubu olup din görevlisi olanlar bir dernek kurdular, derneğin adı ilk önce Isparta Din Görevlileri Derneği idi, sonra Isparta Din Gönüllüleri Derneği oldu, derneğin başına da Y. B. isimli milli eğitimde din bilgisi öğretmeni olan birisi getirildi, bunda maksat diyanet personeli olmaması nedeniyle müftülüğün idari müdahalesini engellemek olduğunu düşünüyorum, bu dernek dershanelerin kapanma sürecinde örgüt yanlısı açıklama yaptı, ben kendisinin yardım topladığını görmedim ancak kardeşi H. T.’nin İsrail imamı olduğunu duyardım” şeklindeki beyanı, tanık H. T.’nin; “sanığı tanırım, kendisi ile aynı kurumda çalışıyordum, Isparta da bir dernek kuruldu, Din Görevlileri derneği ismi ile kuruldu, daha sonra bu dernek isim değiştirerek Din Gönüllüleri Derneği oldu, oraya gidenler genelde Fetullah Gülen sempatizanları idi” şeklindeki beyanı, tanık S. A.’nın; “H. T.’yi meslektaşım olduğu için tanırım, kendim de imam hatibim, BİMER’e ihbarda bulunan benim ve bu konuda idari tahkikatta beyanda bulundum, darbe teşebbüsüne kadar sanık H. T., M. K. ve M. T. ile birlikte FETÖ/PDY’nin işlerini takip ederlerdi bu nedenle sağa sola koşuştururlardı, ben böyle biliyorum, bir araya gelerek Din Gönüllüleri Derneğini kurdular, darbe teşebbüsünden önce Isparta İl Müftülüğünde H. T. düşüncesinde olanlar yoğunluktaydı ve bizleri dışlıyorlardı, görevlendirme hususlarında ekip halinde hareket ediyorlardı, gezi eylemlerine ekip halinde destek veriyorlardı” şeklinde beyanda bulunduğu tespit edilmiştir. sanığın, silahlı terör örgütü olduğu yönünde herhangi bir şüphe bulunmayan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile organik bağ içine girip süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylemlerde bulunduğu, örgüt hiyerarşisi içindeki durumuna ve örgütsel konumuna ilişkin somut delil, bilgi ve belgelerin elde edildiği, dolayısıyla sanığa yüklenen örgüt üyeliği suçunun yasal unsurları itibariyle oluştuğu, böylece sanığın, FETÖ silahlı terör örgütünün bir üyesi olarak örgüt ideolojisi ve stratejisi doğrultusunda hareket ettiği, örgüte açık şekilde destekte bulunduğu, terör örgütü ile organik bağ kurup hakim olan hiyerarşik ilişki içerisinde, örgütün amacını bilerek ve isteyerek örgüt içerisinde yer aldığı, Anayasal düzene ve hukuki düzenin işleyişine karşı suç işlemek için kurulmuş silahlı terör örgütüne üye olmak suretiyle üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit olmakla; silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan sanık … hakkında verilen Isparta 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.01.2018 tarih ve 2017/106 Esas, 2018/15 Karar sayılı ilamının 5271 sayılı CMK’nın 280/2-2 nci cümlesi uyarınca kaldırılmasına, sanık …’ın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sübuta erdiğinden eylemine uyan 3713 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin 1 inci fıkrası 1 inci cümlesi yollaması ile 5237 sayılı TCK’nın 314/2 nci maddesi uyarınca, aynı Kanun’un 3/1 ve 61 inci maddelerinde belirtilen; fiilin ağırlığı, suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer ve zaman, failin kasta dayalı kusurunun ağırlığı dikkate alınarak takdiren 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığa verilen cezanın, müsnet suçun 3713 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinde sayılan mutlak terör suçu olması nedeniyle aynı Kanun’un 5/1 maddesi gereğince 1/2 oranında artırılarak 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın duruşmada gözlemlenen tutum ve davranışları/duruşma tutanaklarına yansıyan olumsuz davranışının bulunmaması, geçmişi, verilen cezanın geleceği üzerindeki etkileri dikkate alındığında cezasından indirim yapılması gerektiği kanaatine varıldığından, hükmedilen

cezasından 5237 sayılı TCK’nın 62/1 maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, istinaf yoluna yalnız sanık lehine başvurulduğundan, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacağı ve İlk Derece Mahkemesince sanığa sonuç olarak 4 yıl 2 ay hapis cezası verildiğinden sanığın sonuç olarak 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek hüküm kurulmuştur.

IV. GEREKÇE

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;

1- Mahkumiyete esas alınan HTS kayıtlarındaki S. B., İ. Ö., A. Ş. hakkında örgüt üyeliği sebebiyle ceza soruşturması veya kovuşturması yürütülüp yürütülmediğinin araştırılması, ifade bulunması halinde beyan veya ifadelerin onaylı örneklerinin dosya arasına getirtilip, 5271 sayılı CMK’nın 217/1 inci maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse beyan yahut ifade sahipleri tanık olarak dinlenildikten sonra deliller bir bütün halinde değerlendirilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

2-Mahkumiyete esas alınan, suçun sübutu, vasfının tayini ve cezanın kişiselleştirilmesi bakımından belirleyici delil olan tanıkların tekrar duruşmaya çağrılarak, sanığın örgütsel faaliyetlerinin hangi döneme ait olduğunun sorularak detaylı ifadelerinin alınmasına,

3-Dosyaya hükümden sonra gelen tanık B. S.’nin ifade tutanağının CMK’nın 217 nci maddesi gereğince sanık ve müdafiine okunup diyeceklerinin sorulmasından sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yetersiz belgelere dayanarak eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırı bulunmaktadır.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 29.05.2018 tarihli ve 2018/771 Esas, 2018/1391 sayılı kararında 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Isparta 3. Ağır Ceza Mahkemesine, gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

09.05.2023 tarihinde karar verildi.