Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/6632 E. 2023/3345 K. 18.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6632
KARAR NO : 2023/3345
KARAR TARİHİ : 18.05.2023

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması, mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Düzeltilerek onama

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Isparta 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.12.2017 tarihli ve… sayılı Kararı ile, sanık hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin üçüncü fıkrası ve 220 nci maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesi delaletiyle aynı Kanun’un 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 220nci maddesinin yedinci fıkrası, 3713 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 inci maddesi, 53 üncü maddesi, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 63 üncü maddesi uyarınca 1 yıl 13 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesi kararının sanık müdafii tarafından istinafı üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 08.05.2018 tarihli ve 2018/875 Esas, 2018/1283 sayılı Kararı ile, duruşmalı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 3713 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi yollamasıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci, üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 63 üncü maddesi uyarınca, 5271 sayılı Kanun’un 283 ncü maddesinin birinci fıkrası gözetilerek neticede 1 yıl 13 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba kesin olarak karar verilmiştir.
3. Bölge Adliye Mahkemesi kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 22.04.2021 tarihli ve düzeltilerek onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri özetle:
1.İstinaf incelemesi ile verilen karar ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın aynı gerekçelere dayanmasına rağmen her iki mahkemede farklı değerlendirme ve nitelendirme yapıldığına,
2.Sanığın OHAL KHK’sı ile kapatılan iki derneğe üye olması, çocuklarını örgüte müzahir okullara göndermesi, 17/25 Aralık sürecine kadar Zaman Gazetesi aboneliği, yurt içi ve yurt dışı seyahatleri, tanık beyanları ve HTS kayıtları dikkate alınarak cezalandırılmasına karar verildiği, ancak bahsedilen deliller incelendiğinde hiçbirisinin mahkumiyete yeterli deliller olmadığına, örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceğine,
3.Tanık beyanlarında sadece aleyhe ifadelerin hükme esas alındığına, aleyhe olan bu beyanların da çelişkili olduğuna, beyanların hiçbir somut delille desteklenmediğine,
4.Soruşturma aşamalarında verdikleri ifadelerde sanık hakkında aleyhe beyanda bulunan bir kısım şahısların mahkemede dinlenmeden önceki ifadelerinin okunmasıyla yetinilmesi, bu konudaki itirazlarının dikkate alınmaması ve gerekçesinin de belirtilmemesinin hukuka aykırı olduğuna,
5.Gerek İlk Derece Mahkemesi ve gerekse Bölge Adliye Mahkemesince vasıflandırılan atılı suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına,
6.Şüpheden sanık yararlanır ilkesinin göz ardı edildiğine,
7.Sair temyiz sebepleri ve sair hususlara, ilişkindir.

III- OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanık hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliğinden cezalandırılması için kamu davası açılmış ise de, yapılan yargılama, toplanan ve tartışılan delillere göre sanığın, örgütün gizli haberleşme aracı ByLock programını kullanmadığı, elebaşının talimat tarihlerinde kendi Bank … hesabında talimat üzerine işlem yapmadığının anlaşıldığı ancak örgüt güdümünde kurulan ve örgüt amaçları doğrultusunda faaliyet gösteren OHAL KHK’si ile kapatılan Isparta Sanayici ve İş Adamları Derneği’ne ve Kompozit Vadisi İhtisas Sanayici ve İş adamları Derneğine üye olduğu, ISİAD’taki üyeliğinin 2015 yılına kadar devam ettiği, örgütün, örgüt elemanlarını, sempatizanlarını ve örgüte yardım edenleri bir arada tutmak amacıyla yurt içi ve yurt dışı gezileri düzenlediği, sanığın da örgütün düzenlemiş olduğu Malazgirt gezisine Ö.P.’nın daveti üzerine örgüt etkinliği kapsamında katıldığı, bu gezi de örgüte ait okulların gezildiği, bu okullarda 1 gece konaklandığı, hatta Isparta grubu tarafından yaptırılacak yurt için arsa bakıldığı, sanığın da katıldığı 07.02.2013 tarihli Umre ziyaretinin de esasen örgütün bir organizasyonu olduğu, bu organizasyona örgütün sohbet hocaları olarak bilinen halen kaçak olan R.A., S.E., L.G. ve birçok FETÖ/PDY üyesinin katıldığı, yine il imamı O.D.’ın da bu kafilede yer aldığı, sanığın, tanık beyanı ve diğer şüpheli anlatımlarına göre örgütün yemekli toplantılarına, R.A. ve S.E. tarafından imamlıkları yapılan sohbet adı altındaki gizli toplantılara 2013 yılı sonrasında dahi katıldığı, sanık hakkında tanık olarak beyanda bulunan ve de aynı suçtan şüpheli olarak işlem yapılan kişilerin tamamının birbirlerinin beyanlarıyla örtüşen anlatımlarda bulundukları, sanığın örgüte yardım ettiği, yine örgüt ile irtibatlı kişilerle şirket ortaklıklarının bulunduğu, HTS analiz raporu ile sabit olduğu üzere sanığın örgüt yapısının içerisinde bulunan çoğu Isparta’nın FETÖ/PDY üst yapılanmasında bulunan çok sayıda örgüt elemanıyla telefon irtibatının bulunduğu, bu görüşmelerin iş ilişkisi çerçevesinde açıklanmasının olağan bulunmadığı, sanığın örgüte bir kaç kez kurban bağışı yaptığı, örgütün yayın organlarından olan Zaman Gazetesi’ne 17/25 Aralık sürecine kadar aboneliğinin bulunduğu, 17-25 Aralık 2013 sürecinden sonra dahi örgüt ile irtibatı bulunan sanığın örgütün okulları ve dershanelerinin kapatılması sürecinde 2 çocuğunu da 2014-2015, 2015-2016 eğitim öğretim dönemlerinde örgüte müzahir okula gönderdiği hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde bulunduğuna dair tam kanaat edinilebilecek delillerin elde edilemediği, ancak yukarıda izah edilen delillere göre sanığın örgüte hakim olan hiyerarşik yapı ile ilişki içinde olmamakla birlikte örgütün amacını bilerek ve isteyerek örgüte hizmet ettiğinin anlaşıldığı, böylece sanığın TCK’nın 314/3 ve 220/7-1 inci cümlesi yollamasıyla TCK’nın 314/2 nci maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi dikkate alınarak takdiren alt sınırdan cezalandırılmasına, sanığın eylemi bilerek ve isteyerek örgüte yardım şeklinde olduğundan TCK’nın 220/7-2 nci cümlesi uyarınca sanığın örgüte olan yukarıda izah edilen yardımlarının çok çok önemli nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından yardımın niteliği de dikkate alınarak azami ölçüde indirim yapılmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Dairede yapılan yargılama sonucunda; aşamalarda beyanı alınan tanık T.T.’nun; “2011 yılı itibariyle S. Ö. isimli şahsın teklifi ile Isparta ilinde Fetullah Gülen cemaatinin sohbetlerine katıldığını, katıldığı sohbet toplantılarında sanık …’nin de yer aldığını kendisinin 2012 yılında sohbetlere gitmeyi bıraktığını ancak sanık …’nin 2014 veya 2015 yılına kadar sohbetlere devam ettiğini duyduğunu”, tanık M.E.’nin; “3-4 yıl önce Van, Muş ve Malazgirt’de bulunan Fetullah Gülen’in kurumlarını ziyaret etme yönünde karar alındığını, kendisinin de bu geziye katıldığını, geziye katılanların tamamının cemaat sohbetlerine katılan kişilerden olduğunu, bu gezinin de örgüt tarafından organize edildiğini, Van ilinde bir gece cemaate ait kolejde kaldıklarını, sanığı da bu gezide gördüğünü”, etkin pişmanlık kapsamında beyanı alınan İ.B.’nin; “kendisinin bir dönem bu cemaat içinde yer aldığı, cemaate ait sohbet ve etkinliklere gittiği zamanlarda SAHA Otomotiv ve Doktor Pizza ortağı sanık …’nin de cemaat mensubu olduğunu, bu kişinin de 2013 yılı sonrasında da cemaate ait etkinliklere katıldığını ve son zamana kadar cemaat içinde yer aldığını”, FETÖ üyeliği suçundan şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan B.A.’in; “2011 ve 2012 yıllarında cemaatin esnaflar arasında oluşturduğu sohbet gruplarına katıldığını, sanık …’nin de kendisi ile aynı sohbet grubunda yer aldığını”, FETÖ üyeliği suçundan ifadesi alınan K.A.; “B. A. isimli şahsın teklifi ile 2010 yılında cemaatin sohbet toplantılarına katıldığını, bu toplantıların 2012 yılına kadar devam ettiğini, SAHA Otomotiv ve Doktor Pizza ortağı … ile aynı sohbet grubunda yer aldığını”, FETÖ üyeliği suçundan şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan A.O.G.’ün; “Fetullah Gülen cemaati ile bir dönem bağlantılı olduğunu, sohbetlerine katıldığını, kendisi ile birlikte göz altına alınan …’yi tanımadığını ancak esnaflar arasında geçen konuşmalara göre bu kişinin Fetullah Gülen cemaati üyesi olduğunu”, FETÖ şüphelisi sıfatıyla ifadesi alınan M.A.I’ın; “bir dönem cemaat sohbetlerine katıldığını, sanık …’yi, cemaatin düzenlediği sohbet ve kahvaltı toplantılarında zaman zaman gördüğünü”, FETÖ şüphelisi sıfatıyla ifadesi alınan Ş.H.A.’ün; “gazetecilik mesleğinden dolayoı SAHA Otomativ ve Doktor Pizza ortağı sanığı tanıdığını, bulunduğu ortamlarda bu kişinin Fetullah Gülen cemaatine mensup olduğunu çokça duyduğunu”, FETÖ şüphelisi sıfatıyla ifadesi alınan M.K.’ın; “Dünürü O.P.’nın Isparta sanayici ve iş adamları derneğinin başkanlığını yaptığını, bu derneğin örgüt ile iltisaklı olduğunu, Ö.P.’nın ve derneğin zaman zaman yurt dışı ve yurt içi organizasyonları düzenlediğini, 2013 yılı itibariyle Ö.P. tarafından organize edilen Malazgirt ilçesi gezisine katıldığını, cemaat tarafından ilçeye yurt yapılmak istendiğini, sanık …’nin de bu geziye katıldığını”, FETÖ şüphelisi sıfatıyla ifadesi alınan E.H’nin; “bir dönem cemaatin Isparta’daki esnaf grubunda dahil olduğunu, 2013 yılı şubat ayına kadar sohbetlere katıldığını, katılanlar arasında sanık …’ın da yer aldığını, yine örgüt tarafından düzenlenen Malazgirt gezisine katıldığını ve sanığın da bu gezide yer aldığını” şeklindeki beyanlarda bulunarak, sanığın, terör örgütü ile olan bağlantısını dile getirdikleri, sanığın FETÖ ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle kapatılan Isparta Sanayici ve İş Adamları Derneği ile Kompozit Vadisi İhtisas Sanayici Ve İş Adamları Derneğine üye olduğu, 07.02.2011 tarihinde Didim de bulunan Kapris Termal Plaza Otel’de, 03.02.2012 tarihinde Afyonkarahisar Korel Thermal Otel’de, 10.07.2012 tarihinde Afyonkarahisar Güral Otelde, 13.07.2012 tarihinde Ankara Başkent Öğretmen Evinde, 05.07.2013 tarihinde Muş Malazgirt ilçesi Malazgirt Otel’de, 06.06.2014 tarihinde Afyonkarahisar Güral Otel’de, 12.12.2014 tarihinde Afyonkarahisar İkbal Termal Otel’de, FETÖ üyeleri ile birlikte örgütün faaliyetleri kapsamında düzenlenen toplantılara katılmak için kaldığı, keza sanığın, cemaatin faaliyetleri kapsamında örgüt üyeleri ile birlikte 07.04.2011 tarihinde Atatürk Havalimanından yurt dışına çıkış işlemi, 10.04.2011 tarihinde Atatürk Havalimanından yurda giriş işleminin, 07.02.2013 tarihinde Antalya Havalimanından yurt dışına çıkış işleminin, 16.02.2013 tarihinde Antalya Havalimanından yurda giriş işleminin, 19.03.2014 tarihinde Atatürk Havalimanından yurt dışına çıkış, 07.03.2014 tarihinde Atatürk Havalimanından yurda giriş işleminin, 16.06.2014 tarihinde Atatürk Havalimanından yurtdışına çıkış, 20.06.2014 tarihinde Atatürk Havalimanından yurda giriş, 16.06.2014 tarihinde Sabiha Gökçen Havalimanından yurtdışına çıkış, 21.08.2014 tarihinde Artvin Sarp Sınır Kapısından yurtdışına çıkış, 10.10.2014 tarihinde Antalya Havalimanından yurtdışına çıkış, 09.02.2015 tarihinde Atatürk Havalimanından yurtdışına çıkış, 13.02.2015 tarihinde Atatürk Havalimanından yurda giriş, 15.05.2015 tarihinde Atatürk Havalimanından yurtdışına çıkış, 22.05.2015 tarihinde Antalya Havalimanından yurda giriş, 14.11.2015 tarihinde Antalya Havalimanından yurtdışına çıkış, 15.11.2015 tarihinde ise Antalya Havalimanından yurda giriş kayıtlarının bulunduğu, Fetullah Gülen’in sekreteri olan R.U. isimli şahıs ile 10 kişinin olduğu bir ortamda sanığın da içinde yer aldığı fotoğraf karesinin ele geçirildiği, dosyada yer alan HTS analiz raporuna göre sanığın, çok sayıda FETÖ şüphelisi ile irtibatının bulunduğu tespit edilmiştir.
Yukarıda ayrıntılı bir şekilde açıklandığı üzere; sanığın, silahlı terör örgütü olduğu yönünde herhangi bir şüphe bulunmayan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile organik bağ içine girip süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylemlerde bulunduğu, örgüt hiyerarşisi içindeki durumuna ve örgütsel konumuna ilişkin somut delil, bilgi ve belgelerin elde edildiği, dolayısıyla sanığa yüklenen örgüt üyeliği suçunun yasal unsurları itibariyle oluştuğu, böylece sanığın, FETÖ silahlı terör örgütünün bir üyesi olarak örgüt ideolojisi ve stratejisi doğrultusunda hareket ettiği, örgüte açık şekilde destekte bulunduğu, terör örgütü ile organik bağ kurup hakim olan hiyerarşik ilişki içerisinde, örgütün amacını bilerek ve isteyerek örgüt içerisinde yer aldığı, Anayasal Düzene ve Hukuki Düzenin işleyişine karşı suç işlemek için kurulmuş silahlı terör örgütüne üye olmak suretiyle üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit olmakla; silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçundan sanık hakkında verilen Isparta 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.12.2017 tarih, 2017/82 Esas – 2017/190 sayılı ilamının CMK’nın 280/2-2 cümlesi uyarınca kaldırılmasına, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 314/2, 3713 sayılı Kanun’un 5, TCK’nın 62/1 inci maddeleri uyarınca neticeten 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ancak istinaf yasa yoluna yalnızca sanık lehine başvurulmuş olması nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 283/1 inci maddesi uyarınca cezasının indirilerek, neticeten sanığın 1 yıl 13 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre sanığın çocuklarını örgütle irtibatlı okullara göndermesinin delil yahut örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceği tespit edilerek yapılan inceleme sonunda;
1. Amacı, yapılanması ve faaliyet yöntemlerine ilişkin ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı Kararında açıklandığı üzere, FETÖ/PDY, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmayı ve yerine başka bir düzen getirmeyi amaçlayan bir terör örgütüdür.
2. Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir (TCK madde 21/1). Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz (TCK madde 30/1). 5237 sayılı TCK’nın, “Hata” kenar başlıklı 30/1 inci maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleştiği durumlarda, sanığın kasten hareket ettiğinden bahsedilemeyecek ve somut olayda tipik eylem gerçekleşmiş olsa da 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraat kararı verilecektir.
Hata (yanılma); kişinin tasavvuru, zihninden geçirdikleri ile gerçeğin birbirine uymaması anlamına gelen bir kavramdır. Hata kural olarak iradenin oluşum sürecine etki eder ve gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi nedeniyle irade bozulmuş olarak doğar. Failin tasavvurunun konusu dış dünyaya ait bir şeye ilişkin olabileceği gibi, normatif dünyaya (kurallar alanına) dair de olabilir. Dış dünyayla ilgili şey olduğundan farklı bir biçimde algılanması halinde unsur yanılgısından (tipiklik hatası), normatif dünyaya ait gerçekliğin farklı biçimde değerlendirilmesi halinde ise yasak hatasından bahsedilir. Kısaca unsur hatası bir algılama hatası olduğu halde, yasak hatası bir değerlendirme hatasıdır.
Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı dosyasında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; FETÖ/PDY terör örgütünün, başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanında büyük bir kesimce böylece algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce erişinceye kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün ustaca gizlenen amacını bilenler ve bu amaçla örgütte görev alanlar açısından, suç tarihine bakılmaksızın ve suç tarihinden önce anılan yapının terör örgütü olduğuna ilişkin bir mahkeme kararı verilmiş olması da aranmaksızın hata savunmalarına itibar edilemeyeceğinde kuşku bulunmamakta ise de; terör örgütü olduğunu bilmeksizin içinde yer alan veya yardım eden sanıklar yönünden mensup olduğu ya da yardım ettiği yapının Anayasal düzeni zorla değiştirme, Anayasa’ya uygun olmayan yöntemlerle iktidarı ele geçirmeyi amaçlayan bir terör örgütü olduğunu veya terör örgütüne dönüştüğünü anladığı veyahut expost bir değerlendirme ile dış aleme yansıyan olay ve olgular itibariyle kendisinden anlamasının beklendiği tarihten itibaren davranışları ile bu örgütten ayrılma iradesini ortaya koyup koymadığı ve bu bağlamda TCK’nın 30/1 inci maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği somut olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Aşamalarda istikrarlı biçimde ortaya konulan ve aksi kanıtlanamadığı gibi diğer delillerle de desteklenen savunmalara göre, örgütün nihai amacının açıkça ortaya konulmaya başlandığı kamuoyunca da bilinen operasyonel eylemlerinden önce, esnaf olması itibariyle iş çevresi vasıtasıyla tanıştığı örgüt mensuplarıyla birlikte dini içerik de taşıyan toplantılara katılan, örgütle iltisaklı derneklerde üye olan, örgütün organize ettiği yurt içi ve yurt dışı gezilerine iştirak eden, öğrenci evlerinin ihtiyaçlarını karşılayan ve kurban bağışında bulunan, bilahere örgütle irtibatını kopardığını savunan sanık hakkında özellikle savunmanın denetlenmesi ve örgütsel faaliyetlerin ne zamana kadar devam ettiğinin saptanması bakımından, belirleyici delil niteliğinde olan ve fakat soruşturma aşmasındaki ifade tutanağının okunulmasıyla yetinilen İrfan B…’nin doğrudan aleni duruşmada sanığın huzurunda veya 5271 sayılı CMK’nın 180/1-2-5 inci maddesi gereğince SEGBİS kullanılmak ya da anılan Kanunun 181/1 maddesinde öngörülen usule riayet edilmek suretiyle istinabe yoluyla dinlenmesinden sonra sanığın, konumu, sosyokültürel durumu ve samimi olarak ikrar ettiği olay ve olguların tarihi itibariyle örgütün hiyerarşik yapısına kastla ve organik bağ ile katılıp katılmadığı bağlamında, 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinin birinci fıkrası kapsamında kaçınılmaz bir hata içinde olup olmadığının mahallinde tartışılması gerektiğinini gözetilmemesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Silahlı terör örgütüne üye olduğu kabul edilen sanık hakkında bölge adliye mahkemesinde ceza hükmü tesis edilirken uygulanma yeri bulunmayan 3713 sayılı Kanun’un 7/1 inci maddesinin atıf maddesi olarak gösterilmesi,
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, sanık müdafiinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 08.05.2018 tarihli 2018/875 Esas 2018/1283 sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

18.05.2023 tarihinde karar verildi.

… … … … …