Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/5055 E. 2023/3782 K. 18.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/5055
KARAR NO : 2023/3782
KARAR TARİHİ : 18.05.2023

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma, Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama
15.02.2014 (Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama)
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükümlerin onanması

İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, ceza miktarı itibariyle yasal şartları taşımadığından 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.07.2020 tarihli ve 2020/1 Esas, 2020/311 sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 8 yıl 1 ay 15 … hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama suçundan, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 32 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 06.11.2020 tarihli ve 2020/1478 Esas, 2020/1173 sayılı Kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanık müdafii ve o yer Cumhuriyet savcısnın istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 05.01.2021 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi silahlı terör örgütüne üye olma suçu bakımından özetle;
Yargılamaya konu tüm eylemler sanığın siyasi kimliğinden kaynaklı, yasal bir siyasi partinin basın açıklamalarına katılmaktan ibaret olduğuna, tanık beyanlarının yan delillerle desteklenmesi gerektiği, beyanların soyut olduğu, başka delillerle desteklenmemiş olduğu ve çelişkiler barındırdığından dolayı itibar edilemeyeceğine ve 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçu bakımından özetle; dosyaya yansıyan eylemlerinin tamamının ifade hürriyeti kapsamında kalan herhangi bir taşkınlığın meydana gelmediği barışçıl ve savaşsız istemleri içeren eylemlerden ibaret olduğuna, temyiz dilekçesinde gösterilen diğer nedenler ve sair hususlara ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1)Silahlı terör örgütüne üye olma suçu bakımından;
-Sanığın terör örgütü PKK’nın çağrısı üzerine gerçekleştirilen ve örgüt propagandası ve örgütsel eylemlere dönüşen yürüyüşlere ve basın açıklamalarına katıldığı,
-Öz yönetim ilanı konulu ve örgütsel eylem olan basın açıklaması ve yürüyüşe katıldığı,
-Sanığın örgüte her yönden destek olma amaçlı terör örgütü mensubu olan şahısların cenaze törenlerine katıldığı, yine örgüt mensuplarının cenazelerini karşılamaya giden gruplar içerisinde yer aldığı,
-Sanığın örgütün üst düzey mensuplarından olan Seyit (K) ile işbirlikçilik yaptığı, bu bağlamda, keşif ve işbirlikçi faaliyetlerde bulunduğu ve örgüt mensuplarından aldığı talimatları yerine getirdiği ve listeler doğrultusunda yine kendisinden istenileni yaptığı,
-Yukarı Ölek bölgesinde bulunan örgüt mezarlığına örgüte ve örgüt mensuplarına destek vermek amaçlı gittiği ve burada nöbet tuttuğu,
-Kırsal alanda bulunan örgüt mensuplarına yaşamsal malzeme temin ettiği,
-Sanığın örgütün kırsal yapılanmasında faaliyet yürüten örgüt mensuplarıyla yakın ilişki ve irtibat halinde olduğu, örgüt mensuplarıyla özel görüşmeler yaptığı,
-Örgüt adına para topladığı ve toplanılan parayı örgüte teslim ettiği,
-Cizre’de güvenlik güçlerince PKK/KCK terör örgütüne yönelik yürütülen operasyonlar kapsamında uygulanan sokağa çıkma yasaklarını protesto etmek amacıyla düzenlenen “Büyük Botan Yürüyüşü” isimli eyleme katılmak üzere Bitlis’ten hareket eden grup arasında yer aldığı,
-Örgüt elebaşı Abdullah Öcalan’ın doğum günü dolayısıyla Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Amara (Ömerli) Köyüne gitmek üzere beraberindeki grup ile birlikte hareket ettiği,
– Arjin Tetwan (K) V.Z., D.Ç., A.G., T.T., Arin Rojhat (K) T.E., Rojevin Garzan (K) E.K., Xebat Soreş (K) S.U., Rubar (K) A.G., Zagros Agir (K) F.Y., M.K. ve önceki yıllarda Kobani’de ölen örgüt mensuplarının cenazelerini karşıladığı, cenaze – defin törenlerine ve taziye ve mevlid törenlerine katıldığı, bu şekilde, sanığın yukarıda yer verilen eylemleri gerçekleştirmek suretiyle PKK/KCK silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğu anlaşılmıştır.
2)Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama suçu bakımından;
15.02.2014 tarihinde, BDP Tatvan seçim bürosu önünde toplanan yaklaşık 500 kişilik grubun Tatvan Cumhuriyet Caddesini araç trafiğine kapattıkları, PKK/KCK terör örgütü ve örgüt elebaşını övücü nitelikte sloganlar attıkları, üzerinde “15 Şubat Uluslararası Komplosunu ve Komplocu Güçleri Lanetliyoruz. DÖKH Kadın Bileşeni” şeklindeki ibarenin yazılı olduğu, içeriğinde örgüt elebaşı Abdullah Öcalan’ın fotoğrafının yer aldığı pankart açtıkları, ardından Yaşam AVM önünde basın açıklaması yapmak üzere yürüyüşe geçtikleri, güvenlik güçleri tarafından megafonla yapılan eylemin yasa dışı olduğu, yolu araç trafiğine açmaları gerektiği hususlarının defaten tekrar edildiği, ancak grubun uyarıları dikkate almadığı, ardından Hizan Durağı önünde grubun önünün güvenlik güçleri tarafından kesildiği, bu sırada grubun içerisinden bazı şahısların güvenlik güçlerine taşlı, sopalı saldırıya geçtikleri, 08.09.2016 tarihli Görüntü İnceleme, İnternet Araştırma ve Tespit Tutanağı ile tespit edilmiştir. Söz konusu Görüntü İnceleme, İnternet Araştırma ve Tespit Tutanağı, sanığın tevilli ikrarı ile sanığın da bu grubun içerisinde yer aldığı kanuna aykırı gösteri ve yürüyüşe katıldığı ve ihtara rağmen dağılmamakta ısrar ettiği anlaşılmıştır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği belirlenmiştir.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;
A)Silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden yapılan incelemede;
Tüm dosya kapsamı göre; İlk Derece Mahkemesi kabulü itibariyle örgüt hiyerarşisine girdiği belirlenen, İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin kararlarında da bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılan sanık hakkında;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı belirlenmekle sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B)Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama suçu yönünden yapılan incelemede;
Suç ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 2911 sayılı Kanunun 32/1 inci maddesi;
“Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılanlar, ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederlerse, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”,
Şeklinde düzenlenmiştir.
Suç tarihinde yürürlükte bulunan 2911 sayılı Kanunun 24/3 üncü maddesine göre; kolluk görevlileri ancak “aynı maddenin (a) ve (b) bentlerinde düzenlenen durumlarda kendilerine yönelik fiili saldırı veya mukavemet ya da korudukları yerlere ve kişilere karşı fiili saldırı hali mevcut olması durumunda ihtara gerek olmaksızın zor kullanma yetkisine sahip bulunmaktadır. Yani ihtar olmaksızın zor kullanma yetkisi kanuna aykırı hale gelmiş tüm toplantı ve gösterilerde kolluğa tanınmış bir yetki değildir.
2911 sayılı Kanunun 32/1 inci maddesinde ifadesini bulan “Direnme” suçunun oluşabilmesi için öncelikle 3 şart gerçekleşmelidir. Bunlar;
a) Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılınması,
b) Dağılma emrinin mevcut olması,
c) Toplantı ve gösteri yürüyüşünün zorla dağıtılması, Şartlarıdır.
“Direnme” suçunun faili; kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılarak ihtar ve zor kullanmaya rağmen dağılmayan kişilerdir.
Bu maddede cezalandırılan durum, toplantıya katılınması değil yetkili makamlar tarafından verilen dağılma emrine uyulmamasıdır. Toplantı veya gösteri yürüyüşüne katılmak 2911 sayılı Kanunun 32/1 inci maddesinde tanımlanan suçun ön şartıdır. Toplantı veya yürüyüş, en başından itibaren kanuna aykırı olabileceği gibi, sonradan da kanuna aykırı hale gelebilir.
Yapılmakta olan bir toplantı veya yürüyüşe katılan bir kişi, bu toplantının yasal olup olmadığını bilemez. Toplantı veya yürüyüşün yasaya aykırı olduğu idari otoritenin uyarısı ile ortaya çıkar. Ancak bu uyarıdan sonra, katılan eylemine devam ederse bu eylemi suç oluşturur. Bu nedenle 32 nci maddedeki suç için dağılma emrinin mevcudiyeti suçun unsuru sayılmaktadır.
Dağılma emrine uymayanların cezalandırılabilmesi için son olarak emir ve ihtardan sonra kendiliğinden dağılmamaları ve kolluk kuvvetleri tarafından zorla dağıtılmış olmaları gerekmektedir. Kendiliğinden dağılmama halinde mukavemet söz konusu olacaktır. Topluluğun, yetkili makamın emir ve ihtarından önce ya da sonra kendiliğinden dağılması halinde, suç oluşmayacağı için şahıslara ceza da verilmeyeceği gibi kolluk kuvvetleri tarafından zorla dağıtılmış olmamaları halinde de 2911 sayılı Kanunun 32/1 inci maddesinde suçun zorunlu unsurları arasında bulunan “zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar etme” unsuru gerçekleşmeyecektir.
Bu açıklamalar karşısında somut olay irdelendiğinde;
Her ne kadar mahkeme gerekçeli kararında sanığın; “olay tarihinde yasal olmayan gösteri ve yürüyüşe katılarak kolluğun ihtar ve zor kullanmasına rağmen dağılmayarak etkin direnmede bulunduğunu” kabul etmişse de; oluş, iddia, olay tutanağı, sanık savunmaları ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, sanığın olay sırasında zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, mahkumiyetine yeter kesin ve inandırıcı nitelikte delil elde edilemediği gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
A)Silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden yapılan incelemede;
Gerekçe bölümünde A bendinde açıklanan nedenle Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 06.11.2020 tarihli ve 2020/1478 Esas, 2020/1173 sayılı Kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
B)Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama suçu yönünden yapılan incelemede;
Gerekçe bölümünde B bendinde açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 06.11.2020 tarihli ve 2020/1478 Esas, 2020/1173 sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesi uyarınca Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
18.05.2023 tarihinde karar verildi.

… … … … …