YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/4717
KARAR NO : 2023/3774
KARAR TARİHİ : 11.05.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.12.2015 tarihli ve 2015/229 Esas, 2015/818 sayılı Kararı ile sanıklar hakkında Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme yönetme bunların hareketlerine katılma suçundan, 2911 sayılı Kanun’un 32 nci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (5237 sayılı Kanun) 62 nci maddesi, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları ve 51 inci maddesi gereği, 5 ay hapis cezasının ertelenmesine karar verilmiştir.
2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 13.12.2020 tarihli ve bozma görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanıklar müdafiinin temyiz istemi özetle; toplantı ve gösterinin kanuna aykırı olduğuna dayanak gösterilen yasal hükümlerin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve … 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 2911 sayılı Kanun maddelerinin iptali talebi ile Anayasa Mahkemesine gönderildiğine, mahkemece Anayasa Mahkemesi tarafından karar verilinceye kadar yargılamanın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğine, sanıkların eylemlerinin 2911 sayılı Kanuna aykırı olmadığına ve suçun unsurlarının oluşmadığına, dava konusu olayda trafiğin aksamadığı ve gruba herhangi bir müdahale olmadığının gerek tanık beyanları gerekse tutanak düzenleyicilerinin beyanları ile sabit olduğuna, 2911 sayılı Kanunun 32 nci maddesinin birinci fırkasındaki suçun oluşması için gerçekleşmesi gereken koşullardan güvenlik güçlerinin ihtarı ve zor kullanma durumu ile ihtar ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar etme durumunun gerçekleşmediğine, sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmesinin hukuka ve yasalara aykırı olduğuna ve sanıkların beraat etmeleri gerektiğine ve sair sebeplere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Yapılan yargılama sonucunda; Sanıklar ile haklarında 2014/46116 sayılı soruşturma evrakı üzerinden soruşturmaları ayrı yürütülen ve haklarında kamu davası açılan suça sürüklenen çocukların 08.11.2014 günü … Çocuk parkı önünde toplanan kalabalık ile birlikte hareket ederek, Kobane eylemlerini protesto etmek amacıyla toplandıkları, toplanan kalabalığın yolu araç trafiğine kapatarak eylem yaptıkları, çevre güvenliği alan … İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekiplerin yasadışı gösterilere son vermeleri konusunda grubu defalarca uyarmalarına rağmen eylemlerini devam ettirdikleri, araçları ile yoldan geçmek isteyen şahısların yolun araç trafiğine kapatılması nedeniyle geçemedikleri, polisten yardım istedikleri ve polis ekiplerinin yardımı ile araç geçişlerinin sağlanabildiği, sanıklar olayla ilgili savunmalarında, eyleme katıldıklarını, Suriye sınırında öldürülen …’nın ölümünü protesto etmek amacıyla katıldıklarını beyan ettikleri anlaşılmıştır.
Olay tarihinde sanıkların basın açıklaması yapmak üzere suç mahali olarak belirtilen yerde araç yolunu trafiğe kapattıkları gerekçesiyle haklarında kamu davası açılmıştır. Olayda tartışılması gereken Anayasa ile bireylere ve sivil toplum kuruluşlarına tanınan düşünce açıklama özgürlüğünün sınırlarının aşılıp aşılmadığıdır. Bir özgürlük kullanılırken toplumun geri kalan bireylerinin haklarına zarar verilip verilmediği kıstasıdır. Bireylerin hakları ve özgürlükleri ve bu özgürlüklerin kullanımı genelde Anayasa ve özelde de 2911 sayılı Kanun’un ile iç hukuk bakımından çerçeve içine alınmıştır. Sanıkların üyeleri oldukları ve fiilen içinde bulundukları grubu kamuya açık yolda yürütmek suretiyle toplumun geri kalan bireylerinin özgürlüklerini kısa sürelide olsa engel oldukları sabittir. Olayımıza her ne kadar sanıklar ve müdafii beyanlarında demokratik toplumlarda fikirlerin açıklanmasında bir özgürlük olduğu beyan edilmiş ise de önemli olan demokratik hakkın kullanılması sırasında bu hakkı kullandığını iddia eden birey ve toplulukların kendileri gibi başkalarınında özgürlüğünün olduğu, kendi haklarını kullanırken, başkalarının özgürlük haklarının olduğunu bilmeleri ve yasal çerçeve içerisinde tepkilerini dışa vurmalıdırlar. Sanıklar belirtilen eylemde hiç bir resmi kurum ve kuruluşun rızası ve bilgisi olmadan herhalde bir başvuruda bulunmadan eylem yapma kararı almış, tüm dosya kapsamı ve tanık beyanları ile de sabit olduğu üzere sanıkların yaptığı eylem sırasında yola trafiğe kapatarak halkın mağduriyetine sebebiyet vermiş ve karşılarındaki vatandaşlarında özgürlüklerini ihlal etmişlerdir. Dinlenen tutanak tanıklarının beyanlarından ve dosyada mevcut tutanaklardan sanıklara dağılmaları uyarısında bulunulmasına rağmen sanıkların dağılmadıkları, dağılmamakta ısrar ettikleri görülmüştür.
Uygulama ve Yargıtay içtihatları ve özellikle Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2014/9-96 Esas 2014/375 sayılı Kararı da benzer mahiyettedir.
Bütün bu hususlar birlikte nazara alındığında sanıkların atılı suçu işledikleri, bu hususun iddia, sanıkların beyanları, tutanaklar, CD çözümleme tutanakları, tutanak tanıklarının beyanları, yazı cevapları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla hüküm kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
Oluş, iddia, olay tutanağı, mahkeme kabulü, sanıklar müdafiinin temyizinin kapsamı ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında;
2911 sayılı Kanun’un 32/1 inci maddesinde tanımlanan suçun oluşması için, toplanan gruba dağılmaları yönünde ihtar yapılmasının, ihtara rağmen dağılmamaları halinde zor kullanmaya başvurulmasının, zor kullanmaya rağmen de gruprakilerin dağılmamakta ısrar etmesinin gerektiği,
Somut olayda ise; sanıkların 08.11.2014 tarihli kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katıldıklarının, yolun trafiğe açılması gerektiğinin ve eyleme kaldırımda devam edilmesinin gruba ihtar edildiğinin, buna karşın sanıkların eylemlerine araç trafiğini kapatacak şekilde devam ettiklerinin; fakat kolluk görevlilerince grubun dağıtılmaya çalışılmadığının, zor kullanılmadığının dolayısıyla da sanıkların kolluk kuvvetlerine dağılmamak için direnmediklerinin anlaşılması karşısında sanıkların unsurları oluşmayan suç yönünden beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde yer alan nedenle sanıklar müdafiinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden … 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.12.2015 tarihli ve 2015/229 Esas, 2015/818 sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
11.05.2023 tarihinde karar verildi.