Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/3827 E. 2023/3799 K. 24.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3827
KARAR NO : 2023/3799
KARAR TARİHİ : 24.05.2023

İNCELENEN KARARIN;
İtiraz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma

Yargıtay (Kapatılan)16. Ceza Dairesinin, 26.02.2020 tarihli ve 2018/4602 Esas, 2020/1458 Karar sayılı ilamına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 22.10.2020 tarihli ve KD-2020/89156 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında yapılan lehe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraznamesinde gösterilen itiraz sebepleri:” 21/11/2017 tarihli karar duruşmasında CMK’nın 216/3 maddesine aykırı olarak sanık …’a son söz hakkının verilmediği, verilmişse duruşma tutanağına geçirilmediği, ayrıca karar tarihinden sonra, Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.12.2017 tarih ve 2017/59 E sayılı yazısı ekinde gönderilen Fatih Üstündağ isimli sanığın sanık … ile ilgili beyanlarını içeren duruşma tutanağındaki ifadesi de gerekçeli kararda delil olarak gösterilerek CMK’nın 217/1 maddesine aykırı davranılması” hukuka aykırılık oluşturduğundan bahisle onama ilamının kaldırılmasına ve talebin kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi talebine ilişkindir.
II. GEREKÇE
1)Hakim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hakimin vicdani kanaatiyle serbestçe takdir edilir (CMK. 217/1).
Kovuşturma aşamasında, sanık sorguya çekildikten sonra delillerin ortaya konulmasına başlanır. Ancak, sanığın tebligata rağmen mazeretsiz olarak gelmemesi sebebiyle sorgusunun yapılmamış olması, delillerin ortaya konulmasına engel olmaz, bu deliller sonradan sanığa bildirilir (CMK. 206/1).
Naip veya istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanığa ait sorgu tutanakları, naip veya istinabe yoluyla dinlenilen tanığın ifade tutanakları ile muayene ve keşif tutanakları gibi delil olarak kullanılacak belgeler ve diğer yazılar, adli sicil özetleri ve sanığın kişisel ve ekonomik bilgilerin yer aldığı belgelerin duruşmada okunması zorunludur (CMK. 209/1).
Suç ortağının, tanığın veya bilirkişinin dinlenmesinden veya herhangi bir belgenin okunmasından sonra bunlara karşı bir diyeceklerinin olup olmadığı, katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine sorulur (CMK. 215/1).
Delillerin tartışılmasında söz, sırasıyla katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa veya müdafiine veya kanuni temsilcisine verilir (CMK.216/1).
Ceza muhakemesi hukuku açısından serbest delil ve vicdani ispat sistemi geçerlidir. Genel bir ifadeyle delillerin elde edilmesi ve değerlendirilmesi serbestliğini ifade eden bu sistem, eylemi yargılayan hakimlerin hukuka uygun şekilde elde edilen her türlü delili kullanarak ispata ulaşmasını, sanığın aleyhine olduğu gibi lehe delilleri de araştırıp değerlendirerek, kuşkudan arınmış bir sonuca ulaşması gerekir. Delil takdirindeki serbesti, keyfilik olarak algılanmamalı, akla, mantığa ve bilimsel kurallara aykırı olarak değerlendirilmemelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; hükümden sonra gelen Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/12/2017 tarih ve 2017/59 E sayılı yazısına ekli, duruşmada okunup tartışılmayan F. Üstünoğlu’nun sanıkla ilgili ifade tutanağına ilk derece mahkemesinin gerekçesinde delil olarak yer verilmek suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 217/1 maddesine muhalefet edilmesi,
2) Çekişmeli yargılamanın gereği olarak, hükümden önce son sözün hazır bulunan sanığa, sanık yoksa müdafiine verilmesi gerektiği gözetilmeden, hükmün açıklandığı 21.11.2017 tarihli celsede son sözün hazır bulunan sanığa verilmemesi ya da verilmiş ise bu durumun tutanağa dercedilmemesi suretiyle CMK’nın 216/3 ve 289/1-h maddelerine muhalefet edilmesi hukuka aykırı bulunmakla itirazın yerinde olduğu değerlendirilmiştir.
III. KARAR
1. Gerekçe bölümünde belirtilen nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ KABULÜNE,
2. 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Yargıtay (Kapatılan)16. Ceza Dairesinin 26.02.2020 tarihli ve 2018/4602 Esas, 2020/1458 Karar sayılı onama ilâmının KALDIRILMASINA,
3.Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre temyizin kapsamı itibariyle münhasıran silahlı terör örgütüne üye olmak suçu yönünden yapılan incelemede;
1)Hakim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hakimin vicdani kanaatiyle serbestçe takdir edilir (CMK. 217/1).
Kovuşturma aşamasında, sanık sorguya çekildikten sonra delillerin ortaya konulmasına başlanır. Ancak, sanığın tebligata rağmen mazeretsiz olarak gelmemesi sebebiyle sorgusunun yapılmamış olması, delillerin ortaya konulmasına engel olmaz, bu deliller sonradan sanığa bildirilir (CMK. 206/1).
Naip veya istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanığa ait sorgu tutanakları, naip veya istinabe yoluyla dinlenilen tanığın ifade tutanakları ile muayene ve keşif tutanakları gibi delil olarak kullanılacak belgeler ve diğer yazılar, adli sicil özetleri ve sanığın kişisel ve ekonomik bilgilerin yer aldığı belgelerin duruşmada okunması zorunludur (CMK. 209/1).
Suç ortağının, tanığın veya bilirkişinin dinlenmesinden veya herhangi bir belgenin okunmasından sonra bunlara karşı bir diyeceklerinin olup olmadığı, katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine sorulur (CMK. 215/1).
Delillerin tartışılmasında söz, sırasıyla katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa veya müdafiine veya kanuni temsilcisine verilir (CMK.216/1).
Ceza muhakemesi hukuku açısından serbest delil ve vicdani ispat sistemi geçerlidir. Genel bir ifadeyle delillerin elde edilmesi ve değerlendirilmesi serbestliğini ifade eden bu sistem, eylemi yargılayan hakimlerin hukuka uygun şekilde elde edilen her türlü delili kullanarak ispata ulaşmasını, sanığın aleyhine olduğu gibi lehe delilleri de araştırıp değerlendirerek, kuşkudan arınmış bir sonuca ulaşması gerekir. Delil takdirindeki serbesti, keyfilik olarak algılanmamalı, akla, mantığa ve bilimsel kurallara aykırı olarak değerlendirilmemelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; hükümden sonra gelen Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/12/2017 tarih ve 2017/59 E sayılı yazısına ekli, duruşmada okunup tartışılmayan F. Üstünoğlu’nun sanıkla ilgili ifade tutanağına ilk derece mahkemesinin gerekçesinde delil olarak yer verilmek suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 217/1 maddesine muhalefet edilmesi,
2) Çekişmeli yargılamanın gereği olarak, hükümden önce son sözün hazır bulunan sanığa, sanık yoksa müdafiine verilmesi gerektiği gözetilmeden, hükmün açıklandığı 21.11.2017 tarihli celsede son sözün hazır bulunan sanığa verilmemesi ya da verilmiş ise bu durumun tutanağa dercedilmemesi suretiyle CMK’nın 216/3 ve 289/1-h maddelerine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz istemi yerinde görülmekle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 22.03.2018 tarih ve 2018/678 Esas, 2018/1130 sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, oy birliğiyle BOZULMASINA, tutuklu sanığın üzerine atılı suç için öngörülen ceza miktarı, mevcut delil durumu gözetilerek tahliye talebinin reddi ile tutukluluk halinin devamına, dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
24.05.2023 tarihinde karar verildi.

… … … … …