Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/3793 E. 2021/10048 K. 11.11.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3793
KARAR NO : 2021/10048
KARAR TARİHİ : 11.11.2021

İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi :…22. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.06.2017 tarih ve 2016/5 – 2017/118 sayılı kararı
Maktul : …
3-…
Suç : Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, kasten öldürme, 6136 sayılı Kanuna muhalefet
Hüküm : 1- Her üç sanık hakkında ayrı ayrı; TCK’nın 309/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53/1-2, 58/9, 63 maddeleri gereğince kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi,
2- İlk Derece Mahkemesince sanık … ve … hakkında tasarlayarak öldürme
suçundan ayrı ayrı kurulan mahkumiyet hükümlerinin kaldırılarak; TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle TCK’nın 81/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53/1-2-3, 58/9 maddeleri gereğince mahkumiyete ilişkin hüküm,
3- İlk Derece Mahkemesince sanık …
hakkında tasarlayarak öldürmeye yardım etme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün kaldırılarak; TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle TCK’nın 81/1,
3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 39/2-c maddesi delaletiyle 39/1, 53/1-2-3, 58/9 maddeleri gereğince mahkumiyete ilişkin hüküm,
4- Sanık … hakkında; 6136 sayılı Kanunun 13/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 52/1, 61/8, 52/4, 53/1-2, 63 maddeleri gereğince kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi
Temyiz edenler : Sanıklar müdafileri

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Usulüne uygun tebligata rağmen sanıklar … ve … müdafilerinin duruşmaya gelmedikleri ve geçerli bir mazeret de bildirmedikleri anlaşıldığından, bu sanıklar yönünden duruşmasız; sanık … yönünden ise duruşmalı olarak yapılan inceleme neticesinde gereği düşünüldü;
1-) Sanık … hakkında yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde;
İstinaf Mahkemelerinin Türk yargı sistemine dahil olmasıyla kanun yolu yargılamasında yeni bir anlayışı benimseyen kanun koyucunun, hem maddi olay hem de hukuki denetim yapacak olan istinaf başvurusunda sebep gösterme zorunluluğu öngörmezken (5271 sy. CMK madde 273/4), incelemesi hukuki denetimle sınırlı (CMK madde 294/2) olan temyiz yolunda; mülga 1412 sayılı CMUK’dan (madde 305.) da farklı şekilde, re’sen temyiz tercihinden vazgeçerek, temyiz davasını açan ve sınırlayan temyiz dilekçesinde/layihasında temyiz edenin hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini/temyiz sebeplerini göstermek zorunda olduğunu (CMK madde 294/1) şart koşmuş ve temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilmesini öngörmüştür. Temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermemesi durumunda; tıpkı başvurunun süresi içinde yapılmaması, hükmün temyiz edilemez olması ya da temyiz edenin buna hakkı bulunmaması hallerinde olduğu gibi usulüne uygun açılmış bir temyiz davasından bahsedilemeyeceğinden temyiz isteminin reddedilmesini (CMK madde 298) emretmiş (F.Yenisey-A.Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku sh. 923, Centel-Zafer Ceza Muhakemesi Hukuku sh. 826, C.Şahin-N.Göktürk Ceza Muhakemesi Hukuku sh. 278) olmasına, anılan Kanunun 289. maddesinin, usulüne uygun açılmış bir temyiz davasının “sınırlı inceleme ilkesinin” bir istisnasını teşkil etmesine (F. Yenisey-A. Nuhoğlu, age sh. 905), şartları ve usulü açık bir şekilde ortaya konulmak şartıyla (AİHM Galstyan/Ermenistan Başvuru No; 26986/03 15.01.2007 t.) öngörülen usul şartlarına uyulmaması sebebiyle kanun yolu başvurusunun reddedilmesinin bu hakkın ihlali sonucunu doğurmayacağının (AİHM Sjöö/İsveç Başvuru No; 37604/97) da istikrar kazanmış yargısal kararlarla kabul edilmesine nazaran; Sanık … müdafileri tarafından Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi olan 16.11.2017 tarihinden sonra ve gerekçeli kararın tebliğinden önce verilmiş olan 20.11.2017 ve 28.11.2017 tarihli temyiz dilekçelerinin temyiz sebeplerini içermediği, usulüne uygun şekilde sanık … müdafiine 06.12.2017 tarihinde gerekçeli kararın tebliğ edildiği ancak sanık … müdafilerinin süresi içerisinde gerekçeleri içerir temyiz dilekçesini sunmadıkları anlaşılmakla; sanık … müdafilerinin temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,

2-) Sanıklar … ve … hakkında yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
İstinaf mahkemesinin kararına yönelik olarak sanık … müdafii tarafından yasal süre içerisinde gerekçe içermeyen temyiz dilekçesi verildiği, gerekçeli kararın sanık müdafiine tebliğ edildiği 29.11.2017 tarihinden sonra, CMK’nın 295. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde ayrıntılı temyiz dilekçesi verilmediği anlaşılmış ise de; istinaf mahkemesinin gerekçeli kararının hüküm fıkrasında ve sanık müdafiine gerekçeli kararı tebliğ eden tebligat zarfında CMK’nın 295. maddesinde düzenlenen 7 günlük süreye ilişkin bir ihtaratın bulunmadığı anlaşıldığından temyiz başvurusunun süresinde yapıldığı kabul edilmekle;
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre;
a-) Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu yönünden yapılan incelemede;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar … ve … müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
b-) Kasten öldürme suçu yönünden yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesinin kabulüne göre; “15.02.2016 tarihinde maktul …’ın arkadaşı tanık İdris ile uyuşturucu satın almak üzere Gazi Mahallesine gittikleri, burada kendilerine uyuşturucu getirecek kişiyi bir kaç saat bekledikleri, son olarak bir duvarın üzerinde beklemeye devam ederken sanıklar…, Ulaş ve Serhat’ın maktulü ve arkadaşı İdris’i gözle taciz etmeye başladıkları, özellikle tanık İdris’in sonradan teşhis ettiği…’in sık sık eğilerek ters ters baktığı, maktul ile arkadaşı İdris’in rahatsız olarak oradan kalktıkları, maktulün uyuşturucu almak üzere başka bir torbacıyı aradığı, bu kişi ile buluşmak üzere gece vakti yürümeye başladıkları, … Mahallesine doğru gittikleri, takip edildiklerini anladıklarından nispeten daha aydınlık cadde ve sokakları tercih ettikleri, … caddesi üzerinden giderlerken çeşitli işyeri kameralarından ve görüntü izleme tutanağından da sabit olduğu üzere sanıkların maktul ile arkadaşı İdris’i takip ettikleri, takibin yaklaşık 1,1 km boyunca devam ettiği, HTS kayıtlarından telefonunun olayın

hemen öncesinde 1398 sokaktaki baz istasyonundan sinyal aldığı anlaşılan sanık … ve diğer sanık …’in iş yeri kameralarından ve görüntü izleme tutanağından da anlaşıldığı üzere 1397 Sokak girişinde takibi bırakarak bu sokağa paralel durumdaki 1398 sokaktan devam ettikleri, bu aşamadan sonra sanık …’ın maktul ile arkadaşı İdris’i takip ettiğine dair bir kayıt bulunamadığı, ancak bu sırada 3 defa sanık …’ı telefonla aramasından göz takibini kesmediği, maktul ile arkadaşı İdris’in 1398/1 Sokağa girmelerinden sonra tanık İdris’in kamera görüntüleri ve HTS kayıtları ile doğrulanan teşhisinde belirttiği üzere sanıklar… ve Ulaş’la karşılaştıkları, sanıklardan bir tanesinin “Durun ulan” şeklinde bağırdığı, sanık …’in önlerine çıkan bu kişilerin kendilerini oturdukları parkta taciz edip daha sonra da takip edenler olduğunu anlayınca arkadaşı maktule de kaçmasını söyleyip korkarak kaçtığı, maktulün kaçamadığı, sanıklar Ulaş ile…’in hem maktülü darp edip hem de sanık …’ın 6136 sayılı Kanun kapsamında olduğu anlaşılan silahla maktule ateş ettiği” şeklinde gerçekleşen olayda; dosya kapsamından anlaşıldığı üzere atılı eylemin gerçekleştirilmesine önceden karar verilmiş olduğu, örgütsel faaliyet kapsamında gerçekleştiği, sanıkların olay mahalline kadar birlikte gitmeleri, maktül ile arkadaşı İdris’i birlikte takip etmeleri ve sanık … ile sanık …’ın olay akabinde telefon ile irtibat sağlamaları hususları da nazara alındığında sanık …’nın eyleminin “tasarlayarak kasten öldürme” suçunu; sanık …’ın eyleminin ise “tasarlayarak kasten öldürmeye yardım” suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanıklar … ve … müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıkların tutuklulukta geçirdiği süre, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve bozma nedeni gözetilerek tutukluluk halinin DEVAMINA, sanıklar bakımından aleyhe temyiz başvurusu bulunmaması sebebiyle CMK’nın 307/4. maddesi gereğince sonuç ceza yönünden kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın…Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine, kararın bir örneğinin bilgi için…22. Ağır Ceza Mahkemesine, gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

TEFHİM ŞERHİ:

11.11.2021 tarihinde verilen iş bu karar, Yargıtay Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Ethemoğlu’nun huzurunda, duruşmada savunma yapmış bulunan sanık … müdafii Av. …’nın yokluğunda, 24.11.2021 tarihinde usulen ve açık olarak tefhim olundu.