Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/3521 E. 2023/494 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3521
KARAR NO : 2023/494
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/50 E., 2020/342 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma, silahlı terör örgütüne silah sağlama, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirmesi
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanıklar müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.11.2019 tarihli ve 2019/104 Esas, 2019/276 sayılı Kararı ile sanık …Ü. hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3-5/1, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 221/4, 53/1-2-3, 58/9, 221/5, 63 üncü maddeleri uyarınca 7 yıl hapis cezası, aynı sanık hakkında tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirmesi suçundan, Türk Ceza Kanunu’nun 174, 174/2, 43/1, 53/1-2-3, 63 üncü maddeleri uyarınca 16 yıl hapis cezası; sanık Z.A. hakkında silahlı terör örgütüne silah sağlama suçundan Türk Ceza Kanunu’nun 315/1, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3-5/2, Türk Ceza Kanunu’nun 53/1-2-3, 63 üncü maddeleri uyarınca 18 yıl hapis cezası; sanık A.A. hakkında silahlı terör örgütüne silah sağlama suçundan Türk Ceza Kanunu’nun 315/1, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3-5/2, Türk Ceza Kanunu’nun 62/1, 53/1-2-3, 63 üncü maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay yıl hapis cezası; sanık …B. hakkında silahlı terör örgütüne silah sağlama suçundan Türk Ceza Kanunu’nun 315/1, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3-5/2, Türk Ceza Kanunu’nun 62/1, 53/1-2-3, 63 üncü maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 08.06.2020 tarihli ve 2020/50 Esas, 2020/342 sayılı kararıyla sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanıklar müdafilerinin ve O yer Cumhuriyet savcısının istinaf başvurularının, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkum olan ve bu nedenle örgüt mensubu suçlu sayılan sanık …Ü. hakkında örgüt faaliyeti çerçevesinde işlediği tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi suçundan kurulan mahkumiyet hükmünde, infaz rejimi ile ilgili olması nedeniyle uygulanmaması kazanılmış hak oluşturmayan TCK’nın 58/9 uncu maddesinin uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş olup bozma nedeni yapılmamış, terör örgütüne silah sağlama suçundan kurulan hükümde; 3713 sayılı Kanun’un “5/1″ maddesi uyarınca artırım yapılması gerekirken aynı yasanının ”5/2″ maddesi gereğince artırım yapılmış olması yeniden yargılama yapılmadan düzeltilmesi mümkün olduğundan, terör örgütüne silah sağlama suçundan cezalandırılmasına karar verilen sanıklar Z.A., A.M.B. ve A.A.’un hüküm fıkralarında 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun ”5/2 maddesi ve cümlesi” yerine yerine ”5/1 Cümlesi” ibaresinin yazılarak hükmün düzeltilmesi suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un 280/1-a maddesi gereğince düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 14.09.2020 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık A. R. Ü. Müdafiinin Temyiz İstemi Özetle
Sanığın örgüt üyesi olmadığına, eksik inceleme ile karar verildiğine, Antalya ve Çankırı’daki patlayıcıların sanığın beyanı üzerine ortaya çıktığına, aşamalarda samimi ve somut olayın ortaya çıkarılmasına diar beyanda bulunduğuna bunun haricinde faaliyeti olmadığına, etkin pişmanlık hükümlerinin azami sınırda uygulanması gerektiğine, takdiri indirimin uygulanmamasının huhuka aykırı olduğuna, duruşma talebiyle beraat etmesi gerektiğine ve sair sebeplere ilişkindir.
B. Sanık Z. A. Müdafilerinin Temyiz İstemi Özetle
TCK’nın 62 nci maddesinin uygulanmamasının hukuka aykırı olduğuna, istinaf mahkemesi kararının gerekçesiz olduğuna, B.Ç. İle A.R.Ü beyanlarının birbirleriyle çelişkili olmasına rağmen bu beyanlara dayanılarak sanığa ceza verildiğine, B.Ç. Sonradan gönderdiği dilekçesinde de belirttiği şekilde ilk ifadesini işkence altında verdiğine, bu nedenle şüpheli ve şaibeli olduğuna, GSM bilgilerinin sanığın memleketi olan Kızıltepe’den sinyal vermesinin doğal olduğuna, kanundaki üst had aşılarak 18 yıl ceza verildiğine, takdiri indirim nedenlerinin hukuka aykırı olarak uygulanmadığına, B.Ç.’nin beyanlarının usule aykırı alındığına, B.Ç. teşhis işlemi ile sanığı teşhis etmeden önce soruşturma işlemlerine başlandığına, tutanaklara göre teşhis yapılmadan sanığın gözaltına alındığına, B.Ç.’nin beyanlarının çelişkili olduğuna, lehine olan delillerin değerlendirilmediğine, A.R.Ü. beyanlarında patlayıcıları sanıktan aldığına dair beyanda bulunmadığına, HTS ve PTS kayıtlarının sanık aleyhine değerlendirildiğine, teşhis tutanağının hukuka uygun düzenlenmediğine, patlayıcı maddelerin Kızıltepe ilçesinde değil Nusaybin’den alındığına, tevsii tahkikat taleplerinin hukuka aykırı olarak reddedildiğine, TCK’nın 315 inci maddesindeki suçun unsurlarının oluşmadığına, takdiri indirimin uygulanmadığına, duruşma talebine ve sair sebeplere ilişkindir.
C. Sanık A. A. Müdafiinin Temyiz İstemi Özetle
Suçun manevi unsurunun oluşmadığına, sanığın Kastamonu’ya gitmediğine, mahkemenin sanığın suça katıldığına ilişkin kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğuna, patlayıcı maddelerle ilgisinin olmadığına, savunma hakkının kısıtlandığına ve eksik araştırma nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine, A.R.Ü. hasta abisi ile tüm akrabalarının dinlenmesi gerektiğine, diğer sanıkların tahliye edilmesi nedeniyle sanığın tutuklu olması nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine, terör örgütleriyle hiç bir bağlantısının olmadığına, A.R.Ü.’nün patlayıcı maddelerin araçtan sökülmesi ve gömülmesi esnasında sanığı yanından uzaklaştırdığına, aynı araçta bulunan kişilere takipsizlik kararı verildiğine, şüpheden sanığın yararlanması gerektiğine, beraat etmesi gerektiğine, duruşma talebiyle tahliyesine ve sair sebeplere ilişkindir.
D. Sanık A. M. B. ve Müdafiinin Temyiz İstemi Özetle
1.Sanık müdafinin temyiz ve ek temyiz beyanları dilekçelerinde; TCK’nın 61 inci maddesinin hukuka uygun uygulanmadığına, suçun manevi unsurlarının oluşmadığına, savunma delillerinin değerlendirilmediğine, İlk Derece Mahkemesinin değerlendirmelerinin hatalı olduğuna, telefon görüşmelerinin tamamının iddianameye konu edilmediğine, mahkeme tarafından ön yargı ile sanık lehine deliller değerlendirilmeden ceza verildiğine, lehe tanık beyanlarının değerlendirilmediğine, kasten işlenebilen bir suç olduğu sanık da silah sağlama kastı ile hareket etmediği için müsnet suçun oluşmadığına, somut delil elde edilemediğine, silahların eşitliği ile çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiğine, istinaf mahkemesi tarafından gerekçeli karar verilmediğine, A.R.Ü. İle akraba olduğu ve ehliyeti olmadığı için rica üzerine aracı kullandığına, A.R.Ü. beyanlarının çelişkili olduğuna, A.M.B’nin araçtaki eşyaları uyuşturucu madde sandığına ve patlayıcılardan haberdar olmadığına, ancak ister uyuşturucu isterse patlayıcı madde olsun sanığın bu maddenin araca yerleştirilmesi, gömülmesi ve naklinde görevinin olmadığına, savunma hakkının kısıtlandığına, adli yargılanma hakkı ile şüpheden sanığın yararlanması gerektiğine, beraat etmesi gerektiğine, duruşma talebiyle tahliyesine ve sair sebeplere ilişkindir.
2.Sanığın; hükümde yer alan gerekçelerin soyut ve asılsız olduğuna, mahkemenin kararının kanunun ruhuna ve şekli unsurlarına uygun olmadığına, siyasetle bağının olmadığına, legal veya illegal bir örgüt içerisinde olmadığına, 35-40 yıllık komşusunun hasta abisinin hastaneye sevkini ve düğüne götürmesini rica etmesi nedeniyle babasının da bilgisi dahilinde aracı kullandığına, iyi niyetinin suiistimal edildiğine, olayla ilgisinin olmadığına, lehine olan beyanların mahkemece dikkate alınmadığına, söz konusu maddeyi A.R.Ü.ye sorduğunda toz (esrar) olduğunu söylediğine, korktuğu için olayın üstüne düşmediğine, tahliyesine ve beraatine karar verilmesine ve sair sebeplere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizlerin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye oldukları ve tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurdukları veya el değiştirdikleri iddiasıyla Malatya Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame kapsamında mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle;
1. Sanık A. R. Ü. hakkında
Sanığın örgüt mensubu olduğunu beyan ettiği kişilerle anlatımına yansıyan bağlantısı, örgüt mensupları ile olan ilişkisi, bu kişiler tarafından verilen talimatları sorgulamadan yerine getirmesi, aldığı talimatlar sonucunda yaptığı iş ve eylemlerin sonuçlarını yine talimat aldığı kişilere bildirip raporlaması, örgüt talimatıyla örgütün faaliyetlerinde kullanılmak üzere hazırlanan patlayıcı maddeleri ülkenin çeşitli yerlerine sevk edip depolaması bir arada değerlendirildiğinde, sanığın örgütün amacını benimsediği, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, bu suretle kendisine verilen görevleri yerine getirdiği, örgütün faaliyetlerine katıldığı, örgüt hiyerarşisi dahilinde örgüt mensubu olduğunu belirttiği kişilerin yönlendirmesiyle kendisine ulaşan yada kendisinin ulaştığı her örgüt mensubu tarafından verilen emir ve talimatı sorgulamaksızın teslimiyet duygusuyla yerine getirdiği ve ifa ettiği, eyleminin süreklilik ve devamlılık içerdiği yakalanma anına kadar örgüt tarafından verilen talimatları yerine getirmekten çekinmediği bu haliyle silahlı terör örgütü üyesi olduğu, sanığın örgüt ile olan ilişkisine, talimat aldığı örgüt mensuplarına ve taşıdığı patlayıcı maddelere ilişkin vermiş olduğu bilgiler TCK’nın 221 inci maddesi kapsamında değerlendirildiği, sanığın taşıdığı ve depoladığı patlayıcı maddelerin kriminal raporlara yansıyan niteliği dikkate alındığında eylemin TCK’nın 174 üncü maddesi kapsamında kaldığı anlaşılmış sabit görülen bu eylemi nedeniyle TCK’nın 314/3 ve 220/4 üncü maddesi yollaması ile TCK’nın 174/1 inci maddesi uyarınca ceza tayin edilmiş, temel ceza belirlenirken taşınan maddenin niteliği, miktarı bu doğrultuda meydanda gelen tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşılmış eylemin örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması nedeniyle verilen cezadan bir kat artırım yapılmış, yaptırım uygulanan maddede nitelikli halin tanımlanmış olması ve artırım miktarının bir kat olarak belirlenmesi karşısında 3713 sayılı Kanun’un 5/3 üncü maddesi dikkate alınarak 3713 sayılı Kanun uyarınca ayrıca artırıma gidilmemiş, patlayıcı taşıma eyleminin Kızıltepe’den teslim alınarak Diyarbakır’a getirilmesi, Kemer’e ve ki kez Çankırı’ya sevk edilmesi ile İstanbul’a götürülmek üzere Malatya’da yakalandığı sırada gerçekleştirmesi dikkate alınarak TCK’nın 43/1 inci maddesi uygulanmış, sevkiyat sayısı, zaman aralığı dikkate alınarak TCK’nın 43 üncü maddesi uyarınca 1/3 oranında artırım yapılmış sanığın eylemlerinin niteliği sosyal ilişkileri cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri bir arada değerlendirildiğinde lehine bir takdiri indirim sebebi görülmemiş TCK’nın 62 nci maddesi uygulanmayarak cezalandırılmasına dair hüküm tesis edilmiştir.
2. Sanık Z. A. hakkında
Sanığın sabit görülen eylemi ile ilgili olarak TCK’nın 314/2 ve 174 üncü maddeleri uyarınca cezalandırılma talep edilmiş olup, sanığın örgüt hiyerarşisi içerisinde yer aldığına, sürekli olarak örgüt tarafından talimatlandırılıp bu doğrultuda hareket ettiğine, örgütün çeşitli faaliyetlerine katıldığına ilişkin bir tespit bulunmadığı, sanığın patlayıcı maddelerin temininde talimat ile hareket ettiği düşünülse dahi örgüte yardımda da veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri ve diğer mensuplarının emir ve talimatlarının olabileceği, ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici farkın örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı yerine getirmeye hazır olması olduğu, bu kapsamda sanığın B.Ç.’in anlatımında geçtiği şekliyle kendisine getirilen patlayıcıları A.R.Ü’a teslim etmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin bir bütün halinde yukarıda unsurları açıklanan örgüte yardımın özel şekli olup, örgüte yardım olarak kanunda tahdidi olarak sayılan TCK’nın 315/1 inci maddesinde yer alan örgüte silah sağlama suçundan cezalandırılmasına dair hüküm tesis edilmiştir.
3. Sanık A. A. hakkında
Sanığın eyleminin örgüt mensubu olan A.R.Ü’ya örgüt tarafından talimatla verilen patlayıcı maddeleri nakletme ve depolama eylemine iştirak etmesi olup, sanık hakkında bu eyleminden ötürü TCK’nın 314/2 ve 174/1-2 nci maddeleri uyarınca cezalandırılma talep edilmiş ise de örgüt hiyerarşisi içerisinde yer aldığı, örgütten talimat alıp bu talimatları sorgulamaksızın yerine getirdiği, örgüt üyeliği kapsamında süreklilik devamlılık ve çeşitlilik içeren eylemlerde bulunduğu tespit edilemeyen sanığın iddia konusu edilen ve sabit görülen eyleminin örgüte yardım niteliğinde olduğu, nitekim örgüte yardımın örgüt üyesine örgütsel faaliyetlerinde yardım şeklinde de gerçekleşebileceğinin kanun lafzından anlaşılabileceği gibi Yargıtay içtihatlarında da vurgulandığı, bu haliyle sanığın örgüt mensubunun patlayıcı madde sevk etme depolama faaliyetine katılma şeklindeki eyleminin bir bütün halinde yukarıda unsurları açıklanan örgüte yardımın özel şekli olup, örgüte yardım olarak kanunda tahdidi olarak sayılan TCK’nın 315/1 inci maddesinde yer alan örgüte silah sağlama suçundan cezalandırılmasına dair hüküm tesis edilmiştir.
4. Sanık A. M. B. hakkında
Sanığın eyleminin örgüt mensubu olan A.R.Ü’ya örgüt tarafından talimatla verilen patlayıcı maddeleri nakletme ve depolama eylemine katılması olup, sanık hakkında bu eyleminden ötürü TCK’nın 314/2 ve 174/1-2 nci maddeleri uyarınca cezalandırılma talep edilmiş ise de; örgüt hiyerarşisi içerisinde yer aldığı, örgütten talimat alıp bu talimatları sorgulamaksızın yerine getirdiği, örgüt üyeliği kapsamında süreklilik devamlılık ve çeşitlilik içeren eylemlerde bulunduğu tespit edilemeyen sanığın iddia konusu edilen ve sabit görülen eyleminin örgüte yardım niteliğinde olduğu, nitekim örgüte yardımın örgüt üyesine örgütsel faaliyetlerinde yardım şeklinde de gerçekleşebileceğinin kanun lafzından anlaşılabileceği gibi Yargıtay içtihatlarında da vurgulandığı, bu haliyle sanığın örgüt mensubunun patlayıcı madde sevk etme depolama faaliyetine katılma şeklindeki eyleminin bir bütün halinde yukarıda unsurları açıklanan örgüte yardımın özel şekli olup, örgüte yardım olarak kanunda tahdidi olarak sayılan TCK’nın 315/1 inci maddesinde yer alan örgüte silah sağlama suçundan cezalandırılmasına dair hüküm tesis edilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır (… özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220 nci maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314 üncü maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, esas 9-242, karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.

Oluş, iddia ve mahkeme kabulü nazara alındığında;
Sanık …Ü.’nün PKK/KCK silahlı terör örgütünden aldığı talimat üzerine-hakkında tefrik kararı verilen B.Ç. ile birlikte Mardin ili Kızıltepe ilçesine giderek sanık Z.A.’dan aldıkları bomba yapım malzemelerini Diyarbakır iline getirdikleri, A.R.Ü.’nün Antalya ili Kemer ilçesinde bulunan dağlık arazide keşif yaptığı, bir süre sonra aldıkları talimat üzerine A.R.Ü. ile B.Ç.’nin keşif yapılan noktaya bomba yapım malzemelerinin bir kısmını sevk ettikleri, üstlerinden aldığı talimat üzerine A.R.Ü.’nin abisinin tedavisini gerekçe göstererek Ankara iline A.A, A.R.Ü’nün abisi ve yeğeni geldiği, burada abisi ve yeğenini bırakıp aracı kullanan sanık A.A. ile birlikte Çankırı ilinde Ilgaz mevkinde dağlık arazide keşif yaptıkları, yaklaşık 20 … sonra A.A. kullanımda olan bomba yapım malzemeleri gizlenmiş araç ile A.R.Ü. ve A.A keşif yapılan yere giderek malzemeleri sakladıkları, Çankırı ilindeki patlayıcı maddelerin görüntüsünün örgüt tarafından istenmesi üzerine sanık A.G.B. kullanımında olan araç ile aynı bölgeye gidip A.R.Ü.’nün görüntü aldığı, yaklaşık 5 ay sonra yine A.R.Ü ve A.G.B patlayıcılara ek yapmak amacıyla bomba yapım malzemesi yüklü araçla Çankırı’da bulunan yere gittikleri önceki malzemelere ek olarak malzemeleri bıraktıkları, 01.11.2018 tarihinde A.R.Ü’nün son sevkiyatında Malatya ilinde bomba yapım malzemesi yüklü araçla yakalandığı, aldırılan kriminal raporlara göre bahse konu bomba yapım malzemelerinin birleştirilerek patlatılması halinde yüksek derecede ısı, basınç ve parça etkisi sonucu canlılar üzerinde yaralayıcı ve öldürücü, cansızlar üzerinde ise yakıcı, yıkıcı ve tahrip edici özellikler taşıdığı, bu haliyle patlayıcı maddelerin TCK’nın 6 ve 174 üncü maddesi kapsamında olduğu tespit edildiği somut vaka olarak kabul edilmiştir.
A. Sanık …B. ve sanıklar A.M.B. , A.A. , Z.A. Müdafilerinin Temyiz İstemi Yönünden
PKK/KCK silahlı terör örgütü hiyerarşisi içerisinde yer aldıklarına, sürekli olarak örgüt tarafından talimatlandırılıp bu doğrultuda hareket ettiklerine, örgütün çeşitli faaliyetlerine katıldıklarına dair delil bulunmaması nedeniyle örgüt üyesi oldukları tespit edilememiş ise de; örgüte yardımın özel şekli olan silahlı terör örgütüne silah sağlama suçunu işledikleri kabul edilen sanıkların mahkumiyetine ilişkin yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen savunmaların özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla, incelenen hükümlerde hukuka aykırılık saptanmamıştır.
B. Sanık …Ü. Müdafiinin Temyiz İstemi Yönünden
1.Sanık …Ü. hakkında tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçundan temel ceza belirlenirken, TCK’nın 174/1 inci maddesinde “dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır” hükmü öngörülmesine karşın, adli para cezasına hükmedilmemesi suretiyle eksik ceza tayin edilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
2.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a.Anayasanın 138/1 inci maddesi hükmü, TCK’nın 61 inci maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1 inci maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, konusunun önem ve değeri, meydana getirdiği zarar ve tehlikenin ağırlığı ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik de göz önünde bulundurularak işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun makul bir cezaya hükmedilmesi gerekirken silahlı terör örgütüne üye olma suçu bakımından teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekildefazla ceza tayini hukuka aykırı görülmüştür.
b.Silahlı terör örgütüne üye olduğu ve TCK’nın 221/4-2. cümlesinde öngörülen etkin pişmanlık şartlarını taşıdığı kabul edilen sanığın incelenen dosya kapsamı, deliller ve mahkeme kabulüne göre, yakalandığı andan itibaren bomba yapım malzemeleri hakkında bilgi verip başka şehirlerdeki yer göstermesi neticesinde suça konu malzemelere ulaşılan, soruşturma ve yargılama aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı, faaliyetleri ve diğer örgüt mensupları ile ilgili verdiği bilgilerin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere faydalılık derecesi ve yargılama sürecinde etkin pişmanlıkta bulunulan aşama gözetildiğinde, uygulanan kanun maddesinin amaç ve gerekçesi ile orantılılık ilkesi çerçevesinde belirlenen ceza üzerinden dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun bir şekilde en üst had olan 3/4 oranında indirim yapılması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde fazla ceza tayini hukuka aykırı görülmüştür.
c. Sanığın üzerine atılı 5237 sayılı TCK’nın 174/1 inci maddesinde tanımlanan tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçunun mütemadi suç niteliğinde olduğu, suçun mütemadi niteliğinin ancak hukuki ve fiili kesinti ile mümkün olabileceği, bu durumda da eylemin yeni bir suç oluşturacağı, aksi takdirde tek bir suçun işlenmesi kapsamında birden fazla hareketin gerçekleşmesinin suçun mütemadi özelliği nedeniyle TCK’nın 43 üncü maddesi kapsamındaki zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının imkan vermeyeceği gözetilerek sanığın 04.12.2017 tarihinde Mardin ili Kızıltepe ilçesinden teslim alarak Diyarbakır iline getirdiği bomba yapım malzemelerinin bir kısmını 18-20.01.2018 tarihlerinde Diyarbakır ilinden Antalya ili Kemer ilçesine sevk etmesi, bir kısmını 18-20.03.2018 – 04-10.09.2018 tarihlerinde Diyarbakır ilinden Çankırı iline sevk etmesi, kalan kısmını da 01.11.2018 tarihinde Diyarbakır ilinden İstanbul iline sevk ederken yakalanmasında ibaret fiilinin tek bir suçun işlenişi kapsamında gerçekleşen birden fazla hareketlerden ibaret olup isnat edilen tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçu kapsamında birden fazla nakil işlemi yapması suçun “mütemadi suç” olma özelliği nedeniyle tek ceza verilmesi gerektiğinden TCK’nın 43 üncü maddesinin uygulanamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı görülmüştür.
d. TCK’nın 62 nci maddesinin uygulanması bakımından takdiri indirim nedeni olarak; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın faillerinin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önüne alınarak dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun, olaya özgülenmiş ilgili ve yeterli gerekçeye istinaden bir indirim oranının takdir ve tespit edilmesi gerekirken, etkin pişmanlıkta bulunan sanık hakkında her iki suç bakımından da “TCK’nın 62. maddesinde yer alan koşullar dikkate alındığında uygulanması gereken takdiri bir indirim sebebi görülmediğinden” şeklinde olgusal temele dayanmayan, yetersiz ve dosya kapsamı ile de uyaşmayan gerekçe ile TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
A. Sanık …B. , A.A. , Z.A. Haklarında Kurulan Hükümler Yönünden
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.11.2019 tarihli ve 2019/104 Esas, 2019/276 sayılı kararında sanık …B. ve sanıklar A.M.B. , A.A. , Z.A. müdafilerince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
B. Sanık …Ü. Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 08.06.2020 tarihli ve 2020/50 Esas, 2020/342 sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
15.02.2023 tarihinde karar verildi.