Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/18709 E. 2023/2978 K. 11.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/18709
KARAR NO : 2023/2978
KARAR TARİHİ : 11.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Konya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 14.11.2018 tarihli ve … sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5 inci maddesinin birinci

fıkrası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası yollamasıyla altıncı ve yedinci fıkraları ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 108 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.

2. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 28.01.2019 tarihli ve 2018/327 Esas, 2019/109 sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 11.10.2021 tarih ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafiinin temyiz istemi özetle,

1.İddianamenin ve kararın usul ve kanuna aykırı olduğuna,

2. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, deliller değerlendirilmeden, istinaf sebepleri karşılanmadan karar verildiğine,

3.Örgüt üyeliği suçu için aranan kriterlerin sanık nazarında var olmadığına,

4.Kanunilik, şüpheden sanık yararlanır, adil yargılanma ilkeleri ve birçok hukuk ilkesinin ihlal edildiğine,

5. Suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına,

6.Suç teşkil etmeyen eylemlerin hükme esas alındığına, gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddiaların, şüphelinin aleyhine yorum yapılarak mahkumiyet gerekçesi olarak kabul edilemeyeceğine,

7.Suç tarihinin sanığın gözaltına alındığı tarih olamayacağına, sanığın suçsuz olduğuna, aleyhe oduğu iddia edilen ve delil niteliği taşıyan hiçbir somut ve hukuki delil bulunmadığına,

8.Sanığın talimatla açılmış bir hesabının bulunmadığına, katılım hesabı açmadığına, Ocak 2014 itibariyle de para yatışı bulunmadığına, talimatla hareket etmediğine,

9.Duyuma dayalı tanık ifadelerinin delil olarak kabul edilemeyeceğine,

10.Çocuğunu iltisaklı okula göndermenin, dernek üyeliğinin suçun delili sayılamayacağına,

11.Beraat kararı verilmesi talebine,

12.Temyiz dilekçesinde belirtilen sair temyiz sebepleri ve sair hususlara,
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

Somut olay itibariyle, suç tarihi öncesinde FETÖ/PDY terör örgütüyle irtibatlı olan Bank Asyada hesap açtırdığı, ancak örgütün sözde lideri Fetullah Gülen’in Bank Asyanın kurtarılmasına yönelik bankaya para yatırılması yönündeki Ocak 2014 tarihinli talimatından sonra, hesabına herhangi bir para yatırmadığının, Bank Asyanın 23.07.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan BDDK kararı ile FETÖ terör örgütüne irtibat ve iltisakı nedeniyle kapatıldığının anlaşılması, sanığın FETÖ/PDY terör örgütüyle irtibatlı olduğu Beyşehir Kaymakamlığı yazısıyla sabit olan Gülcemal Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneğine üye olması, müşterek çocukları olan Y. R. ile B. E.’nin KHK ile kapatılan Özel Balıkesir Fırat İlkokulu ve Beyşehir Özel Gönül Kolejinde öğrenim görmeleri, adına kayıtlı hat üzerinden haklarında FETÖ/PDY terör örgütü üyeliği suçlaması ile soruşturma yürütülen şahıslarla sıkça görüşmesi, sanığın ikametinde yapılan aramada üzerinde “Bir İcaz Hecelemesi, Fetullah Gülen” ibaresi bulunan broşürün ele geçirilmesi, tanıklar A. Ş., M. K., F. A., H. Ü., K. D., E. Ö., S. E., F. E.’nin aleyhe beyanlarından, sanığın FETÖ/PDY terör örgütünün sohbet adı altında düzenlediği örgütsel toplantılara katıldığının, dinlenen tanıkları da bu toplantılara davet ettiğinin, halk arasında cemaatçi olarak bilindiğinin, FETÖ/PDY terör örgütü adına kermesler düzenlediğinin, çalıştığı Kur-an kursunda eğitim alan öğrencilerin de bu kermeslerde görev almaları hususunda telkinlerde bulunduğunun, öğrencilerden kermes için pasta, börek yapmalarını istediğinin, öğrencilerinden Fetullah Gülen’in kitaplarını okumalarını istediğinin, 17/25 Aralık sürecinden sonra hükümet ve Recep Tayyip … aleyhinde konuştuğunun, seçimlerde Ak Parti’ye oy verilmemesi yönünde telkinlerde bulunduğunun, öğrencilerini “parasını biz vereceğiz” diyerek Zaman Gazetesine abone yapmaya çalıştığının, 17-25 Aralık süreci ve o dönemde yaşananlardan, hükümetin bir oyunu olarak bahsettiğinin anlaşılmasıyla birlikte değerlendirildiğinde, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı olup bu örgüte üye olduğu, örgüt üyeleri ile organik bağ içerisinde bulunduğu, örgüt hiyerarşisi içerisinde yer aldığı, sanığın eylemlerinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimsediğini gösterir şekilde yoğunluk, süreklilik ve çeşitlilik arz ettiği, bu haliyle sanığın silahlı terör örgütü üyesi olmak suçunu işlediği mahkemece kabul edilmiş, cezalandırılmasına dair hüküm kurulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE

Suç tarihinin temadinin kesildiği yakalanma tarihi olan “05.08.2016” tarihi yerine gerekçeli karar başlıklarında “06.02.2016” olarak gösterilmiş olduğu görülmüş ise de, bu hususun mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olduğu kabulüyle yapılan incelemede; Zaman Gazetesi aboneliği, dernek

üyeliği ve çocuğunu örgüte müzahir okullara göndermenin müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği gözetilerek, tüm dosya kapsamı incelendiğinde,

Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen, Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas 2017/3 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;

Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.

Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm İşlemek İçin Örgütlenme, S. 383 vd.).

Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır (… Özel Kısım s.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt s. 28, Özgenç Genel Hükümler s.280). Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220 nci maddesinin 7 nci fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.

Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314 üncü maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi

olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.

Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir. Örgütün kurucusu, yöneticileri ve örgüt hiyerarşisinde üçüncü veya daha yukarı katmanlarda yer alan mensuplarının zaman sınırlaması olmaksızın örgütün nihai amacından haberdar oldukları yönünde kuşku bulunmamakta ise de, bir ve ikinci katmanlarda yer alanlar açısından; Devletin her kurumuna sızan mensupları vasıtasıyla kişi ve kurumlara yönelik, örgütün profesyonel eylemlerinin kamuoyunca bilinir hale geldiği süreçten önce icra edilen faaliyetlerin, nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği değerlendirilmiştir.

Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 2015/3 Esas sayılı kararında anlatılan ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, ByLock kullanıcısı olmayan ve Bank … kullanımı rutin olan, müftülüğe bağlı olarak Kur’an kursu öğreticisi göreviyle çalışma ve bu kapsamdaki örgütsel niteliği bulunmayan faaliyetlerde bulunduğuna ve sohbetlere katıldığına dair duyuma dayalı tanık anlatımları dışında örgütün operasyonel eylemlerinin kamuoyunca bilinmesinden sonraki dönemde herhangi bir örgütsel eylem ve faaliyeti tespit edilemeyen sanığın örgütle ilişkisinin sempati düzeyini aşarak örgütün hiyerarşik yapısına girdiğini gösterir çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk gösteren örgütsel eylem ve faaliyetlerinin bulunmadığı gözetilerek atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulmasında hukuka aykırılık saptanmıştır.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 28.01.2019 tarihli ve 2018/327 Esas, 2019/109 sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Konya 7. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

11.05.2023 tarihinde karar verildi.

… … … … …