Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/17954 E. 2023/3145 K. 11.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/17954
KARAR NO : 2023/3145
KARAR TARİHİ : 11.05.2023

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Düzeltilerek Onama

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmolunan cezanın süresine göre şartları bulunmadığından 5271 sayılı Kanun’un 299/1 inci maddesi uyarınca REDDİNE,

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Amasya 1.Ağır Ceza Mahkemesinin, 09.05.2018 tarihli ve … sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5/1, TCK’nın 62., 53., 58/6-9, 63 üncü maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, mahsubuna karar verilmiştir.
2.Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 09.05.2019 tarihli ve 2018/2507 Esas, 2019/1025 sayılı Kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusu üzerine, silahlı terör örgütü olduğuna karar verilen FETÖ/PDY yapılanmasına üyelikten hüküm verilirken, silahlı terör örgütüne üye olma suçu temadi eden suçlardan olup yakalanma ile temadi kesileceğinden gerekçeli karar başlığında suç tarihinin sanığın yakalanarak gözaltına alındığı tarih olan “10.10.2017” olarak gösterilmesi gerekirken ” 15.07.2016 ” olarak gösterilmiş olması, kanuna aykırı görülmüş, bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmeyip CMK’nın 303/1 ve 280/1-a. maddeleri uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunarak, gerekçeli karar başlığındaki suç tarihi kısmından “ 15.07.2016 ” ibaresinin çıkarılarak yerine “10.10.2017″ yazılması suretiyle, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 21.10.2021 tarihli ve düzeltilerek onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz nedenleri,
1-Sanığın dini duygularla eşinin de teşvikiyle kendisini cemaat yapısı içerisinde bulunduğunu, samimi beyanlarının, pişmanlığının dikkate alınmadığı,
2-Suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına,
3-Kabule esas alınan delillerin hukuka aykırı olduğuna,
ve sair sebeplere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
“..Sanığın çalışma hayatı boyunca örgüte iltisaklı dershane ve okullarda öğretmen olarak görev yaptığı, her ne kadar sanık sadece geçimini sağlamak için bu kurumlarda çalıştığını ifade etse de, örgütün ana yapılanmasının eğitim kurumları şeklinde olduğu, örgütün kendinden olmayan kişileri kolay kolay kendi kurumlarında çalıştırmadığı, örgüt kurumunda çalışanların tayine tabi ve tayine tabi olmayan şeklinde ayrıldığı, örgüt üyesi çalışanların tayine tabi tutulduğu, sanığında çalıştığı yerlerden ve beyanından anlaşılacağı üzere tayine tabi çalışan olduğu ve bu şekilde örgüte ait farklı kurumlarda çalıştığı, sanığın örgüte iltisaklı banka hesabının olduğu, sanığın örgüt liderinin talimatı sonrasında 2014 yılı Şubat ayında hesabına 10.000 TL yatırdığı, hesabının örgüt liderinin talimatı sonrasında da hesabını aktif olarak kullanılmaya devam ettiği, hesabında yüksek miktarda mevduat bulundurduğu, kendi beyanından da anlaşılacağı üzere örgüt talimatı ile bankanın kurtarılması için hareket ettiği, sanığın yine kendi beyanından anlaşılacağı üzere sohbetlere katıldığı, sohbet hocalığı yaptığı, dershaneye gelen öğrenciler ile örgüt kapsamında ilgilendiği, öğrencileri örgüte ait evlere yönlendirdiği, yine üniversiteyi kazanan öğrencilerin örgütün evlerine yurtlarına yerleştirmek için çaba gösterdiği, bu sayede örgüte üye kazandırmaya çalıştığı, örgütün ana üye kazanma şeklinin eğitim kurumlarına gelen öğrencilerin örgüte kazandırılması şeklinde olduğunun bilinen bir olgu olduğu, sanığın anlatımlarının örgütün gerçekleri ile örtüştüğü, her ne kadar çoğu dosyalarda sanıkların söz konusu bu süreci anlatmaktan kaçındıkları, reddettikleri görülse de bu işleyişin örgütün olağan işleyişi olduğu, örgüt kurumlarında çalışan kişilerin sohbetlere katıldıklarının, öğrencileri örgütün evlerine yönlendirdiklerinin, sorumlu oldukları öğrencilere sohbet yaptıklarının, örgüt liderinin kitaplarını okuttuklarının, örgüte sempati kazanmalarını sağladıklarının örgütün bilinen gerçekleri olduğu, sanığın sosyal medya üzerinden örgütü övücü paylaşımlar yaptığı, örgüt liderini ve örgütü destekler nitelikte paylaşımlar olduğu, sanığın örgüt ile ilişkisinin sadece iş ilişkisi boyutunda kalmadığı, sadece geçimini sağlamak için örgüt ile ilişki kuran bir kişinin bu eylemleri yapmayacağı, sanığın örgüt ile sıkı ve organik bir bağının olduğu, sanığın örgüt hiyerarşisi kapsamında hareket ettiğinin dosya kapsamından ve kendi beyanında anlaşıldığı, bu hususların da sanığın silahlı terör örgütü üyeliğine işaret ettiği, tüm bu deliller bir arada düşünüldüğünde sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair mahkememizde vicdani kanaat hasıl olduğu, bu sebeple sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasına, her ne kadar sanık eylemlerinin, örgüt ile olan ilişkisini detaylı bir şekilde anlatmış olsa da, sanığın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemediğine dair beyanı, vermiş olduğu bilgilerin örgütün çözülmesini sağlayacak, diğer örgüt üyelerinin yakalanmasını haklarında yargılama yapılmasına yardımcı olacak nitelikte olmadığı, sanığın sadece kendi eylemlerinden bahsettiği, 16 yıldan fazla bir süre örgüt ile ilişkisi olan sanığın örgütün işleyişini, üyelerini bu üyelerin hangi görevlerde olduklarını bilebilecek durumda olmasına rağmen bunlar hakkında bilgi vermemesi düşünüldüğünde sanığın beyanı da göz önüne alınarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, hukuki süreç kısmında açıklanan suç tarihinin düzeltilmesi dışında bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenmiştir.
IV. GEREKÇE
Oluş, iddia ,mahkeme kabulü, sanık müdafiinin temyizinin kapsamı ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında;
1.Sosyal medya paylaşımlarının tespiti üzerine hakkında soruşturma başlatılan sanığın, soruşturmanın başından beri samimi beyanlarda bulunarak örgütle iltisaklı kurumlarda 16 yıl çalıştığını, öğrencilerle ilgilendiğini, örgüt liderinin talimatı sonrası Bank Asyayı ayakta tutabilmek adına başka bankadan kredi çekip , Bank Asyaya yatırdığını ifade etmesi karşısında, öncelikle sanığın tekrar ifadesine başvurularak, etkin pişmanlık müessesinin açıklanıp hatırlatılması, bilgi vermesi halinde verdiği bilgilerin sanığın örgütte geçirdiği süre, konum ve faaliyetleri itibariyle yeterli olup olmadığı değerlendirilip, eldeki mevcut bilgiler ile örtüşüp örtüşmediği de ilgili birimlerden sorularak sonucuna göre, hakkında TCK’nın 221/4-2 nci cümlesinde yazılı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasında zorunluluk bulunması,
2.Kabul ve uygulamaya göre de;
a. Herhangi bir örgütsel kod adı kullanmayan, örgütü iletişim ağına dahil olmayan sanığın dosya kapsamına yansıyan örgütün talimatı üzerine yardım sağlamak maksadıyla bir başka bankadan kredi çekip Bank Asyaya para yatıran sanığın eyleminin örgüte yardım suçunu oluşturacağı gözetilmeden delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
b.Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde doğrudan ve yalnızca TCK’nın 58/9 uncu maddesinin gösterilmesi gerekirken, anılan maddenin dışında uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58/6 ncı maddesi gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 09.05.2019 tarihli ve 2018/2507 Esas, 2019/1025 sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Amasya 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
11.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

… … … … …