YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/17735
KARAR NO : 2023/3075
KARAR TARİHİ : 16.05.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesince silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen esastan ret kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 08.03.2018 tarihli ve 2018/150 Esas, 2018/230 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun (3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası, 63 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre infazına ve mahsubuna karar verilmiştir.
2. … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 17.07.2019 tarihli ve 2018/788 Esas ve 2019/533 sayılı Kararıyla sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin ilk cümlesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 06.11.2021 tarihli ve temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi özet olarak;
1. Usul ve kanuna aykırı karar verildiğine,
2. Suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına, suçun yasal unsurlarının oluşması için özel kastın bulunması gerektiğine,
3. Sanığın ByLock kullandığı iddia edilen tarih aralığı itibariyle yargı kararı ile belirlenmiş terör örgütünün bulunmadığına, “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi dikkate alınarak bu dönemdeki dini saiklerle gerçekleştirilen eylemlerin suç sayılmaması gerektiğine,
4.ByLock delilinin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğuna,
5. Yalnızca ByLock kullanmanın yahut … kayıtlarının suçun sübutu için yeterli olmadığına, profil bilgilerinin oluşturulması ve tüm verilerin birbiriyle eşleşmesi gerektiğine,
6. ByLock tespit ve değerlendirme tutanağında örgütsel nitelikte yahut herhangi bir yazışma içeriğinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğine,
7. Delillerden ziyade varsayıma dayalı yargılama yapıldığına,
8. Sanığın örgüt içindeki konumunun somut şekilde tespit edilmediğine, örgüt üyeliğini sağlayan herhangi bir eyleminin bulunmadığına ve temyiz dilekçelerinde belirtilen sair hususlara ve sair temyiz sebeplerine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
… kayıtları, ByLock tespit tutanakları, sanık savunması ve sanık tarafından kullanılan … hattı ve telefon cihazına ait bilgiler toplanarak; (…) (…) (00) (40) numaralı … hattına ilişkin BTK dan gönderilen … kayıtları analizinin yapılması ve irtibat trafiğinin saydırılması, ByLock tespit tutanaklarında belirtilen … numarası ve telefon cihazı ile ByLock sunucularına erişim yapılıp yapılmadığının, yapıldı ise hangi tarihler arasında ne kadar süre ile yapıldığı, kaç kere bağlantı kurulduğu, sanığın ByLock aracılığı ile kullandığı … hattının ByLock kullanımı yapılan dönemde aktif olup olmadığı, aktif olarak kullanılmış ise o tarihlerdeki diğer iletişim kayıtlarının değerlendirilmesi suretiyle Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda; sanığın kullandığı ByLock tespitine konu söz konusu … hattına ait HİS kayıtları incelendiğinde 03.12.2015-20.02.2016 tarihleri arasında 359610043912299 … numaralı iletişim cihazına takılı söz konusu … hattı ile 15 farklı tarihte toplam 50 kez ByLock sunucuları/ sistemlerine ait 46.166.164.181 nolu IP numaraları ile iletişim kurulduğunun tespit edildiği, bu verilere istinaden yukarıda belirtilen … numaralı cihaza takılı söz konusu … hattı ile ByLock sunucuları/ sistemlerine iletişim kuran ve yukarıda belirtilen söz konusu … hattını aktif olarak kullanan kişinin sanık olduğunun bilirkişi raporu ve söz konusu hatta ilişkin tespit ve değerlendirme tutanağının içeriği ile tespit edildiği, sanığın örgütün talimatı ile bu ağa dahil olduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullandığının teknik verilerle tespit edilmek suretiyle ByLock delilinin sanığın örgütle bağlantısını gösteren bir delil olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, eyleminin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğunun kabulüyle mahkumiyetine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenmiştir.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Amacı, yapılanması ve faaliyet yöntemlerine ilişkin ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.09.2017 tarihli ve 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarihli ve 2015/3 Esas 2017/3 sayılı Kararında ve Dairemizin müstakar kararlarında açıklandığı üzere, …/…’nin cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmayı ve yerine başka bir düzen getirmeyi amaçlayan bir terör örgütü niteliğinde olduğu, söz konusu kararda; “ByLock iletişim sisteminin …/… silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği,
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, sanığın adına kayıtlı olan ve sanığın kendisinin kullandığını kabul ettiği … hattı üzerinden sanık ile ilişkilendirilen, kullanıcı adının UYAP aile nüfus kaydı itibarıyla sanığın eşinin, oğlunun ve kızının isimlerinin ilk iki harfinden, şifresinin kızının doğum tarihinden, ve tüm bu verilerin birleşiminden oluşması itibarıyla sanığa ait olduğunda kuşku bulunmayan … ID numaralı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı, söz konusu tutanak içeriğindeki örgütsel nitelikli yazışmalar ve sair deliller itibarıyla, örgüt içi haberleşmesini ByLock adlı uygulama üzerinden gerçekleştirdiği, ByLock üzerinden yaptığı yazışmalar itibarıyla örgütsel organizasyon içinde örgüte müzahir yayınlara abone kazandırılması konusunda aktif olarak faaliyet gösterdiği, örgütün operasyonel faaliyetlerininin başlamasından sonraki süreçte de faaliyetlerine devam ettiği belirlenen, İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin kararlarında da bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılan sanığın,
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, temyiz dilekçesinde ileri sürülen esasa müessir olabilecek savunmaların özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu uygulandığı, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla, sanık müdafiinin yukarıda ilgili bölümde ileri sürdükleri temyiz sebepleri ile sair hususlar yerinde görülmemekle, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık saptanmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde yer alan nedenlerle … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 17.07.2019 tarihli ve 2018/788 Esas, 2019/533 sayılı Kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca … 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
16.05.2023 tarihinde karar verildi.