Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/17654 E. 2023/2847 K. 09.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/17654
KARAR NO : 2023/2847
KARAR TARİHİ : 09.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/2131 E., 2019/907 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Burdur Ağır Ceza Mahkemesinin, 08.05.2018 tarihli ve 2017/136 Esas, 2018/122 sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun (3713

sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 15.05.2019 tarihli ve 2018/2131 Esas, 2019/907 sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca uyarınca İlk Derece Mahkemesi hükmünün istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

3. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 05.11.2021 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafiinin temyiz istemi, sanığın üzerine atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığına, eksik inceleme ve araştırma sonucunda mahkumiyet hükümü kurulduğuna, gerçeği yansıtmayan sanığın husumetli olduğu tanık beyanı esas alınarak mahkumiyet hükmü kurulduğuna, sanığın üzerine atılı suçtan dolayı hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken usul ve kanuna aykırı olarak mahkumiyet kararı verilmiş olmasına ve sair sebeplere ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

Sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yapılanması içerisinde yer aldığı, örgüt üyeleri ile irtibatlı olduğu, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün cemaat olarak nitelendirildiği dönemde yurt dışına üniversite eğitim amacıyla yönlendirildiği, Özbekistan ülkesinde üniversite eğitimini yaptığı sırada FETÖ/PDY ye ait evlerde kaldığı, bu evlerde kalan öğrencilere belletmenlik yani eğitim kurumlarında etütleri denetleyen kişi olarak görev yaptığı, sanığın silahlı terör örgütü lideri fetullah gülenin talimatıyla bank … isimli örgüte müzahir finans kurumuna destek sağlamak amacıyla hesap açtırdığı, sanığın örgütün yayın kuruluşu olan zaman gazetesine aboneliğinin bulunduğu, sanığın örgüte müzahir derneğe üyeliğinin bulunduğu ve denetim kurulu başkanlığı yaptığı, sanığın uzun yıllardır FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün içinde yer aldığı, 17-25 Aralık sürecinden sonra bu yapının gerçek yüzünün anlaşılmaya başlanıldığı dönemde de sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar ve beğenilerden anlaşılacağı üzere FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatını devam ettirdiği, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün ideolojisini benimsediği ve bu ideoloji doğrultusunda hareket ederek hayatına bu ideoloji doğrultusunda yön verdiği, bu itibarla silahlı terör örgütü olduğu kesinleşmiş yargı kararıyla da tespit edilen fetullahçı terör örgütüne üye olduğu, sanık savunmalarında dosya kapsamı itibariyle tutarlı olmayan inkara yönelik savunmalarda bulunduğu; alınan savunma ve beyanlar, dosyadaki mevcut delil durumu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın kendisini suçtan kurtarmaya yönelik savunmalarına itibar edilemeyeceği; Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 14.03.2016 tarih ve 2015/5452 Esas,

2016/1983 sayılı kararında da belirtildiği üzere “… Örgüte adam kazandırma ile mali yardım toplama faaliyetleri içerisinde yer aldıkları, örgütün yapılanmasının oluşturulması yönünde faaliyetlerde bulundukları, örgütün diğer üyeleri ile sürekli irtibat kurdukları anlaşılmakla, eylem ve faaliyetlerindeki süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk durumu da dikkate alındığında, örgütle organik bağ kurdukları anlaşılan sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üyelik suçundan mahkumiyetleri yerine yazılı şekilde…” kararı da dikkate alındığında, yukarıda genel olarak örgütün yapısı, işleyiş şekli, yaptığı eylemler, amaçladığı hedefler gözetildiğinde; sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yapılanması içerisinde yer aldığı, örgüt üyeleri ile irtibatlı olduğu, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün cemaat olarak nitelendirildiği dönemde yurt dışına üniversite eğitim amacıyla yönlendirildiği, Özbekistan ülkesinde üniversite eğitimini yaptığı sırada FETÖ/PDY ye ait evlerde kaldığı, bu evlerde kalan öğrencilere belletmenlik yani eğit kurumlarında etütleri denetleyen kişi olarak görev yaptığı, sanığın silahlı terör örgütü lideri fetullah gülenin talimatıyla bank … isimli örgüte müzahir finans kurumuna destek sağlamak amacıyla hesap açtırdığı, sanığın örgütün yayın kuruluşu olan zaman gazetesine aboneliğinin bulunduğu, sanığın örgüte müzahir derneğe üyeliğinin bulunduğu ve denetim kurulu başkanlığı yaptığı, sanığın 17-25 Aralık sürecinden sonra bu yapının gerçek yüzünün anlaşılmaya başlanıldığı dönemde de sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar ve beğenilerden de anlaşılacağı üzere FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatını devam ettirdiği, sanığın uzun yıllardır içerisinde bulunduğu FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün ideolojisini benimsediği ve bu ideoloji doğrultusunda hareket ettiği, dolayısıyla sanığın eylem ve faaliyetlerindeki süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk durumu da dikkate alındığında, sanığın silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği değerlendirilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE

a) Amacı, yapılanması ve faaliyet yöntemlerine ilişkin ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı kararında ve Dairemizin müstakar kararlarında açıklandığı üzere, FETÖ/PDY, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmayı ve yerine başka bir düzen getirmeyi amaçlayan bir terör örgütüdür.

b) Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve

talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir. Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm İşlemek İçin Örgütlenme, S. 383 vd.). Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır (… Özel Kısım s.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt s. 28, Özgenç Genel Hükümler s.280).

1-Somut olayda, toplanan deliller, sanık savunması, tanık beyanı ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanığın örgütün operasyonel eylemlerinden önce yurt dışına üniversite eğitim amacıyla yönlendirildiği, Özbekistan ile Türkiye Cumhuriyetinin katıldığı öğrenci alışverişinden yararlanarak 1991 yılında Özbekistan’a gittiği, Özbekistan ülkesinde üniversite eğitimini yaptığı sırada örgüte ait evlerde kaldığı, bu evlerde kalan öğrencilere belletmenlik yani eğit kurumlarında etütleri denetleyen kişi olarak görev yaptığı, sadece B. K.’nin sanığın FETÖ üyesi olduğuna dair duyumu olduğunu beyan ettiği, B. K.’le arasında 4-5 yıldır husumet olduğuna dair M. S., D. A.’nın beyanı olduğu, diğer tanıkların FETÖ üyesi olduğuna dair bilgilerinin görgülerinin olmadığını beyan ettikleri dikkate alındığında sanığın örgütün operasyonel eylemlerinden sonra örgütsel faaliyeti olduğuna dair delil bulunmadığından sanığın eylem ve faaliyetlerinin sempati düzeyini aşarak silahlı terör örgütü üyeliği suçunu oluşturacak çeşitlilik, yoğunluk ve süreklilik olmaması nedeniyle sanığın örgüt üyeliği suçunu işlediği sabit olmadığı, beraati yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmaktadır.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 15.05.2019 tarihli ve 2018/2131 Esas, 2019/907 sayılı kararında 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Burdur Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

09.05.2023 tarihinde karar verildi.