Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/17619 E. 2023/2945 K. 09.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/17619
KARAR NO : 2023/2945
KARAR TARİHİ : 09.05.2023

¸

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği yasal şartları oluşmadığından reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 24.05.2018 tarihli ve 2018/135 Esas, 2018/215 sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun(5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun(3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesi, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 63 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 29.05.2019 tarihli ve 2018/2359 Esas, 2019/996 sayılı Kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca tanzim olunan 04.11.2021 tarihli Bozma görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafilerinin temyiz istemi özetle; ByLock verilerinin çelişkili olduğuna, sanığın ByLock kullanmadığına, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulduğuna, salt Bylock’u indirmenin, kullanmanın suç oluşturmayacağına, suçun yasal unsurlarının oluşmadığına, SGK çalışma kayıtlarının müsnet suç yönünden delil olarak kabul edilmeyeceğine, Bank … hesap hareketlerinin rutin bankacılık işlemi olduğuna, talimatla hareket etmediğine, tanığın yüz yüzelik ilkesi gereği huzurda dinlenmesi gerektiğine, huzurda dinlenmeyen ve sanığın soru sorma hakkı engellenerek savunma hakkı sekteye uğratılan sanık ile ilgili tanık beyanlarının hükme esas alınmaması gerektiğine, hata hükümlerinin değerlendirilmesinin gerektiğine ve sair nedenlere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Antalya İl Emniyet Müdürlüğünden gönderilen araştırma tutanağında sanığın 0554 (…) (..) 17 nolu hat ile bylock programı kullanıcısı olduğunun bildirildiği, Antalya İl Emniyet Müdürlüğünden gönderilen ByLock karşı IP adres bilgilerine göre sanığın 15.08.2014 ile 13.11.2014 tarihleri arasında toplamda 4801 kez ByLock serverine bağlantı sağladığının görüldüğü, bu kayıtların HTS kayıtları ile de uyuştuğu, bu haliyle ByLock tespit tutanağının teknik verilerle desteklendiği görülmüş;
Sanığın ByLock kullanıcısı olmadığı savunmasına rağmen ByLock tespiti yapılan telefon numarasının kendisinin kullanımında olduğunu kabul etmesi, karşı İP bilgilerinin bulunması nedeni ile sanığın bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiş,
Bu haliyle; yukarıda açıklandığı üzere FETÖ terör örgütüne ait özel iletişim ağı olan ByLock programının suç işlemek amacıyla oluşturulmuş ve münhasıran bir suç örgütünün mensupları tarafından kullanılması, gizlilik temeline dayalı FETÖ terör örgütünün bu programı yalnızca güvendiği kişilere özel yöntemlerle kurması, sanığın, terör örgütünün mensupları tarafından kullanılmakta olan bir ağa bu özelliğini bilerek, kasten dahil olması ve hatta bu ağı iletişim için kullandığının teknik verilerle belirlenmesi, bu programın kurulmasının veya kullanılmasının örgüt bağlantısını göstermesi, FETÖ terör örgütüne ait kurumlarda öğretmenlik yapan sanığın ayrıca FETÖ terör örgütüne müzahir KHK ile kapatılan Pak Eğitim İş Sendikası’na üye olması, bankasya hesabında FETÖ terör örgütünün talimatı üzerine artış yönünde işlem yapması, E.D.’nin soruşturma aşamasındaki ifadesinde özetle; “Ben üniversite eğitimime başladığım yıl yani 2014-2015 eğitim öğretim yılında FETÖYE ait bir evde kaldım. Üniversite hazırlık dödeminde öğrenim gördüğüm Antalya Güllük FEM dershanesinde rehberlik öğretmeni olarak soyadını hatırlamadığım Ö. isimli şahıs beni söz konusu örgüt evine yönlendirmiştir. Ben İzmir iline gittğimde beni soyadığımı bilmediğim Fatma isimli bir bayan karşıladı. Beni direk olarak kalacağım eve götürdü ve bu evde yaşamaya başladım. Bu evde 4 kişiydik. Bu evde kalan şahısların isimleri A., S. ve E. isimli şahıslardı. Bu şahısların soyadlarını hatırlamıyorum. A. isimli şahsın Aydın’lı olduğunu bsiliyorum ve ev ablalığı yapıyordu. Seher isimli şahıs Antalyalıydı. Bu evde kaldığım şahıslarla alakalı başka hiçbir şey bilmiyorum. Fem Dershanesinde öğretmen olan A. ve Ö. isimli soyadını bilmediğim Rehberlik öğretmenleri beni cemaat sohbetlerine çağırırdı.” şeklinde beyanı bir bütün halde değerlendirildiğinde, sanığın FETÖ silahlı terör örgütünün bir üyesi olarak, örgütün ideolojisi ve stratejisi doğrultusunda hareket ettiği ve FETÖ terör örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği sabit kabul edilerek cezalandırılması yoluna gidilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince, incelenen dosya kapsamına ve gerekçeye göre İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgular ile hukuki vasıflandırma ve cezanın kişiselleştirilmesi yönünden hükümde herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler, tanık beyanları ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;
a) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (Kapatılan)16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı Kararında ve Dairemizin müstakar kararlarında; ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağının kabul edildiği gözetilerek, ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanığın ByLock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, buna dair delilin atılı suçun sübutu/vasfının tayini açısından belirleyici olması karşısında, hükümden sonra gelen ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının 5271 sayılı Kanun’un 217 nci maddesi uyarınca duruşmada okunup tartışılması,
b) Mahkumiyete esas alınan, suçun sübutu, vasfının tayini ve cezanın kişiselleştirilmesi bakımından belirleyici delil olan tanık E. D.’nin doğrudan aleni duruşmada sanığın huzurunda veya 5271 sayılı Kanun’un 180 inci maddesinin birinci, ikinci ve beşinci fıkraları gereğince SEGBİS kullanılmak ya da anılan Kanunun 181 inci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen usule riayet edilmek suretiyle istinabe yoluyla dinlenip AİHS’nin 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendi ve Anayasanın 36 ncı maddeleri ile teminat altına alınan “iddia/kamu tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek” hakkı tanınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken yetersiz belgelere dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
c) Kabule ve uygulamaya göre de;
Tayin edilen temel cezanın 3713 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca artırılması sırasında 3713 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrası yerine fıkra belirtilmeksizin yalnızca 3713 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi olarak gösterilmesi hukuka aykırıdır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 29.05.2019 tarihli ve 2018/2359 Esas, 2019/996 sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
09.05.2023 tarihinde karar verildi.

… … … … …