Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/1743 E. 2022/1267 K. 07.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/1743
KARAR NO : 2022/1267
KARAR TARİHİ : 07.03.2022

İlk Derece Mahkemesi : Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.10.2019 tarih ve 2018/503 – 2019/396 sayılı kararı
Suç : Devletin Birliğini ve ülke bütünlüğü bozma, kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs
Hüküm: Devletin Birliğini ve ülke bütünlüğü bozma suçundan TCK’nın 302/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53/1-2-3, 58/9, 63/1 maddeleri uyarınca hükmedilen ağırlaştırılmış müebbet cezasına ilişkin, kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs suçundan TCK’nın 37/1, 302/2 maddesi delaletiyle TCK’nın 82/1-a.g, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 35/2, 53/1-2-3, 58/9, 63/1 maddeleri uyarınca hükmedilen 18 yıl hapis cezasına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin İlk Derece Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, istinaf ve temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talepleri yönünden;
PKK/KCK sözde yürütme konseyinin öz yönetimden başka seçenek kalmadığına yönelik çağrısı üzerine, terör örgütünün amaca ulaşmak için gerçekleştirdiği stratejik hamlelerin en önemlilerinden birisi olan, yoğun olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve ülkemizin değişik yörelerinde hakimiyet alanları oluşturmak için güvenlik güçlerine ve kamu binalarına topluca saldırı girişiminde bulunmak kararı kapsamında, PKK/KCK terör örgütünün şehirlerdeki milisleri ve kırsal alandaki örgüt mensuplarının silahları ile şehir merkezlerine gizlice girerek halkın arasına karıştıkları, zaman zaman bir kısım belediyelerin araç ve gereçlerini de kullanmak suretiyle insanların yoğun olarak yaşadıkları sokaklara, mahallelere hendekler kazarak el yapımı bomba ve düzenekleri yerleştirdikleri, umumun kullandığı karayollarına mayın döşeyerek patlamaya hazır hale getirdikleri, tonlarca patlayıcı yüklü kamyonlar, iş makineleri ve diğer araçlarla canlı bomba saldırıları hedefledikleri, güvenlik güçlerinin kamu düzenini ve bu yörede yaşayan vatandaşların güvenliğini sağlamak için operasyon yapma zorunluluğu sonucunda, örgüt mensuplarıyla güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalar sırasında daha önce yerleştirilen patlayıcıların infilak ettirilmesi ve bireysel ya da araçlarla gerçekleştirilen canlı bomba saldırılarıyla çok sayıda sivil vatandaş, kamu görevlisi ve güvenlik güçlerinin ölüm ve yaralanmasına sebebiyet verdikleri, bu süreçte yöre halkının oturduğu evleri terk etmelerini cebren engelleyerek canlı kalkan yaptıkları, yerleşim alanlarının teröristlerden ve patlayıcılardan temizlenmesi için sürdürülen operasyonların haftalarca sürdüğü, çok sayıda özel konut ve işyeri, okul, hastane gibi kamu konutları ve şehrin alt yapı tesislerinin ağır hasar görerek kullanılamaz duruma geldiği, bölge halkının büyük bir çoğunluğunun terör örgütünün yasalara ve devlet otoritesine itaatsizlik çağrısına itibar etmemesiyle, silahlı çatışmaya giren birçok örgüt mensubunun etkisiz hale getirilerek, yerleşim alanlarının, örgütün işgalinden ve patlayıcılardan temizlenerek, kamu düzeninin sağlandığı dava dosya kapsamındaki deliller ve benzer dosyalardan anlaşılması karşısında;
Somut olayda; sanığın Nusaybin ilçesinde kazılan hendeklerin, kurulan barikatların, döşenen patlayıcıların bulunduğu ve kolluk kuvvetleri ile yer yer çatışmaların yaşandığı mahalde silahlı olarak nöbet tutmak ve güvenlik güçlerine roketatarla saldırı düzenlemek şeklinde gerçekleşen eyleminin vahamet arzeden nitelikte bulunduğu ve TCK’nın 302. maddesinde yazılı Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunu oluşturduğuna dair kabulde bir isabetsizlik görülmediğinden;
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün Devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını Devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayı gerçekleştirdiği, sübutu kabul olunan eyleminin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan hükme yönelik temyiz talebi yönünden;
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Ayrıntıları ve mahiyeti yukarıda anlatılan olaylar kapsamında Nusaybin ilçesinde kazılan hendeklerin, kurulan barikatların, döşenen patlayıcıların bulunduğu ve kolluk kuvvetleri ile yer yer çatışmaların yaşandığı mahalde silahlı olarak nöbet tutan, güvenlik güçlerine roketatarla saldırı düzenleyen ve çatışmada yaralanan sanığın, en az bir güvenlik görevlisini öldürmeye teşebbüs ettiği kabul edilerek TCK’nın 82/1-a.g, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddeleri uyarınca verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası üzerinden TCK’nın 35. maddesi gereğince uygulama yapılırken, eylemi neticesinde somut olarak yaralanan bir güvenlik görevlisinin tespit edilememiş olmasına göre dosya kapsamına, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığına ve hakkaniyete uygun adil bir cezaya hükmolunması gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile orantısız şekilde fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenle BOZULMASINA, müsnet suçun niteliğine, mevcut delil durumuna, ve tutuklulukta geçen süreye nazaran sanığın tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.