Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/17309 E. 2023/2899 K. 10.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/17309
KARAR NO : 2023/2899
KARAR TARİHİ : 10.05.2023

İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm :Silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusu üzerine hükmün kaldırılması ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet kararı ile kazanılmış hak söz konusu olduğundan neticeten 3 yıl 1 ay 15 … hapis cezası
Tebliğname Görüşü : Temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun’un) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.06.2018 tarihli ve …sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 220 maddesi yedinci fıkrası yollamasıyla 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 220 nci maddesi yedinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun (3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi, 63 ncü maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmiştir.
2. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 11.02.2020 tarihli ve 2018/2257 Esas ve 2020/144 sayılı Kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik, sanık müdafiinin istinaf başvurusu üzerine, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun (3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 62 inci maddesi, 53 üncü maddesi, 58 inci maddesi dokuzuncu fıkrası, 63 ncü maddesi, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 283. Maddesi birinci fıkrası ve 307 inci maddesi dördüncü fıkrası uyarınca ceza süresi yönünden kazanılmış hak söz konusu olduğundan sanığın neticeten 3 yıl 1 ay 15 … hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 31.10.2021 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi özetle;
1.Usul ve kanuna aykırı karar verildiğine,
2.Lehe olan hükümlerin uygulanması gerektiğine,
3.Kabule esas alınan delillerin hukuka aykırı olduğuna,
4.Eksik araştırma, inceleme ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulduğuna,
5.Bank … hesap hareketlerinin rutin bankacılık işlemi olduğuna, talimatla hareket etmediğine,
6.Tanık beyanının 17-25 Aralık öncesine ilişkin olmasından ötürü hükme esas alınamayacağına,
7. Temyiz dilekçesinde belirtilen sair temyiz sebepleri ve sair hususlara,
ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanık hakkında terör örgütüne üye olma suçunu işlediği iddiasıyla TCK’nın 314/2 maddesi ve sair sevk maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında, sanığın bank … hesap ve hesap hareketleri hususunda düzenlenen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere sanığın söz konusu bankada ilk hesap açılışını 02.07.2004 tarihinde yaptığı, örgütün çağrı dönemlerine gelen zaman dilimlerinde sanığın hesaba para yatırmak suretiyle talimat gereğince hareket ettiği, özellikle 17-25 aralık 2013 tarihli süreç ile örgütün para yatırılması yönünde çağrılarının olduğu, 2014 yılı başlarında bu yönde çağrılarının açığa çıktığı ve medyaya yansıdığı, sanığın da 31.12.2013 tarihinde 26 181,43 TL para yatırdığı, örgüt içerisinde zaman zaman bu talimatların yinelendiği, yine 2014 yılı eylül ayında da bu talimatlardan birinin açığa çıktığı sanığın 2014 yılı mart ayında hurda altın alımı ile cari hesaba giriş kaydı yaptığı, sanığın Bank Asyaya özellikle çağrı dönemlerine denk gelecek şekilde para yatırmasını gerektirecek nedeni açıklayamadığı, sanığın çağrı döneminde yoğunlaşan para yatırma işlemleri ile dosyadaki bilgi ve belgeler birlikte eğerlendirildiğinde sanığın talimat gereğince para yatırdığının anlaşıldığı, sanığın örgüt ile bağlantılı olması sebebiyle kapatılan Okuma Yazma ve Çevrecilik Derneği üyesi ve denetleme kurulu başkanı olduğuna dair bilgi (her ne kadar söz konusu derneğin FET/PYD ile ilgisi olmadığı önceden bildirilmiş ve bu husus zapta işlenmiş ise de Batman il dernekler müdürlüğünden gelen yazı ile bu derneğin mezkur terör örgütü ile ilişki ve iltisaklı olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.), dosyadaki rapor, bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, sanığın örgütün talimatları doğrultusunda söz konusu parayı Bankasya’ya yatırdığı, sanığın tespit edilen ve mahkemece sabit kabul edilen eylemlerinin yukarıda belirtildiği üzere örgüte yardım kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, yardımın niteliği nazara alındığında TCK 314/2 ve 3713 sk uyarınca sanık hakkında hükmedilen cezadan TCK 220/7 uyarınca 1/2 oranında indirim yapılması gerektiği, sanığın yargılama sürecindeki olumlu tutum ve davranışlarının ehine yorumlanarak hakkında TCK 62. Maddesi uyarınca cezasından indirim yapılması gerektiği anlaşılmakla, üzerine atılı FETÖ/PDY terör örgütüne yardım etme suçunun sübuta erdiği kabul edilerek eylemine uyan maddelere göre cezalandırılmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, sanık müdafiinin istinaf başvurusu üzerine, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde, yapılan yargılama, sanık beyanları,tanık anlatımı,tüm dosya kapsamından; olay tarihinde öğretmen olarak görev yapan sanığın, örgütün finans kaynağını oluşturan Bank Asyadaki hesabına, örgüt liderinin bankanın içinde bulunduğu zor durumdan kurtarılması için bu bankada hesap açılıp para yatırılması yönündeki çağrı dönemlerine denk gelecek ve yoğunlaşacak şekilde para yatırması,örgüt ile bağlantılı olması sebebiyle kapatılan Okuma Yazma ve Çevrecilik Derneği üyesi ve denetleme kurulu başkanlığı yapması ile istinaf aşamasında dosya içerisine giren ve dairemizce tanık olarak dinlenen E.U.’nun;” Etkin pişmanlık kapsamında Batman İl Emniyet Müdürlüğünde 19/01/2017 tarihinde vermiş olduğum beyan ve teşhislerimi aynen tekrar ederim. İfademde belirttiğim şahıs şuan huzurda bulunan şahıstır. Malatya’lıdır ve Milli Eğitimde öğretmenlik yapardı. FETÖ terör örgütü Batman yapılanması içerisinde doktorlar bölgesinden sorumlu olarak üst düzey faaliyet yürütüyordu. Bölge abisi ve il abisi toplantılarına katılır, faaliyetleri ile ilgili bilgi verir ve bu doğrultuda talimat alırdı. Kendisine bağlı örgüt mensupları ile toplantı yapar, bölge abisinden ve il abisinden almış olduğu talimatları iletir ve uygulanmasını sağlardı. Burs adı altında para toplardı, gezi, konferans, kitap okuma kampı gibi etkinlikler ve sohbetler organize ederdi. 2010 yılından sonraki faaliyetleri hakkında bilgim yoktur. Sanık pratisyen doktorlardan sorumluydu, kendisi gittikten sonra bu görevi Ş.K. devraldı. Ş.K.’de gittikten sonra T.D. bu görevi devraldı, ” şeklindeki beyanı karşısında, örgüt içerisindeki konum ve kişisel özellikleri de nazara alınarak sanığın, eylem ve faaliyetlerindeki süreklilik,çeşitlilik ve yoğunluk durumu nedeniyle, FETÖ / PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğunun kabulü gerektiği gözetilmeden suç vasfında düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan hakkında hüküm kurulması hukuka aykırı olup,sanık müdafiinin istinaf itirazları bu itibarla yerinde görülerek,ilk derece mahkemesi hükmünün ortadan kaldırılmasına,sanığın sübut bulan eyleminden dolayı TCK’nun 314/2,3713 sayılı Kanun’un 5/1 ve TCK’nın 62/1. maddeleri gereğince cezalandırılmasına, kararın sadece sanık müdafii tarafından istinaf edildiği, bu yönüyle sanık yararına CMK’nın 283/1. ve 307/4. maddeleri gereğince ceza süresi yönünden kazanılmış hak söz konusu olduğundan sanığın neticeten 3 yıl 1 ay 15 … hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile içerisinde öncesinde Batman bölgesi pratisyen doktorlardan sorumlu olduğu ve örgüt içerisinde hiyerarşik yapıda olduğunu gösterir iradesini devam ettirerek … Katılım Bankası A.Ş hesabına örgüt liderinin talimat verdiği tarihle uyumlu olacak şekilde, katılım hesabı açtığı, örgüte müzahir olması sebebi ile KHK ile kapatılan dernek üyeliği bulunduğu belirlenen, ilk derece mahkemesinin ve bölge adliye mahkemesinin kararlarında da bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılan sanık hakkında;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak eksiksiz yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı belirlenerek, sanık müdafiinin yukarıda ilgili bölümde ileri sürdükleri temyiz sebepleri ile sair hususlar yerinde görülmemekle, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 11.02.2020 tarihli ve 2018/2257 Esas ve 2020/144 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, üye …’ın karşı oyu ve oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
10.05.2023 tarihinde karar verildi.

… … … … …

KARŞI OY:
Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen (kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas 2017/3 karar sayılı kararı ve Dairemizin müstekar kararlarında açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır.
Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır (… özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
İlk derece mahkemesinin dosyadaki delil durumuna göre, sanık hakkında örgüt liderinin talimatı doğrultusunda BankAsya’da bankacılık işlemleri yapması nedeniyle örgüte yardım suçunu işlediği gerekçesiyle mahkumiyet hükmü kurulduğu, bu hükmün sanık müdafi tarafından istinaf edildiği, istinaf aşamasında dosyaya geldiği anlaşılan, etkin pişmanlıktan faydalanan tanık E.U.’nun kollukta müdafi huzurunda alınan ve duruşmada tekrar ettiği beyanında, sanığın 2010 yılına kadar Batman yapılanması içerisinde mahrem sınıf olmayan pratisyen doktorlardan sorumlu olarak faaliyet yürüttüğü, sonraki aşamada ise sanığın Batman’dan ayrılmış olması nedeniyle faaliyetlerine ilişkin bilgisi olmadığına dair tanık beyanının, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kamuoyunca bilinen operasyonel eylemlerinden önceki döneme ilişkin olması ve örgütün operasyonel eylemlerinden sonra ise sadece BankAsya işlemlerinin mevcut olduğu gözetilerek, mevcut hali ile örgütün operasyonel eylemlerinden sonraki döneme ilişkin örgütsel nitelikte eylem ve faaliyetlerinin örgüt üyeliği için yeterli olan çeşitlilik, yoğunluk ve süreklilik bulunmadığından örgüte yardım suçunu oluşturacağı, ancak tanık E.U.’nun beyanında ismi geçen ve haklarında soruşturma bulunan kişilerin soruşturma evraklarının dosya içerisine getirtilip, sanığın örgütün operasyonel eylemlerinin kamuoyunca bilinmesinden sonraki dönemde örgütsel eylem ve faaliyetlerinin bulunup bulunmadığının tespiti bakımından inceleme yapılması, gerekirse bu şahısların mahkemede tanık olarak dinlenmelerinin sağlanması, ayrıca UYAP bilgi bankasından sanık hakkında beyan ve teşhis bulunup bulunmadığı da araştırıldıktan sonra elde edilen tüm bilgi ve belgelerle birlikte CMK’nın 217 inci maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunup gerekirse tanıkların duruşmada dinlenilip beyanları ve tüm deliller tartışıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve hatalı vasıflandırma suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşıldığından sanık hakkında kurulan hükümde yukarıda belirtilen gerekçeler ile bozma kararı verilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyorum.