Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/17233 E. 2023/2734 K. 04.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/17233
KARAR NO : 2023/2734
KARAR TARİHİ : 04.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Düzeltilerek onama

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İzmir 15. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.04.2018 tarihli ve …. sayılı Kararı ile, sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası delaletiyle 58 inci maddesinin altıncı fıkrası ve 63 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesi kararının sanık müdafii tarafından istinafı üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin, 27.03.2019 tarihli ve 2018/53 Esas, 2019/473 sayılı Kararı ile, duruşmalı yapılan inceleme sonunda sanık hakkında verilen hükme yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
3. Bölge adliye mahkemesi kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 29.10.2021 tarihli ve düzeltilerek onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri özetle:
1.Sanığın ByLock’u telefonuna sırf kızıyla görüşebilmek amacıyla yüklediğine ancak kullanmadan hemen sildiğine,
2.Sanığın savunmalarında 17/25 Aralık öncesi örgütün sohbet toplantılarına katıldığına ilişkin kendi beyanın aleyhine değerlendirilemeyeceğine, sanığın bu tarihten sonra yapıdan uzaklaştığını açıkça beyan ettiğine,,
3.Sanığın Bank … hesabını ticari faaliyet için sadece pos makinesi işlemleri için kullandığına, bankaya yatırılan hiçbir para olmadığına,
4.Çocuklarını FETÖ/PDY ile irtibatlı okullara göndermesinin aleyhe delil olarak kabul edilemeyeceğine,
5.Sanığın Gaziemir Sanayici ve İşadamları Derneğine işlerini artırabilmek için üye olduğuna, hiçbir suç teşkil eden eyleminin bulunmadığına, bu dernekle gittiği yurt dışı gezilerin otel konaklamalarının gezme amacıyla olup hepsinin 2013 yılı öncesi olduğuna,
6.Tanıkların kendilerine faydalı olabileceğini düşündükleri için sanık hakkında beyanda bulunduklarına, beyanların somut bir bilgi içermediğine, anlatımların 2013 yılı öncesine ait olduğuna,
7.Sanığın bu örgütün gerçek yüzünü görerek 2013 yılı Temmuz veya Ekim-Kasım aylarından sonra ilişkisini tamamen kestiğine,
8.Silahlı terör örgütüne üye olma suçunun unsurlarının oluşmadığına,
9.Sair temyiz sebepleri ve sair hususlara, ilişkindir.
III- OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Delillerin bütün olarak değerlendirilmesinde; iddia, sanığın cep telefonuna ByLock programını indirdiğine ve 17-25 Aralık öncesi sohbet toplantılarına katıldığına ilişkin soruşturma ve yargılama aşamalarında alınan ifadeleri, sanığın FETÖ/PDY irtibatı nedeniyle kapatılan Gaziemir Sanayici ve İşadamları Derneğinde yönetim kurulu üyesi olması, bu derneğin organize ettiği yurt içi ve yurt dışı gezilere katılması, çocuklarının FETÖ/PDY irtibatlı okul kayıtları, M.E.I.’ın sanığı teşhisine ilişkin fotoğraf teşhis tutanağı ile tüm dosya kapsamının bütün olarak değerlendirilmesinde sanığın örgütün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimseyerek gönüllü olarak örgüt hiyerarşisine dahil olduğu böylelikle, sanığın üzerine atılı FETÖ-PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunun sabit olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca Sızıntı kod isimli şahıs tarafından rızası ile teslim edilen FETÖ/PDY ile ilgili bazı belge ve kayıtlar ajanda notları, ses ve video kayıtları, flash bellek, CD, DVD gibi materyaller üzerine 2015/108660 nolu soruşturmaya başlanıldığı, bu dosyada şüpheli olarak ve mahkemede tanık olarak ifadesi alınan M.E.I. adlı şahsın sanık hakkındaki beyanında bu küçük bölgenin mütevelli heyetinde … (Gaziemir Belediyesi yakınında sevgi yolunun bir arka sokağında fotokopi dükkanı bulunur) şeklinde beyanda bulunduğu, 16.02.2017 tarihli fotoğraf teşhis tutanağı 02.11.2017 tarihli fotoğraf teşhis ve tespit tutanağında sanığı yukarıdaki anlatım şekliyle teşhis ettiği, Dairece alınan beyanlarında da aynı şekilde ifade verdiği ve sanığı teşhis ettiği,
Mahkemede tanık olarak ifadesi alınan E.U’nun sanık hakkında “iş yeri sahibi …’dır, S.T. zamanında AK Parti İlçe Başkanlığı mali işler başkan yardımcılığını yaptı. Cemaat içerisinde görevi öğrenci sorumlusu olup öğrencilere ev bulmak, himmet parası adı altında kurban parası toplamak, benden bile 2013 yılında kurban parası adı altında kendisinin belirlemiş olduğu 5 adet kurban parasını ihtiyaç var diye istedi ben de verdim. Bu durumu cemaat üyelerine de uyguladığını biliyordum. Gaziemir’de ikamet eder. (…) (…) 63 66 telefonu kullanır. Cemaate bağlı olup darbe girişiminden sonra kapatılan Gaziemir 12 Sokakta bulunan şimdiki adı Seydiköy Öğrenci yurdunun sorumlusu olduğunu biliyorum. Aynı dönemde partiden istifa etti” şeklinde ifade verdiği, sanığın mütevelli olarak bu örgüte ait sohbet toplantılarına katıldığı, sanığın örgütle irtibatlı Gaziemir Sanayici İş Adamları Derneğinde yönetim kurulu asil üyesi olarak görev yaptığı, yine bu dernekle birlikte yurt dışı seyahatlere çıktığı, sanığın K.Termal Otelde 18.03.2011 ile 20.03.2011 tarihleri arasında haklarında aynı suçtan soruşturma yürütülen birçok kişiyle konaklama yaptığı, ancak sanığın alınan savunmasında inkara dayalı olarak beyanda bulunduğu, dosyadaki deliller ve tanık anlatımları bir arada değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu anlaşılmakla Dairece, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre sanığın çocuklarını örgütle irtibatlı okullara göndermesinin delil yahut örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceği tespit edilerek yapılan inceleme sonunda;
1. Amacı, yapılanması ve faaliyet yöntemlerine ilişkin ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı Kararında açıklandığı üzere, FETÖ/PDY, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmayı ve yerine başka bir düzen getirmeyi amaçlayan bir terör örgütüdür.
2. Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir (TCK madde 21/1). Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz (TCK madde 30/1). 5237 sayılı TCK’nın, “Hata” kenar başlıklı 30/1.maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleştiği durumlarda, sanığın kasten hareket ettiğinden bahsedilemeyecek ve somut olayda tipik eylem gerçekleşmiş olsa da 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraat kararı verilecektir.
Hata (yanılma); kişinin tasavvuru, zihninden geçirdikleri ile gerçeğin birbirine uymaması anlamına gelen bir kavramdır. Hata kural olarak iradenin oluşum sürecine etki eder ve gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi nedeniyle irade bozulmuş olarak doğar. Failin tasavvurunun konusu dış dünyaya ait bir şeye ilişkin olabileceği gibi, normatif dünyaya (kurallar alanına) dair de olabilir. Dış dünyayla ilgili şey olduğundan farklı bir biçimde algılanması halinde unsur yanılgısından (tipiklik hatası), normatif dünyaya ait gerçekliğin farklı biçimde değerlendirilmesi halinde ise yasak hatasından bahsedilir. Kısaca unsur hatası bir algılama hatası olduğu halde, yasak hatası bir değerlendirme hatasıdır.
Yargıtay (kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı dosyasında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; FETÖ/PDY terör örgütünün, başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanında büyük bir kesimce böylece algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce erişinceye kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün ustaca gizlenen amacını bilenler ve bu amaçla örgütte görev alanlar açısından, suç tarihine bakılmaksızın ve suç tarihinden önce anılan yapının terör örgütü olduğuna ilişkin bir mahkeme kararı verilmiş olması da aranmaksızın hata savunmalarına itibar edilemeyeceğinde kuşku bulunmamakta ise de; terör örgütü olduğunu bilmeksizin içinde yer alan veya yardım eden sanıklar yönünden mensup olduğu ya da yardım ettiği yapının Anayasal düzeni zorla değiştirme, Anayasa’ya uygun olmayan yöntemlerle iktidarı ele geçirmeyi amaçlayan bir terör örgütü olduğunu veya terör örgütüne dönüştüğünü anladığı veyahut expost bir değerlendirme ile dış aleme yansıyan olay ve olgular itibariyle kendisinden anlamasının beklendiği tarihten itibaren davranışları ile bu örgütten ayrılma iradesini ortaya koyup koymadığı ve bu bağlamda TCK’nın 30/1 inci maddesinde düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği somut olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Aşamalarda istikrarlı biçimde ortaya konulan ve aksi kanıtlanamadığı gibi diğer delillerle de desteklenen savunmalara göre, örgütün nihai amacının açıkça ortaya konulmaya başlandığı kamuoyunca da bilinen operasyonel eylemlerinden önce, esnaf olması itibariyle iş çevresi edinme adına tanıştığı örgüt mensupları vasıtasıyla örgütle iltisaklı derneklerde üye olup görev alan, örgütün İzmir ili Gaziemir ilçesi yapılanmasında esnaf mütevelli toplantılarına katılıp, örgüte maddi destek sağlayan, yurda yerleştirilerek öğrencilerle ilgilenen ve örgütsel içeriği de tespit edilemeyen dini içerikli toplantılara katılmak dışında örgütün nihai amacının açıkça anlaşılmasından sonra örgütsel faaliyeti saptanamayan sanığın, konumu, sosyokültürel durumu ve samimi olarak ikrar ettiği olay ve olguların tarihi itibariyle örgütün hiyerarşik yapısına kastla ve organik bağ ile katılıp katılmadığı bağlamında, 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinin birinci fıkrası kapsamında kaçınılmaz bir hata içinde olup olmadığının mahallinde tartışmasız bırakılması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı Kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
5237 sayılı Kanun’un 221 inci maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinin tatbiki için, “suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi” gerektiğinden, hakkında ceza soruşturması bulunan şüphelinin yakalanmadan önce yetkili merciilere gönüllü olarak teslim olsa/kendiliğinden gelse bile bu aşamada örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermemesi halinde anılan normun uygulanma imkanı bulunmayacağı ve fakat şartları oluşmuş ise cezada indirim öngören şahsi sebep olarak düzenlenen ikinci cümlenin tatbik edilebileceği gözetilmelidir.
5237 sayılı Kanun’un 221 inci maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemlerini, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih, 2015/1426 Esas 2015/1292 Karar 26.10.2015 tarih, 2015/1565-3464 Karar).
5237 sayılı Kanun’un 221 inci maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3’ten 3/4’e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 1/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespitiyle ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: Hakkında başlatılan ceza soruşturması kapsamında yakalanmasından itibaren anılan örgütle irtibatı, örgütsel faaliyetleri ve diğer örgüt mensupları ile ilgili bir takım faydalı bilgiler verdiği anlaşılan sanık hakkında etkin pişmanlık kurumunu düzenleyen 5237 sayılı Kanun’un 221 inci maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesinin uygulanma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin mahallinde tartışılmaması,
3. Uygulamaya göre de;
Hükmolunan cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasının gösterilmesi gerekirken, anılan maddenin delalet maddesi olarak kabulü ile uygulama yeri bulunmayan 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinin altıncı fıkrası gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, sanık müdafiinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin 27.03.2019 tarihli ve 2018/53 Esas, 2019/473 Kararı 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrası (a) bendi uyarınca İzmir 15. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
04.05.2023 tarihinde karar verildi.