YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/16486
KARAR NO : 2023/2938
KARAR TARİHİ : 09.05.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesinin, 09.05.2018 tarihli ve … sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun(5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanunu’nun(3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 21.03.2019 tarihli ve 2018/1355 Esas, 2019/400 sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 08.10.2021 tarihli onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi özetle; dernek üyeliğinin sanığın bilgisi dışında yapıldığına ve müsnet suç yönünden delil olarak kabul edilmeyeceğine, Bank … hesap hareketlerinin rutin bankacılık işlemi olduğuna, talimatla hareket etmediğine, sanığın ByLock kullanmadığına, ByLock verilerinin çelişkili olduğuna dolayısıyla bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğine, ByLock’un hukuka aykırı delil niteliğinde olduğuna, suçun yasal unsurlarının oluşmadığına ve sair nedenlere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanığın kullanımında bulunan 0553 (…) (..) (..) numaralı gsm hattı ile 01.10.2014 ilk tespit tarihli olarak ByLock kullanıcısı olduğunun tespit edildiği, BTK’dan gelen kayıtlara göre de sanığın yapılan tespit ile uyumlu olarak kullanımında bulunan GSM hattı ile 357 962 054 366 640 IMEI numaralı cep telefonu üzerinden, ilk tespit olan 01.10.2014 tarihinden son kullanım olan 19.02.2016 tarihine kadar ByLock programının Litvandaki servis sağlayan sunucusuna farklı günlerde toplam 512 kez erişim kaydının tespit edildiği, ByLock tespiti yapılan gsm hattının ByLock tespiti yapılan cep telefonu cihazında kullanılmış olduğunun ve bu cihazın Samsung S4 mini marka ve model kayıtlı bir cihaz olduğunun BTK kayıtlarından anlaşıldığı ancak içerik/mesajlaşma verilerinin bulunmadığı, sanığın da bahse konu GSM hattını kendisinin kullandığını söylediği, sanığın İçişleri Bakanlığına 29.02.2016 tarihli yazı ile FETÖ/PDY iltisaklı olabileceği konusunda İl Dernekler Müdürlüğünce bilgi verilen ve sonrasında 21.04.2016 tarihinde fesih olan 34-162-057 kütük numaralı Yenilenme(Tesaffur) Kültür ve Ahlaki Değerleri Koruma Derneğinde 20.12.2014 tarihinden itibaren dernek kapanana kadar yönetim kurulu yedek üyeliğinin bulunduğu, yine sanığın 07.08.2012 açılış tarihli Bankasya hesabında; 06.01.2014 tarihinde toplamda 30.000 TL para yatırma ve havale işlemi yaptığı, katılım hesabı açtığı, Haziran ayına kadar paranın bu seyirde hesapta kaldığı, sonrasında hesapta düşüşlerin olduğu, 09.09.2014 tarihinde ise toplam 14.000 TL para yatırarak katılım hesabı açtığı, sanığın evine yakın olması ve 2014 yılında araba alışı nedeniyle hesabına 10.000 TL
yatırdığını savunduğu, ancak sanığın araç devir bilgilerine göre; sanığın 22 A. .. plaka sayılı aracın sanık tarafından 16.12.2014 tarihinde devralındığı, 01.12.2015 tarihinde devredildiği, para yatırma tarihi ile araç alım tarihi arasında geçen sürü dikkate alındığında sanığın savunmaları ile tutarlılık bulunmadığının görüldüğü ile bu şekilde tüm dosya kapsamı ve özellikle sanığın münhasıran FETÖ/PDY üyelerinin bir kısmı tarafından kullanılan yukarıda açıklanmış ByLock isimli gizli haberleşme programına dahil olarak ByLock sunucusuna farklı günlerde 512 kez erişim sağladığı ancak ByLock içerik bilgilerinin tespit edilemediği gözetildiğinde, sanığın FETÖ/PDY terör örgütünün hedef ve çıkarları doğrultusunda örgüt üyesi olarak faaliyet gösterdiği anlaşılmakla; suçtan kurtulmaya yönelik sanık savunmasına itibar edilmeyerek, sanığın eylemine uyan TCK’nın 314/2 nci maddesi uyarınca asgari hadden cezalandırılmasına ve işlenen suçun 3713 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinde sayılan mutlak terör suçu olması nedeniyle 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5/1 inci maddesi uyarınca sanığa verilen cezanın 1/2 oranında arttırıma gidilmesine ayrıca cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri göz önüne alınarak cezasından TCK’nın 62 maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında indirime gidilmesine oy birliği ile karar vermek gerekmiş ve hüküm tesis edilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince, incelenen dosya kapsamına ve gerekçeye göre İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgular ile hukuki vasıflandırma ve cezanın kişiselleştirilmesi yönünden hükümde herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler , tanık beyanları ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı kararında ve Dairemizin müstakar kararlarında; ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağının kabul edildiği gözetilerek, ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanığın ByLock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, buna dair delilin atılı suçun sübutu açısından belirleyici olması karşısında, örgütsel faaliyetlerinin ne zaman kadar devam ettiğinin belirlenmesi bakımından ilgili birimlerden ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme raporu yeniden istenip, ifade tutanakları hükümden sonra gelen A. Ö’nün, M. S.’nin, M. B. B.’nin doğrudan aleni duruşmada sanığın huzurunda veya 5271 sayılı Kanun’un 180 inci maddesinin birinci, ikinci ve beşinci fıkraları gereğince SEGBİS kullanılmak ya da anılan Kanun’un 181 inci maddesinin birinci fıkrasında
öngörülen usule riayet edilmek suretiyle istinabe yoluyla dinlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ve yetersiz belgelere dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 21.03.2019 tarihli ve …. sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
09.05.2023 tarihinde karar verildi.
… … … … …