Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/16236 E. 2023/3107 K. 17.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/16236
KARAR NO : 2023/3107
KARAR TARİHİ : 17.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. İzmir 17. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.01.2018 tarihli ve …sayılı kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5 inci maddesinin birinci

fıkrası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62 nci maddesi, 53 üncü maddesi, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 63 üncü maddesi uyarınca 7 Yıl 6 Ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 15.01.2019 tarihli ve …sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 13.10.2021 tarih ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafiinin temyiz istemi özetle;

1- Atılı suçun unsurlarının oluşmadığına,

2- Örgütün silahlı teör örgütü olduğunu bilmeden kurmuş olduğu ilişki nedeniyle mahkum olmasının hukuka ve adalet duygusuna aykırı olduğua,

3- Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine aykırı karar verildiğine,

4- Sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine,

5- Temyiz dilekçesinde belirtilen sair temyiz sebepleri ve sair hususlara,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

Sanığın oluşturulması, dahil olunması, kullanılması ve teknik özellikleri itibariyle münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca kullanılan kriptolu iletişim ağı ByLock’u yoğun biçimde kullandığı, yazışma içerikleri incelendiğinde sohbet toplantısı yapmak gibi faaliyetlerinin bulunduğu, örgütsel gizlilik adına ayrıca Kakao isimli programı da kullandığı belirlenerek örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu (Yargıtay 16 Ceza Dairesi, 2017/1823 Esas ve 2017/4870 Karar sayılı ilamı), örgüte ait evlerde kaldığı, tanık S. G.’nin mahkememizde alınan beyanından sanık …’in vasfının bölge talebe mesulü olduğunun anlaşıldığı, bu hususun ByLock yazışma içeriklerinden de sabit olduğu, örgütün hücre tipi yapılanmasının devamını sağladığı ve bu yapıyı örgütün üzerinde hassasiyetle durduğu tedbir ve takıyye faaliyetlerine özen göstererek ve ByLock programını kullanarak gizlilikle sürdürdüğü, örgütün lider ve yöneticilerinin talimatlarına istinaden,

bağlılık ve kararlılıkla, örgütün organik yapısına dahil olup süreklilik arz eden şekilde bir emir komuta zinciri içerisinde, kendisine biçilen görevi yerine getirmek için hareket ettiği, aldığı talimat doğrultusunda Bank Asyaya para yatırdığı, bu kapsamda yukarıda ifade bulan suçun unsurlarının sanık açısından oluştuğu kanatiyle sanığın mahkumiyetine karar verilmiştir.

Sanık etkin pişmanlıktan faydalanmak istediğini belirterek bir kısım savunmalarda bulunmuş ise de; sanığın ByLock programını örgütün faaliyetleri kapsamında kullandığının anlaşılmasına rağmen, sanığın ısrarla bu programı işi için kullandığını iddia etmiş olması, ayrıca Kakao programını kullanmadığına yönelik savunmalarına karşı ByLock yazışma içeriklerinden sanığın bu programı da yükleyip kullandığının anlaşılması hususları bir arada değerlendirildiğinde sanığın etkin pişmanlıktan faydalanma iddiasıyla verdiği beyanlarının samimi olmadığı, verilen bilgilerin örgütün dağılmasını ve mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli olmadığı kanaatine varılarak şartları oluşmadığından hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmamıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

Sanık aşamalardaki beyanlarından ve savunmasından anlaşılacağı üzere, münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensupları tarafından kullanılan ByLock isimli programı kullanmaktadır. Bu aynı zamanda dosya içinde bir örneği bulunan tespit ve değerlendirme tutanağındaki kullanıcı kimliği, kullanıcı adı ve şifresi de dikkate alındığında teknik olarak ortaya çıkmıştır. Bu konuda bir tereddüt kalmamıştır. Sanık Diyarbakır’lı olup kullanıcı adı ve şifresinde Diyarbakır ilinin plaka numarasını da kullanmayı tercih etmiştir. Yazışma içeriklerinin örgütsel olduğu anlaşılmaktadır. Sanık örgüte ait evlerde kalmış olan birisidir. Örgüt jargonunda BTM olarak tabir edilen ve bölge talebe mesulü denilen bir misyon üstlenmiş ve kendisine bu sorumluluk verilmiş bu kapsamda örgüte ait evlerin sorumluluk ve denetimini üstlenmiştir. Sanığın İlk Derece Mahkemesindeki yargılamasına ilişkin aşamalarda ve Cumhuriyet Başsavcılığındaki soruşturma beyanında etkin pişmanlık kapsamından yararlanma yönündeki talebi doğrultusunda verdiği bilgiler dikkate alınarak bu bilgilerin örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olup olmadığı konusunda araştırmaya gidilmiş, ancak bu araştırmanın cevabının 22.01.2018 havale tarihli yazıdan anlaşıldığı üzere hükümden sonra dosyaya geldiği tespit edilmiştir. Anılan 16.01.2018 tarihinde tanzim edilmiş ve 22.01.2018 tarihinde dosyaya gelen rapor içeriği dikkate alındığında, sanığın vermiş olduğu isimlerin önceden bilindiği, yine sadece ön isimlerini vermiş olduğu kişilerle ilgili ayrıntılı bilgiye ihtiyaç bulunduğundan bahisle bir değerlendirme yapılamadığı rapor edilmiştir. Sanık soruşturma sırasında 28.03.2017 tarihli Cumhuriyet Başsavcılığında alınan beyanında 2015 Kasım ayı seçimlerinde cemaat mensuplarının HDP ye oy vereceklerini duyunca cemaat ile tüm bağlarını kopardığını ve kullandığı telefon numarasını değiştirdiğini belirtmiştir. Buradan hareket edildiğinde sanığın Kasım 2015 tarihinde örgütle bağını koparttığı yönünde beyanı bulunmakla beraber dosya içinde bulunan ByLock yazışma içerikleri dikkate alındığında 25.12.2015 tarihinde 324834 ID numaralı bir başka kullanıcının 128894 ID numaralı sanığa hitaben ”Kakao prifilin ney abi” şeklinde bir mesaj gönderdiği ve devam eden yazışma içerikleri de dikkate alındığında sanığın 2016 yılının Şubat ayına kadar söz konusu programı kullanmaya devam ettiği anlaşılmıştır. Buradan hareketle sanığın bu beyanında samimi olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Kaldı ki araştırma raporu içeğinden de verdiği bilgilerin faydalı olmadığı yönünde tam bir vicdani kanaatine varılarak; İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği kanaati ile istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;

ByLock iletişim sistemini örgütsel amaçla kullanan, örgüt içinde Bölge Talebe Mesulü olarak faaliyet gösteren, örgüt üyesi olduğuna dair İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında da isabetsizlik bulunmayan sanık hakkında;

Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, sanık müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen esasa müessir olabilecek savunmaların özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla, incelenen hükümde hukuka aykırılık saptanmamıştır.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 15.01.2019 tarihli ve 2018/1326 Esas, 2019/37 sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İzmir 17. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

17.05.2023 tarihinde karar verildi.

… … … … …