Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/16219 E. 2023/3157 K. 17.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/16219
KARAR NO : 2023/3157
KARAR TARİHİ : 17.05.2023

DURUŞMA TALEPLİ

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Düzeltilerek onama

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, hükmedilen cezanın süresine göre yasal şartları bulunmadığından, 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereğince, reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.04.2018 tarihli ve 2018/227 Esas, 2018/289 sayılı kararı

ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası delaletiyle 58 inci maddesinin altıncı fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 63 üncü maddesi ve 3713 sayılı Kanunu’nun beşinci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 6 yıl 10 ay 15 … hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 28.02.2019 tarihli ve 2018/3923 Esas, 2019/326 sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine yönelik hüküm kurulmuştur.

3. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 11.10.2021 tarihli ve düzeltilerek onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafiinin temyiz istemlerinde özetle;

1. Sanık hakkında eksik inceleme ve araştırma sonucunda usûl ve kanuna aykırı şekilde mahkûmiyet kararı verildiğine,

2. Sanığın ByLock programını kullanmadığına, dosya içerisinde de kullanıma ilişkin herhangi bir içerik veya örgütsel mesajlaşma bulunmadığına,

3. HTS kayıtlarının; görüşme içeriklerinin tespit edilememesi nedeniyle suçun delili sayılamayacağına,

4. Etkin pişmanlıkta bulunan, aynı suça ilişkin şüpheli veya sanık konumunda olan kişilerin beyanlarının ve teşhislerinin hükme esas alınamayacağına,

5. Tanık beyanlarının soyut, duyuma dayalı olduğuna ve gerçekleri yansıtmadığına,

6. Dosyada Garson kod isimli şahıstan elde edilen dijital materyallerin incelenmesi sonucu hazırlanan raporu somutlaştıracak bir delilin bulunmadığına,

7. Sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün bozularak beraat kararı verilmesine, aksi halde lehe olan hükümlerin uygulanmasına karar verilmesine,

8. Temyiz dilekçesinde belirtilen Sair Temyiz sebepleri ve sair hususlara,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla Manisa Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame kapsamında mahkemece usulüne uygun toplanan delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda; Manisa İl Emniyet Müdürlüğü 15.02.2018 tarihli yazısı eki 12.02.2018 tarihli araştırma ve tespit tutanağında sanığın münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeleri tarafından kullanılan kriptolu iletişim ağı ByLock’un 0507 (…) (..) (..) numaralı gsm hattında ilk 07.11.2014 tarihinde tespit edildiği, sanığın polis memuru olarak görev yapmakta iken 677 sayılı KHK ile kamudan ihraç edildiği,

ByLock CGNAT kayıtlarının incelenmesinden; sanığın 0507 (…) (..) (..) nolu GSM hattında ByLock sinyal bilgilerinin görev yeri olan Manisa baz istasyonuna ait olduğu, her ne kadar sanık savunmasında ByLock programını kullanmadığını ileri sürmüş ise de bu programın yüklü olduğu 0507 (…) (..) (..) numaralı gsm hattının sanığa ait olması ve ByLock sinyal bilgilerinin görev yeri olan Manisa’dan tespit edilmesi karşısında ByLock programının sanık tarafından kullanıldığı kabul edilmiştir.

Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığı raporunda; sanığın SAY olarak kodlandığı, aynı raporda söz konusu harf grubunun; “FETÖ mensubu olup her şeyiyle teslim olan ancak yöneticilik vasıfları olmayan polis memuru olan” kişileri ifade ettiği belirtilmiş, bu örgüt fişlemesinden sanığın örgüt mensubu olduğu ve örgütle ilişkisinin devam ettiği anlaşılmıştır.

Sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yapılanması içinde yer aldıkları iddiası ile haklarında soruşturma yürütülen şüphelilerle irtibat içinde olduğuna dair HTS kayıtları, sanık ve görüştüğü kişilerin aynı soruşturmalar kapsamında şüpheli ve sanık olmasından söz konusu görüşmelerin örgütsel maksatla yapıldığı değerlendirilmiştir.

Her ne kadar sanık, örgüt faaliyetleri kapsamında düzenlenen sohbet toplantılarına katıldığını inkar etse de, dosya kapsamında mevcut çelişmeyen tanık beyanları da değerlendirildiğinde sanığın sohbet toplantılarına katıldığının sabit olduğu, savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik savunmalar olduğu ve itibar edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.

Sanık savunmasında hakkında terör örgütü üyeliği iddiasını kabul etmediğini ifade etmişse de, yukarıda tartışılan tespit ve değerlendirmeler karşısında sanığın savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik beyanlar olduğu ve itibar edilemeyeceği kanaatine varılarak, sanığın münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeleri tarafından kullanılan kriptolu iletişim ağı ByLock’u kullanması, örgüt tarafından fişlenmesinden örgüt üyesi olduğu ve örgütle irtibatının bulunduğunun anlaşılması, örgüt şüphelileriyle örgütsel görüşmeler yapması, sohbet adı altında düzenlenen toplantılara katılması dikkate alınarak sanığın örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arz eden organik bağının bulunduğu, buna göre sanığın eylemlerinin mevcut haliyle terör örgütü üyesi olma suçunu oluşturdu mahkemece değerlendirilmiş, eylemine uyan silahlı terör örgütüne üye olma suçundan temel cezadan suçun işleniş şekli, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı ve suç tarihinde sanığın devlete sadakat yükümlülüğünü ihlal eden silahlı kamu görevlisi olması gözetilerek takdiren alt sınırdan kısmen uzaklaşmak suretiyle, netice ceza olarak 6 yıl 10 ay 15 … hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, İlk Derece Mahkemesinin kararında, “duruşmaya CMK’nın 191/1 inci maddesi gereğince iddianamenin kabulü kararının okunması ile başlanarak, sonrasında aynı maddenin diğer fıkralarında belirtilen sıralamaya uyularak devam edilmesi gerekirken, gelen yazı cevaplarının okunması sonrası sanığın kimlik tespitine geçilmesi şeklinde devam eden işlemlere ilişkin uygulamanın CMK’nın 191/1 inci maddesine aykırı olduğu anlaşılmış ise de, maddedeki sıralamaya uyulmamasına ilişkin usul hatasının nispi bir hukuka aykırılık olması karşısında, kuralın koruduğu amaca bir zarar gelmediği ve bu durumun sonuca etkili olmadığının anlaşıldığı, yargılama sırasında ByLock tesbit ve değerlendirme tutanağı beklenilmeden sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulduğu görülmüş ise de, toplanan delillerin suçun sübuta erdiği hususunda vicdani kanaatin oluşması için yeterli olup şüpheye yer bırakmamış olması karşısında, sanığın kullandığı telefon hattında FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün gizliliği sağlamak için mensuplarının kullandığı “ByLock” adlı programın yüklü olduğu iddia edilmesine rağmen bu delilin ayrıntılı şekilde araştırılmaması, diğer delillerin suçun sübutu için yeterli olması nedeniyle sonuca etkili görülmediği ve UYAP bilişim sisteminde yapılan kontrolde 20.10.2014 tarihli celsede duruşma tutanağının 211056 sicil numaralı hakim ve 180616 sicil numaralı zabıt katibi tarafından elektronik imza ile imzalanmadığı anlaşılmış ise de, mevcut imza eksikliği mahallinde tamamlanabilecek nitelikte olduğunun görüldüğü, tüm bu hususların ise eleştiri konusu yapılmasıyla yetinildiği” belirtilerek, usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu, eylemin doğru olarak nitelendirildiği kabul edilmiştir.

IV. GEREKÇE

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Oluş, iddia, mahkeme kabulü ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında; yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, en son Manisa İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis olarak görev yapan sanık hakkında, tanıklar A. G. Ve S.Y’nin “sanıkla birlikte örgütün sohbet adı altındaki örgütsel toplantılarına katıldıklarını, sanığın himmet verdiği” yönündeki beyanları, bu beyanların dosyada mevcut Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/68532 soruşturma numaralı evrakında gizli tanık olarak Garson kod adı ile ifadesi alınan kişinin sunduğu … SD üzerinde yapılan inceleme ve düzenlenen veri inceleme raporu ile doğrulanması, söz konusu veri inceleme raporunda sanığın örgütün mahrem emniyet yapılanması içerisinde 2015 Mart alan(2015 Mart ayına kadar polis memurlarının örgütle ilişkisini belirtilen harf kodu) ve derecesinin “SAY” olarak kodlanması, “SAY” kodlamasının; “FETÖ mensubu olup herşeyiyle teslim olan ancak yöneticilik vasıfları olmayan polis memurunu” ifade ettiği, yine HTS kayıtlarının incelemesinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yapılanması içinde yer aldıkları iddiası ile haklarında soruşturma yürütülen şahıslar ile irtibat içerisinde olduğunun ve ByLock kullandığının anlaşılması karşısında, sanığın mahkumiyetine yönelik vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine

uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanığın dosya kapsamına yansıyan eylemlerinin bir bütün halinde silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğu görülmüş, sanık hakkında kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamıştır.

Ancak; Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen “örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece TCK’nın 58/9 maddesinin gösterilmesi gerekirken, anılan madenin atıf maddesi olarak kabulü ile uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58/6 maddesi gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi”, dışında bir hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 28.02.2019 tarihli ve…. Karar sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi gereği hükmün beşinci fıkrasından “maddesi delaletiyle TCK’nın 58/6.” ibaresinin çıkartılması suretiyle Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

17.05.2023 tarihinde karar verildi.

… … … … …