Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/16156 E. 2023/3092 K. 16.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/16156
KARAR NO : 2023/3092
KARAR TARİHİ : 16.05.2023

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Düzeltilerek Onama
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 08.03.2018 tarihli ve…sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun(3713 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrası ve 5327 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 6 yıl 10 ay 15 … hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin, 04.12.2018 tarihli ve … sayılı Kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 08.10.2021 tarih ve düzeltilerek onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi özetle;
1.Usul ve kanuna aykırı karar verildiğine,
2.Suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına,
3.Aleyhe tanık beyanlarının 17/25 sürecinden öncesine ait olduğuna,
4.Temyiz dilekçesinde belirtilen sair temyiz sebepleri ve sair hususlara,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanık …’ın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Manisa Emniyet yapılanması içinde oluşturulan sohbet adı verilen toplantı gruplarında sohbet hocası ve grup sorumlusu olduğu, örgütün Manisa Emniyet yapılanması içindeki emniyet imamı, sohbet hocası, grup sorumlusu, mütevelli üyesi gibi görevlerde olduğu tespit edilen şüphelilerle irtibat içinde olduğu, örgüt tarafından “SAYA” olarak fişlendiği gerekçeleriyle hakkında kamu davası açılmıştır.
Sanık aşamalardaki ifadelerinde; Fetullah Gülen cemaati toplantılarına katılmadığını, cemaat içinde faaliyeti bulunmadığını, emniyet yapılanmasını bilmediğini, emniyet grup sorumlusu olmadığını, adına kayıtlı 0505 (…) (..) (..) GSM numarası kullandığını, HTS kayıtlarında geçen K.K.’yi tanımadığını, diğer kişileri tanıdığını, görüşmelerinin görev ve sosyal ilişki çerçevesinde olduğunu, hakkındaki iddiaların asılsız olduğunu, kabul etmediğini beyan etmiştir.
Sanık her ne kadar FETÖ/PDY silahlı terör örgütü içindeki emniyet imam, grup sorumlusu ve ders hocası gibi şüphelileri ile görüşmelerini ve mesajlaşmaların örgütsel amaçla yapılmadığını beyan etmiş ise de, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında alınan tanık ifadeleri, hakkındaki fişleme ve dosya kapsamı ile birlikte irdelendiğinde sanığın örgüt içinde yer aldığı anlaşıldığından telefon HTS kayıtlarının örgütsel irtibata ilişkin olduğu değerlendirilmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü Kom Daire Başkanlığının 25.01.2018 tarihli raporundan, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından “SAYA” şeklinde kodlanarak fişlendiği, aynı raporda “SAYA”nın anlamının “FETÖ örgütü içerisinde olup ‘gassalın elindeki meyyit’ olarak ifade edilen, zaafları olmayan, her şeyiyle kendisini örgüte teslim etmiş polis memurlarını ifade ettiği” şeklinde tanımlanmasından sanığın örgüt içinde olduğu ve örgüt tarafından benimsendiği anlaşılmıştır.
Sanık, mahkememizin 08.03.2018 tarihli duruşmasında ise, telefon
görüşmelerinin mesleği gereği olduğunu, arkadaşları ile dini sohbet düzenlediklerini ancak telefon görüşmeleri ve toplantılarının örgütsel amaçla yapılmadığını, toplantılarda Fetullah Gülen’in kitabının okunmadığını, vaaz cd lerinin izlenmediğini, hakkındaki fişlemeyi ve suçlamaları kabul etmediğini savunma olarak ileri sürmüştür.
Sanık her ne kadar üzerine atılı suçlamayı kabul etmemiş ise de soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki FETÖ/PDY silahlı terör örgütü içinde bulunduğuna, sohbetlere katıldığına, örgütün sohbet adındaki toplantılarını organize ettiğine ve örgüte çeşitli isimler altında para topladığına ilişkin tanık beyanları, hakkındaki örgüt fişlemesi ve örgütsel telefon irtibatı birlikte değerlendirildiğinde gerçeğe aykırı olması nedeniyle sanığın savunmasına itibar edilmemiştir.
Her ne kadar Manisa Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne müzekkere yazılmış ise de, dosya içerisindeki mevcut delil ve bilgiler dikkate alındığında bu müzekkere cevabının beklenmesinin yargılamaya bir yenilik getirmeyeceği ve sanığın hukuki durumunu değiştirmeyeceği anlaşılmakla Manisa Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevaplarının dönüşü ile tanıklar A.İ.S. ve H.E.’nin beyanlarının tespiti için yazılan müzekkerenin beklenilmesinden vazgeçilmesine karar verilmiştir.
Sanığın, örgütün sohbet adındaki toplantılarına katıldığına ve örgütsel faaliyette bulunduğuna dair tanık beyanları, örgüt tarafından kabul edilerek “SAYA” şeklinde fişlenerek kodlanması, kod anlamından sanığın örgütü sahiplendiğinin ve örgüte teslim olduğunun ve örgütle irtibatını devam ettirdiğinin anlaşılması, örgüt şüphelileri ile görüşme ve mesajlaşma yaptığına ilişkin HTS kayıtları bulunması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arz eden organik bağının bulunduğu, sanığın eylemlerinin bir bütün halinde 3713 sayılı TMK’nın 7/1 inci maddesinin yollamasıyla 5237 sayılı TCK’nın 314/2 nci maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır. Sanık savunmalarında hakkındaki terör örgütü üyeliği iddiasını kabul etmediğini beyan etmişse de; yukarıda tartışılan tespit ve değerlendirmeler karşısında sanığın savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik savunmalar olduğu ve itibar edilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği toplanan deliller ve yapılan yargılama ile sabit olmakla, sübut bulan suçtan eylemine uyan 3713 sayılı TMK’nun 7/1 inci maddesi delaletiyle TCK’nın 314/2 nci maddesi uyarınca suçun işleniş şekli, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı ve sanığın silahlı güç kullanan kamu görevlisi olması ve devlete sadakat yeminine aykırı davranması gözetilerek takdiren ve teşdiden alt sınırdan kısmen uzaklaşmak suretiyle hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın eyleminin 3713 sayılı Yasa’nın 3 üncü maddesi kapsamında yer alan terör suçu olması dikkate alınarak cezasında 3713 sayılı Yasa’nın 5/1 inci bendi gereğince yarı oranında arttırım yapılmasına, sanığa verilecek cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri nazara alınarak TCK’nın 62 nci maddesi uyarınca cezasında takdiren 1/6 oranında indirim yapılmasına, sanığa verilen cezanın miktarı ve nev’i göz önüne alınarak sanık hakkında CMK’nın 231/5, TCK’nın 50 ve 51 inci maddelerinin uygulanmasının yasal olarak mümkün olmadığına, sanığın hapis cezasının kanuni sonucu olarak 5237 sayılı Yasa’nın 53 üncü maddesinde yazılı haklardan yoksun bırakılmasına dair hüküm kurulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü içinde sohbet adı altında yapılan örgütsel toplantılara katıldığı, örgüt üyeleri tarafından FETÖ örgütü içerisinde olup ‘gassalın elindeki meyyit’ olarak ifade edilen, zaafları olmayan, her şeyiyle kendisini örgüte teslim etmiş polis memurlarını ifade eder nitelikte “SAYA” olarak kodlandığı belirlenen, İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin kararlarında da bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılan sanık hakkında;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak eksiksiz yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Silahlı terör örgütü üyesi olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece 5237 sayılı Kanun’un 58/9 uncu maddesinin gösterilmesi gerektiği halde uygulama yeri bulunmayan 5237 sayılı Kanun’un 58/6 ncı maddesinin uygulanmasına karar verilmesi,
Nedeniyle sanık hakkında kurulan hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin, 04.12.2018 tarihli ve 2018/650 Esas, 2018/609 sayılı Kararına yönelik da sanık müdafiince öne sürülen temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi gereği hüküm fıkrasında yer alan tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin paragraftan “delaletiyle 58/6 ncı maddesi” ibaresinin çıkarılması suretiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
16.05.2023 tarihinde karar verildi.

… … … … …