Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/16125 E. 2023/633 K. 21.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/16125
KARAR NO : 2023/633
KARAR TARİHİ : 21.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Tokat 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.01.2019 tarihli ve 2018/281 Esas, 2019/16 sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 221 üncü maddesinin dödüncü fıkrası birinci cümlesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un (5271 sayılı Kanun) 223 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının a bendi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
2. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 18.03.2019 tarihli ve 2019/449 Esas, 2019/634 sayılı Kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik O yer Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesi hükmünün istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
3.Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 09.10.2021 tarihli ve onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi, dosya kapsamına ve oluşa göre sanık lehine hata hükümlerinin uygulanıp sanığın beraatine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince Tokat Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY’nin Tokat İli Milli Eğitim yapılanmasına ilişkin olarak başlatılan soruşturma kapsamında, sanık H.Ö.’in FETÖ/PDY terör örgütüyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle açığa alınan personellerden olduğuna ilişkin Tokat Valiliği’nin 01.08.2016 tarihli yazısı üzerine sanık hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği suçundan soruşturma başlatılmış; sanık savunmasında “Ben bu doğrultuda hakkımda herhangi bir yasal işlem yokken, tarafıma herhangi bir soruşturma açılıp açılmadığı konusunda bilgim yokken, 05.09.2016 tarihinde Tokat Cumhuriyet Savcısı İlyas beye giderek yapı hakkında bildiklerimi anlatmak istediğimi beyan ettim.” şeklindeki beyanları kapsamında tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde; sanık H.Ö.’in FETÖ/PDY terör örgütüyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle açığa alınan personellerden olduğuna ilişkin Tokat Valiliği’nin 01.08.2016 tarihli yazısı üzerine sanık hakkında Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği suçundan soruşturma başlanıldığı, dosya kapsamında mevcut olan tutanakta H.Ö.’in 05.09.2016 günü kendiliğinden KOM şube müdürlüğüne giderek bilgi vermek istediğini akabinde şüpheli olarak ifadesinin alındığının belirtildiği, sanığın soruşturma aşamasında alınan ifadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini beyan ederek örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde bilgiler verdiği, sanığın hakkında soruşturma başladıktan sonra, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi (221/4 m. ilk cümle), verilen bilgilerin samimi ve örgütlü suçlarla mücadelede yararlı olması dikkate alındığında sanık …’in hakkında soruşturma başladıktan ancak yakalanmadan önce gönüllü olarak teslim olup etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak iradesi ile KOM şube müdürlüğüne başvurduğu ve alınan ifadelerinde ise örgütün yapısı ve faaliyet çerçevesinde bilgi vermiş olması hususları değerlendirildiğinde Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2018/910 Esas 2018/2482 Karar sayılı ilamda da geçtiği üzere sanığın TCK’nın 221/4-1 inci cümlesi uyarınca kendiliğinden gelerek örgütle alakalı bildiği hususları anlatması hususları neticesinde sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, İlk Derece mahkemesinin kararında gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “05.09.2016” yerine “15.07.2016” olarak gösterilmiş olması, kanuna aykırı olup, bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmeyip CMK’nın 303/1 ve 280/1-a. maddeleri uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, gerekçeli karar başlığındaki suç tarihi kısmından “15.07.2016” ibaresinin çıkarılarak yerine “05.09.2016″ yazılması suretiyle düzeltilerek diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükme yönelik bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
a) Amacı, yapılanması ve faaliyet yöntemlerine ilişkin ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı Kararında ve Dairemizin müstakar kararlarında açıklandığı üzere, FETÖ/PDY, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmayı ve yerine başka bir düzen getirmeyi amaçlayan bir terör örgütüdür.
b) Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır (… özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
c) Suç tamamlandıktan sonra fail, faal nedamet göstererek işlenen haksızlığın sonuçlarını mümkün olduğu kadar izole etmek isteyebilir. Bu hal ceza kanunlarında özel hükümlerde yer alan bazı suçlar bakımından etkin pişmanlık olarak kabul edilmiştir. Hukuki niteliği itibariyle, cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplerden olan etkin pişmanlık, doktrinde, gönüllü vazgeçmenin tamamlanmış suçlardaki görünüm şekli (Koca-Üzülmez, Genel Hükümler, s.385), suçun bütün unsurları ile tamamlanmasından sonra failin bazı pişmanlık gösteren hareketler yapması durumunda, bu hareketler dolayısıyla faile ceza verilmemesini veya cezasında indirim yapılmasını ifade eden kurum (Hakeri, Ceza Hukuku, s.452) olarak tanımlanmaktadır. Bu haliyle gönüllülük esasına dayanan ve etkin bir pişmanlık gerektiren kurumla, suçun bütün unsurları ile tamamlanmasından sonra faile gerçekleştirilen/gerçekleştirdiği haksızlığın sonuçlarını mümkün mertebe gidermeye çalışmasına imkan verilmektedir.
Etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak yeniden topluma kazandırmaktır.
Bu husus Yargıtay C.G.K’nın 08.04.2008 tarih, 9-18-78 sayılı kararında şu şekilde ifade edilmiştir. “Terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulabilmesi, alınabilecek diğer tedbirlerle birlikte bu örgütlerin etkizleştirilip ortadan kaldırılmaları, geçmişte meydana gelen terör eylemlerinin aydınlatılabilmesi, gelecekte işleyebilecekleri suçların engellenmesi ve terör örgütüne üye olanların tekrar topluma kazandırılabilmeleri bakımından 05.06.1985 tarih, 3216 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Yasa kabul edilerek yürürlüğe konulmuştur. Bu Yasanın 2 yıllık yürürlük süresinin bitmesi üzerine aynı amaçlara yönelik olarak 25.03.1988 tarihli ve 3419 sayılı Yasa çıkarılmış, Yasanın 1. maddesi süreli, diğer maddeleri ise süresiz olarak yürürlüğe girmiştir. Anılan 1. maddenin sona eren yürürlük süresi zaman içinde 3618, 3853, 4085, 4450, 4537 sayılı Yasalarla uzatılmış ve beklenen amaca ulaşmaması nedeniyle bu kez 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe konulmuştur.” Terör suçları bakımından etkin pişmanlık, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’da, özel hükümler kısmında kalıcı olarak düzenlenmiştir.TCK’nın 221 inci maddesinde;
Amaç suçun işlenişine iştirak etmeksizin, hakkında bir soruşturma başlamadan önce örgütten gönüllü olarak ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde (TCK’nın 221/2 maddesi), hakkında soruşturma başladıktan sonra, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi (TCK’nın 221/4 maddesinin ilk cümlesi), verilen bilgilerin samimi ve örgütlü suçlarla mücadelede yararlı olması halinde, sanık yakalandıktan sonra pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının önemli ölçüde yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde (TCK’nın 221/3 maddesi), sanık hakkında şahsi cezasızlık nedeni uygulanacaktır.
Amaç suça elverişli vahim nitelikte sayılan eylemler gerçekleştirilmeden yakalanan, örgüt kuran, yöneten, örgüte üye olan, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek isteyerek yardım edenlerin örgütün yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi vermesi halinde cezadan indirim yapılacaktır (TCK’nın 221/4 maddesinin 2 inci cümlesi).
Yargısal uygulamalar ve doktrindeki görüşler dikkate alındığında “etkin pişmanlık” düzenlemesi yapan yasaların, bir af yasası olmayıp terör örgütü mensubu olan sanıkların topluma kazandırılabilmesinin yanında esasen terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulabilmesi, örgütün etkisizleştirilip ortadan kaldırılması ve işlenen suçların aydınlatılabilmesi amacına yönelik düzenlemeler olduğu görülmektedir.
Sanıkların TCK’nın 221/4 üncü maddesi kapsamında etkin pişmanlıktan yararlanabilmeleri için; örgütün dağılmasına veya mensuplarının yakalanmasına örgütün yapısına ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili elverişli bilgi vermesi gerekir. Bu bilginin elverişliliği, örgütün örgütlenme biçimi, failin örgüt yapılanmasındaki konumu ile örgütte geçirdiği süre ve katıldığı faaliyetler gibi kıstaslar gözönüne alınarak mahkemece takdir edilecektir. Tam bir gizlilik esasına ve hücre tipi yapılanmaya dayanan örgütlerde örgütü tamamen dağıtacak, yapılanma şemasını ortaya koyacak bilgiler vermesi beklenemez. Ancak konumu gereği bilmesi beklenen bilgileri samimi olarak ortaya koymalı, bu bilgiler her halükarda örgütte zaafiyet yaratacak, örgüte önemli boyutta zarar verecek, örgüt faaliyetlerini belli ölçüde sekteye uğratacak boyutta olmalıdır (Dairemizin 24.04.2017 tarih, 2015/3 E. 2017/3 K.).
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Tokat Valiliği’nin 01.08.2016 tarihli yazısı üzerine sanık hakkında Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği suçundan soruşturma başlatıldığı, dosya kapsamında mevcut olan tutanakta H.Ö.’in 05.09.2016 günü kendiliğinden KOM şube müdürlüğüne giderek bilgi vermek istediğini akabinde şüpheli olarak ifadesinin alındığının belirtildiği, yargılama aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı ve faaliyetleri ile ilgili bilgi veren sanığın, sohbet toplantıları yaptığını ve bu toplantılara kimlerin katıldığını ifade edip, verilen bilgilerin samimi ve örgütlü suçlarla mücadelede yararlı olması dikkate alınıp değerlendirildiğinde, Yargıtay 16. (kapatılan) Ceza Dairesinin 2018/910 Esas 2018/2482 Karar sayılı ilamda da geçtiği üzere sanığın TCK’nın 221/4-1 inci cümlesi uyarınca kendiliğinden gelerek örgütle alakalı bildiği hususları anlatması neticesinde İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olup sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 18.03.2019 tarihli ve 2019/449 Esas, 2019/634 sayılı Kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Tokat 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
21.02.2023 tarihinde karar verildi.