YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/1587
KARAR NO : 2022/684
KARAR TARİHİ : 17.02.2022
İlk Derece Mahkemesi : Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.07.2018 tarih ve 2017/89 – 2018/212sayılı kararı
Suç :Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs
Hüküm : 1-Sanığın TCK’nın 302/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9 maddeleri gereğince mahkumiyetine dair istinaf başvurusunun esastan reddi
2-Sanığın TCK’nın 82/1-g, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 35/2, 62, 53, 58/9 maddeleri gereğince mahkumiyetine dair istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanık müdafilerinin duruşmalı inceleme isteminin, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I-Sanık hakkında devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün Devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını Devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayı gerçekleştirdiği, sübutu kabul olunan eyleminin amaç suçun işlenilmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçuna ilişkin verilen hükmün ONANMASINA,
II-Sanık hakkında kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
İlk Derece Mahkemesince kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten insan öldürmeye teşebbüs suçundan TCK’nın 82/1-g, 35/2, 53/1, 58/9 maddeleri gereğince 13 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair verilen hükmün istinafı üzerine sübut ve vasıflandırmada bir hukuka aykırılık bulunmadığını, ancak verilen cezanın TCK’nın 61. maddesindeki hususlar dikkate alınarak makul oranda belirlenmesi gerektiğini değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin, sübutu kabul ve vasfı tayin edilen suç için belirlenecek sonuç cezanın doğrudan takdire ilişkin olması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 280/1-e, 2 madde ve fıkraları gereğince usulüne uygun duruşma açıp, hukuka aykırı bulduğu İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurması gerekirken, aynı Kanunun 280/1-a ve 303/1-a maddelerine yanlış anlam yükleyerek duruşma açmaksızın dosya üzerinden İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırıp, yazılı şekilde sanığın neticeten kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten insan öldürmeye teşebbüs suçundan 11 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafileri ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeksizin hükmün bu sebepten dolayı CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, mevcut delil durumu, verilen ceza miktarı ve tüm dosya kapsamı gözetilerek sanığın tahliye talebinin reddiyle tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 17.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.