YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/1562
KARAR NO : 2022/678
KARAR TARİHİ : 17.02.2022
İlk Derece Mahkemesi : Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.04.2019 tarih ve 2018/330 – 2019/102 sayılı kararı
Suç : Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, tasarlayarak, bombalayarak, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme
Hüküm : 1-TCK’nın 302/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9 maddesi delaletiyle 58/6, 63 maddeleri gereğince mahkumiyetine dair istinaf başvurusunun esastan reddi,
2-TCK’nın 82/1-a,c,g, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 35/2, 53 maddeleri gereğince mahkumiyetine dair istinaf başvurusunun TCK’nın 39/1,2-c maddesi uygulanması suretiyle düzeltilerek esastan reddi,
3-TCK’nın 174/1, 174/2, 3713 sayılı Kanunun 5/2, TCK’nın 62, 52/2, 52/4, 53, 63 maddeleri gereğince mahkumiyetine dair istinaf başvurusunun esastan reddi,
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince tasarlayarak, bombalayarak, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten insan öldürmeye teşebbüs suçundan TCK’nın 82/1-a,c,g, 35/2, 53/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi gereğince 13 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair verilen hükmün istinafı üzerine sübutta hukuka aykırılık bulunmadığını, ancak vasıflandırmada hata yapılarak eyleminin kasten öldürmeye teşebbüs eylemine yardım suçunu oluşturduğu gerekçesiyle dosya üzerinden hüküm kuran Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin, sübutu kabul ve vasfı tayin edilen suç için belirlenecek cezanın doğrudan takdire ilişkin olması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 280/1-e, 2 madde ve fıkraları gereğince usulüne uygun duruşma açıp, hukuka aykırı bulduğu İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurması gerekirken, aynı Kanunun 280/1-a ve 303/1-a maddelerine yanlış anlam yükleyerek duruşma açmaksızın dosya üzerinden İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırıp, yazılı şekilde sanığın neticeten kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten insan öldürmeye teşebbüse yardım suçundan 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi hukuka aykırı ise de, anılan uygulamanın sanık lehine olması ve bu hususun temyiz sebebi olarak gösterilmemesi gözetilerek CMK’nın 290/1 maddesindeki emredici düzenleme kapsamında değerlendirilen işbu hukuka aykırılık bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanığın terör eylemi kapsamında işlediği kasten öldürmeye teşebbüs ve tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurması veya el değiştirmesi suçları yönünden TCK’nın 58/9. maddesi bir ceza değil cezaya bağlı olarak uygulanacak infaz rejimi ile ilgili olup, bu konunun gerek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, gerekse Dairemizin yerleşik uygulamaları karşısında kazanılmış hak oluşturmayacağı da nazara alınarak infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün Devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını Devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayı gerçekleştirdiği, sübutu kabul olunan eyleminin amaç suçun işlenilmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının esastan reddine, ancak;
Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece TCK’nın 58/9 maddesinin gösterilmesi gerekirken, ayrıca uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58/6 maddesi gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeple BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususların 5271 sayılı CMK’nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükmün A başlığının beşinci bendinden “delaleti ile verilen cezanın TCK’nın 58/6 maddesi” ibaresinin çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.