Yargıtay Kararı 3. Ceza Dairesi 2021/15214 E. 2023/263 K. 23.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/15214
KARAR NO : 2023/263
KARAR TARİHİ : 23.01.2023

TUTUKLU
DURUŞMA VE TAHLİYE TALEPLİ

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/584 E., 2021/629 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olmak
Hakikata muhalif rapor layiha sair evrak tanzim ve ita etme
HÜKÜMLER : İstinaf başvurularının esastan reddi kararı
TEMYİZ EDENLER : Sanık müdafii

İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında hakikata muhalif rapor layiha sair evrak tanzim ve ita etme suçundan kurulan mahkumiyet kararının istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararı dikkate alındığında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca hükmün temyizinin mümkün olmadığı belirlenmiştir.

İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
Tayin olunan cezanın süresi itibariyle yasal şartları oluşmadığından, sanık Onur Tuynak müdafinin duruşma isteminin 5271 sayılı Kanunun 299 uncu maddesi gereğince REDDİNE,

I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.01.2021 tarihli ve 2019/320 Esas, 2021/52 Karar Sayılı Kararı İle Sanık Hakkında;
1.Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 inci maddesi, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrası, birinci fıkrasının (c) bendi, 63 üncü maddesi ve 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca 8 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
2.Hakikata muhalif rapor layiha sair evrak tanzim ve ita etme suçundan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun ( 1632 sayılı Kanun) 134 üncü maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrası, birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
Karar verilmiştir.
B.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesinin 27.05.2021 tarihli ve 2021/584 Esas, 2021/629 Karar Sayılı Kararı İle Sanık Hakkında;
1.Hakikata muhalif rapor layiha sair evrak tanzim ve ita etme silahlı terör örgütüne üye olma suçularından, İlk Derece Mahkemesince kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık ve müdafiinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
C.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hakikata muhalif rapor layiha sair evrak tanzim ve ita etme suçu yönünden red, silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden ise onama kararı verilmesi görüşünü içerir 17.09.2021 tarihli Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafiinin Temyiz Sebebi
Tarafsız ve bağımsız mahkeme hakkının ihlal edildiğine, kanunsuz suç ve ceza olamaz ilkesine aykırı davranıldığına, ankesör aramalarının hukuki delil mahiyetinin bulunmadığına, Yargıtayın belirlemiş olduğu ankesör aramalarına yönelik kriterlerin sanık bakımından gerçekleşmediğine, asker olmayan kişilerle gruplandırıldığına, HTS kayıtlarının tek başına cezalandırmaya yeterli delil niteliğinde olmadığına, eksik araştırma ve soruşturma ile karar verildiğine, dosyada dinlenen tanıkların aynı zamanda başka dosya sanığı olduklarına, anlatımlarının somut olmadığına, tanıklar E.Ö., S.S.B., S.K.’ anlatımlarında geçen kişilerin tanık olarak dinlenilmediğine, beyanlarına itibar edilemeyeceğine, tanıklar B.İ, A.Ç., E.A.’nın anlatımlarının yoruma dayalı olduğuna, mülakat komisyonu üyeliği ile ilgili sanığın usulsüzlük yaptığına dair aleyhine hiçbir beyan ve delilin bulunmadığına, sanığın üyesi olduğu komisyonun önüne öncesindeki aşamalarda yapılan elemeler nedeniyle FETÖCÜ olmayanların gelmesinin imkansız olduğuna, bu durumun başka dosya sanığı N.S.O.’nun İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesindeki beyanlarıyla da örtüştüğüne, dosya kapsamında mevcut bir evrak dahi bulunmadığına, hakikate aykırı evrak düzenleme suçunun oluşmadığına, silahlı terör örgütüne üye olma suçunun unsurlarının oluşmadığına, şüpheden sanık yararlanır ilkesinin ihlal edildiğine, eksik araştırma ve soruşturma ile karar verildiğine, sanığın tahliyesine karar verilmesi gerektiğine, İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden; Ankesör aramaları, tanık beyanları, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanığın lise yıllarından itibaren örgütle organik bağ kurarak örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, örgütün …’ya sızma faaliyeti kapsamında örgütün yönlendirmesi ile sınavlara girip kazandığı, bu tespitlerin tanık beyanları ile sabit olduğu, sanığın İstanbul ilinde faaliyet gösteren farklı sabit kontörlü hatlardan 2012-2016 yılları arasında kullanımından bulunan hatlarının çok sayıda periyodik şekilde örgüt mensupları tarafından arandığının tespit edildiği, bu durumun mahkemece yaptırılan bilirkişi raporu ile de desteklendiği, sanığın sabit kontörlü telefonlarla görüşmeler yaparak örgütün mahrem imamları ile iletişim halinde olduğu, bu konuşmalarda örgütsel görüşmeler yapmak için buluşmaların ayarlandığı, örgütün mahrem yapılanması içerisinde faaliyet yürüten sivil unsurlar ile örgütsel içerikli düzenlenen sohbetlere katıldığı, sanığın süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arz edecek şekilde gerçekleştirdiği eylemler ile üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği kanaatine varıldığından sanığın örgütteki kamu görevine ilişkin konumu ve kastının yoğunluğu da gözetilerek teşdiden cezalandırılmasına,
Hakikata muhalif rapor layiha sair evrak tanzim ve ita etme suçu yönünden; sanığın kurul üyesi olarak görev aldığı öğrenci alımı mülakat komisyonlarında kodlamaya uyan/uymayan adaylara vermiş olduğu puanların sayısal dağılımının incelenmesi sonucu yapılan tespitlere göre mülakat komisyonunda örgütten gelen talimatlar doğrultusunda aday numarası ile daha önceden kodlanan kişilere yüksek puanlar verip göreve atanmalarını sağlayarak Askeri Ceza Kanunu’nun 134 üncü maddesinde belirtilen hakikata muhalif rapor layiha sair evrak tanzim ve ita etme suçunu işlediği kanaatine varıldığından sanığın örgütteki kamu görevine ilişkin konumu, …’ya örgüt mensuplarının yerleştirilmesi noktasında oynadığı önem, suç işleme kastının yoğunluğu da gözetilerek teşdiden cezalandırılmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenmiştir.

IV. GEREKÇE
A.Sanık Hakkında Hakikata Muhalif Rapor Layiha Sair Evrak Tanzim Ve İta Etme Suçu Yönünden
İlk Derece Mahkemesince hükmolunan cezanın tür ve miktarı ile istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararı nazara alınarak 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer verilen; “İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu suçun, 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da bulunmadığı dikkate alındığında, sanık müdafiinin temyiz isteminin, aynı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.
B. Sanık Hakkında Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçu Yönünden
1.Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Yargıtay 16. Ceza Dairesi ve Dairemizin süreklilik gösteren kararlarından da anlaşılacağı üzere; Asker bir şahsın; örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı, “her türlü şüpheden uzak, kesin kanaata ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olacağı”, hususunda herhangi bir kuşku bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ankesör/büfe analiz raporu, HTS kayıtları ve mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre sanığın kendi kullanımında olduğu anlaşılan cep telefonundan ankesörlü telefonlarla ardışık olarak arandığının tespit edilmesi, tanık E. Ö.’nün, orta 3. sınıftan harp okulundan mezun olana kadar sanık ile FETÖ yapılanması içerisinde aynı grupta bulunduklarını, kendileri ile … kod adlı kişinin ilgilendiğini, bu kişinin daha sonradan YARSAV başkanı olarak görev yapmış olan M. A. isimli kişi olduğunu öğrendiklerini, … kod adlı M. A.’nın yönlendirmesi ile askeri liselere girmeye karar verdiklerini, tanık S. K.’nın, 2011 yılında Deniz Harp Okuluna tayininin çıkmasından sonra Ümraniye civarlarında bulunan örgüt evinde sohbete gittiğini, sohbet abisinin Efe kod isimli kişi olduğunu, bu sohbette sanık …’in de bulunduğunu”, tanık S. S. B.’nin, üstteğmenlikten ihraç olduğunu, 2012 yılında FETÖ yapılanması kapsamında Ümraniye Bulgurluda gittiği örgüt evinde asker şahıs olan diğer tanık S. K. ve sanık ile karşılaştığını, bu şekilde toplantılara birlikte grup olarak devam ettiklerini, sanığın başka evlerdeki toplantılara devam edeceğini söyleyerek gruptan ayrıldığını beyan etmeleri nazara alındığında, mahkemenin sanığın örgüt üyesi olduğuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik olmadığı, yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü sair nedenler de yerinde görülmediğinden sanık hakkında kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
2.Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, temyiz dilekçesinde ileri sürülen savunmaların özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla, incelenen hükümde hukuka aykırılık saptanmamıştır.

V. KARAR
A. Sanık Hakkında Hakikata Muhalif Rapor Layiha Sair Evrak Tanzim Ve İta Etme Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Sanık Hakkında Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesinin 27.05.2021 tarihli ve 2021/584 Esas, 2021/629 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
23.01.2023 tarihinde karar verildi.